Brezilya’daki konferans: Dönekler ve şarlatanlar, Dördüncü Enternasyonal’i karalamak üzere bir arada

21-25 Ağustos 2023 tarihleri arasında São Paulo’nun iki ana üniversitesinde “2. Lev Troçki Uluslararası Toplantısı” başlıklı bir seminer düzenlendi ve ek olarak çevrimiçi yayınlar yapıldı. Etkinlik, 2019 yılında Küba’da aynı başlık altında düzenlenen bir toplantının devamı niteliğindeydi.

WSWS, 2019’daki etkinliğin gerici karakterini, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) sahte bahanelerle toplantıya katılımının engellendiğini açıklayan iki makalede (“Küba’daki konferans Troçki’yi burjuva ulusalcı politikaya uyarlıyor” ve “Küba’daki Troçki konferansı üzerine bir ek yazı”) teşhir etmişti. Etkinliğin ana organizatörü Frank García Hernández, daha sonra verdiği bir röportajda, etkinliğe katılımın Küba hükümeti ile birlikte koordine edildiğini açıklamıştı.

Küba’daki 2019 toplantısına, Küba’nın iflas etmiş burjuva ulusalcı rejiminin övgüsüne gayrimeşru bir şekilde “Troçkist” kimlik kazandırmaya çalışan Pablocu revizyonizmin çeşitli siyasi mirasçıları katılmıştı. Adada Troçkizm hakkındaki ilk kamuya açık tartışmanın bu siyasi kısıtlamalar içinde kalmasını garanti altına almak için, Lev Troçki tarafından kurulan Dördüncü Enternasyonal’in devamlılığını temsil eden DEUK’un, gerçek tarihini ve programını sunmasını engellemek şarttı.

“Dünya çapında Troçkizmin bir panoraması” konulu çevrimiçi panel duyurusu [Photo: Facebook/Encontro Internacional Leon Trótski ]

São Paulo’daki bu yılki toplantı, Troçkizm tarihinin çarpıtılması ve karalanması bakımından ilkinin devamı niteliğindedir. Küba’da olduğu gibi Brezilya’da da Troçki’nin mirasına gerçekten adanmış bir teorik etkinlik siyasi açıdan önemli olurdu. Ülkede ve Latin Amerika’da burjuva egemenliğinin krizi, yanıtlanması gereken kritik tarihsel ve programatik soruları gündeme getirmektedir. Bu kriz, “Pembe Dalga” denilen burjuva ulusalcı hükümetlerin iflasında ve 1960-1980’lerin kanlı diktatörlüklerinin savunucusu olan faşist politikacılarla askeri kliklerin yeniden ortaya çıkışında kendini göstermektedir.

Bu yakıcı sorulardan biri şudur: Eğer Brezilya İşçi Partisi (PT) çürümüş kapitalist düzenin siperi olarak ve faşizmin önünü açarak böylesine gerici bir tarihsel rol oynadıysa, onun Sosyalist Yakınlaşma ve Emek ve Sosyalist Demokrasi gibi akımlarda toplanan kurucularının birçoğunun Troçkizmin temsilcileri oldukları iddialarının meşruiyeti var mıydı? Eğer yoksa, o zaman Troçkizmin gerçek temsilcileri kimlerdi?

Ancak toplantı bu tür temel soruları atladı. Troçkizmin tarihine, Troçki’nin fikirlerinin ve kurduğu uluslararası hareketin sonraki tarihsel gelişmeler karşısında kendini nasıl kanıtladığına dair tutarlı bir açıklama arayanlar, bu etkinlikte hiçbir yanıt bulamayacaklardır.

“2. Uluslararası Toplantı”, on yıllar önce Troçkizmden kopan ve Dördüncü Enternasyonal’e ve onun tarihine açıkça düşman olan eğilimlerin önde gelen temsilcilerini bir araya getirdi. Bunlar arasında Pablocu Birleşik Sekreterlik’in liderlerinden Ana Cristina Carvalhaes; 2018’de kendi partilerinin Rusya Birleşik Komünist Partisi’nin (OKP) Stalinistleriyle ittifak kurmasına önderlik eden Yunanistan’dan Savas Michael-Matsas ve Arjantinli Jorge Altamira ve bugün ABD’deki Demokratik Parti’nin bir dış hizbi olan Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’nin (DSA) üyesi, Amerikalı tasfiyeci Paul Le Blanc vardı.

