Sahte sol Assange’ı sırtından bıçaklıyor

ABD yönetiminin savaş suçlarını, CIA’in komplolarını ve her tarafa yayılmış siyasi yolsuzluğu açığa vuran gazeteci Julian Assange’ın, on haftadır dış dünya ile tüm bağlantısı kesilmiş durumda.

O zamandan beri düşmüş olan düzmece tecavüz suçlamalarından ve ABD hükümetinin yine bir o kadar sahte casusluk suçlamalarıyla onu iade ettirme ve kovuşturma tehditlerinden kaçmaya zorlanan Assange, yaklaşık altı yıldır Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’nde etkin biçimde hapsediliyor.

Ekvador büyükelçiliği, ziyaretçi ve yeterli tıbbi tedavi hakkını reddetmesine ek olarak, Assange’ı dış dünyadan koparacak şekilde onun internet erişimini kesmiş ve tüm elektronik iletişimini kilitlemiş durumda.

Dünyanın en ünlü siyasi tutuklularından biri böylesine kabul edilemez koşullarla ve bu kadar yakın tehlikeyle karşı karşıya iken, kendilerini solcu sayan tüm siyasi örgütlerin onu savunmak için koşuşturması beklenir.

Ne var ki, başlangıçta ABD makamlarının Assange’ın peşine bırakmamasına muhalefet etmelerine karşın, tüm orta sınıf “sol” örgütler, Assange’a yönelik zulmü ya görmezden geliyor, ya önemsiz gibi gösteriyor ya da destekliyorlar.

Sahte sol gruplar, 2010’da WikiLeaks’in ilk ifşaatlarını yayınlamasının ve 2013’te NSA ifşaatçısı Edward Snowden ile birlikte çalışmasının ardından Assange’ın Ekvador Büyükelçiliği’nden çıkartılması talebinde en ön safta yer alan Guardian’ın açtığı yoldan gidiyorlar.

Bu gazete, Ağustos 2010’da, Tecavüze Karşı Kadınlar’ın, Katrin Axelsson ile Lisa Longstaff tarafından yazılmış bir Assange savunusunu yayınlamıştı. Onlar, şunu soruyordu: “Julian Assange’ın iade edilmesinin kadınları tecavüze karşı güçlendireceğine gerçekten inanan var mı? Onun, ardından ABD’ye iade edilmesi ve yönetenler hakkında bilmemiz gerekenleri kamuoyuna anlattığı için işkence görmesi, onun İsveç’e iade edilmesini savunanların umurunda mı?”

Ancak bu gazete, sonraki altı yılda, Amerikan ve Britanya hükümetlerinin Assange’ı Ekvador Büyükelçiliği’nden çıkarma çabalarında bir saldırı köpeği işlevi görerek, yüzseksen derece dönüş yaptı.

Guardian, Mayıs ayında, Assange’ın büyükelçiliğin iletişim sistemini “ihlal ettiği” ve “görünüşe göre”, “gizli diplomatik yazışmaları” okuduğu yönünde doğrulanmamış iddialar yayınladı. WikiLeaks, bunları, “kaynağı bilinmeyen karalama” olarak mahkum etti.

International Viewpoint

Pablocu Birleşik Sekreterlik’in internet dergisi International Viewpoint, son sekiz yıl boyunca, Assange konusunda sadece bir tane kısmen olumlu açıklama yayınladı. Eylül 2013’te Against the Current’tan (Akıntıya Karşı) yeniden paylaşılan bu açıklama, Edward Snowden’a odaklanmış bir yazıdaki tek bir paragraftan oluşuyordu. O paragraf, Assange’ın “İsveç’teki cinsel saldırı iddiları üzerine sorgulanması” çağrısının meşruluğunu kabul ediyor ama “oraya varır varmaz ABD’ye paketlenmesi neredeyse kesin” olduğu için bu tür bir çağrı “olanaksız” diyerek lafı dolandırıyordu.

Web sitesi, o zamandan beri, Assange’a değinen dört yazı yayınlamasına rağmen, Ekvador’un onu susturmaya yönelik hamlelerine değinmek şöyle dursun, onun alıkonulmasından bir daha söz etmedi.

Sosyalist Alternatif (ABD)

Sosyalist Alternatif de, benzer bir şekilde, Assange’ın savunusunu yayınlamaktan uzaklaşarak onun hapsedilmesi konusunda sessiz kalmaya geçiş yaptı. Bu örgüt, Aralık 2010’da, “İsveç’in cinsel suç ithamlarının arkasındaki dürtüler ne olursa olsun, ABD hükümetinin bu ithamları bilgi edinme özgürlüğüne saldırmak için bir kaldıraç olarak kullanacağı gerçeği utanç vericidir.” açıklamasını yapmıştı.

Ağustos 2012’ye gelindiğinde, gazete, Assange’a karşı “ciddi tecavüz iddiaları”nın “soruşturulması gerektiği”ni yazıyor ve ekliyordu: “ABD emperyalizminin Assange’ı takip etmesi, onun İsveç’teki iki kadının suçlamaları konusunda masum olduğu anlamına gelmez.”

