Cornel West’in ABD başkanlık kampanyası: Pragmatik ve iflas etmiş bir karmaşa

Profesör ve yazar Cornel West, 5 Haziran’da büyük bir tantana ve basmakalıp sözlerle başkanlık kampanyasını başlattı. Kampanya videosunda “Amerika’yı en iyi haliyle yeniden tanıştırma” ve “hakikat ve adalet” için mücadele etme sözü verdi. Onun kampanya web sitesinde “adalet” “siyasette aşkın neye benzediğiyle” açıklanıyor.

Cornel West Arizona Eyalet Üniversitesi’nde konuşurken, Ocak 2018. [Photo by Gage Skidmore / CC BY-SA 2.0]

West, erken dönem akademik çalışmalarına, biriktirdiği ödüllere ve şeref payelerine dayanarak siyah bir entelektüel olarak ününü sürdürüyordu. Yıllar geçtikçe, gerçek başarıları ve ünü arasındaki hakiki bağlantı giderek belirsizleşti ve zayıfladı. O, Lincoln’ın deyimiyle “ünlü olduğu için ünlü” olan bir kişi haline geldi. Ancak ne kadar ünlü olursa olsun, West’in korkunç biçimde izlenimci siyaseti hiçbir şey üretmeyecek ve hiçbir yere götürmeyecektir.

Troçki bir keresinde, Nation ve New Republic gibi yayınlarda çalışan bir “entelektüel yarı burjuva” türü hakkında yazmıştı. “Onlar yarım düşünceler ve yarım duygularla beslenirler. Toplumu yarım önlemlerle tedavi etmek isterler. Tarihsel süreci çok istikrarsız bir olgu olarak gördüklerinden, yüzde elliden fazlasıyla bizzat ilgilenmeyi reddederler. Böylece, yarı gerçeklerle -yani yalanın en kötü biçimiyle- yaşayan bu insanlar, gerçekten ilerici, yani devrimci düşünce üzerinde gerçek bir fren haline gelmişlerdir.”

Bu, gerekli değişiklikler yapıldığında, Cornel West için uygun bir tariftir. West, röportajlarında ve açıklamalarında genellikle medya tarafından görmezden gelinen ya da dışlanan bazı noktalara değiniyor. Örneğin Ukrayna savaşının, NATO’nun Rusya sınırlarına kadar genişlemesiyle kışkırtıldığını belirtiyor. Ancak bunların üstü, hiçbir şeyin sistematik bir şekilde işlenmediği muğlak genellemelerin ve ahlaki sloganların baskın dalgası ile kaplanıyor.

Görünüşe göre, politikaları ne kadar çürümüş olursa olsun, Demokrat aday Bernie Sanders ve Yeşil Partili Jill Stein’dan faşist eğilimli Robert Francis Kennedy Jr. ve Joe Rogan’a kadar West’in derin sempati duyduğu ve birçok konuda hemfikir olduğu herkes onun “sevgili kız kardeşi” veya “sevgili erkek kardeşi”dir. Herkes onun arkadaşıdır; çünkü West’in kendine ait kesin bir görüşü yoktur.

West, ciddiyetsizliği ve pragmatik manevraları başlı başına bir ilke seviyesine yükseltiyor. Kampanya videosunda “dünya siyasetinde bir caz adamı” olduğunu ilan ediyor ve “caz adamı her zaman doğaçlamayla, her zaman şefkatle, her zaman tarzla ve her zaman gülümsemeyle ilgilidir,” diyor.

Halk Partisi’nden Yeşiller’e

West’in kampanyasının karakteri daha başlangıcında belli oldu. West 5 Haziran’da Twitter’da bir video yayınlayarak kendisini Halk Partisi’nin başkan adayı ilan etti ve bu kararın kendisi ile Halk Partisi Başkanı Nick Brana arasında yapılan görüşmeler sonucunda alındığını söyledi.

