Venezuela hükümeti ile muhalefet arasındaki çatışma iç savaş tehdidi yaratıyor

Venezuela egemen sınıfının iki ana hizbi, Pazar günkü kurucu meclis seçimlerine hazırlık olarak, paralel hükümet altyapıları kurma mücadelesi veriyor. 545 kurucu meclis üyesini seçmek için yapılan oylama, Devlet Başkanı Nicolás Maduro ile onun Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) muhalefet kontrolündeki parlamentoyu dışlama girişiminin bir parçası. Bu hamleler, muhalefetin geçtiğimiz Perşembe günkü “genel grev”i izleyen provokatif kampanyası ile birlikte, ülkeyi iç savaşın eşiğine sürükleme tehdidi yaratıyor.

Muhalif Demokratik Yuvarlak Masa Birliği’nin (MUD) çağrısını yaptığı protesto dalgasındaki ölü sayısı, biri 15 yaşında iki protestocunun Perşembe günü ölmesinin ardından 100’e çıkmış durumda. Haberler, o gün 367 göstericinin tutuklandığını belirtiyor. Onlardan bazıları, muhtemelen, hükümetin ülkeyi sıkıyönetimle yönetmek için Nisan ayında, yaygın muhalefetin ve kötüleşen bir toplumsal krizin ortasında ilan ettiği “Zamora Planı”nın parçası olarak, askeri mahkemelerde yargılanacak.

Muhalefetin sürmekte olan atağı, Cuma günü, MUD’un önderlik ettiği parlamentonun bir açık hava oturumunda devam etti. Caracas’ın doğusundaki bir parkta bir araya gelen milletvekilleri, iktidardaki PSUV’un denetimindeki mevcut Yüksek Mahkeme’ye karşı çıkmak için, 33 üyeli “gölge” bir Yüksek Mahkeme atadılar ve üyelere yemin ettirdiler.

MUD’un sözcüsü ve önderi Andrés Velazquez, daha sonra, “yeni yüksek hakimler”i desteklemek için Cumartesi günü bir yürüyüş düzenleyeceklerini duyurdu ve orduyu, parlamentoya ve yeni yargı organına itaat etmeye çağırdı. O, ayrıca yeni seçim çağrısı yaptı.

Sağcı MUD’un en önemli kişiliklerinden biri olan parlamento başkan yardımcısı Freddy Guevara, “Gelecek hafta, Venezuela’da değişimi gerçekleştirmek ve düzmece kurucu meclisi geri püskürmek için son uzatma olacak.” uyarısında bulunduğu bir ültimatomla hükümeti tehdit etti.

Buna karşılık, resmi Yüksek Mahkeme’nin Maduro yanlısı Anayasa Mahkemesi Başkanı Juan José Mendoza, “paralel” mahkemeyi bir “gasp suçu” ilan etti ve “ilgili sivil ve askeri makamları gereğini yapma”ya davet etti. Ertesi gün, Devlet Başkanı Maduro, 33 muhalif yüksek yargıcın ve onları atayanların “tek tek tutuklanacağı”nı duyurdu.

Bunun ardından, federal polis, aynı gün, yüksek yargıçlardan biri olan Ángel Zerpa’yı gözaltına aldı. Başsavcılık Dairesi’nin Ulusal Savcılık Okulu’nda hukuk profesörü olan Zerpa, Yüksek Mahkeme tarafından eski başsavcı Luisa Ortega Díaz’a karşı başlatılan bir yargı sürecinde onu temsil etmişti. Bu hamle, Ortega’nın, Maduro hükümetini, Nisan ayındaki yasama organını dışlama çabalarının anayasaya uygun olmadığı gerekçesiyle eleştirmeye başlamasının ardından gelmişti.

Salı günü, parlamento, muhalif “hakimler”den ikisinin daha (Jesús Rojas Torres ve Zuleima González) gözaltına alınmış olduğunu duyurdu.

Pazartesi günü, destekçilerini, kurucu meclis aracılığıyla “komünizm”in dayatılmasına karşı çıkmaya ve önümüzdeki Pazar günü seçim merkezlerini işgal etmeye çağıran MUD önderleri, durumu daha da tırmandırarak karşılık verdiler.

Maduro’nun savunma bakanı General Vladimir Padrino, silahlı kuvvetlerin oylama işlemlerini savunacağı uyarısında bulundu ve MUD’a, “suça özür oluşturduklarını” söyledi.

Muhalefet, bu sağcı provokasyonların Chavezcileri (chavistas) pazarlık etmeye ve daha fazla ödün vermeye zorlamayı amaçlayan güç gösterileri olduğunu açıkça ortaya koymuş durumda. MUD’un önde gelen milletvekillerinden Henry Ramos Allup, Perşembe günkü grev öncesinde düzenlenen bir basın toplantısında, bir “ulusal birlik hükümeti” kurmak için “uzlaşma” çağrısı yaptı.

