Britanya genel seçimleri siyasi bir depreme yol açtı

Britanya, Muhafazakar Partili Başbakan Theresa May’in erken genel seçim çağrısı yapma kararının geri tepmesinin ardından, hiçbir partinin mutlak çoğunluk sağlayamadığı bir meclise sahip oldu.

May, ancak Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlikçi Partisi (DUP) ile koalisyon halinde bir hükümet kuracak.

Bir sandalye henüz kesinleşmemişken, parlamentodaki sandalye sayısı 331’den 318’e düşen Muhafazakar Parti çoğunluğu elde edemedi. İşçi Partisi’nin milletvekili sayısı 232’den 261’e çıkarken, İşkoçya Ulusal Partisi 35, Liberal Demokratlar 12, DUP 10, Sinn Fein 7 ve diğerleri 6 milletvekilliği kazandı.

Planlanandan iki yıl önce erken seçim çağrısı yaparken, May’in iddiası, Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerde kendi konumunu güçlendirmek için büyük bir çoğunluk elde etmekti. Britanya’nın AB’den çıkma koşulları üzerine görüşmeler on gün içinde başlayacak. Ancak Muhafazakarlar, 17 sandalyelik küçük çoğunluklarını yitirmiş durumdalar. DUP ile bir koalisyon, onları gerekli olan 322 sandalyenin biraz üstüne çıkarıyor.

May’in stratejisi, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) eski seçmenlerinin desteğini kazanmaya ve medyanın, İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in seçilemez olduğu yönündeki ısrarlı iddiasına dayanıyordu. May seçime gidileceğini ilk duyurduğunda, onun 150 sandalyelik bir çoğunluk elde edeceği öngörülmüştü ve seçim gününde bile, tüm medya organları 50 ile 120 sandalye arasında bir Muhafazakar Parti zaferi tahmin ediyordu. Ancak gençler arasında ve kentsel alanlarda Corbyn’e olan destekte bir patlama yaşanırken, UKIP’in oylarının yaklaşık yarısı İşçi Partisi’ne gitti.

Kesinleşmemiş sandalye, Londra’nın, İşçi Partisi ile Muhafazakarlar arasında sadece 40 oyun olduğuna ilişkin haberlerin geldiği ve oyların birkaç kez yeniden sayıldığı zengin ilçesi Kensington’a ait. Muhafazakarların bu kalesinin ele geçirilemeyeceği düşünülüyordu. Dışişleri Bakanı Boris Johnson’ın Uxbridge’deki oy çoğunluğunda da yarı yarıya azalma yaşandı.

Seçim sonucu kısmen May’in sert Brexit stratejisine yönelik kaygıyı yansıtmış olmasına karşın, baskın konu Muhafazakarların kemer sıkma önlemlerine duyulan düşmanlıktı.

İşçi Partisi, Brexit’e bağlı kalma sözü vermiş ama Tek Avrupa Pazarı’ndan ayrılmayı içeren bir anlaşmayı imzalamayacağını söylemişti. O, ayrıca, yılda 9.000 sterlin olan ve artmaya devam eden okul ücretlerini kaldırmayı taahhüt etmişti.

Geçtiğimiz yılki Brexit referandumunda büyük oranda AB’de kalma yönünde oy kullanmış olan Londra’da, Muhafazakarlar, üçü İşçi Partisi’ne ikisi Liberal Demokratlara olmak üzere, beş sandalye kaybetti. İşçi Partisi, şimdi, başkentteki 73 sandalyenin 48’ine sahip.

25 yaş altındaki seçmenler arasında oy kullanma oranı, çoğu öğrenci olan rekor sayıda gencin ilk kez oy kullanmak üzere kayıt olmasıyla birlikte yüzde 72’ye çıktı ki bu rakam, 2015’te yüzde 43 idi. Bunların 600.000’den fazlası, seçmen kayıtların kapanmasından önceki son gün kayıt olan ve üçte ikisi 18-34 yaş arasında bulunan seçmenlerdi.

Muhafazakarların durumunu kurtaran yerlerden biri, İskoçya Ulusal Partisi’ne (SNP) verilen oylardaki keskin düşüş sayesinde, İskoçya oldu ve bu partinin sandalye sayısı 56’dan 35’e indi. Bu çöküşün başlıca nedeni, SNP’nin önderi Nicola Sturgeon’un, Brexit görüşmelerinin sonunda İskoçya’nın bağımsızlığı üzerine ikinci bir referandum düzenleme tehdidinde bulunmasıydı.

Bu, SNP’nin eski başkanı Alex Salmond ile mevcut başkan yardımcısı Angus Robertson’unki dahil 13 sandalye kazanan Muhafazakarlar adına 1983’ten beri elde edilmiş en iyi sonuca yol açtı. İşçi Partisi de oy çoğunluğunun 15.000 arttığı Edinburgh South’ta 2015’te elde ettiği bir sandalyeyi 7’ye çıkardı.

Muhafazakar Parti’nin İşçi Partisi’ni Galler’de bile devirme yönündeki umutları, İşçi Partisi’nin son 20 yıldır en yüksek oy oranını elde ederek 40 sandalyenin 28’ini almasıyla çöktü.

İşçi Partisi’ni, SNP’yi, Liberal Demokratları, Galler Partisi’ni ve Yeşillerin bir milletvekilini kapsayan bir İlerici İttifak’a ya da iş birliğine ilişkin alternatif bir parlamento aritmetiği, 322 eşiğinin altında olduğu için, bu noktada mümkün görünmüyor. Bu yalnızca, Sinn Fein’in parlamentoda yer almaya karar vermesi durumunda değişebilir ama bu partinin Westminster’ın egemenliğini tanımayı reddetmesi bu olasılığı devre dışı bırakıyor.