2017’de kurulan Halk Partisi büyük ölçüde Brana tarafından yönetiliyor. Brana eski bir Demokratik Parti görevlisidir ve Bernie Sanders için de çalışmıştır. Gerçek bir programı ya da politikası olmayan “parti”, geçtiğimiz yıl boyunca faaliyetlerini tamamen aşırı sağla, özellikle de Şubat ayında “Savaş Makinesine Karşı Öfke” mitingini ve Nisan ayında bir sonraki etkinlik olan “Bağımsız Ulusal Kongre”yi birlikte düzenlediği Liberteryen Parti ile yakın bir siyasi ittifak kurmaya odakladı. Her iki girişim de “sol-sağ” siyasi ittifak çağrısı temelinde sağcı ve hatta faşizan bireyler ve örgütler tarafından siyasi olarak domine ediliyor.

West, kampanyasının başlamasından bir hafta sonra, 13 Haziran’da, artık Halk Partisi’nin adayı olmadığını, bunun yerine uzun süredir Demokratik Parti’ye yönelik bir baskı grubu olarak faaliyet gösteren Yeşil Parti’den aday olacağını açıkladı. Bu değişikliğin, kendisi de Halk Partisi tarafından düzenlenen etkinliklere katılan ve siyasi açıdan kafası en az West kadar karışık olan gazeteci Chris Hedges ile yapılan istişareler sonrasında yapıldığı bildirildi.

Bu değişikliğin, Halk Partisi’nin giderek daha açık bir şekilde sağcı bir karaktere bürünmesinden duyulan rahatsızlık, Brana’yı çevreleyen cinsel skandallarla ilgili endişeler ya da Yeşil Parti’nin daha fazla eyalette oy pusulalarına erişimiyle ilgili pragmatik düşünceler -ya da bunların bir kombinasyonu- nedeniyle yapılıp yapılmadığı belirsiz. Ne olursa olsun, bir partiden diğerine hızlı geçişler, kampanyanın herhangi bir siyasi tutarlılıktan yoksun olduğunu göstermektedir.

West’in “Birleşik Cephesi”

West kampanyasını duyururken, bu kampanyanın“gerçek demokrasiyi yaratmak”, “ekonomimizi canlandırmak”, “herkes için sağlık sigortası”, “savaşı sona erdirmek”, “temel hakları genişletmek” ve “çevreyi korumak” gibi talepleri merkeze alan “geniş bir Birleşik Cephe ve koalisyon stratejisi ruhu içinde” olacağını ilan etti.

West “Birleşik Cephe”sine kimlerin dahil edileceğini söylemiyor ancak röportajlarında ve açıklamalarında kapıyı sonuna kadar açık bırakıyor: Onun “Birleşik Cephesi” Halk Partisi’ni Yeşil Parti’yi ve Demokratik Parti içinde ve çevresinde yer alan çeşitli bireyleri, Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’ni (DSA) ve kendisini destekleyen bir açıklama kaleme alan Sosyalist Alternatif’i de kapsıyor. West, Halk Partisi’nin yaptığı gibi “sol-sağ” birliği çağrısında bulunmamış olsa da, Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon gibi isimlerin teşvikiyle Demokratik Parti başkanlık ön seçimlerinde yarışan aşırı sağcı, COVID-19 inkârcısı Robert Francis Kennedy Jr. hakkında olumlu konuşuyor.

West'in duyurusunda ya da kampanya web sitesinde, insan hayatının dünya genelinde kapitalist hükümetlerin kâr hırsına tâbi kılınması nedeniyle 21 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan COVID-19 pandemisi hakkında hiçbir şey söylememesi dikkat çekicidir.

West, bu hafta başında “sol-sağ” ittifakının önde gelen destekçilerinden “The Convo Couch”tan Craig Pasta Jardula ile yaptığı bir röportajda, pandemi konusunda tamamen aşırı sağcı görüşlere uyarlandı. Daha önce Arizona valilik adayı Kari Lake gibi faşizan figürlerle ilişkilerini lanse eden Jardula, virüsün yayılmasını durdurmak için maske takmaya, aşı olmaya ve tüm hafifletici önlemlere karşı çıkmıştı. Jardula, aşırı sağın gözde hedeflerinden biri olan Dr. Anthony Fauci’yi aşılamayı savunduğu için “insanlığa karşı suç işlemekle” itham etti.

