Perspektif

Yeşil Parti’nin başkan adayı Jill Stein’ın gözaltına alınması demokratik haklara yönelik bir saldırıdır

Dünya Sosyalist Web Sitesi, Yeşil Parti’nin başkan adayı Jill Stein’ın Cumartesi günü İsrail’in Gazze’deki ABD destekli soykırımına karşı düzenlenen bir protesto gösterisinde polisin saldırısına uğramasını ve gözaltına alınmasını kınar. Bu, temel demokratik haklara yönelik artan saldırının bir parçasıdır. Biden yönetimi tarafından yönetilen bu saldırı, hem Demokratik hem de Cumhuriyetçi partilerin desteğini sahiptir.

Stein ve geçtiğimiz haftalarda protesto gösterileri sırasında gözaltına alınan yüzlerce kişi hakkındaki tüm suçlamalar düşürülmelidir.

73 yaşında bir Yahudi kadın olan Stein, Louis’deki Washington Üniversitesi’nde soykırım karşıtı kampı dağıtma çabalarına direnen öğrenciler ve diğer protestocularla kol kola girdiği sırada bisikletli bir polis memuru tarafından ezildi. New York’taki Columbia Üniversitesi’ndeki kampı dağıtmak için 18 Nisan’da yapılan şiddetli girişimin ardından ABD’nin dört bir yanındaki kampüslerde ve uluslararası alanda protestolar patlak vermişti.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

Stein ve ekibi, Washington Üniversitesi’nin Pentagon’un yüklenicisi Boeing ile işbirliğini sonlandırması ve İsrail kurumlarının boykot edilmesi çağrısında bulunulan protestoda gözaltına alınan 100 kişi arasındaydı. Stein’ın kampanya direktör yardımcısı Kelly Merrill, gözaltına alınmadan önce başka bir polis memuru tarafından şiddetli bir şekilde yüzüstü yere çarpıldı. Yeşil Parti kampanya direktörü Jason Call da gözaltına alındı ve 7 saat nezarethanede kaldı.

Yeşiller grubu, Missouri’de oy pusulasında yer alabilmek için partilerinin kayıtlı seçmenlerden en az 10.000 imza toplama zorunluluğunun bir parçası olarak St. Louis’deydi. Stein’ın gözaltına alınması, geçen ay bildirildiği üzere, Demokratların üçüncü partilere ve bağımsız adaylara karşı “topyekûn savaş” yürüttüğü bir dönemde özellikle dikkat çekicidir. Biden ve Donald Trump’a yönelik her türlü alternatifi oy pusulasından uzak tutmak için çalışan bir “avukat ordusu” için milyonlarca dolar harcanıyor.

İzinsiz girmek ve bir polis memuruna saldırmak gibi saçma suçlamalarla karşı karşıya kalan Stein, serbest bırakılmadan önce altı saatini nezarette geçirdi.

Stein Pazar günü NewsNation Prime’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bugün kaburgalarım çok ağrıyor, kaburga kırığı olup olmadığını görmek için acil servise gideceğim çünkü bisikletlerini bir silah olarak kullanıyorlardı. Bisikletin saplarını göğsümüze ve göğüs kafesime çarparak bizi ters çevirmeye çalıştılar. Bu saldırıdan sıyrıldım ve polis memuru tarafından ona saldırdığım söylendi ki bu kesinlikle gülünç.”

Popüler bir muhalif başkan adayına -Stein en son 2016’da yarıştığında yaklaşık 1,5 milyon oy almıştı- yönelik böyle bir saldırı Çin ya da Rusya’da gerçekleşmiş olsaydı, New York Times, Washington Post ve diğer gazetelerde manşet olurdu. Bunun yerine, Amerikan basınında küçük bir olay olarak ele alınıyor ve hızla unutuluyor.

