Cannon’ın “Açık Mektup”unun yetmişinci yılı

Dünyanın Dört Bir Yanındaki Troçkistlere Açık Mektup – 16 Kasım 1953

16 Kasım 1953’te, yani yetmiş yıl önce bugün, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Sosyalist İşçi Partisi (SWP) dünyanın dört bir yanındaki Troçkistlere yönelik bir “Açık Mektup” yayımladı. SWP Ulusal Sekreteri James P. Cannon tarafından kaleme alınan mektup, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) kuruluşunun programatik temelini oluşturdu. SWP o dönemde dünya Troçkist hareketinin Amerikan şubesiydi.

Söz konusu olan, 1938’de Lev Troçki önderliğinde kurulan Dördüncü Enternasyonal’in dayandığı temel siyasi ilkelerin savunulması ve onun bağımsız bir devrimci örgüt olarak varlığını sürdürmesiydi.

DEUK, Troçkist hareketi, o sırada Dördüncü Enternasyonal’in sekreteri olan başlıca lideri ve savunucusu Michel Pablo’ya atfen Pabloculuk olarak bilinen bir revizyonizm ve oportünizm biçimine karşı savunmak için kuruldu.

David North’un Savunduğumuz Miras kitabında açıkladığı gibi, “Pabloculuk, her evresinde tasfiyecilik; yani proletaryanın sosyalist devrimdeki hegemonyasının ve işçi sınıfının tarihsel rolünün bilinçli ifadesi olarak Dördüncü Enternasyonal’in gerçekten bağımsız varlığının inkarıydı (şimdi de öyle).”

Aşağıda Cannon’ın Açık Mektup’undan bir alıntıyı yayımlıyoruz. Mektubun tamamına buradan erişebilirsiniz. Pabloculuğun kökenleri ve önemi ile Cannon’ın “Açık Mektup”unun kapsamlı bir incelemesi Savunduğumuz Miras’ta yer almaktadır.

***

Sosyalist İşçi Partisi Ulusal Komitesi’nin 25. Yıldönümü Plenumu’ndan

Bütün Troçkistlere:

Sevgili yoldaşlar,

Sosyalist İşçi Partisi Ulusal Komitesi Plenumu, ABD’deki Troçkist hareketin kurulmasının 25. yıldönümünde, dünyanın dört bir yanındaki öğretiye bağlı Troçkistlere devrimci sosyalist selamlarını gönderir.

Sosyalist İşçi Partisi (SWP), Demokratların ve Cumhuriyetçilerin çıkarttığı demokratik olmayan yasadan dolayı artık, sosyal demokratların İkinci Enternasyonal’i ve Stalinistlerin Üçüncü Enternasyonal’i tarafından ihanet edilmiş olan programı sürdürmek ve yaşama geçirmek amacıyla Lev Troçki tarafından kurulmuş olan Sosyalist Devrimin Dünya Partisi Dördüncü Enternasyonal’in üyesi değil. Buna rağmen, bizler, şehit edilmiş önderimizin rehberliğinde kurulmuş olan dünya çapındaki örgütün esenliğiyle yakından ilgileniyoruz.

Herkesçe bilindiği gibi, öncü Amerikalı Troçkistler, 25 yıl önce, Troçki’nin Kremlin tarafından yayımlanması yasaklanmış olan programını dünya kamuoyunun gündemine getirmişlerdi. Bu eylem, Stalinist bürokrasinin Troçki’ye dayatmış olduğu yalıtılmışlığın kırılmasında ve Dördüncü Enternasyonal’in temelinin atılmasında belirleyici oldu. Troçki, bundan kısa süre sonra başlayan sürgünüyle birlikte, SWP önderliği ile ölümüne kadar sürecek yakın ve güvenilir bir işbirliğine girdi.

