Türkiye, Irak Kürdistanı bağımsızlık referandumu üzerinden savaş tehdidinde bulunuyor

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (KBY) bugün yapılacak olan bağımsızlık referandumu, Ortadoğu’da büyük bir savaş tehlikesini daha da tırmandırmış durumda. ABD’den ve Avrupa Birliği’nden (AB) gelen uyarıların yanı sıra, Bağdat’tan, Tahran’dan ve Ankara’dan gelen tehditler, bu kez Irak Kürtlerini hedef alan yeni bir askeri müdahale olasılığını gündeme getiriyor.

Bu saldırının başını, iki yılı aşkın süredir Kürt milliyetçisi partilere karşı, hem içeride hem de Irak’ta, Türkiye’deki Kürt illerini yıkıma uğratıp on binlerce Kürt’ü yerinden yurdundan eden askeri operasyonlar yürüten AKP hükümeti çekiyor.

23 Eylül Cumartesi günü, TBMM, meclis başkanının Halkların Demokratik Partisi (HDP) sözcüsünü susturmak için müdahalelerde bulunduğu olağanüstü oturumda, hükümetin sınır ötesi askeri harekat yetkisini bir yıl daha uzattı. Bu yetki, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin Irak’a ve Suriye’ye asker göndermesine olanak sağlıyor.

TBMM, böylece, TSK’nin KBY’yi istila etmesinin önünü açmış oldu. Meclis, referandumu, “Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehlikeye atacak şekilde, Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozma çabaları”nın parçası olmakla suçladı.

Meclisteki tartışmalar sırasında, iktidardaki AKP’nin ve onun fiili ortağı faşist Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) sözcüleri, referandumu sert biçimde eleştirerek, iptal edilmesi çağrısı yaptılar ve KBY Başkanı Barzani’ye saldırdılar.

Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) sözcüsü, AKP’nin Irak ile Suriye’deki ABD önderliğindeki savaşlara aktif katılımı dahil Ortadoğu politikasını eleştirmekle birlikte, partisinin tezkereye desteğini açıkladı. Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını savunan HDP, tezkereye karşı çıkan tek partiydi.

TBMM’nin kararı, 22 Eylül Cuma günü Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından yalnızca bir gün sonra geldi. MGK, “Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde, Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar” uyarısında bulunan yazılı bir açıklama yayınlamıştı. Bu, yalnızca diplomatik ve ekonomik yaptırımlar değil, ama bir askeri müdahale yönünde açık bir tehdittir.

Aynı gün gazetecilere konuşan Başbakan Binali Yıldırım, “Bu karar ve referandumun gerçekleşmesi Türkiye'nin ulusal güvenlik meselesidir. Bu konuda Türkiye ikili anlaşmalardan doğan haklarını kullanmaktan çekinmeyecektir.” dedi.

Ardından, Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, KRG’yi referandumun “ciddi sonuçları olacağı” konusunda uyaran bir açıklama yaptı. Kalın, 23 Eylül’de, Twitter hesabından, "Erbil derhal bu yanlıştan dönmelidir.” diye yazdı.

TSK, 18 Eylül’den beri, Ankara’nın Irak’ın mevcut sınırları içinde bağımsız bir Kürt devletinin ortaya çıkmasını engelleme “kararlılığı”nın bir işareti olarak, Şırnak’ta askeri tatbikat düzenliyor. Türk ordusu daha önceden Irak ve Suriye sınırlarına asker, tank ve ağır silah sevk etmişti.

Bağdat’taki Irak hükümeti de, referandumun şiddete yol açması durumunda KBY’ye askeri müdahale gerçekleştirme tehdidinde bulundu. TBMM tezkereyi tartışırken, Irak Genelkurmay Başkanı Osman el-Ganimi, KBY referandumu ve Irak’ı toprak bütünlüğü konularında Türk mevkidaşı Orgeneral Hulusi Akar ile görüşmek üzere Ankara’ya geldi.

