Julian Assange iade ve devlet cinayetiyle karşı karşıyayken, ifşa ettiği savaş suçluları serbestçe dolaşıyor

Cuma günü Britanya İçişleri Bakanı Priti Patel, WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ın ABD’ye iadesini onayladığını açıkladı. Eşi Stella Moris’in de aralarında bulunduğu Assange ailesi, Britanya’da yapılacak yeni bir yasal itiraz da dahil olmak üzere karara karşı mücadele edeceklerini açıkladılar.

Julian Assange [Photo by David G. Silvers, Cancillería del Ecuador / CC BY-SA 2.0]

Assange iade edilirse, ABD dış politikasını ifşa eden bilgileri yayımladığı için Casusluk Yasası kapsamında 18 suçlama ve 175 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. İfşa edilen bilgilerin gerçek olduğu Amerikan hükümeti ve Britanya mahkemeleri tarafından da doğrulanmıştı.

Ukrayna söz konusu olduğunda, ABD ve müttefikleri sürekli olarak Rusya’nın “otoriterliğine” karşı demokrasiyi savunduklarını iddia ediyor. Bu iddialara dayanarak Biden yönetimi, Ukrayna hükümetine on milyarlarca dolarlık silah yardımı yaptı; savaş, Rusya’ya karşı bir ABD-NATO vekil savaşına dönüştü.

Asya-Pasifik’te Washington ve müttefikleri benzer şekilde Çin “otokrasisine” karşı “özgürlüğü” savunduklarını iddia ediyor.

Assange’ın uğradığı zulüm, tüm bu ifadelerin saldırgan bir militarizm ve savaş programını meşrulaştırmak için kullanılan katıksız yalanlar olduğunu ortaya koymaktadır.

Gazeteci Assange, Britanya’nın kalbinde, yüksek güvenlikli bir hapishanede suçsuz yere tutuklu bulunurken, ABD Irak ve Afganistan’daki savaş suçlarını ifşa ettiği için Assange’ın iadesini istiyor.

Assange’ın yasal ve demokratik hakları sürekli olarak saldırıya uğramıştır. Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde siyasi sığınmacı olarak bulunduğu sırada, ABD’nin Assange’a karşı büyük bir casusluk operasyonu yürüttüğüne dair açık kanıtlar bulunmaktadır. Buna, avukatlarıyla olan özel iletişiminin yasa dışı olarak gözetlenmesi de dahildir.

Geçtiğimiz Eylül ayında Yahoo! News, 2017 yılında Trump yönetimi ve CIA’in Assange’ın Londra’da kaçırılması ya da öldürülmesi konusunu görüştüğünü bildirmişti. Haber, 30 eski ABD yetkilisinin ifadelerine dayandırılmıştı.

Görevden ayrılan Birleşmiş Milletler Raportörü Nils Melzer, ABD ve Britanya’nın Assange’a yönelik muamelesini defalarca işkence olarak nitelendirdi. Yüzlerce doktor, Assange’ın özgürlüğünü talep etti ve kötüleşen sağlığı konusunda uyarıda bulundu.

Tüm bunlara rağmen Biden yönetimi kovuşturmayı sürdürmüş ve Britanya mahkemeleri de bunu kolaylaştırmıştır. ABD’nin Ukrayna’da sözde “özgürlük” için yürüttüğü kampanya ile Assange’ı hapse atma kararlılığı arasındaki çelişki, emperyalist ikiyüzlülüğün çarpıcı bir örneğidir.

Peki, Assange neyle suçlanıyor? Amerika’nın Assange’a yönelttiği suçlamalar, WikiLeaks’in 2010 ve 2011 yıllarında ABD ordusunun Irak ve Afganistan savaş günlüklerini, Guantanamo Körfezi tutuklularının dosyalarını ve 250.000 diplomatik yazışmayı yayımlamasını kapsıyor.

Bu belgeler bir araya getirildiğinde, yakın tarihin en güçlü emperyalist savaş ifşaatlarından birini oluşturmaktadır. Bu belgeler, Irak ve Afganistan’daki savaşların “demokrasi” ve “insan hakları” ile ilgili olduğuna dair tüm yalanları açığa çıkardılar. Bunun yerine, bu savaşların günlük cinayetler, işkence ve kitlesel baskı içeren yeni sömürgeci kanlı operasyonlar olduğu gözler önüne serildi.

Afgan savaş günlükleri, NATO’nun okul otobüslerini ve düğünleri bombalamasından, işgal karşıtlarına suikast düzenlemekle görevli bir ABD suikast timinin varlığına kadar, gün ışığına çıkmamış vahşetleri ayrıntılı bir şekilde anlatıyordu.

Irak savaş günlükleri, 66.081’i ABD ordusu tarafından sivil olarak tanımlanan 109.000 Iraklının ölümünü kaydetmiştir. Öldürülenlerin 15.000’i Assange olmasaydı tarihte hiçbir iz bırakmayacaktı, çünkü öldürülmeleri ABD ve müttefikleri tarafından tamamen örtbas edilmişti.

