Suriye’de ABD-Rusya gerilimleri alevleniyor

Suriye hükümet güçlerine danışmanlık yapan kıdemli bir Rus generalin ölümü ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Rus savaş uçakları tarafından vurulduklarını iddia etmesi, iki taraf petrol zengini Deyrizor vilayetinin kontrolünü Irak ve Şam İslam Devleti’nden (IŞİD) almak için rakip saldırılar yürütürken, Washington ile Moskova arasındaki gerilimleri tırmandırıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Riyabkov, Pazartesi günü, Korgeneral Valeri Asapov’un bir gün önce Deyrizor kenti yakınındaki bir havan topu saldırısında ölmesinin, “Suriye’deki ikiyüzlü Amerikan politikasının bedeli, kanlı bedeli” olduğu suçlamasında bulundu.

Deyrizor vilayeti, Suriye’nin doğusunda, Irak sınırında bulunuyor ve ülkenin petrol ve doğalgaz sanayisinin merkezi konumunda. Burası, Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetine karşı ABD destekli rejim değişikliği savaşının parçası olarak İslamcı milisler tarafından ele geçirilmeden önce, ülkedeki kentlerin elektriğinin büyük kısmını sağlıyordu.

Deyrizor, hem stratejik enerji kaynakları hem de coğrafi konumu nedeniyle, Amerikan Özel Kuvvetleri ve hava kuvvetleri tarafından desteklenen YPG hakimiyetindeki SDG’nin Suriye hükümet güçlerinin ilerleyişine karşı koymak için kuzeyden aceleyle gönderilmesiyle birlikte, kapışmanın odağı haline gelmiş durumda.

Bu ayın başında, Suriye ordusu, hükümetin elindeki Deyrizor kentine ve 200.000 sakinine yönelik iki yıllık IŞİD kuşatmasını kırmayı başarmıştı. ABD’nin SDG’li vekil güçleri, Suriye hükümetinin zaferine, IŞİD’in sözde başkenti olan Rakka kuşatmasından kuzeye yönelip, kentin petrol ve doğalgaz sahalarının denetimi için kapışmak üzere Fırat Nehri’nin doğusuna inerek karşılık verdi.

ABD ordu sözcüleri, Washington’ın yalnızca IŞİD’i yenilgiye uğratmakla ilgilendiğini ve birinin belirttiği gibi, “toprak ele geçirme işi” ile uğraşmadığını iddia eden, birbirini yineleyen açıklamalar yayınladılar. Ancak alandaki gerçekler, güçlü bir şekilde, Pentagon’un tam da bu “işi” yürüttüğüne işaret ediyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin Washington’ın Suriye’de “ikiyüzlü bir politika” sürdürdüğü suçlamasından önce, Rusya Savunma Bakanlığı, IŞİD’in Deyrizor kentinin kuzeyindeki kaleleri olan yerleri işgal eden ve Amerikan Özel Kuvvetleri askerlerinin kullandığı çok sayıda ABD Humvee’sini [çok amaçlı askeri araç] gösteren uydu fotoğraflarını yayınladı.

Rusya Savunma Bakanlığı, topçu ateşinden ve bombardımandan kaynaklanan çukurların olmadığı bölgede herhangi bir çatışma gerçekleştiğine ilişkin hiçbir işaret bulunmadığı ve Amerikan kuvvetlerinin IŞİD’in elindeki bölgede bir savunma hattı kurma zahmetine bile girmemiş olduklarını belirtti. Bakanlık, “Bu, şu anda orada olan tüm ABD askerlerinin, teröristlerin kontrolündeki alanlarda kendilerini tamamen güvende hissettiklerini gösteriyor.” dedi. Bir bakanlık sözcüsü, Rusya’nın bölgede yaptığı gözetlemenin SDG ile IŞİD arasında hiçbir çatışma işareti olmadığını ortaya koyduğunu söyledi.

Washington ile vekil güçlerinin IŞİD’le bir anlaşmaya vardığının açık işareti, IŞİD’in hiçbir mücadele olmaksızın toprakları terk etmesi ve kuvvetlerini Suriye ordusunun üzerine yönlendirmesidir. CIA ile IŞİD’i yaratmış olan İslamcı güçler arasındaki sıkı bağlar göz önünde bulundurulduğunda, ABD kuvvetleri ile Irak’taki ve Suriye’deki müdahalelerinin sözde hedefi (IŞİD) arasında iletişim hatları olduğuna hiç kuşku yoktur.

