Ankara Suriye istilasına yönelik muhalefeti bastırıyor

Türkiye’nin Suriye’nin Afrin bölgesindeki ABD destekli Kürt güçlere karşı askeri harekatı dördüncü gününe girerken, Türkiye genelinde en az 50 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, 10 milletvekili uzun süredir hapiste olan TBMM’deki üçüncü büyük parti Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Kürt politikacılar da var.

Gözaltına alınanlar, devam eden Zeytin Dalı Harekatı’na karşı protestolara katılmakla ya da örgütlemekle veya sosyal medya hesaplarından mesaj paylaşmakla suçlanıyor. AKP hükümeti, yalnızca buna dayanarak, onları “terör örgütü”nün, yani Kürt milliyetçisi Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) ve onun Suriye uzantısı Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) destekçileri olmakla suçluyor.

Türkiye’nin PYD’nin kontrolündeki Afrin’de devam eden Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili “provokatif ve yanıltıcı fotoğraflar paylaşarak Kürtleri sokağa çıkmaya kışkırtmak” ile suçlanan onlarca kişi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.

Yapılan suçlamalar (“yetkilileri aşağılama”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “cumhurbaşkanına hakaret”, “Türk halkını, hükümeti ve orduyu alenen aşağılama” ve “terör örgütlerini destekleme”), uzun yıllar sürecek hapisle cezalandırılabilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasında Afrin harekatına yönelik her türlü muhalefeti tehdit etmesinden hemen sonra, Ankara, Van, Diyarbakır, Mardin, Muş ve İstanbul dahil birçok kentte cumhuriyet başsavcıları tarafından soruşturmalar başlatıldı. Pazar günü Bursa’da taraftarlarına konuşan Erdoğan, cadı avının başlayacağını ilan etmişti: “Ey HDP, ey KCK, ey PKK nerede sokağa çıkarsanız biliniz ki güvenlik güçlerimiz sizin boynunuzdadır. İstediğiniz gibi at oynatamayacaksınız bu ülkede.”

İşçi sınıfının, kötüleşen ekonomik ve toplumsal koşullara ve Erdoğan’ın Temmuz 2016’daki NATO destekli başarısız darbe girişiminin ardından ilan ettiği olağanüstü hal altında demokratik hakların ortadan kaldırılmasına yönelik durmadan büyüyen öfkesinin ortasında, Türk burjuva medyası koro halinde milliyetçilik ve militarizm zehri akıtıyor.

130.000 dolayında metal işçisi arasında yükselen öfke, şimdiden, Türkiye’nin en sağcı sendikalarından biri olan Türk Metal sendikasını 2 Şubat’ta greve gitme kararı almaya zorlamış durumda. Bursa’daki Fransız otomobil üreticisi Renault fabrikasındaki 5.000 dolayındaki işçinin öncülük ettiği binlerce metal işçisi, Mayıs 2015’te aynı sendikaya karşı başkaldırarak fiilen greve gitmişti.

Türkiye-Avrupa Birliği Ortak İstişare Komisyonu’nun dünkü ortak basın toplantısında, büyük sermaye örgütlerinden ve sendikalardan önde gelen temsilciler Zeytin Dalı Harekatı’na desteklerini ilan ettiler. Açıklamada, “Bizler ulusal güvenliğimizi korumak amacıyla devletimizin aldığı bu kararın arkasındayız ve destekliyoruz.” deniyordu.

Bu arada, büyük ölçüde HDP’yi destekleyen sahte sol güçlerin hakim olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), yaptığı yazılı açıklamada, “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ tehditlerinin ardından başlatılan Afrin operasyonu ile ülke olarak OHAL’den savaş haline geçmiş bulunuyoruz.” diyerek, Afrin harekatına karşı çıktı.

Burjuva Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) güdümündeki Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise askeri müdahaleye sessiz kaldı.

Sendikaların büyük çoğunluğunun harekata desteği bir sürpriz değil. Tüm burjuva partiler ve onların küçük burjuva destekleyicileri Suriye’deki Kürt milliyetçilerine karşı Zeytin Dalı Harekatı’nı destekliyor.

CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu, 20 Ocak’ta, “Kahraman ordumuza güvenimiz tam, operasyona da desteğimiz tam. Bizim için önemli olan sınırlarımızın güvenliği. Hiçbir ülke kendi sınırlarında terör örgütünün yuvalanmasını istemez.” diyerek partisinin saldırıya desteğini ilan etmişti. Ertesi gün, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Bülent Tezcan da, CHP genel merkezindeki basın toplantısında, harekatı şu sözlerle selamladı: “Şanlı ordumuz önemli bir harekata girişmiştir. Bu harekatın arkasında desteğimiz tamdır… Bu harekatın millet olarak arkasında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi açıklıyoruz.” dedi.

Erdoğan’ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) başlıca müttefiki olan faşist Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de, istilayı destekliyor. MHP önderi Devlet Bahçeli, 21 Ocak’taki bir basın toplantısında, “Sınırlarımızı terörden temizlemenin başka yolu yoktur” dedi ve ekledi: “ABD’nin operasyonel ortağının kökü kazınmalıdır. PKK… PYD sınırlarımızdan temizlenmelidir.”

MHP’den kopanların kurduğu İYİ Parti’nin önderi Meral Akşener, partisinin desteğini, Twitter hesabında paylaştığı “Afrin harekatında tüm dualarımız şanlı ordumuz ve kahraman Mehmetçiğimiz için” sözleriyle açıklamıştı.

Bununla birlikte, HDP, harekatı, Afrin’e yönelik “bir işgal girişimi” olarak eleştirmiş ve halkı “demokratik tepkilerini göstermeye” çağırmıştı.

Bu, “Şu anda adım adım takip ediliyorsunuz… Nerede meydana çıkarsanız, biliniz ki güvenlik güçlerimiz sizin boynunuzdadır. Zira istediğiniz gibi at oynatamayacaksınız bu ülkede… Nasıl dağdakileri ortaya çıkardıysak sizi de öyle bırakmayız.” diyen Erdoğan’ın sert tepkisine yol açtı.

Türk siyaset kurumunun, iş çevrelerinin, sendika bürokrasisinin ve medyanın tam desteğini alan Erdoğan, “Bu operasyonu inşallah milletimiz, Özgür Suriye Ordusu birlikte zafere ulaşmak suretiyle kazanacağız.” diyerek kararlılığını yineledi. Zeytin Dalı Harekatı’nda ölen Astsubay Musa Özalkan’ın cenazesinden konuşan Erdoğan, “Acaba şunlar, bunlar ne demiş, dünyada şu ülke, bu ülke nasıl bakmış? Buna bakacak halimiz yok.” dedi.

Türk kaynakları, harekat sırasında ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından üç askerin öldürüldüğünü söylüyor, ancak ÖSO kayıpları hakkında bir tahmin vermiyorlar. Bununla birlikte, SDG, dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Türk ordusundan ve ÖSO’dan 30 kişiyi öldürmüş olduklarını söyledi. SDG, bir başka basın bildirisinde, harekatın ilk üç günündeki TSK ve ÖSO kayıplarını 40, yaralı sayısını da “yaklaşık 300” olarak verdi.

Loading