Toplantıya, Brezilya’daki neredeyse tüm sahte sol çevrelerden temsilciler katıldı. Burjuva-ulusalcı general Juan Perón’u Arjantinli kitlelerin haklı lideri olarak tanıtarak 1976’da Arjantin’deki faşist-askeri darbenin önünü açmada kilit bir rol oynamış baş Pablocu Nahuel Moreno’nun takipçileri özellikle dikkat çekiyordu. Moreno, daha sonra Brezilya İşçi Partisi’nin kurulmasını, “demokratik devrim” için bir araç olarak desteklemişti.

Toplantının ana panellerinden biri olan “Bugün Brezilya’da Troçkizmin görevleri” başlıklı panelde, beş konuşmacıdan dördü Morenocu örgütlerin temsilcileriydi. Tartışmayı, Ukrayna’daki ABD-NATO savaşına verdikleri destek üzerinden emperyalizmle ve faşizmle işbirliği yaptıkları gerekçesiyle birbirlerini suçlayarak geçirdiler. Ancak sonunda kendi aralarında ve başkalarıyla siyasi birlik sağlanması için oybirliğiyle bir çağrı yaptılar.

Panele Brezilya’nın önde gelen Morenocu örgütü, Uluslararası İşçi Birliği’nin (İspanyolca kısaltmasıyla LIT) ana şubesi olan Birleşik Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSTU) yanı sıra LIT’ten türeyen Devrimci İşçi Hareketi (MRT), Sosyalist Sol Hareket (MES) ve Direniş de katıldı. Son ikisi, içinde açık eğilimler olarak faaliyet gösterdikleri Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSOL) aracılığıyla PT’nin iktidar koalisyonunun bir parçasıdır.

Bu panellere katılanlar “Troçkist” bir geleneğin varlığını kabul ettikleri ölçüde, bu gelenek tamamen alçaltıcı bir karaktere sahipti. Bu geleneği oybirliğiyle umutsuz hizipçilik, siyasi yalıtılmışlık, kendini yüceltme ve tarih ve siyasi programla aşırı derecede meşgul olma ile ilişkilendirdiler; tüm bunların çaresi, “kitlelere ulaşmak” adına kuyruna takılınacak burjuva ve küçük burjuva “kitle liderleri” için bitmek bilmeyen arayışlarda yatıyordu.

Bu bağlamda, Troçkizme yönelik en açık saldırı, Pablocu resmi delege PSOL’den Ana Cristina Carvalhaes’ten geldi; Carvalhaes toplantıyı “[Berlin] Duvarı’nın yıkılmasından öncesine dayanan” ve “Troçkizmin öncülük ettiği” parçalanma geleneğine karşı “Troçkistlerin bir araya gelmesi ve birbirlerini dinlemesi” için bir fırsat olarak selamladı. Ardından, “dünyadaki tüm Troçkistlerin, artı onların dost ve müttefiklerinin” insanlığın karşı karşıya olduğu zorluklara yanıt vermek için “çok az, kırılgan ve yetersiz olduğu gerçeğini ekleme” ihtiyacını ilan ederek devam etti.

Bu Pablocunun “Troçkist” olarak adlandırdığı kişilerin hiçbirinin öyle olmadığı gerçeği göz ardı edilse bile, bu hastalıklı derecede demoralize görüşün Carvalhaes’in iddia ettiği gibi “siyasi gerçekçilik” ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu görüş, işçi sınıfına ve sosyalist devrime düşman olan küçük burjuvazinin daha ayrıcalıklı ve sağcı kesimlerinin sınıf çıkarlarının bir ifadesidir.

Ancak Carvalhaes, 1953’ten beri Troçkizmi tasfiye etmeye yönelik Pablocu yönelişin merkezinde yer alan bu tür görüşleri sunarken, kendi oturumundaki ve diğer oturumlardaki panelistlerin, Troçkizmin ve sosyalizmin tarihsel olarak geçersiz olduğu yönündeki ortak görüşünü en açık ifadelerle özetliyordu.

