Trump Suriye’den çekilme konusunda önceden söylediklerinin tersini savunuyor

Çarşamba günü ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin söylendiğine göre hararetli bir toplantısının ardından, Trump’ın Beyaz Sarayı, Başkan Trump’ın şu an Suriye’de konuşlanmış olan 2.000 ABD askerinin hızlı bir şekilde geri çekilmesini talep eden yorum ve tweet yağmuruna karşın, ABD’nin Suriye politikasında bir değişiklik olmadığını duyurdu.

Ulusal Güvenlik Konseyi ile yapılan toplantı, şu anda hiç üst düzey sivil dış politika danışmanı olmadığı için, özünde Trump ile generalleri arasında bir konferans oldu.

Trump, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı geçtiğimiz ay kovmuştu; onun ardılı olan CIA Müdürü Mike Pompeo ise henüz onaylanmadı. Ulusal Güvenlik Danışmanı General H.R. McMaster’ın görevi sona eriyor ve onun yerini alacak olan, Bush yönetiminin eski BM temsilcisi John Bolton önümüzdeki haftaya kadar göreve başlamayacak.

Sonuç olarak, Çarşamba günkü toplantıda, Suriye politikasını tartışmak üzere, Trump ve Savunma Bakanı James Mattis (emekli bir Deniz Piyadesi generali); Genelkurmay Başkanı General Joseph Dunsford ve Pentagon’un Merkez Komutanlığı’nın başındaki General Joseph Votel vardı.

Beyaz Saray, toplantının ardından kısa bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Suriye’de IŞİD’i yok etme biçimindeki ordu görevi hızlı bir sona ulaşıyor” deniyor ama görevin devam edeceği ekleniyordu. Aynı zamanda, Washington, “bölgedeki ve ötesindeki ülkeleri ve ayrıca Birleşmiş Milletler’i, barış yönünde çalışmaya ve IŞİD’in bir daha asla ortaya çıkmamasını güvenceye almaya” çağırdı.

Basında yer alan haberler, Trump’ın, ordu kurmaylarına, altı ay içinde topyekün bir çekilme istediğini söylemiş olduğunu ileri sürdüler (Suriye üzerine kavganın büyük ölçüde iç siyasi kaygılarla harekete geçirildiği yönünde bir belirti). Trump, yedi ay kalmış olan 6 Kasım’daki kongre seçimleri öncesinde Suriye müdahalesinde sözümona muzaffer bir sonu ilan etme seçeneğine sahip olmak istiyor.

Cumhuriyetçi Parti anketlerde ağır bir şekilde oy kaybediyor ve önemli sanayi eyaletlerinde son dönemde bir dizi başarısızlığa uğradı.

Trump, anlamlı bir şekilde, tüm ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi hakkındaki ilk duyurusunu, Ortabatı’daki önemli bir sanayi eyaleti olan Ohio’daki kampanya tarzı bir mitingde yapmıştı. O, Amerikan halkının Ortadoğu’daki askeri müdahalelere derinlemesine düşman olduğunun son derece farkındadır ve mitingdeki kitlenin tepkisi de bunu göstermiştir.

Halkın bu savaş karşıtı duyarlılığı ile ordu-istihbarat aygıtının, Demokratik ve Cumhuriyetçi partilerin ve şirket medyasının, Trump’ın Suriye’den çekilme önerisini neredeyse hep bir ağızdan kınadıkları talepleri arasında devasa bir uçurum bulunmaktadır.

Cumhuriyetçi Parti yönetiminde ulusal güvenlik politikası konusunda büyük bir rol oynayan Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham, Pazar günü Fox News’te, Suriye’den çekilmenin Trump’ın alabileceği en kötü karar olduğu uyarısında bulunmuştu.

Salı günü, tam da iki üst düzey ABD’li yetkilinin (Merkez Komutanlığı’nden General Votel ve IŞİD’e karşı harekatın Dışişleri Bakanlığı’ndaki koordinatörü Brett McGurk) birkaç blok ötede, elbette emperyalist savaşa adanmış bir düşünce kuruluşu olan ABD Barış Enstitüsü’nde Suriye’de kalma gerekliliği hakkında konuştuğu sırada, Trump, bir Beyaz Saray basın toplantısında Suriye’den çekilmeye desteğini ilan edince, açıklayıcı bir bölünmüş ekran anı söz konusu olmuştu.

IŞİD’in önderi Ebu Bekir El Bağdadi’yi de içeren birkaç bin IŞİD savaşçısının bulunduğu iki büyük alana değinen McGurk, dinleyicilere, “Biz IŞİD ile savaşmak için Suriye’deyiz. Görevimiz bu ve daha bitmedi.” dedi ve ekledi: “Belirttiğimiz gibi, bazı son derece zor konuların üstesinden gelmek zorundayız. Bu görevi tamamlayacağız.”

