Moskova’daki terör saldırısında en az 93 ölü, 121 yaralı

Cuma akşamı Moskova’nın popüler konser salonlarından Crocus City Hall’da düzenlenen terör saldırısında en az 93 kişi öldü, 121 kişi de yaralandı. Rus yetkililer ölü sayısının artabileceğini açıkladı. Yaralananlar arasında çok sayıda çocuk da bulunuyor. Afganistan merkezli köktendinci İslamcı grup IŞİD-H, Rusya’da son yirmi yılda meydana gelen bu en büyük terör saldırısının sorumluluğunu üstlendi.

Bir Rus Ulusal Muhafız askeri, 22 Mart 2024 Cuma günü, Rusya'nın başkenti Moskova'nın batı ucundaki Crocus City Hall'ın üzerinde büyük bir yangın görülürken bir bölgenin güvenliğini sağlıyor. [AP Photo]

Saldırıda en az dört silahlı adamdan oluşan bir grup, popüler rock grubu “Piknik”in yerel saatle akşam 8’deki konserinin başlamasından kısa bir süre önce yaklaşık 6.000 kişilik kalabalığa ateş etmeye başladı. Saldırının video görüntüleri sosyal medyada geniş çapta dolaşıma girdi ve saldırıdan kurtulanlar medyaya korkunç sahneler anlattılar. Eva adlı bir kadın Gazeta.Ru’ya şunları söyledi: “Önce havai fişeklere benzeyen bir şey gördük, sonra silah sesleri başladı, insanlar kaçışarak bağırıyordu. Tabii ki insanlar panik içindeydi. Crocus’taki insanlar barikatlar kuruyor, camları kırmaya çalışıyorlardı.”

Rus gizli servisi FSB ve Rusya ulusal muhafızları binaya baskın düzenledi ancak haberlere göre kurtarma operasyonu bir saatten fazla sürdü. Rus medyasında yer alan haberlere göre, binanın önünden geçen araç sürücüleri insanların saldırı bölgesinden tahliye edilmesine yardımcı oldu.

Makineli tüfek ateşine ek olarak, birkaç patlayıcı cihaz da patlatılarak bina ateşe verildi ve bu, çatısının çökmesine yol açtı. Rus medyasında yer alan haberlerde yangının yaklaşık 13.000 metrekarelik bir alana yayıldığı belirtildi.

Bu yazı yazıldığı sırada yangın söndürme çalışmaları devam ediyordu ve Rus yetkililer hâlâ failleri arıyordu. Başkentteki metro istasyonlarında ve Moskova bölgesindeki havaalanlarında yüksek güvenlik önlemleri alındı ve başkentteki tüm büyük ölçekli kamu etkinlikleri bu hafta sonu için iptal edildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin henüz bir açıklama yapmadı.

Terör saldırısı, Ukrayna’da vekil savaşı yürüten NATO ile Rusya arasındaki gerilimin had safhaya ulaştığı bir dönemde meydana geldi. Saldırıdan günler önce Vladimir Putin geçen hafta sonu yapılan devlet başkanlığı seçimlerinin galibi olarak ilan edildi. Seçimlerden önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, NATO destekli Ukrayna ordusunun ciddi bir kriz yaşadığı bir dönemde NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermeyi değerlendirdiğini açıkladı. Seçimden önceki günlerde Belgorod sınır bölgesine düzenlenen bir dizi füze saldırısı en az 5 sivilin ölümüne ve okullar ile alışveriş merkezlerinin kapanmasına neden oldu. Seçim sırasında, Ukrayna ve NATO tarafından desteklenen Rus neo-Nazi milisleri Rusya topraklarına bir saldırı başlattı. Bu, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Kızıl Ordu tarafından yenilgiye uğratılmasından bu yana Rusya topraklarına tanklarla yapılan ilk saldırıydı.

Savaşın son iki yılında, çoğunlukla Kremlin’in savaştaki önde gelen destekçilerini hedef alan terör saldırıları, Moskova’nın yanı sıra Rus petrol rafinerileri ve limanlarına yönelik insansız hava aracı saldırıları, NATO ve Ukrayna’nın savaş stratejisinin merkezi bir bileşeni haline geldi.

Kremlin Basın Sözcüsü Dmitriy Peskov, saldırının gerçekleşmesinden saatler önce, Rusya’nın Ukrayna’da NATO ile yaşadığı çatışmayı tanımlamak için ilk kez resmi bir terim olan “özel askeri operasyon” yerine “savaş” terimini kullandı. Peskov, “Evet, özel bir askeri operasyon olarak başladı. Ancak bu çete gelişir gelişmez ve kolektif batı Ukrayna’nın yanında çatışmaya katılmaya başlar başlamaz, bizim için bu bir savaş haline geldi.”

Volodimir Zelenskiy ve bazı danışmanları terör saldırılarının arkasında Ukrayna’nın olduğuna dair yaygın spekülasyonları yalanlamakta gecikmedi. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, ABD’nin Ukrayna’nın saldırıyla ilgisi olmadığına inandığını söyledi.

7 Mart’ta Moskova’daki ABD Büyükelçiliği bir güvenlik uyarısı yayımlayarak, teröristlerin konserler de dahil olmak üzere büyük toplantıları hedef alacak “yakın” planları nedeniyle Amerikalıları sonraki 48 saat boyunca Rusya’nın başkentindeki kalabalık yerlerden uzak durmaya çağırmıştı. Birçok Batılı elçilik de bu uyarıları tekrarladı. Salı günü Putin bu uyarıları “provokatif açıklamalar” ve ülkeyi “istikrarsızlaştırmayı” amaçlayan “şantaj” olarak kınadı.

