“Artık soykırımın suç ortağı olmayacağım”

Gazze’deki soykırıma karşı çıkan ABD askeri, İsrail Büyükelçiliği önünde kendini yaktı

25 yaşındaki Hava Kuvvetleri mensubu Aaron Bushnell, Pazar günü öğleden sonra Washington D.C.’deki İsrail Büyükelçiliği önünde gerçekleştirdiği ve canlı yayınladığı ölümcül protesto eyleminde, Gazze’deki ABD destekli İsrail soykırımına katılmaya karşı çıktığını ilan etti. Ardından kendini ateşe verdi. Son sözleri “Özgür Filistin” oldu.

Bushnell, alevler içindeyken "Özgür Filistin!" diye bağırıyor.

Bushnell’in ölümcül protestosunun videosu sosyal medyada hızla yayıldı. Üç dakikadan biraz fazla süren videoda Bushnell, askeri üniformasıyla kendini tanıtıyor ve “Ben Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri’nin aktif görevdeki bir üyesiyim ve artık soykırımın suç ortağı olmayacağım,” diyor. Üniformasıyla yürümeye devam ederken sakince şunları açıklıyor: “Aşırı bir protesto eylemine girişmek üzereyim ama Filistin’de insanların sömürgecilerin ellerinde yaşadıklarına kıyasla bu hiç de aşırı değil. Egemen sınıfımızın normal olduğuna karar verdiği şey bu.”

Bushnell, sol elinde bir sıvı kabı ile İsrail elçiliğinin önüne gelene kadar yaklaşık 30 saniye boyunca yürümeye devam ediyor. Elçiliğin önüne bakacak şekilde kamerasını yere koyduktan sonra kapıya doğru yürüyor ve kendisini bir sıvıyla ıslatarak “Özgür Filistin!” diye bağırıyor. Ardından bir çakmak çıkararak kendini tutuşturmaya çalışıyor.

Kamera dışında bir erkek sesinin “Yardımcı olabilir miyim efendim?” diye sorduğu duyuluyor. Bushnell yaklaşık 15 saniye boyunca kendini yakamıyor ancak kamera dışındaki ses Bushnell’den çakmağı almak için hiçbir girişimde bulunmuyor. Ateş bir kez tutuştuğunda, Bushnell hızla alevler içinde kalıyor. Ateş Bushnell’i yutarken, defalarca “ Özgür Filistin!” diye bağırıyor.

Bushnell yanarken, kamera dışından birkaç ses duyuluyor. Biri “Adam yanıyor!” diye bağırırken, bir başkasının da defalarca “Yere yat!” diye bağırdığı duyuldu. Sirenler çalıp acı feryatlar işitilirken, Bushnell sonunda yere yığılıyor. Kendini yakmasından yaklaşık bir dakika sonra, bir polis memurunun Bushnell’in artık kömürleşmiş ve hareketsiz vücuduna yangın söndürücü sıktığı görülüyor.

Bushnell’in kendisinden başka kimseye tehdit oluşturmadığı açık olmasına rağmen, videonun geri kalanında bir görevlinin yerde yanmaya devam eden Bushnell’e silah doğrulttuğu görülüyor. Görevli (bu yazı yazılırken İsrail Büyükelçiliği’nden mi yoksa ABD Gizli Servisi’nden mi olduğu belli değildi) silahını Bushnell’e doğrultmaya devam ederken polis memurlarından birinin “Silaha değil yangın söndürücülere ihtiyacım var,” diye bağırdığı duyuluyor.

Bushnell son sosyal medya paylaşımında şunları yazmış: “Birçoğumuz kendimize ‘Kölelik döneminde yaşıyor olsaydım ne yapardım? Ya da Güney Jim Crow döneminde? Ya da apartheid döneminde? Ülkem soykırım yapıyor olsaydı ne yapardım?’ Cevap şu ki, zaten yapıyorsunuz. Hem de şu anda.”