Stein ve Washington Üniversitesi’ndeki öğrencilere yönelik saldırı, Biden yönetimi ve Demokratik Parti’nin Cumhuriyetçi Parti’deki faşizan cadı avcılarıyla işbirliği içinde Gazze soykırımına karşı düzenlenen öğrenci protestolarına yönelik daha geniş çaplı baskısının bir parçasıdır.

Onlar, barışçıl bir şekilde protesto gösterisi yapan öğrenci ve öğretim üyelerine yönelik saldırıların, antisemitizmdeki sözde artışla mücadele etmek ve kampüslerde düzeni sağlamak için gerekli olduğunu öne sürüyorlar. Sonuç olarak, üniversite kampüslerindeki protestoların son iki haftasında 900’den fazla kişi gözaltına alınmıştır.

Pazartesi günü aralarında eski Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Steny Hoyer ve Trump’a yönelik azil soruşturması yöneticisi Adam Schiff’in de bulunduğu Demokratlarından oluşan bir heyet Columbia Üniversitesi Mütevelli Heyeti’ne bir mektup göndererek polisin saldırılarına karşı koyan protestocu öğrencilere karşı harekete geçmelerini talep etti.

Demokratlar, kampın “Yahudi öğrencilere yönelik antisemitik saldırıların üreme alanı” olduğunu iddia ettiler. Aralarında Wall Street milyarderlerinin ve Demokratik Parti görevlilerinin de bulunduğu mütevelli heyetini kararlı adımlar atmaya ya da istifa ederek bunu yapacak olanlara yol açmaya çağırdılar. Mektupta “Müzakere zamanı bitti, şimdi harekete geçme zamanı,” deniliyor.

Bu açıklama, Başkan Joe Biden’ın antisemitizmin “üniversite kampüslerinde ya da ülkemizin herhangi bir yerinde kesinlikle yeri olmadığını”, “kınanması gereken ve tehlikeli” olduğunu söylemesinin ardından geldi.

Stein’ın gözaltına alınması, “Büyük Yalan”ı (sözde antisemitizm) ifşa etmektedir. Stein, son iki hafta içinde soykırımı protesto ederken gözaltına alınan yüzlerce Yahudi’den biridir. Barış İçin Yahudi Sesi’nin 300 kadar üyesi geçen hafta Brooklyn’de Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer’in evinin önünde bir protestoya katılırken gözaltına alındı.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP) başkan adayı Joseph Kishore, Stein’ın gözaltına alınmasını kınadı ve protestoculara yönelik saldırının siyasi olarak koordine edilmiş karakterine ve ABD ve müttefikleri tarafından yürütülen savaşlarla bağlantısına dikkat çekerek şunları belirtti:

Ülke çapındaki protestolara yönelik saldırı, Biden yönetimi tarafından yönetilmektedir. Bu saldırı, kapitalist egemen seçkinlerin ikiz partileri Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tarafından desteklenmektedir.

ABD’de ve uluslararası alanda genişleyen protestoların ortasında, her iki parti de el ele vererek ABD-NATO’nun Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşı, Gazze’deki soykırımı ve Çin ile gelişmekte olan çatışmayı finanse etmek üzere Biden’ın geçtiğimiz hafta sonu imzaladığı devasa bir yasa tasarısını kabul etmiştir.

Küresel emperyalist savaşın doğal sonucu, demokratik haklara yönelik şiddetli saldırıdır. SEP, işçi sınıfı içinde, demokratik hakların savunulmasını emperyalist savaşa ve kapitalist kâr sistemine yönelik muhalefetle birleştiren bir hareket geliştirmek için mücadele etmektedir.

İşçi sınıfının demokratik hakları savunmak için müdahale etmesi ve Gazze soykırımını protesto eden öğrencilere ve diğer protestoculara yönelik baskıya son verilmesini talep etmesi gerekmektedir. Öğrenciler de savaşa son verebilecek tek toplumsal güç olan işçi sınıfına yönelmelidir.

Loading