Sağlık durumu kötüleşen Assange, Belmarsh Cezaevi revirine nakledildi

WikiLeaks, 29 Mayıs günü, kurucusu Julian Assange’ın Britanya’daki Belmarsh Cezaevi’nin revirine nakledildiğini doğrulayan bir açıklama yaptı. Açıklamada, “yayıncımızın sağlık durumu hakkında ciddi kaygı duyuyoruz” deniyordu.

“Belmarsh’ta geçirdiği yedi haftada, sağlık durumu kötüleşti ve önemli ölçüde kilo kaybetti. Cezaevi yetkililerinin Assange’ı revire nakletme kararı, durumu özetliyor.”

Bu açıklama, tüm demokratik hak savunucuları tarafından bir alarm olarak görülmelidir. Yetkililerin Assange’ı Britanya’nın Guantanamo’su olarak adlandırılan maksimum güvenlikli bir tesiste alıkoyması, ABD hükümetinin ve müttefiklerinin WikiLeaks’in kurucusunu fiziksel ve psikolojik olarak ortadan kaldırmayı amaçlayan sekiz yıllık operasyonlarının bir devamını oluşturmaktadır.

Bu, Assange’ın temel yasal ve insan haklarından mahrum bırakılması sürecinin bir parçasıdır. Bununla, WikiLeaks’in, savaş suçlarını, toplu gözetleme faaliyetlerini ve küresel diplomatik komploları ifşa etmesi nedeniyle Assange’a ABD Casusluk Yasası üzerinden getirilen görülmemiş suçlamalara karşı savunma yapmasının engellenmesi amaçlanıyor.

Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) ve tüm dünyadaki Sosyalist Eşitlik Partileri, Assange’ın hapishaneden derhal serbest bırakılmasını talep ediyor.

WikiLeaks’in kurucusu, kendisi, meslektaşları ve avukatları tarafından seçilen doktorların sağlayacağı en iyi tıbbi bakımın bulunduğu bir hastaneye götürülmeli ve sağlığını geri kazanıp tamamen iyileşmesine olanak tanınmalıdır.

Assange’a yönelik zulme ortak olan herkes, Assange’ın hastalığından tamamen sorumludur ve ona bir şey olması durumunda hukuken sorumlu tutulmalıdır.

Assange’ın serbest kalmasını sağlamak için, işçilerin, öğrencilerin, gençlerin ve temel hak savunucularının en geniş seferberliği gerekiyor.

WikiLeaks’in yazı işleri sorumlusu Kristinn Hrafnsson, dün şöyle yazdı: “Halkın protestolarını dile getirmesi gerekiyor; tarihe bu kara lekeyi bırakmak üzere görevlerini kötüye kullananlar onların politikacıları, mahkemeleri, polisleri ve hapishaneleri. Şimdi bu utancı gidermek için lütfen harekete geçin.”

Assange’ın sağlık durumundaki krizin ciddiyeti, Salı günü, onun İsveçli avukatlarından biri olan Per Samuelson tarafından açıklanmıştı.

Samuelson, Reuters’a ve İskandinav medyasına, Assange çok hasta olduğu için, onunla Cuma günü görüşemediğini söyledi. Assange’ın sağlık durumundaki kötüleşme, geçtiğimiz Perşembe günü, ABD’nin 170 yıla kadar hapis cezası getiren 17 ek suçlama açıklaması ile aynı zamanda gerçekleşti.

Assange avukatları ile görüşemiyor olmasına rağmen, bu hafta, İsveç’teki bir bölge mahkemesi, düzmece cinsel istismar iddiaları üzerine 3 Haziran’da yapılacak olan duruşmanın Assange’ın durumu iyileşene kadar ertelenmesi talebini reddetti ve ona aleyhine çıkarılan tutuklama kararının İngilizce bir kopyası verildi.

Bu karar, WikiLeaks’in kurucusuna karşı gerçekleştirilen siyasal ve yasal kan davasındaki en son adımdır. Bu, İsveç’in yeniden açtığı “hazırlık soruşturması”nın, Assange’ın ABD’ye iade edilmesine karşı savunmasını engellemeyi, adını karalamayı ve bir Amerikan hapishanesine gönderilmesi için alternatif bir rota sağlamayı amaçladığını göstermektedir.

Assange, 11 Nisan’da, Britanya polisi tarafından Ekvador’un Londra büyükelçiliğinden çıkarılıp gözaltına alınmasından sadece birkaç saat sonra, kefalet suçlamaları üzerinden 50 hafta hapse mahkum edilmesinin ardından Belmarsh’a gönderilmişti.

Britanyalı yargıç, kefalet şartlarını ihlal suçunun, Assange’ın kefalet paralarını alma hakkını kaybetmesinin, yıllarca büyükelçilikte hapis kalmasının ve İsveç’in soruşturmaya 2017’de son vermesinin sonucunda yıllar önce etkin biçimde karara bağlanmış olduğu gerçeğini görmezden geldi.

Assange, suçun hafifliğine rağmen, tutuklular için en üst güvenlik sınıflandırmasına yerleştirildi ve ağır tecride tabi tutuldu.

