Maria Svart’ın istifası ve Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’ndeki siyasi kriz

Protestocular, 28 Ağustos 2021 Cumartesi günü Washington Yürüyüşü’nün 58. yıldönümünde oy verme hakkı için düzenlenen yürüyüş sırasında DSA pankartı taşırken. Jose [AP Photo/Luis Magana]

Geçtiğimiz ay Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) Ulusal Direktörü Maria Svart bir açıklama yayımlayarak görevinden istifa ettiğini duyurdu. Svart’ın DSA’da12 yılı aşkın bir süredir yürüttüğü liderlik görevinden ayrılma kararı, örgüt içinde büyük bir siyasi krizin yaşandığına dair pek çok göstergeden biridir.

Svart “Ulusal Direktörden Bir Veda” başlığıyla  yaptığı açıklamada, DSA’ya “her ay yüzlerce üyenin katıldığını ancak bundan daha fazla üyenin ayrıldığını veya aidatlarını aksattığını” belirtti. Bu durum onun bahsettiği “üye sayısının azaldığı ve mali stresin arttığı bir döneme” yol açmıştı. Svart son dönemdeki üyeliklere ilişkin rakam vermese de, DSA içindeki bir grup olan Sosyalist Çoğunluk’a (Socialist Majority) göre son iki yılda üye sayısı yüzde 30 oranında azaldı.

Svart, “Şu anki gidişatımızla, bir yön değişikliği olmazsa, birkaç ay içinde faturalarımızı ödeyemeyeceğiz,” diye yazdı. Örgütün 2024 bütçesiyle ilgili olarak Svart sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu çok zor kararlar vermemizi ve daha uzun vadede yapımızla ve demokrasi tanımımızla hesaplaşmamızı gerektirecek.” Örgütün, 7 milyon dolarlık bütçe açığı bulunuyor ve bu açığı kapatmak için yeterli fonu bulunmuyor.

DSA içindeki çeşitli hizipler ve gruplar geçtiğimiz ay mali açıkla ilgili olarak kesintiler ve başka adımlar yoluyla çözümlerini sunan açıklamalar yaptılar. Ancak örgütün içinde bulunduğu krizi siyasi olarak açıklamaya yönelik herhangi bir girişimde bulunulmaması dikkat çekicidir. Bu durum özellikle Svart’ın siyasi duruma somut bir atıfta bulunmayan kendi mektubu için geçerlidir. Mektupta, 2022’de Ukrayna’da başlayan ve şimdi Ortadoğu’ya yayılan küresel savaşa, 2020’den bu yana neredeyse 30 milyon insanın hayatına mal olan pandemiye, ABD’de faşizan eğilimlerin yükselişine ve siyasi krize ya da dünya genelinde sınıf mücadelesinin büyümesine atıfta bulunulmuyor.

Gazze’deki soykırıma sadece “kritik Filistin’le dayanışma çalışmalarını aksatmamak” için Svart’ın ayrılışını iki ay erteleme kararıyla ilgili olarak değiniliyor. Bu çalışma “Kongre’ye yaklaşık 400.000 çağrı” (yani Filistin halkına yönelik saldırılarında İsrail rejimini finanse eden ve silahlandıran Demokrat ve Cumhuriyetçilere çağrılar) yapmaktan oluşuyordu. Svart, Biden’a sadece bir kez, onun seçilmesinin ardından “kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda ve diğer sivil toplum örgütlerinde bağış gelirlerinde ve gönüllü katılımında dünya çapında bir yavaşlama olduğunu” belirtmek için atıfta bulunuyor; bu da onun DSA’nın üye sayısındaki düşüşü açıklamaya yönelik tek çabası.

DSA’daki kriz, gelişmekte olan dünya savaşı, tüm egemen sınıfın keskin bir şekilde sağa kayması ve artan halk muhalefeti koşullarında, Demokratik Parti’nin krizinin bir ifadesidir. Biden yönetiminin iktidara gelmesi, DSA açısından “gönüllü katılımında” bir düşüşe yol açtığı için değil, Demokratik Parti’nin ve onunla birlikte DSA’nın gerici karakterini açığa çıkardığı için önemlidir.

Svart, ulusal direktör olmasından bu yana DSA’nın siyasi çalışmalarını değerlendirirken Bernie Sanders, Alexandria Ocasio-Cortez ve diğer Demokratik Partili siyasetçileri desteklemek için yürütülen çeşitli kampanyalardan övgüyle söz ediyor.