[İrlanda’daki] Demokratik Birlikçi Parti’den (DUP) bir kaynak, “Biz, orada bir hükümetin olmasını istiyoruz. May ile birlikte iyi çalışıyoruz. Bunun alternatifi kabul edilebilir değil. Corbyn İşçi Partisi’ne önderlik ettiği sürece, biz orada bir Muhafazakar başbakanın olmasını sağlayacağız.” dedi.

Bu bile May’i açmazda bırakıyor.

DUP, AB referandumunda Ayrılma oyunu desteklemiş olmasına ve Sinn Fein’e karşı katı bir tutum alıyormuş gibi görünmesine karşın, Britanya’nın Tek Pazar’dan ayrılmasını dışlayan yumuşak bir Brexit’i destekliyor ve Kuzey İrlanda ile güneydeki İrlanda Cumhuriyeti arasında katı bir sınırın yeniden kurulmasına karşı çıkıyor. DUP, Muhafazakarların, Kuzey’in yoksul nüfusunu ağır biçimde etkileyecek olan sosyal kesintilerinin büyük kısmına da karşı çıkıyor.

May’in kendisi siyasi zombilerden biridir. Onun itibarı yerle bir olmuş durumda ve partisinin geniş kesimleri birilerinin cezalandırılmasını istiyor. Her ne kadar Muhafazakarlar acil bir önderlik değişikliğini dışta bırakıyor olsa da, May’in günleri sayılıdır.

Her şey Brexit görüşmelerinin başlamasına bağlı. May, şimdi, bu görüşmelere, “güvenlik ve istikrar”ın tam karşıtı olan bir hükümetin vaatlerini yerine getirememiş beceriksiz önderi olarak başkanlık edecek. AB Komisyonu üyesi Gunther Oettinger, görüşmelerin ertelenebileceğini söyledi ama bu yalnızca Britanya’nın talebiyle yapılabilir ve 27 üye devletinin tamamının ve Avrupa Parlamentosu’nun desteğini gerektirir. Alman radyosuna konuşan Oettinger, “Biz, görevini yapabilecek bir hükümet istiyoruz. Güçsüz bir müzakere ortağıyla, görüşmelerin her iki taraf için de kötü bir şekilde sonuçlanma tehlikesi söz konusu olur… Ben artık daha fazla belirsizlik bekliyorum.” dedi.

Büyük şirketler seçim sonucuna çok öfkeli. Pound hemen yüzde 2 değer kaybetti ve bankacılık hisseleri yüzde 4 azaldı. CBI’nin Genel Müdürü Carolyn Fairbairn, “Bu, Britanya ekonomisi için ciddi bir an… Politikacılar sorumlu bir şekilde davranmalı, ülkenin çıkarlarına önem vermeli ve Britanya’nın şirketler için güvenli bir yer olmaya devam ettiğini dünyaya göstermeliler.”

Seçimin siyasi açıdan en büyük kazananı, toplumsal reform vaatleri Muhafazakar Parti karşıtı duyarlılığı başarılı bir şekilde İşçi Partisi’nin arkasına yönlendiren Corbyn’dir. Bu, Manchester ile Londra’daki iki terör saldırısına ve Corbyn’in ulusal güvenlik için bir tehdit oluşturduğu ve teröristlerin dostu olduğu yönündeki aralıksız sağcı medya kampanyasına rağmen oldu.

Pek çok işçi ve genç, İşçi Partisi’nin kaybetmiş olduğu gerçeğine rağmen, sonucu kutlayacak. Corbyn kendisini hükümetin sorumlu bir muhalifi ve İşçi Partisi’ni olası bir siyasi taban kaymasının odağı olarak konumlandırdıkça, onlar, ikinci bir genel seçim çağrısı yapılması durumunda Corbyn’e destek vermeye çağırılacaklar.

Bu [Corbyn’i desteklemek], vahim bir hata olacaktır. Corbyn, seçim kampanyası daha devam ediyor olmasına ve kendi toplumsal söylemine rağmen, seçim bildirgesinde NATO’ya, göçmen kontrollerine, Trident’e ve Tek Avrupa Pazarı’na verilen destekle kanıtlandığı üzere, sözde siyasi ilkelerinin çoğunu terk etmişti.

O, bir kez daha Blairciler ile parti birliği çağrısı yaptı ve muhtemelen, gölge kabinesinde onlara yeniden yer verecek.

Corbyn’in sağ kanada karşı bir mücadele yürütmeyi reddetmesi, onun siyasi rolünün gerçek ölçütüdür. Dahası, Liberal Demokratlar, SNP ve başkaları ile bir uzlaşma sağlama yönünde her girişime, kaçınılmaz olarak daha fazla sağa kayış eşlik edecektir.

Başta Yunanistan’daki Syriza hükümeti olmak üzere sayısız siyasi deneyim, birer uyarıdır. İşçi sınıfı, kemer sıkma politikalarına ve savaşa karşı çıkmak için yalnızca kendi bağımsız siyasi eylemine ve toplumsal gücüne güvenebilir. Her şey, işçilerin ve gençlerin yazgısını Corbyn’in kişiliğine ve onun başında olduğu sağcı, şirket ve savaş yanlısı partiye bağlama yönündeki aralıksız taleplere karşı, sistematik sınıf mücadelesi geliştirmeye bağlıdır.

Loading