2019 Anzak Günü: Avustralya halkının savaşa koşullandırılması

Avustralya Başbakanı Scott Morrison ve İşçi Partisi önderi Bill Shorten, 18 Mayıs federal seçim kampanyasının ortasında düzenlenen yıllık Anzak Günü törenlerini, gerici yurtseverlikten ve militarizmden ibaret olan “Anzak ruhu”na bağlılık yemini etmek için kullandılar. Her iki büyük şirket partisi de, ABD’nin Çin’e ve Rusya’ya karşı savaş yönelimini hızlandırmaya adanmıştır.

Anzak Günü, 25 Nisan 1915’te, I. Dünya Savaşı sırasında, Avustralya, Yeni Zelanda, Fransa ve Britanya birliklerinin Türkiye’nin Gelibolu Koyu’nu istila etmesini kutsamakta ve Avustralya’nın geçtiğimiz 100 yılda katıldığı tüm emperyalist savaşları yüceltmek için kullanılmaktadır. Medya ve siyaset kurumu, bunu, neredeyse dinsel bir olaya çevirmiş durumda; buna yönelik her türlü eleştiri, hainliğe eşdeğer muamele görüyor.

Morrision ve Shorten, tüm seçim saldırısı reklamlarını ve siyasi açıklamaları askıya alarak o gün için bir “ateşkes” çağrısı yaptılar ve Anzakların militarizm geleneklerini övmek üzere bir araya geldiler.

Her iki önder de, “düşenler”e taziyelerini sundular. Bu, emperyalist savaşlar yüzyılının dehşetini ve barbarlığını gizlemek için kullanılan bir ifadedir. Onlar, özellikle gençleri, gazilerin “kendini düşünmeyen fedakarlığı”na saygı göstermeye ve aynısını yapmaya hazırlanmaya çağırdılar.

Diğer politikacılar da, Avustralya silahlı kuvvetlerinin “demokrasiyi” ve “özgürlüğü” savunmak için savaştığı yalanına uygun hareket ettiler. Bu, apaçık bir yalandır. Avustralyalı askerler, karlar, hammaddeler ve pazarlar uğruna kanlı mücadelede büyük güçlerin (önce Britanya’nın; sonra ABD’nin) küçük ortakları olarak öldürmeye ve ölmeye gönderildiler.

Avustralya’nın I. Dünya Savaşı’nda Britanya İmparatorluğu’nu savunması, Almanya’nın Güney Batı Pasifik’teki sömürge topraklarını ele geçirme yönündeki uzun süreli emperyalist emelleri ile bağlantılıydı. II. Dünya Savaşı’nda ABD ile işbirliği yapması da, Japonya’nın yayılmacı emellerini engellemek ve Avustralya’nın Asya-Pasifik’teki etkisini genişletmek içindi. Canberra'nın geçtiğimiz 50 yılda ABD önderliğindeki her savaşa (Kore’den Vietnam’a ve Afganistan’da devam eden işgale ve Irak’a yönelik istilalara) dahil olması, Avustralya kapitalizminin Asya’daki ve dünya genelindeki ekonomik ve jeostratejik çıkarlarını ilerletmek içindi.

Morrision ve Shorten, Anzak Günü’nde, Avustralya’nın kuzeyindeki Townsville ile Darwin’de bulunan askeri üslerdeki askerlere ayrı ayrı hitap ettiler. Bu üsler, Washington’ın Çin’e karşı savaş planının cephe hattındadır. Morrision, Darwin’de bulunan ABD Deniz Piyadeleri’nin sayısının, İşçi Partili Başbakan Julia Gillard ile ABD Başkanı Obama’nın 2011’de yaptığı anlaşmanın parçası olarak, Temmuz’da 2.500’e ulaşacak olmasıyla övündü.

Seçim kampanyası sırasında, Liberal-Ulusal Koalisyon, İşçi Partisi ve Yeşiller, hepsi, ABD önderliğinde Çin’e karşı ilerlemiş savaş hazırlıkları hakkında bir sessizlik komplosuna bağlı kaldılar. Onların tamamı, bu konu hakkındaki herhangi bir tartışmanın, işçiler ve gençler arasında var olan savaş karşıtı köklü duyarlılığı harekete geçireceğinden korkuyor.