Bunun biçimi (ister Maduro ile ister onsuz, bir darbe ya da müzakere edilmiş bir geçiş yoluyla), Venezuelalıların arkasından, Washington, Pekin ve Moskova dahil ülkede önemli yatırımları olan büyük güçler ile birlikte, Venezuela egemen sınıfının iki ana hizbi arasında tartışılıyor.

Egemen sınıfın muhalif kesimleri, ister geçtiğimiz hafta muhalefet tarafından resmi çağrısı yapılan referandum yoluyla, ister kurucu meclis üzerinden olsun, uluslararası ve yerli sermayenin, hepsi Venezuelalı işçilerin ve gençlerin toplumsal koşullarına saldırmaya devam edecek olan farklı hiziplerinin çıkarlarını savunma peşinde koşuyorlar.

Muhalefetin artan saldırganlığı, büyük ölçüde, onun ABD hükümetinden aldığı desteğe bir yanıttır. Pazartesi günü, Venezuela dışişleri bakanı, CIA Müdürü Michael Pompeo’nun geçtiğimiz hafta Aspen Enstitüsü’nde yaptığı ve Maduro hükümetini devirme yönünde bir komplonun varlığına işaret eden açıklamaları kınadı.

Pompeo, “Venezuela’da bir geçişin olabileceği konusunda çok umutluyuz ve CIA, oradaki dinamiği anlamak için elinden geleni yapıyor.” demiş ve kendisinin, onlara “nasıl daha iyi bir sonuç elde edileceği”ni söylemiş olduğu Meksika’dan ve Kolombiya’dan henüz döndüğünü eklemişti.

Venezueala’da gittikçe daha çalkantılı hale gelen bir haftaya girilirken, MUD, bu kez 48 saatlik yeni bir grev çağrısı yapıyor. Bu tehlikeli adımlar, patronlar ve bazı sendikalar tarafından sadece teşvik edilmekle kalmıyor, lokavtlarla da takviye ediliyor. Maduro ise grevin “tam bir başarısızlık” olduğunu iddia ederken, Freddy Guevara’ya göre, Perşembe günü, ülkenin yüzde 85’i çalışmayı durdurmuş.

Bir sonraki “genel grev”in Çarşamba günü başlaması planlanıyor. İş dünyasının başlıca örgütü Fedecámaras, Salı günü, “işçilerimizin ve elemanlarımızın [greve] katılma kararını” destekliyoruz diyen bir açıklama yayınladı. Dahası, Maduro karşıtı bir dizi sendika merkezi (bazı haberlere göre 300 kadar sendika), MUD’un güç gösterisine katılacağını duyurdu.

Burjuvazinin her iki kesimine karşı işçiler arasında var olan devasa muhalefet göz önünde bulundurulduğunda, bu güçler, işçilerin olası bir kitlesel tepkisinin dizginlenememesi olasılığı karşısında gözle görülür biçimde kaygılılar. Anayasayı ve Demokrasiyi Savunmak İçin İşçi Cephesi’nin önderlerinden Norma Torres, grevle ilgili olarak, işçilere evlerinden çıkmama çağrısı yaptı ve “Biz başlangıçta iki günlük bir grev çağrısında bulunduk ama bu, durumun nasıl gelişeceğine bağlı.” diye ekledi.

Greve, sıkı sıkıya Chavezcilik karşıtı olan Venezuela İşçi Konfederasyonu (CTV) da katılıyor. Onun önderlerinden Andrea Parra, sendikaların zorladığı şeyin bir grev değil ama işçileri MUD saldırısıyla işbirliği yapmaya zorlamaya yönelik bir lokavt olduğunu ortaya koydu. Parra, “Eğer pasif kalırsanız, bir diktatörlük kurulacak ve bu, Venezuela’nın ya da işçi sınıfının istediği şey değil.” uyarısında bulundu.

CTV, Latin Amerika’da ve dünya çapında ABD emperyalizmini destekleme konusunda uzun bir geçmişi bulunan ABD merkezli AFL-CIO’ya bağlı. CTV, 2002 Nisan’ında, sağcı muhalefet ve ordunun kimi kesimleri ile birlikte, eski devlet başkanı Hugo Chavez’in kısa süreliğine görevden uzaklaştırılmasıyla sonuçlanan ABD destekli komploya katılmıştı.

Venezuela’daki sahte sol partiler, yükselen muhalefeti ya MUD’un çabalarına ya da Maduro hükümetine yedeklemeye çalışıyor. Morenocu Uluslararası İşçiler Birliği’nin (UIT-CI) Venezuela şubesi PSL, Maduro’yu desteklemekten onun alaşağı edilmesi çağrısı yapmaya geçen çok sayıda örgütten biri. PSL, MUD’un çağrısını yaptığı referandumda oy kullanma ve MUD’un “grevler”ine katılma çağrısı yaparken, “Hükümet düşüne kadar gösteri düzenleme” konusunda ısrar ediyor.

Loading