John Kirby, dün, 7 Mart’ta ABD Büyükelçiliğinin yaptığı uyarıyla ilgili bir soru üzerine “bunun bu saldırıyla ilgili olduğunu sanmıyorum,” dedi.

Çok geçmeden, İslamcı terör örgütü İslam Devleti’nin (IŞİD) Afganistan merkezli grubu IŞİD-H (İslam Devleti-Horasan) sosyal medya üzerinden saldırıyı üstlendi. ABD’li yetkililer iddiayı doğruladılar ve New York Times’a (NYT), Mart ayında eli kulağında bir saldırı hakkında istihbarat toplamış olduklarını söylediler. Rutin olarak ABD istihbarat servislerinin sözcülüğünü yapan NYT’ye göre ABD’li yetkililer “Rus yetkililere yaklaşan bir saldırıya işaret eden istihbarattan özel olarak bahsetmişlerdi.”

Bu yazı kaleme alındığı sırada Rus yetkililer ABD’nin ya da IŞİD-H’nın iddialarına ilişkin herhangi bir yorumda bulunmamıştı. Şubat ayında Rus gizli servisi FSB, Moskova’nın güney batısındaki Kaluga kentinde bir IŞİD hücresini çökerttiğini ve Orta Asya’dan gelen iki IŞİD üyesini öldürdüğünü iddia etmişti. Mart ayı başında FSB, Kaluga bölgesinde Afganistan’dan gelen militan İslamcılardan oluşan bir başka IŞİD hücresini “tasfiye ettiğini” duyurdu.

Cuma günkü saldırı, 2004 yılında İslamcı köktendinciler tarafından düzenlenen ve yaklaşık yarısı çocuk olmak üzere en az 334 kişinin katledildiği Beslan okul kuşatmasından bu yana Rusya’da meydana gelen en ölümcül saldırı; 2002 yılında 170’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan Moskova’daki bir tiyatro kuşatmasından bu yana Rusya’nın başkentinde meydana gelen en ölümcül saldırı oldu.

Bunlar, özellikle 2000’li yıllarda Rusya’yı sarsan bir dizi İslamcı terör saldırısının bir parçasıydı. Geçtiğimiz on yıl içinde de çok sayıda İslamcı terör saldırısı yaşandı ancak bunların neredeyse tamamı ağırlıklı olarak Müslüman olan Kuzey Kafkasya’da gerçekleşti.

Bu terör saldırıları dalgası, Kremlin’in 1994-2009 yılları arasında, çoğunluğu Müslüman olan Çeçenistan’ın Rusya Federasyonu’ndan kopmasını önlemek için bu Kuzey Kafkasya cumhuriyetine ve İslamcı ayrılıkçı harekete karşı yürüttüğü iki acımasız savaş bağlamında meydana gelmişti. Bu savaşlarda Çeçen nüfusunun onda birinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Özellikle 1990’larda Çeçen ayrılıkçı güçler, Rusya’nın istikrarsızlaşmasını ve parçalanmasını sağlamak amacıyla çok uluslu ülkede ayrılıkçı, etnik ve dini gerilimleri beslemeye çalışan ABD emperyalizminin desteğini almıştı. Ülke yaklaşık 14 milyon Müslüman’a ev sahipliği yapıyor (nüfusun yaklaşık yüzde 10’u).

Kuzey Kafkasya’daki İslamcı ayrılıkçıların El Kaide, IŞİD ve ABD askerlerinin 2021’de çekilmesinden bu yana Afganistan’ı yöneten Taliban ile yakın bağlar geliştirdikleri biliniyor. Diğer Çeçen radikal İslamcılar ise Suriye’deki iç savaşta Rusya destekli Esad hükümetine karşı savaşan ABD destekli İslamcı milislere katıldı.

Çeçen İslamcı ayrılıkçılar ile Orta Asya ve Ortadoğu’daki, çoğu ABD ile bağlantılı çeşitli İslamcı köktendinci gruplar arasındaki yakın bağlar, uzun yıllardır Kremlin’in temel kaygılarından biri oldu.

2021 yılında Wall Street Journal, ABD’nin 20 yıllık Afganistan işgali sırasında CIA ve Pentagon tarafından eğitilen ABD istihbarat ajanlarının ve seçkin kontrgerilla birliklerinin, şimdi Moskova’daki saldırının sorumluluğunu üstlenen İslam Devleti-Horasan (IŞİD-H) grubuna katıldığını bildirmişti. WSWS’nin o zaman belirttiği gibi, CIA’in “IŞİD’in ortaya çıkışıyla yakın bağlantıları” vardı. CIA ayrıca Usame bin Ladin’i ve geleceğin diğer El Kaide liderlerini, 1980’lerde Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı ABD tarafından finanse edilen mücahit gerilla savaşının bir parçası olarak eğitmişti.

Cuma günkü terör saldırısının doğrudan sorumlusu kim olursa olsun, saldırının emperyalist güçler tarafından Rusya’ya karşı genişletilen ve tırmandırılan bir savaş bağlamında meydana geldiği açıktır. Bu çatışma hâlihazırda Ukrayna’nın çok ötesine, Ortadoğu’ya ve dünyanın diğer bölgelerine uzanmaktadır. Eski Sovyetler Birliği’nin tamamını, Orta Asya’nın ve Doğu Avrupa’nın büyük bölümünü istikrarsızlaştırmıştır ve bu büyüyen küresel çatışmanın ortaya çıkardığı güçler yalnızca Rus ve Ukraynalı neo-Nazileri değil, aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu’da onlarca yıldır sürdürdüğü yağma savaşlarının beslediği İslamcı milisleri de içermektedir.

Loading