Fransız hükümeti, “sarı yelek” protestosunu kanla bastırma tehdidinde bulundu

Fransız hükümeti, bugün Paris’te Devlet Başkanı Emmanuel Macron’a karşı “sarı yelek” protestoları öncesinde, başkentte kanlı bir baskı gerçekleştirme yönünde görülmemiş tehditlerde bulundu. Öğrenciler ve işçiler arasında “sarı yelekliler”e artan desteğin ve Macron’a karşı artan halk öfkesinin ortasında, hükümet yetkilileri, protestocuların gözünü korkutup sindirmek için hiçbir şeyden çekinmeyecekleri uyarısında bulunuyorlar. Bugün, 89.000 dolayında çevik kuvvet ve zırhlı araçlar konuşlandırılıyor.

Macron’un, protestoları bitirmek için ilk gösterileri kışkırtmış olan akaryakıt vergisi zammını önce erteleyip sonra tamamen iptal etme girişimi, başarısız olmuş durumda. Bunun yerine, hareket, Fransa genelinde ve uluslararası ölçekte (Belçika’ya, Hollanda’ya ve Irak’a kadar) yayılmaya devam etti. “Sarı yelekliler”in büyük ücret artışları, zenginlerin vergilendirilmesi ve daha fazla toplumsal eşitlik yönünde giderek artan taleplerinin ortasında (ki hükümetin bunları yerine getirmeye hiç niyeti yok), Macron, bir hesaplaşmaya hazırlanıyor.

Dün, yetkililer Paris genelindeki tüm anıtları kapatır ve dükkanların vitrin camlarına çatışmalara hazırlık olarak tahtalar çakılırken, hükümet sözcüsü Benjamin Griveaux, “sarı yelekliler”e polis katilleri oldukları iftirasını atmak için Le Parisien’e konuştu. Griveaux, “Onlar, kamu düzeninin temsilcilerini öldürme niyetiyle, parçalamak, yakmak, yağmalamak ve saldırmak için geliyorlar,” dedi. Protestoculara, Paris’e gelmemelerini mi söylediği sorulduğunda, “Tavsiyem budur,” yanıtını verdi.

Griveaux, “sarı yelekliler”in polisleri öldürmeyi planladığı suçlamasını destekleyecek hiçbir kanıt sunmadı. Şiddetli polis saldırılarının dört ölüme yol açtığı ve yüzlerce kişiyi yaraladığı üç Cumartesi protestosunun ardından, tek bir polis ölmüş değil. Griveaux, hükümetin “hatalar” yaptığını ve “hükümetin Fransa’nın bazı bölgelerini yüzüstü bıraktığı duygusunu” anlamadığını kabul etti. O, kemer sıkma politikalarına ve zenginler için vergi indirimlerine karşı çıkan işçileri “tembeller” olarak suçlayan Macron’un kibirli göründüğünü de itiraf etti: “Söylediğimiz bazı şeyler incitti. Bunu çok iyi biliyoruz.”

Bununla beraber, Griveaux, Le Parisien’in “kasten panik yaratan” diye adlandırdığı bir tavır benimsemişti ve Paris’teki protestolara katılmama emrine meydan okuyan herkese karşı öldürücü gücün kullanılacağı bir baskının eli kulağında olduğunu ima ediyordu. “Protestolara katılanlar, güvenlik güçlerinin gözaltı yapmasına izin vermiyor,” diye yakınan Griveaux, “Samimi sarı yelekli protestocular, canlı kalkan işlevi görmemeliler,” dedi.

“Hareketten yararlanmaya çalışan [ve] hükümeti devirmek isteyen siyasileşmiş ve radikalleşmiş unsurlar”ı suçlayan Griveaux, kaygı verici bir şekilde, medyayı, baskı sırasında canlı yayın yapmamaları konusunda uyardı: “Televizyon kanallarını sorumlu olmaya ve güvenlik güçlerinin konumunu açığa vurmamak için canlı yayın yapmamaya çağırıyorum.”

İsviçre gazetesi Le Temps, “Fransız generallerin 1961 Cezayir darbesinden beri, [bir Fransız hükümetinden] böyle bir dil duyulmamıştı,” yorumunda bulundu. 1961 darbesine, Fransız halkına desteklenmeyen bir emperyalist savaşı dayatarak Cezayir’deki Fransız sömürgeciliğini sürdürmek için her şeyi göze almış olan aşırı sağcı subaylar önderlik etmişti.

İşçiler ve gençler arasındaki muhalefetin taşmasıyla sersemlemiş durumda olan hükümet, baskısını yüzsüzce savunuyor. İçişleri Bakanı Christophe Castaner, dün, silahlı çevik kuvvet polislerinin Mantes-la-Jolie’deki lise öğrencilerini, sanki vurulmak üzerelermiş gibi diz çökmeye ve plastik kelepçeli ellerini başlarının üstünde tutmaya zorladığını gösteren şok edici bir videoyu savundu. Videodaki polisler, gençlere, “İşte size, hizaya getirme dersi,” diyerek sataşıyorlardı.