Bu işbirliği, bir dizi ülkede devrimci sosyalist partilerin örgütlenmesinde ortak çabaları içerdi. Bu, bildiğiniz gibi, 1938’de Dördüncü Enternasyonal’in kurulmasıyla sonuçlandı. Dünya Troçkist hareketinin bugünkü programının temel taşı olmayı sürdüren Geçiş Programı, Troçki tarafından, SWP’nin önderleriyle işbirliği içinde yazılmış ve onun isteği üzerine, yine onlar tarafından, onaylanmak üzere Kuruluş Kongresi’ne sunulmuştu.

Troçki ile SWP önderliği arasındaki işbirliğinin yakınlığı ve mükemmelliği, 1939-40 yıllarında, Burnham ve Shachtman önderliğindeki küçük burjuva muhalefete karşı gerçek Troçkist ilkelerin savunusu uğruna verilen mücadelenin kayıtlarından anlaşılabilir. Bu kayıtlar, Dördüncü Enternasyonal’in geçtiğimiz 13 yıl içindeki biçimlenmesinde önemli etkide bulunmuştur.

SWP, Troçki’nin Stalin’in gizli polis ajanlarından biri tarafından öldürülmesinden sonra, onun öğretisinin savunusunda önderliği aldı. Biz, önderliği bir tercihten dolayı değil, gereklilik sonucunda aldık; zira İkinci Dünya Savaşı, başta Nazi işgali altındaki Avrupa’da olmak üzere, birçok ülkede öğretiye bağlı Troçkistleri yeraltına çekilmeye zorlamıştı. Biz, gerçek Troçkizmin bayrağını zorlu savaş yılları boyunca yüksekte tutmak için Latin Amerika, Kanada, İngiltere, Seylan, Hindistan, Avustralya ve başka yerlerdeki Troçkistlerle birlikte, elimizden gelen her şeyi yaptık.

Savaşın sona ermesiyle birlikte, Dördüncü Enternasyonal’in örgütsel olarak yeniden yapılanmasını üstlenen Avrupa Troçkizminin yeraltından çıkmasını memnuniyetle karşıladık. Dördüncü Enternasyonal’in üyesi olmamız gerici yasalar eliyle engellendiği için, hareketimize Troçki tarafından miras bırakılmış olan büyük geleneği sürdürme kapasitesine sahip bir önderliğin ortaya çıkmasına büyük umut bağladık. Dördüncü Enternasyonal’in Avrupa’daki yeni ve genç önderliğine tam güven duyulmasını ve ona destek verilmesi gerektiğini düşündük. Bu yoldaşlar, yaptıkları ciddi yanlışları kendi başlarına düzelttiklerinde, izlediğimiz yolun doğru olduğu duygusuna kapıldık.

Bununla birlikte, şimdi kabul etmemiz gerekir ki, diğerleriyle birlikte üzerinde anlaştığımız, önderliği keskin eleştiriden muaf tutma tavrı, Dördüncü Enternasyonal’in yönetiminde, Troçkizmin temel programını terk etmiş olan, denetlenemez, gizli ve kişisel bir hizip oluşturma yolunun açılmasına yardımcı olmuştur.

Pablo etrafında oluşmuş olan bu hizip, şimdi, Troçkizmin çok sayıda ülkede tarihsel olarak yarattığı kadroları dağıtmak, bölmek ve koparmak; Dördüncü Enternasyonal’i tasfiye etmek için, bilinçli ve planlı biçimde çalışmaktadır.

Troçkizmin Programı

Söz konusu olan şeyi açıkça göstermek için, dünya Troçkist hareketinin üzerinde inşa edilmiş olduğu temel ilkeleri yeniden belirtirsek:

1. Kapitalist sistemin can çekişmesi, giderek kötüleşen bunalımlar, dünya savaşları ve faşizm gibi barbarca ifadeler dolayımıyla uygarlığı yıkımla tehdit etmektedir. Atom silahlarının gelişmesi, bugün, bu tehlikeyi olabilecek en vahim biçimde vurgulamaktadır.

2. Bu uçuruma gidiş, yalnızca kapitalizmin yerini dünya çapında planlı sosyalist ekonominin almasıyla; kapitalizmin ilk döneminde açılmış olan ilerleme çevriminin bu yolla yeniden başlatılmasıyla önlenebilir.

