Trump ABD’nin Suriye’den çekilmesinde ısrarcı

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki YPG milislerine yönelik saldırısı ikinci haftasına girerken, ABD Başkanı Donald Trump, ABD askeri kuvvetlerini Türkiye-Suriye sınırından geri çekme kararını kavgacı bir şekilde savunan bir konuşma yaptı.

ABD’yi ziyaret eden İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile birlikte katıldığı basın toplantısında konuşan Trump, Pentagon’un IŞİD’e karşı sözde savaşı sırasında vekil kara gücü işlevi gören ve tahminen 11.000 kayıp veren YPG’den ilgisizce söz ederken, Türkiye’nin Suriye istilasının “bizimle bir ilgisi yok” dedi.

“Eğer Türkiye Suriye’ye giriyorsa, bu Türkiye ile Suriye arasında. Bizim sorunumuz değil,” diyen Trump, ”Orada oynayabilecekleri çok kum var,” diye ekledi.

Trump, tekrar tekrar, Kürtler “melek değil” dedi ve onlara ABD adına savaşmaları için “birçok para ödendi” diye ekledi. Aynı anda, Ankara’nın onlarca yıldır bastırma savaşı yürüttüğü Türkiye’deki Kürt ayrılıkçı örgüt PKK’yi de, “birçok açıdan, terör ve terörist tehdit bakımından IŞİD’den daha kötü” olmakla suçladı.

Bu açıklamalar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Suriye istilası için sunduğu gerekçeleri tekrarlıyordu. Ankara, bunu, PKK’nin Suriye kolu olarak sınıflandırdığı YPG’ye karşı bir terörle mücadele harekatı olarak niteliyor.

Trump, geçtiğimiz hafta yaptıkları telefon görüşmesi sırasında Erdoğan’a istila için “yeşil ışık” yakıp yakmadığıyla ilgili bir soruyu, ABC’nin Beyaz Saray muhabiriyle kanalın yanlış bir videoyu yayımlaması hakkında alay ederek bir kenara itti. ABC, Türkiye’nin Suriye’deki bir Kürt köyüne yönelik saldırısını gösterdiğini iddia ederek, Kentucky’deki bir atış alanında çekilen bir videoyu yayımlamıştı.

ABD başkanı, Başkan Yardımcısı Mike Pence ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun bir ateşkes anlaşması sağlamayı amaçlayan görüşmeler için Ankara’ya varmak üzere olduğu sırada, eylemlerini popülist ve milliyetçi bir dille savundu ve Washington’ın Ortadoğu’daki ve Orta Asya’daki “ebedi savaşları”nı sona erdirmeye dair kampanya sözünü tuttuğunu söyledi.

Erdoğan önce Trump’tan başka kimseyle görüşmeyeceğini söylemiş ve herhangi bir ateşkesi ya da aracı üzerinden sağlanacak anlaşmayı, Türkiye’nin “teröristler” ile asla pazarlık yapmayacağını ilan ederek reddetmişti. Ancak daha sonra hükümet, Erdoğan’ın Pence ile görüşeceğini duyurdu.

Ankara ile Washington arasındaki, 2016’da ABD’nin örtülü desteğini alan askeri darbeden bu yana ve Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alma kararından sonra kötüleşen ilişkiler, ABD’nin kuzey Suriye’deki müdahaleye karşılık olarak Türk yetkililere yaptırım uygulaması, Türkiye’den gelen çeliğe yeniden gümrük vergisi koyması ve bir ticaret anlaşması görüşmelerini durdurmasıyla daha da bozulmuş durumda.

Trump yönetimi, ABD askerlerinin çekilmesi konusunda sergilenen iki parti destekli taşkınlığa cevaben sınırlı adımlar attı. Hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin protestoda bulunan büyük kısmı, ABD’nin Kürtlere “ihanet” ettiğini ifade etti ve sivillerin öldürülmesi ve çatışmadan kaçmak zorunda kalan yaklaşık 160.000 insanın yerinden edilmesi üzerine insani kaygılar dile getirdi.

ABD’nin askeri varlığının devam etmesi yönündeki bu insani savlar sinizm ve ikiyüzlülük kokmaktadır. Şu anda Türkiye-Suriye sınırında akan kan, ABD’nin bölgede milyonlarca yaşama mal olan ve bütün toplumları mahveden onlarca yıllık savaşlarının yan ürünüdür. Bu savları ileri sürenler, CIA’in kışkırttığı ve milyonlarca insanı sığınmacı haline getirirken yaklaşık yarım milyon Suriyeliyi öldüren rejim değişikliği savaşının devam etmesini ve tırmanmasını destekliyorlar.

Kongre önderleriyle Çarşamba günü öğleden sonra düzenlenen bir Beyaz Saray toplantısı, söylendiğine göre Trump’ın Demokratlara “[Suriye’de] komünistler var ve sizler bundan hoşlanıyor olabilirsiniz,” deyip, Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi’yi bir “üçüncü sınıf politikacı” olarak adlandırmasının ardından anlaşmazlıkla sona erdi. Toplantı, Temsilciler Meclisi’nin askerlerin çekilmesini “ABD hükümetinin Suriye, İran ve Rusya dahil düşmanları yararına” olarak kınayan bir kararı 354’e karşı 60 oyla kabul etmesinden kısa süre sonra yapılmıştı.

