İsrail ordusu, Gazze’deki protestoda dört Filistinliyi öldürdü

30 Mart Cumartesi günü, İsrail kuvvetleri, Gazze’de Filistinli protestoculara ateş açtı. Saldırıda, üçü çocuk dört genç Filistinli öldürülürken, 300’den fazla kişi de hastanelik oldu. Gerçek mermi ile vurulan 60 yaralının beşi kritik durumda; ayrıca dokuz kişinin de durumu ciddi.

Gazze-İsrail sınırında Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü sloganıyla düzenlenen haftalık protestoların birinci yıldönümü gösterisine on binlerce kişi katıldı. Başlangıçta, Filistinlilerin Nakba (Büyük Felaket) Günü olarak andığı, İsrail’in 70. kuruluş yıldönümü olan 15 Mayıs 2018’de sona ermesi planlanan yürüyüşler, Filistinlilerin, ailelerinin 1948-49 ve 1967 savaşlarında sürüldükleri yurtlarına geri dönme hakkını talep ediyor.

Yürüyüşlerde, ayrıca, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı, bu küçük toprak parçasını iki milyon sakini için bir açık hava hapishanesine çeviren ve onları temiz su, sıhhi tesisat ve elektrik gibi en temel gündelik ihtiyaçlardan yoksun bırakan ablukanın kaldırılması da talep ediliyor.

Öldürülenlerden üçü, 17 yaşındaki çocuklar Tamer Abu el-Khair, Bilal Al-Nacar ve Adham’dı. Bu ölümlerle birlikte, İsrail kuvvetlerinin, Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü’nün başlamasından beri Gazze’de öldürdükleri toplam çocuk sayısı 52’ye ulaşmış oldu. Öldürülen dördüncü kişi, Cuma akşamı geç saatlerde, Gazze şehrinin doğusunda, sınır telleri yakınındaki bir protesto sırasında gerçek mermi ile vurulan, 21 yaşındaki Filistinli Muhammed Cihad Saad’dı.

İsrail’in, ordu sözcülerinden Tuğgeneral Ronen Manelis’in “dikkat çekecek derece sakin” olduğunu kabul ettiği gösterilere yönelik acımasız yanıtı buydu. “Ortadoğu’daki en prensip sahibi ordu”nun, protestoların daha az sakin olması durumunda ne yapacağını hayal edin!

Ortadoğu’daki en güçlü askeri kuvvet olan İsrail ordusu (IDF), yoksul ve neredeyse silahsız bir halka saldırıyor ve bunu en alçak şekilde yapıyor; son 11 yıldır bir ekonomik ablukaya, geçim kaynaklarının yok edilmesine ve durmadan tekrarlanan bombardımanlara ve askeri saldırılara katlanan sivilleri katlediyor.

Filistin İnsan Hakları Merkezi’nin ve Al Jazeera’nin topladığı rakamlara göre, IDF, Gazze sınırındaki gösteriler sırasında 266 Filistinliyi vurarak öldürdü ve 16.027’si hastanelik olan 30.398 kişiyi de yaraladı. 6.857 kişi gerçek mühimmatla ve 844 kişi de plastik mermi ile vurulurken, 2.441 kişi göz yaşartıcı gaz soluma tedavisi gördü. IDF, özellikle doktorları ve gazetecileri hedef aldı; iki gazeteciyi öldürüp 347’sini yaraladı; diğer yanda da, öldürülen doktor sayısı 3, yaralı sayısı 665’ti.

İsrail’in Gazze’deki protestolar sırasında yaptıklarını inceleyen BM Bağımsız Soruşturma Komisyonu, bunlar, “savaş suçları ya da insanlığa karşı suç oluşturuyor olabilir” diye belirtiyor ve Gazze, “bir sağlık çalışanı olmak için dünyadaki en tehlikeli yerlerden birisidir,” diye ekliyordu.

Cumartesi günü yağmur altında düzenlenen protestolara, 40.000 dolayında Filistinli katıldı. Bu, Gazze’yi kontrol eden burjuva İslamcı örgüt Hamas’ın bir milyon kişilik protesto çağrısının çok gerisindeydi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çok sayıda yolsuzluk suçlamasıyla ve 9 Nisan’da yapılacak seçimlerde, eski genelkurmay başkanı Benny Gantz’ın önderlik ettiği, üç eski generalin Beyaz ve Mavi seçim ittifakı karşısında olası bir yenilgiyle karşı karşıya bulunuyor. Bu muhalefet, diğer sağcı meslektaşları gibi, daha geniş askeri harekat çağrısı yaparak, Netanyahu’nun Gazze politikasını eleştiriyor.

Netanyahu, çok daha geniş bir katılım olabileceği düşüncesiyle, yedek askerlere çağrı yapmış ve bölgeye ek asker ve tank göndermişti. IDF, gerçek mermi, plastik mermi ve göz yaşartıcı gaz kullanmasının yanı sıra, göstericiler üzerinde yeni türde bir gaz denedi.

Tıbbi Yardım Derneği’nde doktor yardımcısı olan Nizar Abu Amro, konu hakkında Middle East Eye’a şunları söyledi: “Sinir gazı ve tuhaf türde, sarı renkli başka bir göz yaşartıcı gaz kullandılar. İçinde ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyoruz ama garip rahatsızlıklara neden oluyor.” Haberlere göre, söz konusu gaz, ilk kez iki gün önce Gazze’nin güneyindeki Cibaliye’de kullanıldı ve ne olduğunu belirlemek üzere test edildi.