Haberlere göre, Akar, İranlı mevkidaşı Orgeneral Mohamed Baqeri ile Irak’taki ve Suriye’deki gelişmeleri ve Kürt milliyetçisi Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) karşı atılacak adımları ele almak üzere bir araya gelmeyi planlıyor. İran Genelkurmay Başkanı, daha önce, 15-17 Ağustos’ta, KBY’deki “terör örgütlerine karşı” ortak askeri operasyon olasılığını tartışmak için üç günlüğüne Ankara’yı ziyaret etmişti.

İran Genelkurmayı, ayrıca, referandum, “Irak içinde bir dizi gerilim ve anlaşmazlığın başlamasına temel oluşturacak, sonuçları komşu ülkeleri etkileyecek. Bu nedenle, iki ülkenin [Türkiye ve İran] yetkilileri, bunun mümkün olmadığını ve yapılmaması gerektiğini vurguluyorlar.” uyarısında bulundu.

Türkiye, İran ve Irak hükümetleri referandumu Irak’ın toprak bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak görürlerken, KBY’nin Washington ve AB dahil Batılı müttefikleri ise esas olarak onun zamanlamasını eleştiriyorlar. Onlar, IŞİD’e karşı devam eden savaşı tek noktada toplama gereksinimine atıfta bulunuyorlar.

Diğer taraftan, İsrail’deki Benjamin Netanyahu hükümeti, KBY’nin bağımsızlık referandumunu açıkça destekliyor.

Bununla birlikte, Ankara’nın artan yaptırım ya da askeri harekat tehditleri ve hem Bağdat’tan ve Tahran’dan hem de Batılı güçlerden gelen uyarılar, KBY Başkanı Mesut Barzani’yi etkilememiş gibi görünüyor. Barzani, Cumartesi günü, ne pahasına olursa olsun bağımsızlıktan vazgeçmeyeceklerini söyledi.

İlk kez 2005’te Kürdistan bölgesel parlamentosu tarafından, 2009’da ise halkoyuyla KBY başkanı seçilen Barzani’nin görev süresi, iki yıllık bir uzatmanın ardından, aslında, Ağustos 2015’te sona ermişti. O zamandan beri fiili bir hükümete başkanlık eden yozlaşmış Kürt önder, bir dereceye kadar yönetiminin kendi Kürtlerini acımasızca ezen Ankara’ya ekonomik ve mali bağımlılığı ve ABD ile Avrupalı emperyalistlere kölece itaati nedeniyle, giderek artan bir halk muhalefetiyle karşı karşıya bulunuyor.

Barzani, bağımsızlık referandumu için bastırarak, onlarca yıl içinde defalarca Kürt milliyetçilerinin emperyalist güçler ve bölge devletleri ile manevralarının bedelini ödemiş olan Kürt işçilerinin, yoksul köylülerinin ve gençlerinin yönünü şaşırtmak için milliyetçilik kartını oynuyor.

Irak Kürdistanı referandumu ve Ankara’nın orduyu sınıra konuşlandırması, Irak’ta, Suriye’de ve bölge genelinde süregiden savaşın ve artan etnik/mezhepsel bölünmelerin ortasında, gerilimleri yalnızca körüklemektedir.

Ankara, uzun süredir, Irak’ta ya da Suriye’de, Barzani önderliğinin işbirliğiyle ya da onsuz, hatta ona karşı yeni bir askeri maceraya girişmeye hazırlanıyordu. Bu, şimdi, aynı zamanda, Ankara’nın karada Kürt güçleri ile birlikte operasyon yürüten NATO müttefiklerinin askerleri ile bir askeri çatışmayı alevlendirme tehlikesi yaratıyor. Böylesi bir istila, öngörülemeyen tüm sonuçlarıyla birlikte, hızla kontrolden çıkabilecek tehlikeli bir askeri tırmanmaya yol açacaktır.

Loading