West bu sağcı saldırıya “sevgili kardeşine” teşekkür ederek ve Jardula’ya bu konuların hiçbirinde “dogmatik” olmayacağına dair güvence vererek karşılık verdi. Ayrıca virüsün bir laboratuvar sızıntısının ürünü olduğu ya da Çin hükümeti tarafından Fauci ile ittifak halinde üretilen bir biyolojik silah olduğu yönündeki teorilere açık olduğunu söyledi ki bu Robert Francis Kennedy Jr. tarafından da desteklenen faşizan bir komplo teorisidir.

Chris Hedges ile yaptığı bir söyleşide West, daha önce Bernie Sanders için kampanya yürütmesine ve Biden ile Obama’yı desteklemesine rağmen neden Demokratik Parti ön seçimlerinde aday olmadığını açıklamaya çalıştı. “Fikirler dünyasında bir caz adamı” olan West, buna, kısa sürede kampanyasının klişesi haline gelen “dogmatik değil doğaçlama olmalı” sözünü tekrarlayarak cevap verdi. Pandemiye ilişkin açıklamalarında da görüldüğü üzere, West bu “dogmatik olmama” ilkesini çoktan aşırı sağın meşrulaştırılmasına dönüştürmüş durumdadır.

Demokratik Parti’yi destekleme tarihi

West, Demokratik Parti içindeki ve çevresindeki uzun ve dolambaçlı siyasi geçmişi boyunca hiçbir ders çıkarmadığı bu tür bir dizi “doğaçlama”ya başvurmuştur. O, siyasete 1970’lerin başında kurtuluş teolojisi ve siyah milliyetçiliğine duyduğu ilgiyle girdi. 1980’lerin başında Michael Harrington’a yakındı. Harrington’ın kurduğu ve 1982’de katıldığı Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) örgütünün ilk üyelerinden biriydi.

Eski Troçkist Max Shachtman’ın bir yardımcısı olan Harrington, DSA’nın politikasını “mümkün olanın solu” olarak tanımladı; bununla Demokratik Parti ve egemen sınıfın kabul edilebilir bulduğu solu kastediyordu. West daha sonra DSA’dan “katılabileceğim, benim politikalarıma yakın ilk çok ırklı sosyalist örgüt” olarak söz etti. Örgütün onursal başkanı oldu ve Demokratik Partili bir şu ya da bu politikacıyı desteklediği ve “mümkün olan” şeyin giderek sağa kaydığı uzun yıllar boyunca bu pozisyonda kaldı.

1980’lerde West, Jesse Jackson’ın 1984 ve 1988 yıllarında Demokratik Parti’den başkan adayı olduğu iki kampanya sırasında onun için kampanya yürüttü. Daha sonra 2000 yılında New Jerseyli Demokrat Senatör Bill Bradley’i destekledi.

West, 2007’de “kardeşim... arkadaşım ve yoldaşım” diye hitap ettiği Barack Obama’nın 2008’deki Demokratik Parti kampanyasını destekledi. Obama’nın seçilmesi üzerine West, Obama’nın “ilerici bir Lincoln” olmasını umduğunu ve kendisinin “ona baskı yapacak Frederick Douglass olmayı” arzuladığını söyledi. Obama kaçınılmaz olarak egemen sınıfın emirlerini uygulamaya koyulunca West onu eleştirmeye başladı. Obama’yı “[Nobel] barış ödüllü bir savaş başkanı” ve “Wall Street oligarklarının siyah maskotu” olarak nitelendirdi.

West, 2016’da ve 2020’de Demokratik Parti ön seçimlerinde adaylık için Bernie Sanders’ı desteklemiş ve ona danışmanlık yapmıştır. Sanders 2016’da Hilary Clinton’ı desteklediğinde, West Yeşil Parti adayı Jill Stein’ı desteklemeyi seçti. Ancak 2020’de Sanders’a katılarak Biden’ın arkasında hizaya geçti ve şu anki başkana oy vermenin “anti-faşist bir koalisyon” oluşturmanın gerekli bir parçası olduğunu ilan etti.