Trump’ın eylemlerine, genellikle ağzı sıkı olan özel kuvvetler dahil olmak üzere ordu içinden de eleştiriler geldi. ABD Ordusu Derneği’nin bir konferansında konuşan Kara Kuvvetleri Bakanı Ryan McCarthy, “Belli ki itaatsizlik istemiyorsun ama onların da fikirleri olmalı,” diyerek eleştiri olduğunu kabul etti.

Suriye üzerine çıkan siyasi ateş fırtınası, ABD egemen çevreleri içinde dış politikanın stratejik yönelimi üzerine şiddetli mücadeleden kaynaklanmaktadır.

Trump’ın siyaset kurumu içindeki eleştirmenleri, yönetimin özellikle Suriye’de daha saldırgan bir duruş benimsememesinde dışa vurulan, Trump’ın Rusya’ya yönelik yetersiz derece savaşçı tutumu olarak gördükleri politikaya karşı çıkıyorlar. Trump ve müttefikleri, savaş karşıtı yaygın duyarlılığa demagojik söylemlerle başvururken, Suriye’deki çatışmayı, dikkati başlıca stratejik hedefleri olan Çin ile savaş hazırlıklarından başka yöne çeviren bir şey olarak görüyorlar.

Washington’daki karşılıklı suçlamalar, Rusya’nın ve Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı Suriye Arap Ordusu’nun, Fırat Nehri’nin batısında ve Türkiye sınırı yakınlarında bulunan stratejik açıdan önemli Menbiç’teki ABD Özel Kuvvetleri’nin terk ettiği mevzilere hızla ilerlemesiyle birlikte tırmandı.

Bu konuşlanma, Suriyeli Kürt önderliği ile Esad hükümetinin Türkiye’nin saldırısına karşı güçlerini birleştirme konusunda bir anlaşmaya vardığının duyurulmasının ardından geliyor. Suriye ordusu, aynı zamanda, Türkiye sınırının hemen güneyinde bulunan Kobani kentine ve IŞİD’in eski “başkenti” Rakka’ya girmiş durumda. Rakka, binlerce sivilin ölümüne yol açan ABD hava saldırılarıyla enkaz haline getirilmişti. Hükümet birlikleri bu alanlara dört yılı aşkın süredir giremiyordu.

Trump eski Savunma Bakanı James Mattis’in istifasına yol açan bir politika olan ABD güçlerinin Suriye’den tamamen çekilmesi çağrısını tekrar tekrar yinelerken, Pentagon çekilmeden caydırmayı başardı. Pentagon, Suriye hükümetini bölgedeki petrol ve doğalgaz sahalarına erişimden mahrum bırakıp rejim değişikliği savaşını sürdürürken, hem Rusya’nın hem de İran’ın etkisine karşı koyma amacıyla kuzey Suriye’de kalıcı bir varlık oluşturmaya çalışıyordu.

ABD askerleri Türkiye-Suriye sınırından çekilmiş olsa da, Suriye’den tamamen çekilip çekilmedikleri kesinlikle net değil. Yönetim yetkilileri, ABD askerlerinin Suriye’nin hem Irak hem Ürdün ile güney sınırını birleştiği stratejik sınır geçişini yasadışı bir şekilde işgal ettikleri El Tanf’taki üste kalmaya devam edeceklerini belirttiler. ABD özel kuvvetleri, üssü aynı zamanda Esad hükümetini devirmeye çalışan sözde “asiler”i eğitmek için kullanıyor.

Moskova da, Washington gibi, Türkiye’nin istilasına yönelik muğlak bir tutum benimsemiş durumda. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ve Suriye hükümetleri arasında yakın işbirliği çağrısı yaparken, Türkiye’nin “sınırlarını koruma hakkı”na destek ifade etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, tüm yabancı kuvvetlerin Suriye topraklarından çekilmesi çağrısı yaptı.

ABD bir ateşkes çağrısı yaparken bile, Washington, BM Güvenlik Konseyi’nin Avrupa Birliği üyeleri (Almanya, Fransa ve Britanya dahil) tarafından sunulan ve Ankara’nın askeri harekatını durdurmasını talep eden bir önergeyi etkisiz hale getirme konusunda Moskova’ya katıldı.

Rusya’nın Suriye özel temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Türk ve Suriyeli yetkililerin “tek kelimeyle kabul edilemez olacak” çatışmalardan kaçınmak için sürekli temas halinde olduklarını söyledi.

Yine de, Ankara’nın müdahalesindeki hücum kıtaları olarak kullanılan Türkiye destekli Suriyeli İslamcı milislerin topçu atışı sonucunda Ayn İsa kasabası yakınlarındaki iki Suriye askerinin öldüğü bildirildi.

Türkiye, Rusya, Suriye ve ABD orduları ile Kürt ve İslamcı milislerin sınır bölgesi içinde hareket halinde olması nedeniyle, kontrolden çıkacak ve bölgesel, hatta küresel bir çatışmayı tutuşturacak bir askeri çatışma tehlikesi hiç olmadığı kadar olasıdır.

Loading