3. Bu, yalnızca, toplumdaki tek gerçek devrimci sınıf olan işçi sınıfının önderliği altında gerçekleştirilebilir. Ancak, dünyadaki toplumsal güçler arasındaki ilişkiler, işçilerin iktidar yolunu tutması için hiçbir zaman bugünkü kadar uygun olmamakla birlikte, bizzat işçi sınıfı bir önderlik kriziyle karşı karşıyadır.

4. İşçi sınıfı, kendisini bu dünya-tarihsel amacı gerçekleştirme yönünde örgütlemek için, her ülkede, Lenin tarafından geliştirilmiş türde devrimci sosyalist bir parti; yani, demokrasi ile merkeziyetçiliği (kararların alınmasında demokrasi, onları uygulamada merkeziyetçilik; üyeler tarafından denetlenen bir önderlik ve ateş altında görevlerini disiplinle yerine getirecek üyeler) diyalektik olarak birleştirme yeteneğine sahip savaşçı bir parti kurmak zorundadır.

5. Bunun önündeki başlıca engel, 1917 Ekim Devrimi’nin saygınlığını sömürerek işçilerin sempatisini kazanan, ardından da onların güvenine ihanet ederek ya Sosyal Demokrasinin kollarına ya duyarsızlığa ya da kapitalizme ilişkin yanılsamalara savuran Stalinizmdir. Bu ihanetlerin cezası, faşist ve monarşist güçlerin sağlamlaşması ve kapitalizm eliyle hazırlanıp teşvik edilen yeni savaşların patlaması biçiminde, işçi sınıfı tarafından ödenmektedir. Dördüncü Enternasyonal, ortaya çıktığı ilk günden beri, Stalinizmin SSCB’nin içinde ve dışında devrimci yoldan alaşağı edilmesini başlıca görevlerden biri olarak belirlemiştir.

6. Dördüncü Enternasyonal’in birçok şubesinin ve onun programına yakınlık duyan partilerle grupların esnek taktiklere olan gereksinimi, onların, emperyalizme ve onun ulusalcı oluşumlar ya da sendika bürokrasileri gibi küçük-burjuva ajanlarına karşı Stalinizme teslim olmadan nasıl mücadele edileceğini; tersten söylersek, son tahlilde emperyalizmin küçük-burjuva ajanı olan Stalinizme karşı, emperyalizme teslim olmadan nasıl mücadele edilebileceğini bilmelerini daha da kaçınılmaz kılmaktadır.

Lev Troçki tarafından oluşturulmuş bu temel ilkeler, günümüz dünyasının giderek karmaşıklaşmış değişken politikalarında, geçerliliklerini bütünüyle korumaktadırlar. Gerçekte, Troçki’nin öngördüğü gibi her yerde ortaya çıkan devrimci durumlar, bir zamanlar günün canlı gerçekleriyle doğrudan bağlantılı olmayan uzak soyutlamalar gibi görünen şeylere, şimdi tam bir somutluk kazandırmıştır. Gerçek olan şu ki, bu ilkeler, şimdi, hem siyasi çözümlemede hem de pratik eylemin gidişatını belirlemede giderek artan bir güç kazanmaktadır.

Pablo’nun Revizyonizmi

Bu ilkeler Pablo tarafından terk edilmiştir. O, yeni barbarlık tehlikesine vurgu yapmak yerine, sosyalizme gidişi “tersine çevrilemez” görmekte ama sosyalizmin bizim kuşağımız ya da gelecek birkaç kuşak içinde geleceğini düşünmemektedir. Bunun yerine, o, “yüzyıllar” sürecek “deforme”, yani Stalinist türde işçi devletlerinden başka bir şeye yol açmayan bir “içine çeken” devrimler dalgası anlayışı geliştirmiştir.

