Yüzlerce Özak Tekstil işçisi devlet baskısına karşı mücadeleye devam ediyor

Şanlıurfa’da, şirket yanlısı sendikadan istifa ettikten sonra daha iyi ücret ve sosyal haklar için mücadele eden grevci Özak Tekstil işçileri ağır devlet baskısıyla karşı karşıya bulunuyor.

Özak Tekstil’de çalışan işçiler altı yıldır şirket ve hükümet yanlısı Hak-İş konfederasyonuna bağlı Öz İplik-İş sendikasının üyesiydi. İşçiler, 6 Şubat’ta bölgede meydana gelen yıkıcı depremin ardından artan iş yükü ve zorunlu fazla mesainin yanı sıra hayat pahalılığı, keyfi işten çıkarmalar, yevmiye kesintileri, kalitesiz yemek, sözlü taciz ve küfür gibi pek çok sorunla karşı karşıya kaldılar.

Grevdeki Özak Tekstil işçileri [Photo: BİRTEK-SEN United Textile, Weaving and Leather Workers Union/X]

Ancak dünya genelinde olduğu gibi mevcut sendikal aygıt tabandaki işçilerin taleplerini bastırma konusunda şirketle el ele çalışıyordu.

İşçilerin mücadelesi 700 Özak Tekstil işçisinin 500 kadarının Öz İplik-İş’ten istifa edip Birtek-Sen’e üye olması ile yeni bir duruma evrildi. Öncü işçilerden birinin işten atılması üzerine 27 Kasım günü işçilerin büyük çoğunluğu, atılan işçinin geri alınması talebiyle üretimi durdurdu. İşçiler bu noktadan sonra bir yandan patronun tazminatsız işten çıkarma ve “şirketin uğradığı zararın” ödetilmesi tehditleri bir yandan da sert devlet baskısı ile karşılaştı.

Pazartesi günü mücadelenin 15. gününde jandarma fabrikalarının önüne gitmeye çalışan işçilere tazyikli su, biber gazı ve copla saldırdı. Jandarma ve polisin fabrika önünde ve kent meydanındaki saldırılarının ardından en az 100 işçi ve Birtek-Sen’in dört yöneticisi gözaltına alındı. Bu işçilere yapılan dördüncü şiddetli saldırıydı.

Gözaltına alınan işçilerden büyük kısmı aynı gün serbest bırakılırken, sendika yöneticileri ile dört işçi gözaltında tutuldu. Çarşamba günü jandarma tekrar saldırdı ve 20 kadar işçinin gözaltına alındığı bildirildi.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

Dünya Sosyalist Web Sitesi, Özak Tekstil işçileriyle dayanışmasını ilan etmekte ve işçilere ve bağımsız sendika yetkililerine yönelik devlet baskısını şiddetle kınamaktadır.

Pazartesi akşam saatlerinde bir toplantı yapan yaklaşık 300 Özak Tekstil işçisi, grevi devam ettirme kararı aldı. Salı günü işçilerin tekrar toplanması üzerine şirket yönetimi işçilerle görüşmeyi kabul etti. Ancak görüşmeden sonuç çıkmayınca mücadeleye devam etme kararı verildi.

Fabrika yönetimi, grev kırıcılarla ve dışarı çıkmak isteyen diğer işçileri zorla içeride tutarak üretimi devam ettirmeye çalışıyor. Kasım ayının sonunda Şanlıurfa Valiliği, direnişi bastırma ve işçilerin işe dönmeye zorlamak amacıyla il genelinde 2 Aralık 2023 tarihine kadar sürecek bir gösteri ve eylem yasağı kararı aldı. Baskı ve yasaklara rağmen işçilerin mücadele kararlılığını sürdürmesi karşısında, işçilerin ve Birtek-Sen yöneticilerinin defalarca gözaltına alınması da dahil olmak üzere jandarmanın saldırıları arttı.

Egemen seçkinler arasında, Özak Tekstil işçilerinin militan eylemlerinin tüm bölgeye ve ötesine yayılabileceği korkusu söz konusu.

Güney ve Güneydoğu’daki Şanlıurfa, Gaziantep, Adana, Diyarbakır gibi iller son on yıllarda özellikle tekstil sanayisinin başını çektiği sanayi merkezleri olarak ortaya çıkmış durumda. Emsal oluşturmasını engellemek için işçilerin kısmi de olsa hak kazanımlarına yol açacak sınıf mücadelelerini bastırmak egemen sınıf için kritik önem taşıyor.

Ağustos ayında benzer bir mücadelede Gaziantep’te Koza Halı, Şireci Koton ve Şireci Akrilik fabrikalarında çalışan işçiler, gerçek enflasyon oranının altında kalan ücret zammını kabul etmemiş ve yaklaşık 2.000 tekstil işçisi fiili bir grev gerçekleştirmişti. Temmuz ayında ise Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ta, yaklaşık 3.000 Dicle Elektrik (DEDAŞ) dağıtım çalışanı maaş zammı ve çalışma koşullarında iyileştirmeler talebiyle fiili bir greve gitmişti.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geçtiğimiz yıllarda COVID-19 pandemisinin tetiklediği ve NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşla daha da ağırlaşan hayat pahalılığı, işçilerin yaşam standartlarını yerle bir etmiş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti ise Mayıs ayındaki seçimlerin ardından uyguladığı faiz artışı ve sıkı para politikası ile işsizliği artırmayı ve ücretlerde artış taleplerini bastırmayı amaçlıyor.

Dahası, İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı Erdoğan hükümetinin ikiyüzlü tepkisi ve İsrail’le yüksek hacimli ticareti sürdürmesi de kitleler içinde öfkeyi artırmış durumda.

Tüm bu süreçlerde sendika bürokrasisi hükümet ve şirketlerle işbirliği içindeydi. Bu nedenle, her yerde işçilerin ücretler ve çalışma koşulları uğruna yürüttüğü mücadeleler son yıllarda kapitalizm yanlısı sendikal aygıtlara bir başkaldırı ve fiili grevler şeklinde patlak veriyor. Özak Tekstil direnişi de dünya genelinde ortaya çıkan bu eğilimin bir parçasıdır.

Bu eğilimin en önemli göstergelerinden biri 2022’de ABD’de Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası başkanlığına aday olan sosyalist işçi Will Lehman’ın kampanyasına verilen tepki olmuştur. Tüm baskılara karşın Lehman, sendikal aygıtın dağıtılması ve gücün taban komitelerine verilmesi temelindeki uluslararası sosyalizm programına otomotiv işçilerinden 5 bin oy aldı. Lehman’ın kıs süre önce UAW sendikasına yaptığı, İsrail ordusuna teçhizat üretimini durdurma çağrısı sosyal medyada çok geniş destek gördü.

İşçiler için ileriye giden yol sendikal aygıtlardan bağımsız taban komiteleri aracılığıyla örgütlenmek ve mücadelelerini uluslararası ölçekte birleştirmekten geçmektedir. ABD’den Avrupa’ya, Asya’ya ve Avustralya’ya kadar mücadeleye giren işçileri birleştiren Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı, tüm dünyada işçilere kapitalizme karşı uluslararası mücadelelerinde gerekli örgütsel aracı sağlamaktır.

Loading