Troçkizmin sembolü olarak selamlanan Brezilyalı dönek Mario Pedrosa

“2. Uluslararası Toplantı”nın organizatörleri, Brezilyalı dönek Mario Pedrosa’nın anti-Troçkist tezlerini öne çıkararak Dördüncü Enternasyonal’in kuruluş ilkelerine yönelik saldırıyı etkinliklerinin merkezine taşıdılar. Devrimci Yeniden Gruplaşma (RR) grubunun başını çektiği toplantının organizatörleri kendilerini “Mario Pedrosa Komitesi” olarak lanse ettiler ve etkinliği Pedrosa’nın mirasına saygı duruşuyla kapattılar.

Pedrosa, Uluslararası Sol Muhalefet’in Brezilya şubesinin kurulmasında kritik bir rol oynamasına ve daha sonra Dördüncü Enternasyonal’in kuruluş çalışmalarına Uluslararası Yürütme Komitesi üyesi olarak katılmasına rağmen, 1940 yılında Troçkist hareketten kesin olarak koptu. Pedrosa, siyasi kariyerinin dörtte üçünü oluşturan sonraki 40 yıl boyunca, kendisini daha önce savunduğu Marksist fikirleri amansız bir şekilde reddetmeye adadı.

Pedrosa’nın Dördüncü Enternasyonal’den kopuşu, Max Shachtman ve James Burnham liderliğindeki ABD Sosyalist İşçi Partisi (SWP) içindeki küçük burjuva muhalefete verdiği destekle hız kazandı. İkinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı güçlü sınıfsal basınç altında bu eğilim, Dördüncü Enternasyonal’in Sovyetler Birliği’ni savunmasının ve SSCB’yi yozlaşmış bir işçi devleti olarak nitelemesinin toptan reddedilmesini savundu. Bu karar, Pedrosa’nın siyasi evriminde son derece etkili oldu.

SSCB’yi bir tür “devlet kapitalizmi” olarak tanımlayan Pedrosa, 1946’da şöyle yazmıştı: “Sovyet devletinin tam da bu tekelci ve totaliter karakteri ve Rus toplumunun sınıflara bölünmüşlüğü, hükümetini on dokuzuncu yüzyılın genç emperyalistlerininki kadar öfkeli bir bölgesel ve ekonomik genişlemeye iten kaynağı oluşturmaktadır.” Pedrosa bu temelde, Rus Devrimi’ni ve Bolşevik Parti’yi geriye dönük olarak mahkûm etmiştir.

Pedrosa’nın siyaseti giderek daha açık bir antikomünist tona büründü ve bu da onun, burjuva partilerini siyasi bir alternatif olarak açıkça benimsemesini beraberinde getirdi. Getúlio Vargas’ın korporatist diktatörlüğünün 1945’te çökmesinden itibaren Pedrosa ve işbirlikçileri, burjuva Brezilya Sosyalist Partisi’nin (PSB) kurulmasına önderlik edecek şekilde, emperyalizm yanlısı muhalefet Ulusal Demokratik Birlik (UDN) ile çalışmaya başladılar. Bu gerici çabalar, bir dizi iflas etmiş ve giderek daha da ümidini kaybetmiş siyasi kombinasyonlar aracılığıyla yürütüldü.

Pedrosa’nın siyasi kariyeri 1980’de PT’nin kuruluşuyla doruğa ulaştı. Pedrosa, bu partinin önde gelen entelektüel tanıtımcısı ve ilk kayıtlı üyesi oldu. PT’ye sunduğu ve partinin o zamanki sendikacı lideri (ve şimdiki Brezilya Devlet Başkanı) Lula da Silva tarafından sıcak bir şekilde karşılanan siyasi çerçeve, Pedrosa’nın önceki kırk yıl boyunca gösterdiği çabaları özetler niteliktedir. Pedrosa, “kitle partisinin öncüsü, teorisi, kutsal kitabı yoktur” ve “neyse odur, pratiği tarafından yönlendirilir, içgüdüsel olarak doğruyu bulur,” diye yazmıştı. O, her türlü bilinçli devrimci eğilimi yasaklayacak ve Troçkizme zımnen saldıracak şekilde şunu ilan etti: “PT’ye kaydolarak, muhtemelen bizi oraya taşıyan önyargıları, yönelimleri ve aşırı eğilimleri onun kapısında bıraktık.”

