Rusya, Suriye’deki ABD güçlerine karşı saldırı tehdidinde bulundu

ABD, Britanya ve diğer müttefiklerin Rusya’ya karşı tırmanan provokasyonlarının ortasında, Rus Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valeri Gerasimov, Salı günü, Suriye’de faaliyet gösteren Rus askerlerini doğrudan ya da dolaylı olarak hedef alan her güce saldıracaklarını açıkladı.

Gerasimov, bir üst düzey komutanlar toplantısında, şunları söyledi: “Eğer Rus subayların hayatları tehdit edilirse, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri, füze ve fırlatma sistemlerine karşı misilleme yapacak.”

Orgeneralin açıklamaları, Rusya’nın herhangi bir hava saldırısından sorumlu olan Amerikan savaş gemilerine ve hava üslerine saldıracağına ilişkin doğrudan bir uyarıdır. Bu açıklamalar, Amerikalı yetkililerin Rusya destekli Suriye hükümetinin ABD destekli asi milislere karşı operasyonlarında kimyasal silah kullandığı yönündeki bir dizi doğrulanmamış suçlamasına yanıt olarak yapıldı.

Bu tür suçlamalar, 6 Nisan 2017’de, Trump yönetiminin Suriye ordusunun başlıca hava üslerinden birine karşı onlarca güdümlü füze ateşlemesinin bahanesi olarak kullanılmıştı. O zamanki haberlere göre, Rusya’ya, yakınlarda bulunan askerlerini tahliye edebilmesi için, saldırıdan hemen önce haber verilmişti.

Pazar günü, ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Şam’ın asilerin elindeki Doğu Guta mahallesine yönelik klor saldırılarına ilişkin doğrulanmamış haberleri aktarmış ve bunların doğrulanması durumunda Suriye hükümetini misilleme ile tehdit etmişti. Mattis, Başkan Donald Trump’ın uygun olduğuna inandığı her türlü kararı almak için “tam siyasi manevra alanı”na sahip olduğunu söyledi.

Mattis, Umman’a inmeden önce, gazetecilere, “Silah haline getirilmiş gaz kullanmak onlar için çok mantıksız olur ve bence, Başkan Trump, bunu, yönetiminin başlangıcında oldukça açık bir şekilde ortaya koymuştu.” dedi ve ekledi: “Rusya ya yetersiz ya da Esad ile işbirliği içinde. Klor gazı kullanımı ya da klor gazından kaynaklanabilecek belirtiler hakkında oldukça çok sayıda haber var.”

Koroya, Pazartesi günü, Paris’in de Suriye’de sivil ölümlerine yol açan kimyasal saldırılar yapmak için kullanılan herhangi bir yere karşı hedefe yönelik hava saldırıları yapmaya hazırlandığını ilan eden Fransa Başkanı Emmanuel Macron da katıldı. Macron, Rusya’yı, Doğu Guta’ya yardım girişimlerine olanak sağlamak için elinden geleni yapmamakla suçladı.

Reuters’a göre, Macron, şunları söyledi: “Kırmızı çizginin aşıldığına (yani öldürücü etkiye sahip kimyasal silahların kullanıldığına) ilişkin inkar edilemez kanıtlara sahip olduğumuz gün, özellikle Amerikalı ortaklarımızla uyum içinde, bizzat Amerikalıların zaten birkaç ay önce yaptığı şeyi yapacağız; hedefe yönelik hava saldırılarıyla ilerleme pozisyonuna geçeceğiz.”

Aynı gün, ABD’nin Birleşmiş Milletler temsilcisi Nikki Haley, “uluslararası toplum sürekli olarak hareketsiz kaldığında, devletlerin kendi başlarına harekete geçmek zorunda kaldıkları zamanlar vardır.” dedi. ABD saldırıları tehdidinde bulunan Haley, “Bu bizim tercih ettiğimiz yol değil ama izleyeceğimizi kanıtladığımız bir yol ve onu yeniden izlemeye hazırlanıyoruz.” diye belirtti.

ABD ve diğer emperyalist güçler Suriye’nin Guta’daki silahlı gruplara yönelik saldırısının BM Güvenlik Konseyi’nin emrettiği ateşkesin ihlali olduğu suçlamasında bulunurken, Şam ve Moskova, ateşkesin dışladığı terörist gruplara karşı savaştıklarını savunuyorlar.

Rusya’nın BM temsilcisi Vassili Nebenzya, Haley’in suçlamalarına, Rusya’nın, El Nusra’nın ABD ile müttefiklerinin hükümet güçlerine karşı hava saldırıları başlatmasına bir bahane sağlamak için Guta’da klor gazı kullandığına dair kanıta sahip olduğu iddiasıyla karşılık verdi. Bu tür saldırılara karşı uyarıda bulunan Nebenzya, “Bölgesel istikrarı çok, çok sert vurabilecek adımlar atılıyor.” dedi.