West, röportajlarında kendisine 2024 seçimlerinde neden aynı düşüncelerin geçerli olmadığı sorulduğunda, artık Demokratik Parti’nin “yumuşak neo-liberalizmiyle” faşizmi yenmenin ya da “şirket düopolüne” [1] karşı mücadele etmek dışında ilerlemenin mümkün olmadığı sonucuna vardığını söylüyor.

West’in mevcut siyasi müdahalesinin şekli biraz değişmiş olsa da temel içerik aynı kalmıştır. Yeşil Parti’den aday olma planını açıklamış olsa da, genel yönelimi “şirket düopolü” olarak ifade ettiği şeyin yörüngesinde yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda West, kampanyasının “içerideki politikacıların nefes alabilecekleri alanlara sahip olmaları için baskı yapmak” üzere kullanılabileceğini umduğunu açıkladı.

West’in son doğaçlaması, eğer başarılı olursa, öncekilerden daha verimli olmayacaktır.

West’in “peygambervari pragmatizmi

West’in felsefi anlayışları siyasi görüşleriyle doğrudan ilişkilidir. Siyasi söylemlerinde olduğu gibi kitaplarında da West aşırı eklektiktir; Marx’tan Kierkegaard’a, Nietzsche’ye, Foucault’ya, Du Bois’ya, Derrida’ya ve Wittgenstein’a kadar herkesle yakınlık iddia eder ama asla tam olarak uyuşamaz. Belirli bir biçimi olmayan, hiçbir konuda pozisyon almayan ve gerçekte neyi savunduğuna dair net ve kesin bir açıklama yapamayan bir felsefi bakış açısı yaratırken her şeyden ve herkesten yararlanır.

Ancak West’in felsefesi, özünde, özellikle 1970’lerin başında Princeton’dayken birlikte çalıştığı Richard Rorty tarafından geliştirilen Amerikan pragmatizmi ekolüne aittir. Pragmatizmin farklı çeşitleri vardır, hepsi de nesnel hakikat olasılığının reddi ve buna bağlı olarak, tarihin yasalarla yönetilen bir süreç olarak reddi etrafında döner.

Modern biçimlerinde ve özellikle de Rorty’nin yazılarında, pragmatizm açıkça işçi sınıfının nesnel olarak devrimci bir güç olduğunu esas alan, 20. yüzyılda devrime yol açan aynı çelişkilerin 21. yüzyılda daha yüksek bir düzeyde devam ettiğinde ve temel görevin işçi sınıfı içinde sosyalist bir önderlik inşa etmek olduğunda ısrar eden Marksizme ve Troçkizme karşı yöneltilmiştir.

Rorty 1998’de “‘kapitalizm’ ve ‘sosyalizm’ gibi kavramları Sol’un
siyasi sözcük dağarcığından çıkarmanın zamanı gelmiş bulunuyor,” diye yazmıştı.

“Kapitalizm karşıtı mücadele” hakkında konuşmaya son vermek ve onun yerine sıradan ve teorik olmayan, “önlenebilir sefalete karşı mücadele” gibi bir şeyi geçirmek iyi bir düşünce olurdu. Daha genel olarak, solcu siyasi düşünmenin tüm kavram dağarcığını sıradanlaştırabileceğimizi umuyorum. Ben, burjuva ideolojisi, açlık sınırındaki maaşlar ve işten çıkarmalar; emeğin metalaşması, öğrenci başına okullara yapılan farklı harcamalar ve sağlık hizmetlerine farklı erişim; toplumun sınıflara bölünmesi hakkında konuşmak yerine, açgözlülük ve bencillik hakkında konuşmaya başlamamızı öneriyorum. [2]

2005 yılında, WSWS Uluslararası Yayın Kurulu Başkanı David North, bu açıklamaya yanıt olarak şunları yazdı:

