Perspektif

Londra'daki şirket katliamı

Şok ve dehşet, açık öfkeye dönüşmüş durumda. Londra'da binlerce insan, Cuma günü, adalet ve Britanya tarihindeki en kötü konut yangınındaki kitlesel katliamın sorumlularının cezalandırılmasını talep eden bir protesto düzenledi.

Grenfell Tower yangın felaketindeki kurbanlar için “Adalet istiyoruz” sloganını haykıran yüzlerce insan, kendilerini Londra'daki Kensington Belediye Sarayı'na kapatan yetkililerden yanıt talep etmek üzere binayı kuşattı.

Başbakan Theresa May, Kensington'ı ziyareti sırasında, protestocuların kendisini yuhalamasıyla “utan” ve “alçak” diye haykırmasıyla birlikte, bir kilisede kalmaya zorlandı ve ardından, ağır bir güvenlik kordonuyla kuşatılmış biçimde, oradan kovuldu.

Bu duyarlılık tüm Britanya'da ve dünya çapında yankı buldu.

Milyonlarca insan, Çarşamba günkü yangında işçi sınıfı sakinlerinden en az 100 kişinin kaybolmasından ve 150'sinin ölümünden dehşete kapıldı.

En şok edici olan, bunun, Britanya'nın dünyanın en zengin kentlerinden birindeki en zengin ilçesinde, Kensington ve Chelsea'de gerçekleşmiş olmasıydı. Ancak burada, başkentin birçok başka bölgesinde olduğu gibi, aşırı servet ile aşırı yoksunluk yan yana bulunuyor.

Milyonerlerin ve milyarderlerin evlerinin tam karşısında Grenfell Tower’ın bulunduğu Lancaster West Estate'de yaşayanlarla Kensington ve Chelsea, Londra'nın toplumsal olarak en bölünmüş bölgelerinden biridir. Ülkedeki en pahalı sokak olan Kensington'daki Victoria Road'da, ortalama bir evin fiyatı 8 milyon paund.

Bu, yaşananların siyasi olarak patlayıcı dinamiklerini açığa vurmaktadır ki polis ve belediye yetkililerinin, inanılmaz bir şekilde, orada oturanların ailelerinin ve arkadaşlarının çağrılarına kulaklarını tıkamalarının ve gerçek ölü sayısını açıklamayı hala reddediyor olmalarının nedeni budur.

Grenfell yalnızca korkunç bir trajedi değildir. O bir suçtur. Orada yaşamını yitirenler, sanki binada kasten yangın çıkarılmış gibi, kesin bir biçimde öldürülmüşlerdir.

Kamu güvenliğini göz önünde bulundurmayan insafsız maliyet kesintileri, Grenfell'deki ölümlere zemin oluşturmuş ve yangının tek bir dairedeki ilk başladığı yerden hızla yayılmasını sağlamıştır.

Yangın, bina üzerindeki kaplamanın birden yanmaya başlamasından dolayı bu kadar hızlı bir şekilde yayıldı. O kaplama, geçen yılki bir “yenileme”de eklenmiş. Cuma günü, yalıtım malzemesinin yanıcı olduğunun açığa çıkmasıyla birlikte, çoğu insanın zaten kuşkulandığı şey doğrulandı. Bu madde, yangına dayanıklı bir alternatiften metrekare başına 2 paund ucuz olduğu için seçilmiş. Bundan sağlanan tasarruf tam 5.000 paundu bulmuş.

Bu ve diğer yaşamsal öneme sahip kararlar, Muhafazakarların yönetimindeki Royal Borough of Kensington and Chelsea [Kraliyet Kensington ve Chelsea İlçesi] ve Grenfell Tower'ı kendi adına yöneten Kensington and Chelsea Tenant Management Organisation [Kensington ve Chelsea Kiralama Yönetim Organizasyonu] tarafından alınıyor ya da onaylanıyor. Apartmanda herhangi bir merkezi yangın alarm sistemi ya da yangın söndürme cihazları bulunmuyordu ve yalnızca bir tane merdiven boşluğu vardı. Yetkililer, Grenfell'in güvenliksiz ve bir “ölüm tuzağı” olduğunu vurgulayan bir kiracı grubunun ve binada oturanların uyarılarını yıllardır duymazdan gelmişti.

Bu kadar aleni suçun daha derin nedenleri bulunmaktadır. Temel gerçek şu ki Grenfell ölümleri, sınıflı toplumun ve kapitalist sistemin “normal” işleyişinin ürünüdür.

Londra, vurgunun ve mali asalaklığın bir dünya merkezidir ve konut piyasası, bu yolsuzluk ağının yaşamsal bir unsurudur. Başkentte toprak ve konut, dünyadaki en lüks mallardan biri haline gelmiştir. Londra yalnızca 80 milyardere ev sahipliği yapmıyor. Oradaki gökdelenlerin yüzde 60'ı ve lüks evlerin ve dairelerin çoğunun sahipleri deniz ötesi şirketler ya da oralara nadiren gelmiş ya da hiç adım atmamış zenginlerdir.