Bu savaş yanlısı partiler, ABD ile askeri ittifaka bağlıdır. Yeşiller tarafından desteklenen İşçi Partisi, Obama’nın Çin’e karşı saldırgan “Asya’ya dönüş”üne dahil olmuştu. Bu, ABD’nin, Hint-Pasifik genelinde büyük bir askeri yığınak yapmasını içeriyordu. Daha sonraki Koalisyon hükümetleri, Trump yönetimi Pekin ile cepheleşmeyi yoğunlaştırırken, bu taahhüde bağlı kaldılar.

Pentagon, Avustralya’yı, Çin ile herhangi bir savaş durumunda, asli bir operasyon üssü olarak görmektedir. Özellikle de, Orta Avustralya’daki Pine Gap’te bulunan ana casusluk ve iletişim üssü büyük önem taşımaktadır. Avustralya, ABD önderliğindeki “Beş Göz” istihbarat ağının parçasıdır. Hükümetler sosyal yardım, sağlık ve eğitim için para olmadığını açıklarken, bu yıl, ABD kuvvetleri ile karşılıklı çalışabilirliği arttırmak için askeri donanıma 37 milyar dolardan fazla harcama yapılacak.

Medya ve politikacılar, geçtiğimiz iki yıldır, Çin’in Avustralya politikasına “müdahalesi”ne karşı histerik bir kampanyayı kışkırtıyorlar. Bu yolla, “yabancı müdahalesi”ne karşı görülmemiş seviyede sert yasalara zemin hazırlandı. Bu kampanya, halkı Çin ile savaşa koşullandırmayı ve her türlü eleştiriyi ve muhalefeti bastırmanın araçlarını oluşturmayı amaçlıyor.

Bu, silahlı kuvvetlerin eski komutanı Peter Cosgrove’nin, olağanüstü durumlarda geniş kapsamlı “ihtiyat yetkileri”ne sahip olan genel vali olarak atanmasıyla örneklenen, toplumun ürpertici biçimde askerileştirilmesinin ortasında meydana geliyor. Aynı zamanda, orduyu iç krizlerin üstesinden gelmek üzere seferber edebilmek için, askeri yardım yetkileri devreye sokuluyor.

Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP), dünyanın yıkıcı bir küresel çatışmanın eşiğinde olduğu uyarısında bulunan tek partidir.

Geçtiğimiz yıl, Trump yönetimi, Kuzey Kore’yi ve İran’ı tehdit etti ve yeni bir nükleer silahlanma yarışını harekete geçirecek şekilde, nükleer silah antlaşmalarından çekildi. Pentagon, Rusya’ya ve Çin’e karşı nükleer silah kullanımını içeren “topyekün savaş” planlarını özetleyen belgeler yayınladı.

Savaşa doğru bu baş aşağı gidiş, yalnızca, uluslararası işçi sınıfının, kapitalist sisteme ve savaşın temel nedeni olan köhne ulus devlet sistemine son vermek için sosyalist ve savaş karşıtı bir politika temelinde birleşmiş hareketi eliyle önlenebilir.

Avustralya’daki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin ve onun Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’ndeki (DEUK) kardeş partilerinin uğruna mücadele ettiği perspektif budur. Almanya’da da, SEP, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aynı politikalar için kampanya yürütüyor.

Savaşa karşı mücadele, DEUK’un 4 Mayıs’taki yıllık Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nın merkezinde olacak. Militarizme ve savaşa karşı mücadele etmek için bir yol arayan işçiler ve gençler, toplantı için buradan kayıt olmalı, SEP ile bağlantı kurmalı ve seçim kampanyasına katılmalılar.

Sosyalist Eşitlik Partisi adına James Cogan tarafından yetki verildi, Suite 906, 185 Elizabeth Street, Sydney, NSW, 2000

Loading