Pedrosa’nın sağa evrilmesini ve Marksizmi reddetmesini eleştirmek ve hatta açıklığa kavuşturmak bir yana, “2. Uluslararası Toplantı”nın organizatörleri onu 20. yüzyıldaki örnek bir Troçkist olarak sunmaya çalıştılar.

Pedrosa’nın mirası, etkinliğin üç oturumunda doğrudan ele alındı: “Brezilya’da Troçkizmin Tarihi”, “Dördüncü Enternasyonal’in Tarihi ve Devrimci Önderlik Sorunu” ve tamamen Pedrosa’ya ayrılmış olan kapanış oturumu “Mario Pedrosa ve İlk Brezilyalı Troçkistlere Saygı.”

Bu panellerin hiçbirinde, Pedrosa’nın SSCB’yi ve Stalinizmi kaçınılmaz olarak faşizmle eşitlemeyi ve Marksizme “totaliter” olarak saldırmayı içeren devlet kapitalizmi teorisinin sonuçlarına değinilmedi. Aksine, Pedrosa’nın pozisyonları Dördüncü Enternasyonal’in sözde siyasi iflasına karşı gerçek Marksizm olarak sunuldu.

Etkinliğin organizasyon komitesinin üyesi olan Flo Menezes, “Troçki ile Mario Pedrosa arasındaki ayrılığın yönleri ve Brezilya Troçkizmi üzerindeki etkileri” başlıklı sunumunda, kendisini tamamen Pedrosa’nın 1940 tarihli “Mevcut savaşta SSCB’nin savunulması” belgesindeki “bürokratik kolektivizm” tezi lehindeki argümanlarını savunmaya adadı. Pedrosa’nın kendi partisi olan Brezilya Sosyalist Devrimci Partisi (PSR) tarafından kınandığını ve görevini bıraktığını atlayan Menezes, Pedrosa’nın “ihraç edilmesini” Troçki’nin yaşamının son yılındaki “zayıflığına, umutsuzluğuna ve kırılganlığına” bağladı.

Menezes, Troçki’nin “çaresiz, tecrit edilmiş” olduğunu ve parti içindeki muhalefeti bastırararak “ne pahasına olursa olsun Dördüncü Enternasyonal’i çekici bir güç olarak korumaya çalıştığını” ilan etti. Menezes, savunduğunu iddia ettiği Troçkizmi tamamen küçümseyerek, Troçkizm programını savunma nedenini sorguladı: “Troçkizm çok küçüktü, gerçekliğe müdahale etme şansı ne kadardı ki? SSCB’nin savunulması koşulsuz ya da koşullu olsaydı ne fark ederdi ki?”

Menezes daha sonra, böylesi bir programatik “katılığın” Enternasyonal’in sonu olacağını, çünkü üyelerine ve şubelerine “küçük ayrılıklar korkusu” aşılayarak “Küba Devrimi’nin küçük burjuva olarak etiketlenmesine” neden olacağını iddia etmektedir. Menezes burada sahte tarih yazımının sınıfsal köklerini berrak bir şekilde ortaya koymaktadır. Onun Troçkizmin tarihsel geçerliliğine yönelik saldırısı, Pedrosa’nınki gibi, bu tür bir programatik katılığın Fidel Castro gibi ulusalcı politikacılara sınırsız adaptasyonu engellediği gerçeğine dayanmaktadır.

Devrimci Yeniden Gruplaşma ve Mario Pedrosa Komitesi üyesi Ícaro Rossignoli, “İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Dördüncü Enternasyonal’in üç tartışması” başlıklı bir sunum yaptı. Daha az histerik ama aynı derecede tahrif edici bir üslupla, konuşmasında Dördüncü Enternasyonal’i zehirlenmiş bir ağaç olarak resmetmeye çalıştı. Buna göre, Pedrosa ve diğer döneklerin daha sonraki tasfiyeciliği bunun kaçınılmaz meyvesiydi.