Amerikan askerlerinin askeri kontrol noktalarında sivilleri vurması, paralı askerlerin kalabalık pazarlarda ateş açması, ABD kuklası hükümetin binlerce tutukluya işkence etmesi, istisna değil kural olarak kayıtlara geçti.

Guantanamo Körfezi’ndeki tutukluların dosyaları, “terörle mücadele”nin küresel çapta nasıl bir tuzak olduğunu gözler önüne serdi. Dosyalar, en korkunç hapsetme biçimlerine maruz kalanların ezici bir çoğunlukla masum siviller olduğunu gösterdi. 89 yaşındaki demans hastası bir Afgan çiftçi bunlardan biriydi, 14 yaşında bir erkek çocuk ise bir başkası.

Diplomatik yazışmalar, savaşlarının hukuka aykırılığının ABD emperyalizmi açısından tüm dünyada standart bir prosedür olduğunu ortaya koymuştur. Bu yazışmalarda, ABD’nin sayısız diktatörlüğü desteklediğinin, darbe planları yaptığının, hükümetlerde “dost” ve düşman ajanlar yetiştirdiğinin ve Birleşmiş Milletler yetkililerini gözetlediğinin kanıtları vardı.

Tüm bu ifşaatlar, bir Apache helikopterindeki ABD askerlerinin Iraklı sivillerden oluşan bir kalabalığı ve iki Reuters gazetecisini neşeyle vurarak öldürdüğü görüntüler olan İkincil Cinayet videosunda özetlenmiştir. Son yıllarda başka hiçbir video, işçiler ve gençler arasında var olan kitlesel savaş karşıtlığını harekete geçirmede bu kadar önemli bir rol oynamamıştır.

Tüm bu suçlar nedeniyle dünyada hapis cezasıyla karşı karşıya olan tek kişi, bunları ifşa eden Julian Assange’dır. Bu sırada savaş suçluları serbestçe dolaşıyor.

George W. Bush, kitle imha silahları konusunda yalan söyledi ve ellerinde bir milyon Iraklının kanı var. Ancak Demokratlar ve şirket medyası tarafından itibarı iade edildi ve ABD siyasetinin kıdemli bir devlet adamı olarak takdim ediliyor.

Britanya’nın Irak istilasına katılmasına nezaret eden eski İşçi Partili Başbakan Tony Blair, kitlelerin nefret ettiği bir figürdür. Ancak bu ay Blair’e şövalyelik unvanı verildi.

Assange’ı yargılama girişimi, emperyalist yalanları ifşa etmesinin intikamını almak için yapılan bir uygulamadır. Bu aynı zamanda yeni ve daha büyük suçlara yönelik hazırlığın bir parçasıdır.

WikiLeaks’in ifşa ettiği yeni sömürgeci savaşlar metastaz yaparak nükleer savaş tehdidi oluşturan küresel bir çatışmaya dönüşmüştür. ABD, Ukrayna’da Rusya’ya karşı bir vekil savaşı yürütüyor ve Asya-Pasifik’te Çin ile karşı karşıya geliyor.

Bir dünya savaşı tehdidi oluşturan bu programın demokrasiyle zerre kadar alakası yoktur. Assange’ın uğradığı zulmün, emperyalizm karşıtlarını hedef alan daha geniş çaplı kumpaslar ve kurban etme olayları için bir emsal teşkil etmesi amaçlanmaktadır.

Başka bir ifadeyle, riskler çok büyük ve Assange’ın özgürlüğü için verilen mücadele her zamankinden daha acildir.

Bu mücadelede hiçbir şey, Assange’a zulmedenlere yapılacak ahlaki çağrıların onları Assange’a karşı on yıldır sürdürdükleri saldırıları sona erdirmeye ikna edeceği yanılsamasından daha ölümcül olamaz.

Assange’ın serbest bırakılması ve ifşa ettiği savaş suçlularından hesap sorulması için gereken şey, uluslararası işçi sınıfının seferber edilmesidir.

Dünyanın dört bir yanındaki işçiler, Assange’a yönelik zulme öncülük eden hükümetlere karşı mücadeleye girişiyorlar. Britanya’da, ABD’de ve başka her yerde, kitlesel enfeksiyon ve ölümle sonuçlanan COVID “sürü bağışıklığı” politikalarına karşı muazzam bir muhalefet var. Ve şimdi, büyük fiyat artışlarına, ücretlerin sürekli azalmasına ve sosyal harcamalardaki kesintilere karşı kitlesel grevler ve protestolar gelişiyor.

Britanya’da 50.000 demiryolu işçisi bu hafta greve gidiyor. Bunların birçoğu Assange’ın hapsedildiği yerden sadece birkaç kilometre uzakta olacak. Avustralya’da olduğu gibi ABD’de de otomotiv işçileri, hemşireler, öğretmenler ve işçi sınıfının diğer kesimleri arasında mücadeleler yaşanıyor.

İşçi sınıfının gelişmekte olan bu hareketi, Assange’ın özgürlüğü, demokratik hakların savunulması ve savaşa karşı mücadele için gerekli tabanı sağlamaktadır. Bütün işçileri ve gençleri, tüm sosyal ve demokratik haklarınız uğruna mücadelenin bir parçası olarak Assange’ı savunmaya çağırıyoruz.

Loading