Türkiye Suudi Arabistan ile anlaşmazlık içindeki Katar’a asker göndermeye hazırlanıyor

Suudi Arabistan’ın önderlik ettiği Basra Körfezi şeyhliklerinden oluşan bir koalisyonun Pazartesi günü Katar’a ültimatom vermesinin ve ekonomisini ablukaya almasının ardından, TBMM, Katar ile yapılan ve Türk ordusunun Katar’a konuşlandırılmasına izin veren iki askeri anlaşmayı onayladı. Türk kuvvetleri, ayrıca Katar jandarmasını eğitecek.

Ankara, halihazırda, Katar’da, bu ülke ile 2015’te imzalanan bir anlaşmanın parçası olarak, 500-600 Türk askerinin yerleştirileceği bir askeri üs inşa ediyor. Haberlere göre, tesis, 3.000 kadar askeri barındırabilecek.

Yasa tasarısı, meclise, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar’a yönelik Suudi yaptırımlarını eleştirmesinin hemen ardından getirildi. 6 Haziran’da bir iftar yemeğinde konuşan Erdoğan, “Katar'a karşı başlatılan yaptırımları doğru bulmadığımızı peşinen ifade etmek istiyorum. ” demişti.

Tasarı, AKP ve faşist Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin desteğiyle, 240 lehte, 98 karşı oy ile geçti.

Avrupa Birliği (AB) yanlısı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise, yasa tasarısını “zamanlaması” nedeniyle eleştirdi. CHP meclis grup başkan vekili Levent Gök, partisinin halkın yararına politikalarında hükümeti her yönden desteklemeye hazır olduğunu belirtti ve şu soruyu sordu: “Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda her konuyu çözmeye hazırız ama acaba bu Katar’la ilgili anlaşmaları öne çekmek Türkiye’nin yararına mı?”

AKP hükümeti, diplomatik-ticari yaptırımlara ve beş Arap ülkesinin (Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Yemen) askeri müdahale tehdidine karşı Katar’ın yanın yer aldığının açık bir işaretini vermiş durumda. Bu ülkeler, Doha’yı, terörizmi desteklemekle ve İran’a yönelik “yumuşak” bir tavır almakla suçluyor. Körfez şeyhlikleri, daha önce de, 2014’te, Müslüman Kardeşler’i desteklediği gerekçesiyle, büyükelçilerini Katar’dan geri çağırmışlardı.

Suudi Arabistan, Washington’ın örtülü desteğine sahip olması durumunda, silahlı kuvvetlerinin Mısır’da Hüsnü Mübarek’i deviren devrimci işçi sınıfı mücadelelerinden kısa süre sonra kitlesel protestoları bastırmak üzere Bahreyn’i istila ettiği 2011’de olduğu gibi, sonunda Katar’a askeri olarak müdahale edebilir. Bununla birlikte, AKP hükümetinin kararı, bu tür bir müdahalenin Suudi Arabistan’ı Türkiye ile doğrudan bir askeri çatışma içine sokabileceğini ortaya koyuyor.

Türkiye’nin Suudi Arabistan ve diğer Körfez şeyhlikleri ile görünüşte iyi olan ilişkileri, Washington’ın ve Avrupa devletlerinin Mısır’da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi deviren askeri darbeyi desteklemelerinden bu yana ciddi ölçüde kötüleşmiş durumda. Mursi, Türkiye ile Katar’ın desteklediği Müslüman Kardeşler’in üyesi.

Katar’a yönelik Suudi hamlesi, İran’a karşı ABD saldırganlığının bir uzantısıdır ve İran ile ekonomik bağları bulunan küçük şeyhliği Trump’ın Ortadoğu politikasıyla uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadır. Salı günü, Trump, Twitter’da şöyle yazdı: “Suudi Arabistan Kralı’na yaptığım ziyaretin ve 50 ülke ile yapılan görüşmelerin işe yaradığını görmek çok güzel. Onlar, aşırılıkçılığın finanse edilmesine yönelik katı bir tutum alacaklarını söylediler ve tüm referanslar Katar’a işaret ediyordu. Belki de bu terörizm dehşeti için sonun başlangıcı olacak!”

Trump, Mayıs ayındaki ilk dış gezisini Riyad’a yapmış ve Suudi Arabistan’a tam destek vermişti. O, İran’ı terörizmi desteklemekle suçlamış ve Arap devletlerinin “teröristlerin ülkelerinde herhangi bir sığınak bulmasına” izin vermemeleri gerektiğini eklemişti.