Aaron Bushnell

Bushnell, LinkedIn hesabında, Mayıs 2020’den bu yana ABD Hava Kuvvetleri’nde tam zamanlı olarak çalıştığını ve son görevinin San Antonio, Teksas’ta “DevOps Mühendisi” olduğunu belirtiyor. Bushnell, “ABD Hava Kuvvetleri’nden yazılım mühendisliğine geçiş yapmak” istediğini yazmış.

Ocak ayında Intercept, ABD Hava Kuvvetleri’nin 2023 yılının Kasım ayından bu yana özellikle hava saldırıları ve uzun menzilli topçu silahları için “hedefleme istihbaratı” konusunda uzmanlaşmış subayları İsrail’e konuşlandırdığını bildirdi. Bushnell’in görevlendirme emri alıp almadığı bu yazı yazılırken belirsiz olsa da, onun ABD ordusunun devam eden katliamdaki rolünden büyük rahatsızlık duyduğuna şüphe yoktur.

Bushnell, anarşist siyasetten etkilenmişti. Genç adam kendini yakacağı gün crimethinc gibi anarşist yayınlara e-posta göndererek “Filistin halkının soykırımına karşı aşırı bir protesto eyleminde bulunmayı” planladığını bildirmiş. “Etkinliğin” canlı yayınına ve kaydedilmiş görüntülerine linkler vermiş ve “görüntülerin korunmasını ve haberleştirilmesini” istemiş.

Merkezi Akron, Ohio’da bulunan Serve The People Akron yardım kurumu, Pazartesi günü yaptığı açıklamada Aaron’un “kurumun ve toplumun değerli bir üyesi olduğunu, evsizlere ve ortaya çıkan herhangi bir projeye yardım etmek için hemen harekete geçtiğini” doğruladı. Açıklamada ayrıca “Güvenilir ve ısrarcıydı ve kendisi için hâlâ yeni olan bir şehirde yaptığı ortak yardım çalışmasıyla tanınıyordu. Akron’u daha iyi bir yer haline getirmek için gösterdiği çabaya sonsuza kadar minnettar kalacağız,” deniyordu.

Bushnell için çok sayıda anma töreni ve saygı duruşu planlandı ve düzenlendi. Pazartesi günü, genç adamın kendini yaktığı İsrail Büyükelçiliği önünde onlarca protestocu bir anma töreni düzenledi. Katılımcılar büyük bir tuvalin üzerine Bushnell’i destekleyen İngilizce ve Arapça yazılar yazdılar. Mesajlardan biri şöyleydi: “Sevgili Aaron, dünya seni yüzüstü bıraktığı için üzgünüz, tıpkı Gazze halkını yüzüstü bıraktığı gibi. Huzur içinde yat.”

Bushnell’in ölümü trajik bir olaydır ve Gazze’deki katliamdan sorumlu olan tüm hükümetler ve siyasi eğilimler için bir suçlama niteliğindedir. Bunların başında İsrail ve ABD hükümetleri, ardından da NATO’daki müttefikleri gelmektedir. Bununla birlikte, soykırımın failleri ve kolaylaştırıcıları konusunda yanılsamalar yaratmaya devam edenler de unutulmamalıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde buna Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA), Kongre üyesi Alexandria Ocasio-Cortez ve Biden yönetimini ve Demokratik Parti’yi desteklemeye devam eden “Çekimser” saçmalığının arkasındaki güçler de dahildir.

Filistinlilerin kitlesel olarak öldürülmesine ve açlığa mahkum edilmesine yönelik yaygın muhalefete rağmen, New York Times, NPR, Reuters, CNN ve Washington Post gibi büyük medya kuruluşları protesto hakkında birkaç saat boyunca haber yapmadı ve haber yaptıklarında da Bushnell’in çarpıcı eyleminin siyasi içeriğini gizlemek için manşetler kasıtlı olarak muğlaklaştırıldı.