Bir SDG sözcüsüne göre, bir yanda SDG milisleri ve onun ABD Özel Kuvvet “danışmanları”, diğer yanda ise Rusya ve İran destekli Suriye ordusu, birbirlerine 3-4 kilometre mesafede, Deyrizor etrafında hızla ilerliyor. Suriye birlikleri ve tankları Fırat Nehri’ni geçer ve doğu yakasındaki kasabaları ele geçirirken, SDG Conoco adlı büyük bir doğalgaz sahasının kontrolünü ele geçirdiğini iddia ediyor.

ABD vekil güçleri ile Suriye hükümet birlikleri, CIA’in organize ettiği rejim değişikliği savaşının yaklaşık altı yıldır yarattığı yıkımın ardından, Suriye’nin ekonomik toparlanması için can alıcı öneme sahip olan petrol ve doğalgaz sahalarında denetim kurmak için etkin bir yarış içindeler.

Her iki taraf da diğerini kendi mevzilerine saldırılar gerçekleştirmekle suçluyor. Perşembe günü, Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü, Rusya destekli Suriye hükümeti askerlerine SDG mevzilerinden iki kez ateş açılmasının ardından, Moskova’nın, devam eden topçu ateşinin ABD vekil kuvvetlerine ve onlarla beraber operasyon yürüten Amerikan Özel Kuvvetleri’ne karşı bir yanıtı kışkırtacağı konusunda Washington’ı uyarmış olduğunu belirtti.

Tümgeneral İgor Konaşenkov, yaptığı bir açıklamada, “ABD’nin El Udeid’deki (Katar’daki ABD komuta merkezi) ordu komutanlığının bir temsilcisi, hiç de belirsiz olmayan ifadelerle, Suriye Demokratik Güçleri’nin bulunduğu alanlardan herhangi bir ateş açma girişiminin hızla durdurulacağını söyledi.” dedi.

SDG ise, Pazartesi günü, Conoco doğalgaz sahasında bulunan güçlerinin Rus uçakları tarafından bombalandığını ve altı savaşçısının yaralandığını iddia etti. Bu, SDG’nin haftalardır bu türde yaptığı ikinci suçlamaya işaret ediyordu. ABD’nin vekil gücü, yaptığı bir açıklamada, “Elimiz kolumuz bağlı kalmayacağız ve meşru öz savunma hakkımızı kullanacağız.” diye belirtti.

Rusya ise, SDG’ye yönelik saldırının sorumluluğunu reddetti. Bir Pentagon sözcüsü, Pazartesi günü, bombaların bir SDG mevzisinin yakınına düşmüş olduğunu doğruladı ama bunların Rusya tarafından atıldığını doğrulayamayacağını söyledi. Esad hükümeti karşıtı bir izleme grubu olan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise hiçbir Rus topunun SDG mevzilerini vurmamış olduğunu belirtti.

Suriye’nin doğusunda dünyanın en büyük iki nükleer gücü olan ABD ile Rusya arasında doğrudan bir askeri çatışma yönünde artan tehlikelerin kaynağı, Washington’ın hem Şam’daki hükümeti kaynaklardan yoksun bırakmak hem de Suriye’nin paylaşımını ilerletmek üzere bölgenin kontrolünü ele geçirme kararlılığıdır. Washington, ayrıca, bölgedeki İran etkisine karşı koymak ve bu ülkeyi hem Irak üzerinden Suriye’ye hem de Hizbullah ile bağlantı kurabileceği Lübnan’a bağlayan bir kara yolunun sağlamlaştırılmasını engellemek için, Suriye’nin doğu sınırını güvenceye alma peşinde koşuyor.

Suriye’nin doğusu uğruna yaşanan bu kapışmanın daha geniş bir bölgesel savaşa dönüşmesi tehdidi, Trump yönetiminin İran’a karşı giderek saldırganlaşan tavrıyla, daha da körükleniyor. Beyaz Saray, Tahran ile büyük güçler arasında varılmış olan 2015 nükleer anlaşmasını çöpe atmaya kararlı görünüyor ve Ortadoğu genelinde İran’a yönelik giderek daha saldırgan bir askeri ve diplomatik tutum benimsiyor.

Loading