Bu, işçi sınıfının yeteneklerine ilişkin, onun [Pablo’nun –çev.] son zamanlarda bağımsız devrimci sosyalist partileri inşa etme uğruna mücadele konusunda dile getirdiği alaya bütünüyle uygun, azami kötümserliği açığa vurmaktadır. O, her türlü taktiği kullanarak bağımsız devrimci sosyalist partiler inşa etme ana yönelimini korumak yerine, kendisini kitlelerin basıncı altında değiştirip Troçkizmin “düşüncelerini” ve “programını” kabul etmesi için Stalinist bürokrasiye ya da onun belirli bir kesimine bakmaktadır. Pablo, şimdi, Fransa gibi ülkelerde işçileri Stalinizmin kampına yakınlaştırmak için gereken taktik manevralarda ihtiyaç duyulan diplomasi kılığı altında, Stalinizmin ihanetlerinin üstünü örtmektedir.

Bu gidişat, daha şimdiden, Troçkizm saflarından Stalinizmin kampına doğru ciddi saf değiştirmelere yol açmış durumda. Seylan partisindeki Stalinizm yanlısı ayrılma, Pablo’nun Stalinizm hakkında canlandırdığı yanılsamanın trajik sonuçları konusunda dünyanın her yerindeki Troçkistlere yapılmış bir uyarıdır.

Pablocu revizyonizmin ayrıntılı bir çözümlemesini bir başka dokümanda sunuyoruz. Bu mektupta, kendimizi Pablo’nun Stalinizmle uzlaşmacılıkta ne denli ileri gitmiş olduğunu ve Dördüncü Enternasyonal’in varlığına yönelik tehlikenin ne denli ciddi olduğunu gösteren en son bazı çözümlemelerle sınırlayacağız.

Kremlin, Stalin’in ölümüyle birlikte, SSCB’de, hiçbiri siyasi nitelik taşımayan bir ödünler dizisi açıkladı. Pablocu hizip, bütün bunları, gaspçı bürokrasinin konumunu daha da sağlamlaştırmayı hedefleyen manevraları ve önde gelen bir bürokratın Stalin’in paltosunu giyme hazırlığının bir parçası olarak değerlendirmek yerine, bu ödünleri bir bağış olarak gördü, onları siyasi ödünler gibi gösterdi, hatta Stalinist bürokrasinin işçi sınıfıyla “iktidarı paylaşma” olasılığını öngördü. (Fourth International, Ocak-Şubat 1953, s. 13.)

Pablo kültünün en yüksek papazı [SWP üyesi] Clarke tarafından resmen ilan edilmiş olan “iktidarın paylaşılması” düşüncesi, yanıtlanmamış ama açıkça yönlendirici bir soruda, bir dogma olarak bizzat Pablo tarafından dolaylı biçimde onaylanmıştır: “Stalinist rejimin tasfiyesi”, diye soruyordu Pablo, “bürokratlar arasında, geri dönüş için olmasa da statükonun devamı için savaşmak isteyenler ile kitlelerin güçlü basıncıyla hareket eden ve sayısı giderek artan unsurlar arasındaki şiddetli mücadeleler” biçimini mi alacak? (Fourth International, Mart-Nisan, 1953, s. 39.)

Bu satırlar, Kremlin bürokrasisine karşı özgün Troçkist siyasi devrim programını yeni bir içerikle; açıkçası, Troçkizmin “düşüncelerinin” ve “programının” bürokrasinin ya da onun belirli bir kesiminin içine sızıp yayılacağı, böylece Stalinizmin önceden görülemez bir şekilde “devrileceği” gibi revizyonist bir görüşle doldurmaktadır.

Haziran ayında, Doğu Almanya’daki işçiler Almanya tarihindeki en büyük gösterilerden birinde, Stalinistlerin egemenliğindeki hükümete karşı ayağa kalktılar. Bu, Sovyetler Birliği’nde iktidarı gasp edip sağlamlaştırmasından bu yana Stalinizme karşı gerçekleştirilmiş ilk kitlesel proleter ayaklanmasıydı. Peki, Pablo, bu çığır açan olaya nasıl tepki gösterdi?