New York Times’ın manşeti “Havacı, Washington’daki İsrail Büyükelçiliği Dışında Kendini Ateşe Verdikten Sonra Öldü” şeklindeydi. NPR ise “ABD’li havacı İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe verdikten sonra öldü,” diye yazdı. Washington Post da benzer şekilde “Havacı, Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe verdikten sonra öldü,” dedi. CNN ve Reuters ise aynı derecede işe yaramaz bir manşetle,“ABD’li havacı Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe verdi” diye yazdı.

Kapitalist basının bu otosansürü, Gazze’deki ABD destekli İsrail katliamının başlangıcından bu yana sergiledikleri tutumun bir parçasıdır. Ekim ayının ilk haftasından bu yana Amerikan basın kuruluşları İsrail propagandasını bangır bangır yayınlarken, ABD’nin savaşa müdahil olmasına karşı her gün yapılan protestolara karartma uyguladı. Aynı zamanda, Biden yönetimi ve tüm ABD siyaset kurumu, soykırıma karşı çıkmak için anayasadaki Birinci Değişiklik haklarını kullanan on binlerce öğrenci ve göstericiyi “antisemitik” olarak karaladı.

Konu hakkında haber yapmaya başlayan büyük medya kuruluşları, kirli rollerini sürdürerek, Bushnell’in aşırı protestosunun siyasi içeriğini örtbas etmek ve bunu Amerikan toplumunun hastalığının ve Amerikan emperyalizminin dış politikasının ürettiği kitlesel tiksintinin bir sonucu değil de, Bushnell’in ruhsal sorunlarının bir ürünü olarak göstermek için “akıl hastalığı” terimini kullanıyor.

Ancak anlatılanlara göre Bushnell herhangi bir akıl hastalığından muzdarip değildi. Hatta o, Gazze’de devam eden katliama tepki olarak kendini yakan ilk Amerikalı da değildir. 1 Aralık 2023’te Atlanta polisinin kimliğini açıklamayı reddettiği bir kadın protestocu, Atlanta, Georgia’daki İsrail konsolosluğunun önünde üzerine benzin dökerek kendini yaktı. Kadın o sırada bir Filistin bayrağı taşıyordu.

Bu aşırı protestolar, ABD’nin dünyanın dört bir yanında işçilere ve ailelerine uyguladığı barbarca şiddete karşı bir tepkidir. On yıllardır bitmek bilmeyen savaş, Amerikan toplumunu acımasızlaştırmıştır. Halkın seçim sandığı yoluyla değişim yaratma girişimleri, büyük şirket partilerinin medyayı da yanlarına alarak sosyalist ve solcu bakış açılarını yasaklamak için ellerinden geleni yapmaları nedeniyle engellenmektedir. Her iki parti de on yıllardır toplumun kaynaklarını sosyal programlardan alıp savaşa aktarmaktadır; geçen yıl savaşa ayrılan meblağ 1 trilyon doları aşmıştır.

Ortadoğu, Afrika ve Asya’da on yıllardır sürdürülen emperyalist savaş, 40 milyondan fazla mülteciye ve yaklaşık 10 milyon insanın ölümüne yol açmıştır. ABD’nin emperyalist şiddeti, ABD-Meksika sınırına ne kadar tel örgü çekilirse çekilsin, kendi sınırları dışında kalmamaktadır. Şiddet, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bir askerin Maine’deki bir bowling salonunda yetişkinleri ve çocukları katletmesinden, ABD’de on yılı aşkın bir süredir yılda bini aşan polis cinayetlerine kadar, ABD toplumunun her alanına nüfuz etmektedir.

İster Filistinli ister Amerikalı olsun, işçilerin ve gençlerin yaşamları ve bedenleri, askerlik yapmadığı ya da kâr üretmediği sürece egemen sınıf için hiçbir değer taşımamaktadır. ABD, İsrail ve diğer emperyalist ülkelerin siyaset kurumları tarafından desteklenen Gazze’deki soykırımın iki parti tarafından sahiplenilmesi, Amerika’daki kapitalist siyaset için yolun sonudur.

Loading