Rorty’nin “sıradanlaştırma” dediği şey daha iyi biçimde, entelektüel ve siyasi kısırlaştırma olarak betimlenebilir. O, teorik düşüncenin 200 yıldan uzun sürede edinmiş olduğu kazanımları tartışma dışı bırakmayı önermektedir. Bu önerinin altında, düşüncenin gelişmesinin keyfi öznel bir süreç olduğu kavrayışı yatmaktadır. Sözcükler, teorik kavramlar, mantık kategorileri ve felsefi sistemler, yalnızca, çeşitli öznel amaçlar yararına faydacı bir şekilde icat edilmiş sözel kurgulardır. Teorik düşüncenin gelişmesinin, insanın doğaya ve topluma ilişkin sürekli gelişen, derinleşen ve sürekli karmaşıklaşan ve kesinlik kazanan kavrayışını ifade eden nesnel bir süreç olduğu iddiası, Rorty’ye göre, Hegelci-Marxçı bir slogandan başka bir şey değildir. [3]

West kendi felsefi ve siyasi bakış açısında Rorty’den çok şey ödünç almıştır; buna siyasi sözcük dağarcığından kapitalizm ve sosyalizme yapılan her türlü atfın çıkarılması da dahildir. Bunun yerine “şirket düopolü”, “büyük teknoloji şirketleri”, “büyük ilaç şirketleri” ve benzeri terimleri kullanmaktadır.

The American Evasion of Philosophy: A Genealogy of Pragmatism (Felsefeden Amerikan Kaçışı: Pragmatizmin Soykütüğü) adlı kitabında West, “ideolojik sunaklara tapınmadığını” belirttiği “peygambervari pragmatizm” olarak adlandırdığı kendi varyantını tanımlamıştır.

West’e göre “Peygambervari pragmatizm, ister askeri generaller, ister bürokratik parti patronları ya da şirket kodamanları tarafından yönetilsinler, kamuya hesap verebilirlikten yoksun tüm iktidar yapılarına” karşı “değerli bireysellik ve demokrasi ideallerini” ortaya koyar. “Peygambervari pragmatizm işçi sınıfı, siyahlar ya da kadınlar gibi kaderi önceden belirlenmiş bir tarihsel aktöre hapsolmuş da değildir. Aksine, hem burada hem de yurt dışında iyi niyetli tüm insanları, yeryüzünün sefillerinin kötü durumunun hafifletildiği Emersoncu bir yaratıcı demokrasi kültürü için mücadele etmeye davet eder.”

West’in işçi sınıfını “kaderi önceden belirlenmiş bir tarihsel aktör” olarak “aforozu”, Marksizmin kapitalizme ve onun ürettiği her şeye -eşitsizlik, savaş, diktatörlük ve baskı- ancak işçi sınıfının devrimci ve sosyalist hareketinin gelişmesiyle karşı çıkılabileceği anlayışının açık bir reddidir. Buna karşılık, West’e göre, “iyi niyetli tüm insanlar”, toplumsal ve ekonomik yaşamın örgütlenmesine dokunmayan bir “yaratıcı demokrasi” kampanyasında bir araya getirilmelidir.

Eşi benzeri görülmemiş kapitalist kriz koşullarında West, şimdi “hakikat ve adalet” için başkanlık seçimlerinde bir “Birleşik Cephe” kampanyası önerisi doğrultusunda bu anlayışı geliştiriyor. Egemen seçkinler için West’inki gibi kampanyalar emniyet supabı işlevi görerek değerli bir rol oynamaktadır. Bu yüzden Profesör West medyada sempatik bir muamele görmektedir.

Sonuçta ortaya çıkan şey, kafa karışıklığını yaymaktan ve işçi sınıfı içinde bir siyasi hareketin gelişimini baltalamaktan başka bir işlevi olmayan tam bir pragmatik karmaşadır. Tek kelimeyle, bir karmaşa.

23 Haziran 2023

Dipnotlar

[1] Şirket düopolü (corporate duopoly), ABD’de iki ana siyasi partinin tekelini ve her ikisinin de şirketlerin çıkarlarına hizmet etmelerini ifade eder.

[2] Aktaran David North, Rus Devrimi ve Tamamlanmamış Yirminci Yüzyıl (İstanbul: Mehring Yayıncılık, 2019), s. 181. Çeviren: Halil Çelik.

[2] Age., s. 181-182.

Loading