Pablo, ayaklanan Doğu Alman işçilerinin devrimci siyasi özlemlerini açıkça seslendirmek yerine, ayaklanmayı ezmek üzere Sovyet tanklarını harekete geçiren karşı devrimci Stalinist valilerin suçunu gizledi: “Sovyetlerin, çeşitli ‘Halk Demokrasilerinin ve Komünist Partilerin önderleri, bu olayların gerçek anlamını daha fazla görmezden gelemez ve çarpıtamazlar. Onlar, kendilerini kitlelerin desteğinden nihai olarak mahrum kalma ve daha güçlü patlamaları kışkırtma riskini ortadan kaldırmak için, daha kapsamlı ve gerçek ödünler verme yolunda ilerlemeye mecburlar. Onlar, bugünden itibaren, yarı yolda duramayacaklar. Onlar, yakın gelecekte daha ciddi patlamaları önlemek için ödünler vermek ve eğer mümkünse bugünkü durumdan kitleler için daha kabullenilir bir duruma ‘soğukkanlı bir biçimde’ geçişi gerçekleştirmek zorundalar.” (Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Sekreterliği’nin açıklaması, The Militant’ın 6 Temmuz tarihli sayısında yayımlandı)

Pablo, Stalinist hükümeti ayakta tutan tek güç olan Sovyet birliklerinin çekilmesini talep edeceğine, Kremlin’in Gauleiter’larından “daha kapsamlı ve gerçek ödünler” geleceği yanılsamasını körükledi. Ayaklanan işçileri “faşist” ve “Amerikan emperyalizminin ajanları” olarak damgalayıp onlara karşı azgın bir baskı dalgası başlatan Moskova, bu olayların gerçek anlamını canice çarpıtmaya koyulduğunda, bundan daha iyi bir yardım isteyebilir miydi?

Yapılacak Şey

Özetle, Pablo’nun revizyonizmi ile öğretiye bağlı Troçkizm arasındaki ayrım çizgileri, siyasi ya da örgütsel herhangi bir uzlaşmayı olanaksız kılacak denli derindir. Pablo hizbi, çoğunluğun düşüncesini gerçekten yansıtan demokratik tartışmalara izin vermeyeceğini göstermiştir. Onlar, kendi canice politikalarına tam bir itaat talep etmektedirler. Onlar, öğretiye bağlı bütün Troçkistleri Dördüncü Enternasyonal’in dışına sürmeye ya da onların ağızlarını bağlayıp ellerini kelepçelemeye kararlılar.

Onların planı, Stalinistlerle uzlaşmacılıklarını parça parça ve yavaş yavaş içimize sokmak; olup bitenleri görüp itiraz edenlerden kurtulmaktır. Pablocu formülasyonların ilginç bulanıklığının ve diplomatik kaçamakların açıklaması budur.

Pablocu hizip, ilkesiz ve Makyavelist manevralarında, şimdiye kadar, bir ölçüde başarılı oldu. Ama şimdi niteliksel değişim noktasına ulaşılmıştır. Siyasi konular bu manevraların üstesinden gelmiştir ve şimdiki mücadele kazananı belirleyecektir.

Zorunlu olarak onun safları dışında olma konumumuzda [SWP yasal engeller nedeniyle Dördüncü Enternasyonal’e resmen üye olamıyordu – çev.], Dördüncü Enternasyonal’in şubelerine bir öneride bulunabilirsek; bize göre, harekete geçmenin, kesin eyleme girişmenin zamanı gelmiştir. Dördüncü Enternasyonal’in öğretiye bağlı Troçkist çoğunluğunun, Pablo’nun yetkisini kötüye kullanmasına karşı iradesini sergilemesinin zamanı gelmiştir.

Onlar, ayrıca, Pablo’yu ve onun ajanlarını görevden alıp onların yerine gerçek Troçkizmin nasıl yükseltileceğini bildiklerini pratikte kanıtlamış olan kadroları yerleştirerek, Dördüncü Enternasyonal’in yönetsel işlerini korumalı; hareketi hem siyasi hem de örgütsel olarak doğru çizgide tutmalılar.

Kardeşçe Troçkist selamlarımızla,

SWP Ulusal Komitesi

Loading