Assange, geçtiğimiz hafta bağımsız gazeteci Gordon Dimmack’e gönderdiği mektupta, ayda sadece iki kez ziyarete izin verildiğini, telefon görüşmelerinde sıkı kısıtlamalar olduğunu ve savunmasını hazırlamak için gerekli olan internete, bilgisayara ya da kütüphaneye erişiminin olmadığını açıklamıştı.

Sert koşullarıyla ünlü Belmarsh’ta, genellikle, en ciddi cinayet ve terör suçlarından hüküm giyen mahkumlar tutuluyor.

Cezaevleri Başmüfettişi’nin 2009 yılındaki raporu, tutuklulara karşı “son derece çok” miktarda güç kullanımı olduğunu belirtiyordu. Çok sayıda tutuklu, hapishane görevlileri tarafından tehdit edildiklerini ve sindirildiklerini bildirmişti. Başmüfettişin 2018 yılındaki raporu, tesiste tavsiye edilmiş olan birçok “iyileştirme”nin yerine getirilmediğini ve birçok alanda, “son seferkinden daha kötü sonuçlarla” karşılaştıklarını ifade ediyordu.

Assange’ın hapse atılması, Ekvador büyükelçiliğinde yedi yıl geçirmesinin ardından geliyor. Birleşmiş Milletler kurulları, Britanya’nın onu büyükelçilikten ayrılması durumunda tutuklama tehditlerinin ve ABD’ye iade edilme olasılığının bir sonucu olarak, Assange’ın keyfi olarak alıkonulduğuna hükmetmişlerdi.

Assange, bu süreçte, doğrudan gün ışığına erişimden yoksun bırakıldı. Britanya’nın büyükelçiliği kuşatması, gerekli tıbbi bakıma erişmesini engelledi ve ciddi sağlık sorunlarına yol açtı. Bunlar arasında, diş apsesi, donmuş omuz ve inatçı öksürük bulunuyor.

Ocak 2018’de Assange’ı muayene eden iki doktor, şu uyarıda bulunmuştu: “Mesleki fikrimize göre, Assange’ın devam eden hapsi, fiziksel ve ruhsal açıdan onun için tehlike yaratıyor ve insan haklarının açık bir ihlalini oluşturuyor.” Britanyalı yetkililer, doktorların Assange’ın bir hastaneye güvenli geçişinin sağlanması çağrılarını reddettiler.

Büyükelçilikteki hapsinin son yılında, Mart 2018’den itibaren, Assange’ın dış dünya ile iletişimi kesildi ve ziyaretçi kabul etme hakkından neredeyse tamamen mahrum bırakıldı. ABD hükümetinin emriyle hareket eden Ekvadorlu yetkililer, büyükelçilik binasını fiilen bir CIA hapishanesine dönüştürdüler; Assange’ı hücre hapsi koşullarında tuttular ve ABD istihbarat kurumları adına her hareketini gözetlediler.

Assange’ın içinde bulunduğu kötü durum, tüm dünyada hükümetlerin otoriter rejimlere ve polis devleti önlemlerine yönelmesinin en keskin ifadesidir.

Bu durumdan, çok sayıda siyasi güç sorumlu. Elebaşları, WikiLeaks’in kurucusunu dünya halklarına karşı işledikleri suçları ortaya çıkardığı için acımasızca kovalayan, ABD’deki Demokratlar, Cumhuriyetçiler ve siyaset kurumudur.

İsveç’teki hükümetler de, onu özgürlüğünden yoksun bırakacak bir bahane sağlayarak, uydurma cinsel istismar iddiaları üzerinden Assange’a komplo kurmuştur. Britanya’daki Muhafazakar hükümetler ve İşçi Partisi muhalefeti, BM’nin Assange’ın siyasi sığınmacı olarak statüsünü destekleyen kararlarını kabul etmemiş ve onu ABD’ye iade etmeye olanak sağlamak üzere tutuklamadan önce yıllarca keyfi olarak alıkoymuştur.

Assnage’a yönelik saldırılar, 2010’dan bu yana gelen bütün Avustralya hükümetlerinin (hem İşçi Partisi hem Liberal-Ulusal) aktif desteği olmadan gerçekleştirilemezdi. Bu hükümetlerin hepsi, Avustralya yurttaşı bir gazeteci olan Assange’ı savunmayı reddetmiş ve ona karşı ABD’nin önderlik ettiği kan davasına katılmıştır.

Assange’a durmadan iftira atan, karşı karşıya olduğu tehditleri önemsiz gibi gösteren ve ona zulmeden devletlerle işbirliği yapan şirket medyası, utanç verici bir rol oynamıştır. Bir zamanlar Assange’ı savunma iddiasında olan sendikalar ve sahte sol dahil çok sayıda örgüt de, emperyalist savaşa ve baskıya desteklerinin işareti olarak Assange’ı terk etmiştir.

Assange’ı savunabilecek tek toplumsal güç, uluslararası işçi sınıfıdır. Eşitsizliğe, kemer sıkmaya ve savaşa karşı kitlesel mücadelelere itilmekte olan milyonlarca işçi, Assange’ı haklı olarak bir kahraman olarak görüyor. Assange’ın hastalığı, bu kitlelerin harekete geçirilmesinin aciliyetini vurgulamaktadır. Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS), işçileri ve gençleri, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin ve şubelerinin Assange’ın derhal ve koşulsuzca serbest bırakılması için yürüttüğü kampanyayı desteklemeye çağırıyor.

Loading