Gerasimov’un Rus askerlerini tehdit etmeleri durumunda Amerikan güçlerine doğrudan saldırılacağı yönündeki savaşçı uyarısı, Şubat ayındaki ABD hava saldırılarının Suriye hükümeti ile birlikte çalışan muhtemelen 100’den fazla Rus paralı askerini öldürmesinden sonra geliyor.

Suriye’deki vekil savaşı, dünyanın en büyük iki nükleer silahlı gücünün ordularını açık çatışma noktasına getirmiş durumda. Tehlikelere ilişkin bir ölçüt olarak, haberlere göre, ABD Genelkurmay Başkanı General Joseph Dunford, Salı günü Rus mevkidaşı Gerasimov ile bir görüşme gerçekleştirmiş. Dunford’un sözcüsü, medyaya, ikilinin yalnızca “ortak kaygı konuları”nı tartışmış ve “görüşmelerinin ayrıntılarını gizli tutma” konusunda anlaşmış olduklarını söyledi.

Gerilimleri daha da arttıracak şekilde, Türkiye’deki AKP hükümeti, bir terör örgütü ve Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) uzantısı olarak gördüğü Kürt milliyetçisi Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) karşı Suriye’nin kuzeyinde devam eden operasyonlarını arttırıyor.

Türk ordusu (TSK) ve onun Suriye’deki vekil gücü olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), şu anda 700.000 dolayında insanın kuşatma altında bulunduğu Afrin’in etrafını sarmış durumda. Haberler, TSK ile ÖSO’nun topyekün bir saldırıya hazırlandığını öne sürüyor.

Türkiye Genelkurmay Başkanlığı, dün yaptığı bir yazılı açıklamada, kritik önem sahip alanların ele geçirilmesinin ardından, Afrin’in merkezinin Pazartesi gününden beri kuşatıldığını belirtti.

Açıklamaya göre, harekatın 20 Ocak’ta başlamasından bu yana, “toplam 3.393 terörist etkisiz hale getirildi.” Türk makamları, “etkisiz hale getirilme” ifadesini, çatışma sırasında öldürülmüş, yakalanmış ya da teslim olmuş olanlar için kullanıyorlar. Aynı açıklamada, Afrin harekatı sırasında 43 Türk askerinin öldürüldüğü, 156’sının da yaralandığı bildiriliyordu.

Ankara, harekatı, uluslararası hukuktan ve BM sözleşmesinden doğan meşru müdafaa hakları çerçevesinde gerçekleştiriyor olduğunda ısrar ediyor. Ancak Türkiye’nin Batılı müttefikleri, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye genelinde erteleme olmaksızın 30 günlük bir ateşkes talep eden 24 Şubat’taki kararına atıfla, Türkiye’nin Afrin’e yönelik saldırısını durdurması gerektiğini belirtiyorlar.

Fransa Başkanı Emmanuel Macron, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 26 Şubat’ta yaptığı bir telefon görüşmesinde, BM’nin ateşkes çağrısının Afrin için de geçerli olduğunu söylemişti. Söz konusu telefon görüşmesi, Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Suriye krizi üzerine yapılan telefon görüşmelerinden bir gün sonra gerçekleşmişti.

Dün, Reuters, Suriye’deki üst düzey bir Kürt yetkilinin, Türkiye’yi, TSK’nin Afrin bölgesine yönelik harekatında ele geçirdiği köylere Türkmen ve Arap aileleri yerleştirmekle suçladığını bildirdi. Söz konusu yetkili, bunun bir “nüfus değişimi” politikası olduğu suçlamasında bulunuyordu ki bu, Türk yetkililerin “bütünüyle yalan” diyerek reddettiği bir iddia.

Ankara, Afrin harekatını yoğunlaştırırken, Trump yönetiminin, YPG militanlarının ve onların ABD’li eğitmenlerinin ve danışmanlarının Menbiç kentinden çekilmesini emretmesini sağlamaya çalışıyor.

Dün Moskova’ya uçuşu sırasında gazetecilere konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile 19 Mart’ta yapacağı görüşmeler sırasında, ABD ile Türkiye’nin Menbiç’i “koruma” planı üzerine karar vereceğini söyledi. Ne var ki, Tillerson, Trump tarafından görevden alınmış durumda ve bu, görüşmelerin devam edip etmeyeceğinin üzerine bir soru işareti yerleştiriyor.

Türk kuvvetlerinin Amerikan askerleri ile çatışması olasılığını doğrudan gündeme getiren Çavuşoğlu, ABD ile görüşmelerin YPG’nin Menbiç’ten çekilmesini gerçekleştirmekte başarısız olması durumunda, Türkiye’nin “operasyon” yapacağını yineledi.

Loading