Rossignoli, Felix Morrow, Albert Goldman ve Ted Grant gibi döneklerin, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundaki beklentiler konusunda Dördüncü Enternasyonal önderliğinden daha “gerçekçi” olduklarını kanıtladıklarını iddia ederek, Dördüncü Enternasyonal’in kuruluşunun meşruiyetini sorguladı. Onların önerilerini “savaşın sonunda, kapitalizmin uzun süreli bir istikrar dönemine hazırlanmanın” gerektiği şeklinde özetledi. Bunun Troçkistler tarafından “öngörülmemiş” olmasının onları “marjinal” bir siyasi konuma mahkûm ettiğini de sözlerine ekledi.

Rossignoli’nin savaş sonrası dönemdeki siyasi duruma ilişkin aklına gelenler, tıpkı hayranı olduğu döneklerin görüşleri gibi, işçi sınıfının devrimci potansiyeline ilişkin gerici bir konformizm ve kötümserlikle doludur. Rossignoli şunu gizlemektedir: Bu “gerçekçi” tezler, onları savunanların devrimci siyaseti tamamen terk etmelerine, kendilerini kapitalizmin “gerçekliğine” ve işçi hareketinin Stalinizm ve diğer gerici bürokrasiler tarafından tahakküm altına alınmasına adapte etmelerine yol açmıştır.

Bu tür dar görüşlü öngörüler, savunucuları için kullanışlı kestirme yollardan başka bir şey değildi. Böylece, morali bozuk Rossignoli’nin yasını tuttuğu “marjinallik”ten kaçınmanın tek yolu diyerek, partilerin ve grupların tasfiyesini meşrulaştırabiliyorlardı. Tamamlanmış bir olgu olarak sundukları siyasi istikrar, çok geçmeden bir dizi olayla sarsıldı ve bu sarsıntı, 1968-75 yıllarındaki uluslararası devrimci kriz dalgasıyla doruğa ulaştı. Pablocular ve Troçkizmin diğer dönekleri, kriz içindeki Stalinist ve sosyal demokrat işçi bürokrasilerinin hararetli savunucuları olarak hareket ederek, işçi mücadeleleri dalgasının kapitalizmi yıkma yolundan saptırılmasında kritik bir rol oynadılar.

Etkinliğin siyasi kapanışı, PT’nin ve onun teorik kolu olan Perseu Abramo Vakfı’nın temsilcisi, “Mario Pedrosa-Makul Devrim” kitabının yazarı Everaldo Andrade tarafından yapıldı. Pedrosa’nın Marksizmi açıkça reddettiğini gizleyen Andrade, PT’yi -günümüze kadar devam eden- bir “işçilerin birleşik cephesi deneyimi” ve Pedrosa’nın bu partiyi kurma çalışmalarını da “Troçkist kökenlerine dönüş” olarak sundu.

Başka bir deyişle Andrade, Pedrosa aracılığıyla Marksizmin gerçek devamının, bir burjuva partisinin temeli haline geldiğini iddia etmektedir. Bu parti (PT), Brezilya işçi sınıfına karşı işlenen sayısız suçtan sorumludur. 2005 yılında şimdi de görevde olan dönemin Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın binlerce Brezilyalı askeri BM “barış koruma” misyonunda görevlendirmesiyle Haiti’nin yıkımında merkezi bir rol oynaması da bu suçlar arasındadır.

Emperyalizme mazeretler bulan kirli bir platform

Etkinliğin ana odak noktası olan “devlet kapitalizmi” gibi gerici tezlere yeniden itibare kazandırılması, bu eğilimlerin bir yandan Rusya’ya karşı ABD-NATO savaşını açıkça desteklerken, aynı anda “Troçkist” pozu takınabilmeleri için çok önemlidir.