“Bence, önümüzdeki işin zor kısmı, yani bu bölgeleri istikrara kavuşturmak, kazanımlarımızı pekiştirmek, insanları evlerine geri döndürmek önümüzde duruyor.” diyen General Votel, çok daha kesindi. Votel, “Bunda, istikrara kavuşturma evresinde, askeri bir rol söz konusu.” diye ekledi.

Çarşamba günkü Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısı, yalnızca, generallerin Trump yönetiminin tüm siyasi meselelerinde uyguladığı etkinin en son kanıtıydı. Trump’a bilgi verilen masanın diğer tarafında oturan generallerin dışında, onun özel kalemi John Kelly de, ABD güçlerinin Suriye’den, Irak’tan ya da Afganistan’dan “vaktinden önce” çekilmesine amansızca karşı çıkan emekli bir Deniz Piyadesi generalidir.

Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısı, Türkiye’nin başkenti Ankara’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında, IŞİD’in yok edilmesinin ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı güçlerin askeri ilerlemelerinin ardından Suriye’deki siyasi durumu görüşmek üzere yapılan toplantı ile aynı zamana denk geldi. Üç devlet başkanı, Suriye’nin toprak bütünlüğünün devamı konusunda anlaştılar. Bu, Kürtlerin bölgedeki emellerinin açıkça reddedilmesi anlamına geliyordu.

Bu arada, Associated Press, Çarşamba günü, ABD askerlerinin Suriye-Türkiye sınırına yakın cephe hattında yeni mevziler kurduğunu ve karakollara Amerikan bayrağının asıldığını bildirdi. Bu habere göre, “Yapılar, bir zamanlar Irak’ta ve Afganistan’da görülen ve açık bir ‘bir süre buradayız’ mesajı veren savaş mevzilerine çok benziyor.”

Üst düzey bir ABD generali, Perşembe günü, Trump’ın, geçtiğimiz haftaki kampanya mitinginde o anlamda yaptığı açıklamaya, birkaç tweete ve Salı günü üç Baltık devletinden gelen önderler ile birlikteyken basına söylediklerine rağmen, ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi için bir tarih belirlemediğini vurguladı.

Orgeneral Kenneth McKenzie, Pentagon basın toplantısında, “Bize verilmeyen şeylerden biri, bir zaman çizelgesi” dedi ve “Başkan aslında bize belirli bir zaman çizelgesi vermeyerek çok iyi yaptı” diyerek Trump’ı övdü.

Orgeneral McKenzie, Trump’ı pohpohlama yönünde açık bir çaba içinde, Suriye’deki mevcut duruşu, ABD güçleri “düşman tarafından bilinen bir zamana karşı faaliyet gösterdi” dediği Afganistan’da Obama yönetiminin belirlediği zaman çizelgeleri ile kıyasladı.

Trump’ın Suriye konusundaki kararsızlıklarına yönelik gerçek yaklaşım, onu Rusya’ya karşı daha cepheleşmeci bir politikaya doğru itme çabalarında Demokratik Parti ile işbirliği içinde olan Washington Post’un (WP) Perşembe gecesi yayınladığı iğleneyeceği bir başyazıda dile getirildi.

WP, “Trump’ın Amerika’nın düşmanlarına akıllara durgunluk veren hediyesi” başlığı altında, Trump’ın “ulusal güvenlik ekibi”nin talepleri karşısındaki gecikmiş kabullenişine dikkat çekti ve ardından, Suriye’de çekilmenin ABD emperyalizminin çıkarları için yıkıcı sonuçları olacağı uyarısında bulundu.

Her zaman bir bahane olan IŞİD sorununu “tehlikede olan büyük ABD çıkarlarından yalnızca biri” diye bir kenara iten WP, ABD’nin başlıca savaş hedeflerini özetledi: hem “İran’ın ve Rusya’nın ülkede [Suriye’de] İsrail ve Ürdün dahil ABD müttefikleri zararına sağlamlaşmasının engellenmesi” hem de “Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak yerinin korunması” ve “Avrupa’ya yönelen istikrarsızlaştırıcı sığınmacı dalgaları”nın önlenmesi.

Başyazı, Suriye’deki ABD politikası ile Demokratların ve onların WP ile New York Times gibi medya sözcülerinin süregiden Rusya karşıtı kampanyası arasında sinsi bir ilişki kurarak devam ediyordu: “Bay Trump’ın Rus hükümdarı ile uzlaşma yönündeki tuhaf istekliliği göz önünde bulundurulduğunda, onun istediği çekilmenin Vladimir Putin’e verilmiş bir hediye olması, belki de şaşırtıcı olmaz.”

Loading