Bu piyasanın ihtiyacını karşılamak, sosyal konutların, özellikle de beğenilen bir bölgede iseler, yoksul sakinlerinden toplumsal olarak temizlenmesini gerektirmektedir. Bu öylesine sıradanlaşmış durumda ki, Lancaster West Estate'in [Lanchester Batı Konutları] sakinleri, Grenfell Tower'a yatırım yapılmamasının onları oradan çıkarmaya yönelik kasıtlı bir çaba olduğunu vurgulamakta haklılar.

Benzeri toplum karşıtı kararlar, para delisi oligarşi ve onların, halkın yaşamının bütün yönlerini yıkıma uğratmaya kararlı siyasi uşakları tarafından her gün alınıyor. Evler ve okullar güvenliği olmayan yerler haline gelmiştir. Bir yerlerde birileri, ne pahasına olursa olsun korunması gereken karlara kabul edilemez bir yük oluşturduğu kararına vardığı için, hastaneler kapatıldı, yatak sayıları azaltıldı, yaşamsal öneme sahip hizmetler kaldırıldı.

Margaret Thatcher'ın sosyal hizmetlerin içinin boşaltılmasını, özelleştirmeleri ve devlet kontrollerinin / düzenlemelerin kaldırılmasını haklı göstermek için “toplum diye bir şey yoktur” demesinden 40 yıl sonra, işçi sınıfının karşı karşıya olduğu toplumsal koşullar, bir zamanlar “üçüncü dünya” denilen ülkelerle ilişkili düzeylere indirilmiştir. Bu, şimdi tüm kapitalist ülkelerde varolan devasa sınıfsal bölünmüşlüğü ve toplumsal eşitsizliği göstermektedir.

Perşembe günü, May, artan halk öfkesi karşısında, Grenfell yangınına ilişkin bir kamu soruşturması emrini verdi. Bu, sorumluların (öncelikle onun hükümetindekilerin) örtbas edilmesini ve korunmasını garanti altına almayı amaçlamaktadır.

Bu ölümlerden sorumlu olanlar tutuklanmalı ve gerçeğin yargılamalarda ortaya çıkacağı cezai kovuşturmaya tabi tutulmalıdır. Bunlar arasında, Londra'nın itfaiyesinin küçültülmesinden ve kapsamlı kuralsızlaştırmalardan sorumlu olan eski belediye Başkanı Boris Johnson ile Kensington and Chelsea belediye meclisi başkanı Nick Paget-Brown da olmalıdır.

Ancak Johnson gibi önde gelen Muhafazakar kişilikler, aşırı zenginlere hizmet eden son aşırı kentsel değer kazandırma (işçi sınıfı semtlerine üst sınıflardan ailelerin yerleşmesi) dalgasından sorumlu olmakla birlikte, Londra'nın belediye meclislerinin çoğunu yöneten İşçi Partisi dahil tüm burjuva partileri aynı oranda suçludur. Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, kentin konut krizine çözüm getirmeyi vaat ederek göreve gelmesinden beri bu durumun sürmesine göz yumulmasında oynadığı rolün hesabını vermelidir.

Grenfell'deki ölü sayısının, 2001'de sözde terörle mücadelenin başlamasından bu yana Britanya'da gerçekleşmiş olan terör saldırılarında öldürülenlerin toplam sayısını aştığını belirtmek gerek.

Britanya'da, geçtiğimiz on yıl içinde ne zaman bir terör saldırısı gerçekleşse, devletin tüm gücü harekete geçmiş; polis, bireysel bir terörist ile en masum biçimde bile olsa bağlantılı olan herkese baskınlar düzenlemiştir. Onlar hemen yakalanmış ve gözaltına alınıp sürekli sorgulanmak üzere götürülmüştür. Grenfell olayında, hala, sorumlu konumda olan tek bir insan bile, suçlanmak şöyle dursun, tutuklanmış değil.

Bunun yerine, bize etkisiz bir soruşturma sözü veriliyor!

Sürmekte olan polis soruşturmasının ve kamu araştırmalarının sonucu ne olursa olsun, onlar Grenfell'deki şirket katliamının temel nedenini açığa çıkarmayacaklar. Çünkü o, kökleri, yeryüzündeki insanların büyük çoğunluğuna muazzam bir sefalet, ölüm ve yıkım sunan başarısız kapitalist sistemden kaynaklanmaktadır.

Londra'daki sarsıcı can kaybı, işçi sınıfının sosyalist bir programın ardında harekete geçmesinin ve toplumsal politikanın bütün yanlarının mali sektör dolandırıcılarının ve asalakların çıkarlarına tabi kılınmasına son vermenin acil gerekliliğini göstermektedir.

Loading