Svart, “DSA, Bernie Sanders’ı ilk başkanlık yarışında destekledi ve biz de büyümeye başladık,” diye yazıyor. O, DSA üyesi Ocasio-Cortez’in 2018’de Kongre’ye seçilmesiyle birlikte DSA’nın daha da büyüdüğünü belirtiyor ve durumu “tarihte en çok yeni üye kaydettiğimiz aydı,” diye özetliyor. Bunu Sanders’ın başkanlık için yürüttüğü ikinci kampanya izledi. “On binlerce Bernie destekçisi bizi buldu ve DSA, taban oluşturan ulusal örgütlerle birlikte Bernie İçin Halk Gücü (People Power for Bernie) koalisyonuna davet edildi.”

Aslında DSA, Sanders ve Ocasio-Cortez gibi figürler, Demokratik Parti’nin bazı kesimleri, medya ve devlet aygıtı tarafından sistematik bir şekilde “devlet sosyalistleri” olarak güçlendirildi: işlevleri sola kayan gençleri ve işçileri tuzağa düşürmek ve onları kapitalist siyasetin, özellikle de Demokratik Parti’nin çerçevesi içinde tutmaktı.

Ancak tam da bu kampanyalarla DSA, artık solcu işçilerin ve gençlerin gözünde itibarını yitirmiştir. Hem Sanders hem de Ocasio-Cortez, Gazze’deki İsrail soykırımını destekleyen Biden’a siyasi kılıf sağladılar. Her ikisi de 2024 seçimlerinde Biden’a destek açıklamakla kalmadılar, aynı zamanda Demokratik Parti’ye soldan gelen her türlü eleştiriye de saldırdılar. Ocasio-Cortez, Biden’ın sosyalist muhaliflerini “ayrıcalıklı” ve “kötü niyetli aktörler” olarak nitelendirdi. Yakın zamanda verdiği bir röportajda, soykırımı finanse eden Biden’a verdiği destek sorulduğunda, “Durum hakkında yetişkin gibi davranmamız gerekiyor,” dedi.

Bu arada Los Angeles DSA, Demokratik Parti kurumunun yanı sıra Siyonist örgütlerin de desteğini alan bir DSA üyesi olan Los Angeles Belediye Meclisi üyesi Nithya Raman’ı desteklemesi nedeniyle krize girdi.

DSA, Demokratik Parti’nin kemer sıkma politikalarına ve emperyalist savaşa karşı işçi sınıfı muhalefetini bastırmak için sendika bürokrasilerini destekleme stratejisinde de merkezi bir rol oynamıştır. Svart, mektubunun başında şöyle yazıyor: “İşçi sınıfı mensuplarının, tüm dünya yanarken ve otoriterler yükselirken evde tek başlarına oturmak yerine hayatlarımızın yönüne birlikte karar verebilecekleri ve bunun için mücadele edebilecekleri sendikalar dışında çok az yer var.” Svart daha sonra DSA’nın Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) ve Teamsters sendikalarını desteklemedeki rolünden bahsediyor.

Svart “sendikalardan” bahsederken, tabandaki işçileri değil, DSA’nın kendisine yüksek mevkiler sağladığı bürokrasileri kastetmektedir. Hem Teamsters hem de UAW’de DSA üyeleri, ilkinde Sean O’Brien, ikincisinde ise Shawn Fain liderliğindeki aygıtın üst kademelerine yükseltildi. DSA, 2022’deki UAW seçimleri sırasında, aygıtın oylamaya katılımı engellemek için yürüttüğü sistematik kampanyayı örtbas ederken, tabandan gelen sosyalist aday Will Lehman’a karşı uzun süredir bürokrat olan Fain’i destekledi. Ardından, Fain’in geçen yıl sendika üyelerinin yalnızca küçük bir bölümünü greve çağırdığı sahte “dik duruş grevi”ni tarihi bir ilerleme olarak pazarladı.

DSA’nın yardımıyla, hem Teamsters hem de UAW, sınıf mücadelesini bastırmak ve onu egemen sınıfın yurt dışındaki savaş politikasına tabi kılmak için Biden yönetimiyle birlikte çalışarak şirket yanlısı toplu sözleşmeleri dayattı. 2024’ün ilk ayında, otomotiv şirketleri ve UPS, sendikal aygıt tarafından kolaylaştırılan toplu işten çıkarmaları uygulamaya başladı.