Toplantıda, Ukrayna’daki savaşla ilgili özel bir panelde, çatışmanın “kendi kaderini tayin” ve “demokrasi” mücadelesi olarak ikiyüzlü bir şekilde tasvir edilmesine kürsü sağladı. PSTU temsilcisi Fábio Bosco, Troçki’nin Ukraynalı kitlelerin ulusal kendi kaderlerini tayin etme mücadelesinin meşruiyetini savunmasını aldatıcı ve yüzeysel bir şekilde aktarırken, bu argümanları Sovyetler Birliği’nin kuruluş ve gelişim sorunlarına ilişkin tartışmadaki önemli bağlamlarından kopardı. Bosco, Troçki’nin, sosyalist bir Ukrayna’nın bağımsızlık hakkından söz ederken, “hayali bir bağımsızlık vaadi karşılığında Ukrayna halkını şu ya da bu emperyalizme satmaya çalışarak ‘milliyetçiliklerini’ açığa vuran Ukraynalı klikleri” şiddetle kınadığı gerçeğini atladı.

PSTU sözcüsü Ukraynalı kitlelerin çıkarlarını, giderek diktatörleşen, NATO destekli Zelenskiy rejimi ile özdeşleştirdi. “Ukrayna, Rusya’da mevcut olmayan demokratik hakları destekliyor ve işçiler vatanlarını savunmak için cepheye gitmek üzere askere yazılıyor,” dedi. Bu, doğrudan ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan alınmış bir yalanlar silsilesidir. Ukraynalılar, sadece zorunlu askerlik ve sıkıyönetim dayatmasıyla, güçlendirilmiş Rus mevzilerine karşı akıldışı ve barbarca “insan dalgası” saldırılarına sürükleniyor. Zelenskiy’nin hükümeti İkinci Dünya Savaşı’ndaki Nazi işbirlikçilerini yüceltirken, muhaliflerini yasaklıyor ve avlıyor.

PSTU’nun NATO’yu ve Zelenskiy’i uluslararası arenada canice desteklemesi, partinin, savaşı Brezilya’nın jeopolitik kazanımları için bir fırsat olarak gören, özellikle de dünya çapında tükenmekte olan top gibi silahların satışında Brezilya’nın en azgın milliyetçileriyle aynı safta yer almasıyla birleşmektedir. PSTU, sendikalarının kalesi olan São Paulo eyaletindeki São José dos Campos’ta, kendini tamamen federal hükümete, Brezilya’nın ağır silah üretimini geliştirmek ve Avibras gibi silah üreticilerinin kârlarını arttırmak üzere orduya fon akıtması için lobi yapmaya adamıştır. Tüm bunlar, eski devlet başkanı Bolsonaro’nun ülkede bir diktatörlük kurma planlarına ordunun destek verdiğine dair her geçen gün daha fazla kanıt ortaya çıkarken gerçekleşmiştir.

Bu tutumların hiçbiri, birçoğu NATO saldırısını kendi tarzlarında destekleyen diğer örgütlerin tepkisini çekmedi. Shachtmancıların bir kolu olan ABD’deki Uluslararası Sosyalist Örgüt’ün (ISO) eski üyesi Paul Le Blanc, Ukrayna’daki savaşta “ilk görevin” Putin’i yenmek olacağını savunarak NATO’nun amaçlarına bir başka “sol” kılıf sağladı.

Pablocu Birleşik Sekreterlik’in delegesi Carvalhaes de aynı şeyi yaptı ve savaşı “emperyalistler arası” olarak tanımladı. Aynı oturumda, Jorge Altamira’nın gerici pozisyonlarının 180 derece değiştiğine de tanık olundu. Rus Stalinistlerle ittifak kurduktan sadece beş yıl sonra Altamira, savaşın “emperyalistler arası” olarak görülmesi gerektiğini ve Rusya’nın bir tür yeni “askeri emperyalizmi” temsil ettiğini öne sürdü.