Video, sosyal medyada milyonlarca kez izlendi ve şoka ve dehşete yol açtı. Ne var ki Castaner, polis güçlerini pişkince savundu: “Bu, üst araması yapmadan önceki standart uygulamaya uygundur.” Şimdi polis, aleyhine dava açmak için, videoyu çeken kişinin kimliğini tespit etmeye çalışıyor.

Macron hükümetinin, bugün, dünkü histerik tehditlerine göre hareket etmesi durumunda, bu, Sorbonne öğrencilerini savunan işçilere ve gençlere yönelik kanlı polis saldırılarından beri, Fransa’da işçi sınıfı ile en şiddetli karşı karşıya gelişe yol açacaktır. 1968’deki baskı, genel greve yol açmıştı.

Protestoların temelinde yatan artan işçi sınıfı radikalleşmesi, Fransa’nın doğusunda bulunan Commercy’deki “sarı yelek” kolektifinde açık bir şekilde ortaya çıktı. Kolektif, “Fransa genelinde halk meclisleri kurmaya çağıran” bir video yayınladı.

Kolektif, hükümetin, protestoculara, Macron’un görüşebileceği temsilciler belirleme çağrısını reddediyor ve şunları belirtiyordu: “Hükümetin görüşmek için temsilciler istemesi, bizim öfkemizi ve taleplerimizi anlamamaktır. Bu, bizi kontrol edip gömmek içindir. Onlar, sendika önderlikleri gibi, hareketi boğmak amacıyla yozlaştırıp kandırabilecekleri, arabulucular, konuşacak, patlamayı durdurmak için baskı yapacak insanlar arıyorlar.”

Onlar, “sarı yelek” protestolarının, “önemsizlerin ve küçümsenenlerin, tıka basa yiyenlerden, egemenlerden ve paranın iktidarlardan iktidarı geri aldığı yeni bir düzen” çağrısı yaptığını ekliyordu.

Fransa genelinde, Macron anketlerde düşmeye devam ederken, “sarı yelek” protestoları ve öğrencilerin eylemleri artıyor. Ulusal Demiryolları (SNCF) işçileri Cumartesi günü Paris’teki “sarı yelek” gösterilerine katılacakken, Paris bölgesel trenleri, Rennes ve Le Havre toplu taşımaları ve meslek okulları grevde. Rafineri grevlerinin ve “sarı yelek” protestolarının akaryakıt depoları ablukalarının ortasında, Fransa genelinde yüzlerce benzin istasyonunda yakıt tükeniyor. Ulusal Çiftçi Sendikası Federasyonu (FNSEA), üyelerini, önümüzdeki hafta sokaklarda protesto düzenlemeye çağırdı.

Bununla birlikte, Stalinist Genel İşçi Konfederasyonu (CGT) sendikası, hafta sonunda başlama çağrısı yapmış olduğu bir ulusal kamyon şoförleri grevini son dakikada iptal etti. CGT bürokrasisi, “sarı yelekliler”e açık bir şekilde düşman ve daha önce neo-faşistlerin harekete sızdığını söyleyen CGT şefi Philippe Martinez, protestocuları suçlamak için Le Monde’a yeni bir röportaj verdi. Martinez, CGT’nin “sarı yelek” protestocuları ile “bir araya gelmeyeceğini” yeniden vurguladı ve onların arasında “beraber takılamayacağınız insanlar” var dedi.

Lise öğrencileri, Paris, Bordeaux, Nantes, Toulouse, Tours, Montpellier, Lille, Lyon dahil Fransa genelinde kentlerde yüzlerce okulu abluka altına almayı sürdürdüler. Onlara, Paris Üniversitesi’nin, yabancı öğrenciler için harç zammını protesto eden Censier ve Tolbiac kampüslerinde öğrenciler de katıldı. Polis, Lyon-III Üniversitesi’ndeki protestocu öğrencilere şiddetli bir şekilde saldırdı. Fransa Ulusal Öğrenci Sendikası (UNEF), 13 Aralık’ta öğrenim harcı zamlarına karşı bir günlük protesto çağrısı yapıyor.

“Sarı yelek” protestoları, güvenlik güçlerinin görülmemiş biçimde seferber edilmeleri karşısında, Fransa genelindeki kentlerde gerçekleşiyor. Marsilya’nın sağcı bölge başkanı Renaud Muselier dün “Cumhuriyet ayaklanma tehdidi altında” uyarısında bulunan “Marsilya deklarasyonu”nu yayınlarken, yetkililer birden çok protesto yürüyüşüne karşı çok sayıda polis konuşlandırmaya hazırlanıyor. Kuzey Fransa’nın polis şefi, tren istasyonlarını işgal etme ve tüm kenti bloke etme çağrıları Lille’e yayılırken, tüm “sarı yelek” protestolarını yasaklayan görülmemiş bir adım attı.

“Sarı yelek” protestocularının dün bölgesel yönetim merkezini işgal ettiği Lyon’da, yetkililer, “sarı yelekliler”in Cumartesi günü toplanacağı Bellecour meydanını kapatmayı planlıyor. Haberlere göre, protestocular, orada, polisin terör bombacılarını vurup öldürmek için eğitilmiş seçkin saldırı ekiplerinin de aralarında olduğu görülmemiş bir polis yığınağı ile karşılaşacaklar.

Loading