Fain ayrıca, DSA tarafından desteklenen ve sözde Gazze’de ateşkes çağrısında bulunan beyhude bir karara rağmen, Biden’ı yeniden seçilmesi için destekledi. Biden’ın sendikanın desteğini kabul ettiği son UAW etkinliğinde, Filistin yanlısı birkaç UAW üyesi soykırımı protesto ettikleri için toplantıdan zorla dışarı atılırken, Fain kuliste Biden’a şu sözü verdi: “Sayın Başkan, savaşa girme ve üyelerin gücünü arkanıza alma zamanı geldi. Bunu dört gözle bekliyorum. Ve bunu yapacağız.” Bu arada O’Brien da Trump’ı desteklemeyi düşünüyor.

DSA, 1982 yılında Michael Harrington tarafından kurulduğundan beri Demokratik Parti’nin bir hizbi olarak hizmet vermiştir. Bununla birlikte, DSA üyeleri, Svart döneminde giderek artan bir şekilde devlet aygıtı içindeki konumlara getirildiler. Bu süreçte, DSA ana ortak paydaları işçi sınıfına ve devrimci enternasyonalizme düşmanlık olan, düpedüz Stalinistler de dahil olmak üzere çeşitli gerici orta sınıf oluşumlar için geniş bir havza haline geldi.

Bu, en açık ifadesini, 2021’de önde gelen YDSA (Amerika’nın Genç Demokratik Sosyalistleri) ve DSA üyeleri tarafından Troçkistlere yönelik siyasi şiddet ve suikast tehditleri kampanyasında buldu; bu kampanya, Lev Troçki’nin 1940’ta Stalinist bir ajan tarafından öldürülmesine bir gönderme ve bu suikastın onaylanması anlamına gelen buz kıracağı resimlerinin paylaşılmasını içeriyordu. Sosyalist Eşitlik Partisi Ulusal Başkanı David North, 2021’de Svart’a bir açık mektup yazarak DSA’nın şiddet içeren tehditleri reddetmesini talep etmiş ancak Svart buna yanıt vermeyerek saldırıları onaylamıştı.

Tüm bunlar DSA içindeki krizin temelini oluşturmaktadır. Üye sayısındaki düşüş, DSA’ya katılan ya da sempati duyan pek çok kişinin örgütte ve onun Demokratik Parti’ye verdiği kararlı destekte hayal kırıklığına uğradığı gerçeğini kesin bir şekilde ifade etmektedir. Aynı zamanda DSA, kendisine katılan ve destek veren çeşitli orta sınıf eğilimler arasında artan hizip çatışmalarıyla da parçalanmış durumdadır.

Dahası, DSA durmaksızın Demokratik Parti’nin reklamını yaparken, Demokratik Parti’nin bazı kesimleri onun hizmetlerinden faydalanmaya pek de hevesli değildir.

Svart’ın istifasını açıklamasından kısa bir süre sonra New York Times, DSA tarafından Demokratları seçmek üzere kurulan “Çoğunluk İçin DSA” (DSA for the Many) adlı kuruluşun, kampanya ihlalleri iddiasıyla New York Eyalet Seçim Kurulu tarafından hedef alındığını ve bütçe krizinin yanı sıra kuruluşun nakit rezervlerinin yedi katı olan 300.000 dolar para cezasıyla karşı karşıya kalabileceğini bildirdi. New York Times, Demokratik Parti’nin bazı kesimlerinin DSA’yı mahvetmeye yönelik bu bariz girişimi ile New York DSA’nın geçtiğimiz Ekim ayında Gazze protestosuna verdiği ilk ve çekingen desteğe yönelik tepkiler arasında bir bağlantı olduğunu ima etti.

DSA içindeki krizin bu farklı unsurlarının Svart’ın istifasını ne ölçüde motive ettiği bilinmiyor. Svart, Demokratik Parti içinde daha iyi bir konuma geçmek istiyor da olabilir. Her halükarda, DSA’ya ilgi duyan gençlerin ve işçilerin son on yılın deneyimlerinden gerekli sonuçları çıkarmaları gerekiyor.

DSA sosyalist bir örgüt değildir. Demokratik Parti’nin bir hizbidir. İşçi sınıfının değil, üst orta sınıfın ayrıcalıklı katmanlarının çıkarlarını temsil etmektedir. Üst orta sınıfın tüm örgütlerinde olduğu gibi, ırksal ve cinsel kimlik politikalarını teşvik ederken Amerikan emperyalizmini destekleyen, tamamen milliyetçi bir örgüttür.

Kapitalizme bir alternatif sunduğuna inanarak yanlışlıkla DSA’ya katılan ya da yönelen ve şimdi gerçek sosyalist politika arayışıyla örgütten ayrılanlar için bir sonraki adım, tüm orta sınıf siyasetinden tamamen kopmak ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ve Sosyalist Eşitlik Partisi tarafından sunulan gerçek Marksizme yönelmek olmalıdır.

Loading