NATO karşıtı gibi görünmeye çalışan az sayıdaki kişiden biri olan Morenocu MRT temsilcisi Maíra Machado, savaşla ilgili her türlü tartışmayı bir kenara iterek, PSTU ve diğer örgütleri, Arjantinli muadillerinin Solun ve İşçilerin Cephesi-Birlik (FIT-U) altındaki seçim ittifakını Brezilya’da taklit etmeye çağırdı. FIT-U ve onun başlıca bileşenlerinden –Brezilya’daki MRT’nin de bağlı olduğu– Sosyalist İşçi Partisi (PTS), ABD-NATO savaşını desteklemekle kalmayıp Kongre’de Filistin’i destekleyen gösterileri antisemitik olarak kınamak için oy kullanarak mükemmel bir şekilde “solcu” ve hatta “Troçkist” olduğunu öne sürüyor.

Özellikle Carvalhaes ve Altamira’nın konumu, tarihsel olarak bu tür akımların Stalinizme uyarlanmasına neden olan aynı küçük burjuva sınıf basınçlarının şimdi onları emperyalizmin doğrudan ajanları haline getirmek üzere işlediğini ortaya koymaktadır.

Sonuç

Tüm bu tarihsel tahrifat tanıtımının temelini oluşturan ve etkinliğin birleştirici unsuru olan şey, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’ne ve onun oportünizme ve tasfiyeciliğe karşı verdiği tarihi mücadeleye yönelik yanıltıcı sessizlikti.

“2. Uluslararası Toplantı”yı destekleyen siyasi akımların , DEUK’un 1953’ten beri yaptığı temel öngörüleri doğrulayan ve onların işçi bürokrasilerine ve burjuva milliyetçiliğine gerici adaptasyonunu ve emperyalizme doğrudan desteğini teşhir eden tarihsel gerçekle nesnel bir ilgisi yoktur.

DEUK’un tarihini atlamak, tüm bu eğilimler tarafından yayılan yalanı desteklemeye hizmet etmektedir: Troçki’nin hayatının en önemli siyasi başarısı olarak gördüğü Dördüncü Enternasyonal’in siyasi bir başarısızlıktan başka bir şey olmadığı yalanı.

Bu hain siyasi operasyonda kritik bir rol, Mario Pedrosa Komitesi’ni oluşturan RR tarafından oynanmıştır. RR, siyasi özü Dördüncü Enternasyonal içindeki mücadelelerin nesnel toplumsal ve politik önemini reddetmek olan, James Robertson’ın Spartakist Birliği’nin bir uzantısıdır.

Spartakistler, ABD’de, SWP’nin 1963’te Pabloculara yeniden katılma kararına muhalefet olarak ortaya çıksalar da, DEUK’a çok daha düşmanca yaklaştılar. “Kapitalizmin şimdiki krizinin, işçileri evcilleştirmek için, bir bakıma İkinci ve Üçüncü Enternasyonallerin yozlaşmasıyla karşılaştırılabilir şekilde, Troçkizmin revizyonuna ihtiyaç duyacak kadar keskin ve derin olduğu düşüncesine” karşı çıkan Robertson, buna, “bizim [yani Troçkist hareketin] şimdiki önemimizin aşırı ölçüde abartılması”nı temsil ettiği gerekçesiyle özellikle saldırdı.

İşte Troçkizmin tarihsel ve siyasi önemine ilişkin bu küçük burjuva morali bozuk görüş, RR’yi Brezilya’daki revizyonistlerin bir araya gelmesindeki öncü rolüne layık kılmıştır. RR’nin bu bakış açısı, yeni suçlar işlemelerini kolaylaştırmak için önceki siyasi suçlarını gizlemeye çalışan gözden düşmüş Pablocu örgütlerin ihtiyaçlarına uygundur.

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (ABD) son uluslararası yaz okulunda ise DEUK tarafından tamamen zıt bir tutum ve perspektif sunulmuştur. DEUK, küresel kapitalist sistemin keskin bir şekilde tırmanan krizinden ortaya çıkmakta olan işçi sınıfının tarihsel devrimci mücadelelerine siyasi önderlik etmeye hazırlanırken, Troçkist hareketin tarihinin, özellikle de oportünizme karşı uzun süreli mücadelesinin incelenmesine büyük bir nesnel önem atfetmekte ve siyasi öncelik tanımaktadır.

Loading