Sosyalist Alternatif, bunun ardından, Assange’a özgürlük çağrısı yapmak şöyle dursun, 2014’ten beri onun adını bile anmadı.

Uluslararası Sosyalist Örgüt (ABD)

Uluslararası Sosyalist Örgüt (ISO), başlangıçta, Assange’ı, ona yönelik ABD kampanyasının ayrılmaz parçası olan düzmece tecavüz iddialarına karşı savunmuştu. Ancak grup, 2012’de bu iddiaları kabul etmeye başladı. O, 2013’ten beri, onun hapsedilmesi konusunda suçlulara özgü bir sessizlik sergiliyor.

2010’da, ISO’nun Socialist Worker adlı yayını, “en iyi zamanlarda kadınların haklarını çok az umursayan uluslararası önderler, çok ciddi tecavüz ve cinsel saldırı iddialarını, Assange’ı WikiLeaks ile çalışmasından dolayı kovuşturma yönelimlerine bir örtü olarak kullanıyorlar.” dediği bir Assange savunusu yayınlamıştı.

“Assange’ın kovuşturulması, hükümetin muhalefete yönelik savaşının parçasıdır” diye ekleyen ISO, şu sonuca varıyordu: “Julian Assange’ın, Bradley Manning’in ve WikiLeaks’in ABD tarafından işlenmiş suçları ifşa etme hakkını savunmalıyız.”

ISO, 2011’de, “Assange’a karşı iddiaları göründüğü haliyle doğru kabul etmek mümkün değildir” diyerek, tecavüz suçlamalarına karşı Assange’ı savunmuştu.

Ancak Ağustos 2012’ye gelindiğinde, ISO tavrını değiştirdi. O, şunu açıkladı: “Görünüşe göre, güçlük, iki işi aynı anda yapamamaktan kaynaklanıyor. Yani: ABD’nin Assange’a yönelik tehdidini ciddiye alır ve buna direnme çabalarını desteklerken, aynı zamanda Assange’a yönelik bu tecavüz iddialarını ciddiye almak ve tecavüze uğradıklarını bildiren kadınların tipik ataerkil aşağılanmasına katılmamak, elbette tamamen mümkün.”

Ama gerçekte, “iki işi aynı anda yapma”nın ISO için imkansız olduğu kanıtlandı. Onların bu gazeteciye yönelik düzmece iddiaları kabul etmeleri, Assange’ın savunusundan bütünüyle vazgeçmelerinin ve onu tutuklama, yargılama ve hapsetme çabasında Amerikan devleti ile fiili ittifaklarının başlangıç noktasından başka bir şey değildi.

Orta sınıf “solu”nun Assange’ı terk etmesi, önemli siyasi değişimler ile uyumludur. Bu gruplar, Barack Obama’nın Libya’da ve Suriye’de 2011’de başlayan rejim değişikliği savaşlarıyla birlikte ABD emperyalizmini bütünüyle benimsediler.

O yıl, “solcu” akademisyen Juan Cole, NATO’nun “Kaddafi’nin ölüm saçan rejiminden kurtulma” çabalarının “can ve servet kayıplarına değeceği”ni ilan edip “NATO bana gerek duyarsa, buradayım” açıklamasını yaptı. Avustralya’daki Sosyalist Alternatif, açıkça, “tepkisel emperyalizm karşıtlığını” kınadı.

O zamandan beri, ABD destekli ayaklanmanın bir “halk devrimi” olduğunu ilan eden ve CIA destekli Beyaz Miğferler’in propaganda operasyonunu bir “insani STÖ”ye benzeten ISO ve siyasi müttefikleri, ABD’nin Suriye’deki rejim değişikliği operasyonunun önde gelen savunucuları oldular.

ABD yönetimi, 2011’de, kimlik ve yaşam tarzı konularını dış politika araçları olarak kapsama yönünde adım attı. Bu, toplumsal cinsiyet ve kimlik politikasının Hillary Clinton’ın 2016’daki seçim kampanyasının en önemli parçası olarak benimsenmesiyle doruk noktasına çıktı.

ISO, Jacobin ve başka gruplar ile yayınlar, cinsel saldırıya karşı çıkma kisvesi altında yargı sürecini baltalamaya yönelik sistematik bir kampanya yürütmek için kullanılan #MeToo hareketini tamamen benimsediler. Bu sağcı hareketin kökeni, birçok bakımdan, sahte ya da doğrulanmamış cinsel saldırı iddialarının nasıl Demokratik Parti’nin ve bir bütün olarak egemen sınıfın siyasi hedeflerini desteklemek için kullanılabileceğine örnek oluşturan Assange’a yönelik suçlamalarda yatmaktadır.

Bu grupların Assange’ı terk etmesi, özünde, onların sınıfsal temellerinin bir yansımasıdır. Onlar, sosyalist söylemleri ne olursa olsun, Amerikan emperyalizmini ve kapitalist sistemi destekliyorlar. Demokratik haklara yönelik saldırıya karşı gerçek muhalefet ve Assange’a destek, onun özgürlüğü uğruna mücadele ile eşitsizliğe ve emperyalist savaşa karşı kitlesel sosyalist bir hareketin inşasını birleştiren farklı bir toplumsal güce dayanmalıdır.

Loading