Rusya ile füze anlaşması Türkiye-NATO anlaşmazlığını tırmandırıyor

Türkiye Savunma Bakanı Fikri Işık, Ankara ile NATO’daki müttefikleri arasında ve Türkiye egemen sınıfı içinde tırmanan anlaşmazlıkların ortasında, Salı günü, geçtiğimiz yılki 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin birinci yıldönümü ile ilgili olarak TBMM’de gazetecilerle yaptığı sohbette, Ankara ile Moskova’nın Türkiye’nin Rus S-400 füze savunma sistemini konuşlandırması konusundaki görüşmelerde bir anlaşmaya vardığını söyledi. Füze savunma sistemi NATO’nun hava savunma ağına entegre edilmeyecek.

Işık, Türk ve Rus hükümetleri arasındaki görüşmelerin “başarıyla sonuçlanma noktasında” olduğunu söyledi ancak bir imza tarihi vermedi. Rus devletine ait silah ihracatçısı Rosoboronexport’un CEO’su Aleksander Mikheyev de satınalma anlaşmasını doğruladı.

Bloomberg News geçtiğimiz hafta Türkiye’nin dünyanın en gelişmiş füze savunma sistemlerinden birini satınalma konusunda Rusya ile vardığı anlaşmasının 2,5 milyar dolar değerinde olduğunu bildirmişti. Anlaşma şartlarına göre, Ankara Rusya’dan bir yıl içinde iki füze bataryası alacak ve iki tanesi de Türkiye’de ortak üretilecek.

Ankara, Türkiye-Rusya füze anlaşmasının yakında imzalanacağının duyurulmasına paralel olarak, Fransız-İtalyan konsorsiyumu Eurosam ile de başka bir füze savunma sisteminin geliştirilmesi üzerine bir ön anlaşma imzaladı.

14 Temmuz’da Ankara’daki Fransız büyükelçiliğinde düzenlenen Fransa Ulusal Günü resepsiyonunda konuşan savunma bakanı, Türk şirketlerinin Fransız-İtalyan konsorsiyumu ile birlikte çalışacağını söyledi. Anadolu Ajansı’na göre, Işık, bu adımı, “Türkiye’nin savunma sanayisi alanındaki işbirliğimizin en somut gelişmelerinden biri” olarak nitelendirdi.

Mevcut durumda Ankara’nın kendine ait bir uzun menzilli hava savunma sistemi bulunmuyor. Hükümet, ABD’nin, Almanya’nın ve Hollanda’nın kendi Patriot bataryalarını ülkeden çekmeye karar vermesinin ardından, 2016 yılında Türkiye’nin güneydoğusuna yerleştirilen İspanyol Patriot Advanced Capability-2’ye ve İtalyan SAMP-T füzelerine güveniyor. Üç ülkenin bataryalarını Türkiye’den çekmesi, Ankara’nın kendi füze savunma sistemine sahip olma çabalarını hızlandırmıştı.

S-400 anlaşması, imzalanması durumunda, Türkiye’nin 2013 yılında Çin devletine ait bir şirketten uzun menzilli hava savunma sistemi satın almaya karar verdiğinde olduğu gibi, Ankara’nın NATO, özellikle de ABD ile ilişkilerinin altını daha fazla oyacak. AKP iktidarı, ABD’nin baskısıyla, Çin ile üzerinde anlaşılmış olan 3,4 milyar dolarlık programı Kasım 2015’te tamamen iptal etmek zorunda kalmıştı.

Ankara, projenin iptal edilmesinin ve Türk hava kuvvetlerinin 24 Kasım 2015’te bir Rus bombardıman uçağını vurarak düşürmesinin ardından, bağımsız olarak bir füze savunma sistemi geliştirme niyetini ifade etmişti. Ancak bu hedef gerçekleşmedi ve Ankara S-400 hava ve füze savunma sistemi satın almak için yüzünü Moskova’ya döndü.

Türk yetkililerin Rusya ile varılan anlaşmanın NATO’ya ya da AB’ye bir alternatif arayışı olarak görülmemesi gerektiği biçimindeki çok sayıda açıklamasına karşın, S-400 anlaşması kriz içindeki bu iki emperyalist ittifaka indirilmiş bir darbedir.

Türkiye, ilk uzun menzilli hava ve füzesavar savunma sistemini Rusya’dan alma yoluyla, gerek görürse hava sahasını NATO savaş uçaklarına kapatabilecek.

ABD Savunma Bakanı James Mattis, geçtiğimiz Cuma günü, gazetecilere, S-400 anlaşması ile ilgili olarak, onun onaylanıp onaylanmayacağını, gerçekten kullanılıp kullanılmayacağını, yalnızca bir bölgede mi kullanılacağını görmeleri gerektiğini belirtmiş. “Bütün bunlara bakmamız gerekecek.” demişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP hükümeti de konuyla ilgili risklerin farkında. Erdoğan, Suriye’de Ankara’nınkilere aykırı olan ABD çıkarlarına ve savaş stratejilerine uyum sağlayamadığı için Türkiye’nin emperyalist müttefiklerinin başlıca hedefi haline gelmiş ve bu çatışma, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde doruk noktasına ulaşmıştı.

Darbe girişimi kitlesel halk muhalefeti sayesinde başarısız olurken, Erdoğan ve hükümeti Ankara’nın Batılı müttefiklerini (özellikle ABD’yi ve Almanya’yı) açıkça darbecileri desteklemekle suçlamış ve Alman milletvekillerinin Türkiye’deki askerlerini ziyaret etmesini yasaklamıştı.

Buna karşılık, Berlin ve onun başta Avusturya ve Hollanda olmak üzere Avrupalı müttefikleri AKP’li bakanların 16 Nisan anayasa referandumu üzerine kampanyada o ülkelerde yaşayan Türkiyeliler ile toplantılar düzenlemelerini yasaklarken, Berlin askerlerini ve donanımını İncirlik üssünden başka yerlere, muhtemelen Ürdün’e kaydırmaya karar verdi.

Erdoğan’ın darbe sonrasında muhalefete yönelik baskısını ikiyüzlü bir şekilde bahane olarak kullanan Avrupa Parlamentosu, Ankara ile AB arasındaki üyelik görüşmelerinin devam etmesine karşı oy kullandı. Bu arada, Yunan ve Türk liderler arasında İsviçre’de bölünmüş Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için iki yıl aşkın süredir sürdürülen görüşmeler 7 Temmuz’da çöktü.

Loading