IDF adına konuşan Manelis, şunları söyledi: “Hamas’ın bugün sergilediği itidali, geçtiğimiz yıl boyunca görmemiştik. Turuncu yelekler giyen ve göstericilerin [sınırdaki] tele ulaşmasını engelleyen yüzlerce Hamas personeli vardı. Bu, Hamas üyelerinin olayları kontrol eden ve protestoların ne kadar kızışacağını belirleyen kişiler olduğunu gösteriyor.”

Manelis, İsrail’in, Gazze’ye, önceki hafta Gazze Şeridi’nden atılan rokete karşılık olarak düzenlediği hava saldırılarının, “Hamas’ın, bu tür olayları kabul etmeyeceğimizi ve bunlar olduktan sonra yola öylece devam etmeyeceğimizi anlamasına yol açtığını” ekledi.

İsrailli bir yetkili, başbakanın orduya kapsamlı hazırlıklar yapma emri vermesinin ardından, “sınır teli olayları görece sessizce geçti,” diye konuştu.

Hamas ve tüm Filistinli hizipler, sakinlik çağrısında bulunmuştu. Hamas, protestocuların sınır teline gitmesini engellemek için Gazze’nin İsrail ile 65 kilometrelik sınır bölgesine askeri üniformalar giyen 8.000 kadar güvenlik görevlisi konuşlandırdı. Protestoculara, İsrail’in silahlarından uzak durmaları, görevlilerin emirlerine uymaları, herhangi bir saldırgan eylemden kaçınmaları ve lastik yakmamaları söylendi.

30 Mart günü, İsrail’in Arap kenti Sakhnin’de, 2.000 kadar İsrailli Arap da, Toprak Günü’nün yıldönümünü anmak için gösteri yaptı. İsrail güvenlik güçleri, 30 Mart 1976’da, İsrail’in kuzeyinde Musevi yerleşimleri inşa etmek için Arapların topraklarına el konulmasını protesto eden altı İsrailli Arap’ı vurarak öldürmüştü.

Protestolar, İsrail’in, Gazze’den fırlatılan ve İsrail’de bir eve hasar veren bir rokete misilleme olarak Gazze geneline düzenlediği hava saldırılarından birkaç gün sonra gerçekleşti. Hem Hamas hem de İslami Cihat örgütü, söz konusu füze saldırısının sorumluluğunu reddetmişti. İsrail, bir başka toplu cezalandırma eylemi olarak, Gazze’ye girişleri kapattı ve balık tutmaya giden Filistinli balıkçıları zorla geri döndürdü.

Mısır, İsrail ile Hamas arasında bir ateşkese arabuluculuk etmeye çalışıyor. Haberlere göre, İsrail, roket atışının sona erdirilmesi karşılığında, istihdam, balıkçılık, elektrik ve Katar’dan gelen yardımlar üzerindeki kısıtlamaları gevşetmeyi kabul etti. Netanyahu, Mayıs ayında Tel Aviv’de düzenlenecek olan Eurovision şarkı yarışması öncesinde silahlı çatışmalarda bir tırmanma olmasından kaçınmak istiyor.

Bununla birlikte, Netanyahu’nun seçimdeki rakiplerinin tamamı ona sağdan saldırıyor ve intikam istiyorlar. Yeni Sağ partisinin önderleri ve Netanyahu’nun Likud partisi önderliğindeki koalisyonda bakan olan Naftali Bennett ile Ayelet Şaked, uzun vadeli bir ateşkes anlaşmasına karşı oy kullanma sözü verdiler. Bennett, “İsrailliler aşağılanmış hissediyor” ve Hamas önderleri Sinvar ile Haniye “İsrail’in onları ortadan kaldıracağından hiç korkmadan, zaferi kutluyor,” dedi ve ekledi: “Bu, caydırıcılık yaratmaz.” Bennet, Sinvar’ın uzun süre önce ortadan kaldırılmış olması gerektiğini söyledi.

Onlar, Başkan Donald Trump’ın, İsrail’in Suriye’deki Golan Tepeleri’ni yasadışı ilhakını resmen tanıdıklarına ilişkin duyurusu eliyle cesaretlendirilmiş hissediyorlar. ABD’nin bu adımı, en azından bir dereceye kadar, yaklaşan seçimlerde sağcı müttefiki Netanyahu’yu desteklemeyi amaçlıyordu.

Bu adım, İsrail ordusunun Gazze’deki Filistinlilere karşı askeri saldırısını körüklemekle kalmayacak; Batı Şeria’da El Fetih’in önderliğindeki Filistin Yönetimi ile gerilimleri de tırmandıracaktır. Bu yılın başından beri, Batı Şeria’da, 10’u sadece Mart ayında olmak üzere 16 Filistinli, İsrail askerleri ya da yerleşimciler tarafından öldürüldü.

Trump’ın Netanyahu’ya ve faşizan ortaklarına verdiği destek, Siyonist yerleşimlerin genişlemesini ve yenilerinin yaratılmasını hızlandıracak, Filistinlilerin Doğu Kudüs’ten etnik olarak temizlenmesini tırmandıracak ve işgal altındaki Batı Şeria’nın yüzde 60’ını oluşturan, C bölgesi olarak bilinen Filistin topraklarının açıkça ilhak edilmesini onaylayacaktır.

Trump’ın, onların “Büyük İsrail” adlı yayılmacı projeyi gerçekleştirmeye çalışmalarına destek vermesi, ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki askeri müdahalesini tırmandırma; özellikle de, Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de art arda uğradığı bozgunlardan sonra İran’ın etkisini zayıflatma yönündeki daha kapsamlı hedefleriyle bağlantılıdır. Trump’ın Sünni müttefikleri Suudi Arabistan ile Körfez devletlerinin, İsrail’in Filistinlilere karşı öldürücü ve canice eylemleri karşısındaki sağır edici sessizliği, bunu yalnızca doğrulamaya hizmet etmektedir.

Loading