Bununla birlikte, Suudi Arabistan’ın Katar’a karşı saldırgan hamlesinin ardından, ABD Savunma Bakanı James Mattis Katarlı mevkidaşı Khalid bin Mohammad Al Attiyah’ı aradı. Mattis, ABD Merkez Komutanlığı’nın ileri karargahına ve 10.000 dolayında Amerikan askerine ev sahipliği yapan Al-Udeid hava üssünün bulunduğu Katar ile ABD arasındaki askeri işbirliğinde hiçbir değişiklik olmadığını teyit etti. Yine de, Türkiye ile Trump yönetimi arasında, Basra Körfezi politikası üzerine açık bir anlaşmazlık patlak vermiş durumda.

Ortadoğu’da büyük bir bölgesel savaş tehlikesi, Washington ile Avrupalı devletler arasında Trump’ın, İran’ı da kapsayan politikaları üzerine şiddetli gerilimlerin ve Suriye’deki NATO müdahalesi ile Suudi-Katar anlaşmazlığının ortasında, hızla artıyor. Ankara, Suudi Arabistan’ı dizginlemeye çalışırken, Avrupalı güçlerin en azından üstü kapalı onayına güveniyor.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, ABD başkanını Ortadoğu’daki çatışmaları kışkırtmak ve “yeni bir silah satışı sarmalı” riski yaratmakla suçlamış ve Katar’ı yalıtmak, “tamamen yanlış bir politikadır ve kesinlikle Almanya’nın politikası değildir” demişti.

Türkiye, politikasını, Berlin’in yakın bir müttefiki olan, yeni seçilmiş Fransa Başkanı Emmanuel Macron ile koordine ediyor gibi görünüyor. Macron, basında yer alan haberlere göre, Suudi Arabistan’ın tehditlerini açıklamasının ertesi günü Katar Emiri Tamim bin Hamad es-Sani’yi aramış ve Fransa’nın Basra Körfezi’nde istikrarın korunmasını ve ilgili tüm taraflarla konuşmayı amaçladığını belirtmiş. Macron, Basra Körfezi’ndeki krizi görüşmek üzere, aynı gün, Erdoğan’a da telefon etti.

Avrupalı güçler, İran ile ticari ilişkileri yeniden kurma peşinde koşarlarken, Washington ile tekrar tekrar çatışma içine giriyorlar. Fransa’nın enerji şirketi Total, İran ile Katar arasında paylaşılan ve dünyanın en büyük doğalgaz sahası olan Güney Pars’ı işletmek istiyor.

Türkiye ve Katar, İran’a 2008’de Washington tarafından dayatılan son uluslararası ambargoya katılmaya da isteksizdi (Türkiye ambargoyu defalarca deldi). Hem Türkiye hem de Katar, en azından şimdilik, İran’a karşı, kendi ekonomileri üzerinde yıkıcı bir etkisi olacak sert yaptırımlara ya da olası bir askeri müdahaleye karşılar.

İran meclisine ve Ayetullah Humeyni’nin Tahran’daki türbesine yönelik saldırıların gerçekleştiği Çarşamba günü, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif bölgedeki son gelişmeler üzerine görüş alışverişinde bulunmak için Ankara’yı ziyaret etti. Zarif, Türkiye dışişleri bakanı ve Erdoğan ile görüşmeden önce, gazetecilere, “Bölgede bizim için kaygı verici gelişmeler var. Bu gelişmeler hakkında Türkiye ile yakın bir fikir alışverişi yapma gereksinimi duyuyoruz.” diye konuştu.

İran Devrim Muhafızları, terör saldırılarından dolayı Suudi Arabistan’ı ve Trump yönetimini suçlamış ve şunları belirtmişti: “Bu terörist saldırı, ABD başkanı ile teröristleri destekleyen [Suudi] gerici liderler arasındaki görüşmeden sadece bir hafta sonra gerçekleşti. İslam Devleti’nin [IŞİD] sorumluluğu üstlenmesi, onların [Washington’ın ve Riyad’ın] bu acımasız saldırıya bulaştığını kanıtlamaktadır.”

Aynı gün, İran Ulusal Tarım Ürünleri Birliği’nin başında bulunan Reza Nourani, İran’ın Katar’a, ne kadar gıda ürününe ihtiyaç duyuyorsa sağlamaya hazır olduğunu belirtti. Nourani, “Katar’ın Arap devletleri ile ilişkilerinde patlak veren gerilimi dikkate aldığımızda, Katar’ın tarım ürünleri konusundaki tüm taleplerini karşılamak [İran için] mümkündür.” dedi.

İran gazetesi Tasnim’e göre, İran ile Katar arasındaki görüşmeler devam ediyor ve “gıda ihracatı üzerine karar, önümüzdeki haftaya kadar netlik kazanacak.”

Loading