Myanmar’da işçiler askeri diktatörlüğe karşı genel grev düzenledi

Myanmar’da askeri cuntaya karşı gösteriler, 20 Şubat Cumartesi günü Mandalay’da iki protestocunun öldürülmesinin ardından, Pazartesi günü muhalefetin protestolar ve grevler biçiminde yoğun bir şekilde yükselmesi ile birlikte devam etti. 24 Şubat Çarşamba günü gösterici grupları Tayland ve Endonezya büyükelçiliklerinin önünde toplanırken, ülkenin çeşitli etnik azınlıklarından gruplar Yangon sokaklarında protesto düzenledi.

İnsanlar, Tin Htut Hein’in 24 Şubat 2021 Çarşamba günü Yangon, Myanmar’daki cenazesi sırasında direnişin üç parmaklı selamını gösteriyor. Yetkililerin hapishaneden salıverilen suçluları, korku yaymak ve şiddet eylemleri yapmak için kullandığı korkusuyla kurulan bir mahalle izleme grubunun gönüllü muhafızı olarak görev yapmakta olan Tin Htut Hein, 20 Şubat 2021 Cumartesi günü belirsiz koşullarda vurularak öldürüldü. (AP Fotoğrafı)

İşçilerin Pazartesi günü yaptığı genel grev, ordunun 1 Şubat’ta iktidarı ele geçirmesine karşı siyasi muhalefetin kapsamını ve derinliğini çarpıcı biçimde gösterdi. Çok sayıda haber kaynağının yanı sıra, protestoya önderlik eden, gevşek biçimde örgütlenmiş bir grup olan Sivil İtaatsizlik Hareketi (CDM), Twitter hesabından ülke çapında milyonlarca kişinin gösterilere ve grevlere katıldığını duyurdu.

Askeri cunta tarafından uygulanan sıkı medya sansürü nedeniyle, grevlerin tam ölçeği ve bileşimi belirsiz durumda. Ancak gerçekleştiği tarihe atıfta bulunarak “22222 [veya Beş İkili] Halk ayaklanması” olarak adlandırılan protestoların darbeden bu yana en büyük protesto olduğu açık.

Doktorlardan, memurlara, banka çalışanlarından, süpermarket işçilerine ve petrol sondaj kulesi operatörlerine kadar işçi sınıfının geniş kesimlerinin cuntaya karşı mücadeleye katılıyor olması önemlidir.

Grev, Cumartesi günü Mandalay’daki grevci tersane işçileri ve göstericilere yönelik kanlı bir devlet baskını sonrasında düzenlendi. Polis ve askeri güçler, protestocu kalabalığın üzerine ateş açarak, aralarında 16 yaşındaki bir çocuğun da bulunduğu iki kişiyi öldürdü ve yaklaşık 30 kişiyi yaraladı.

Yetkililer, Pazartesi günkü greve hazırlık olarak, Myanmar kentlerinde dış müdahale çağrısında bulunan bazı protestocuların büyükelçilikler gibi toplanma noktası haline gelen stratejik noktalara barikatlar ve dikenli teller inşa ettiler. Şehir merkezindeki çatılara keskin nişancılar konuşlandırılırken, sokaklarda zırhlı araçlar devriye geziyordu.

Kentsel ve bölgesel merkezlerde bulunan pazarlar, restoranlar, mağazalar ve yol kenarı satıcıları kapandıklarını duyurdu. KFC ve dağıtım hizmeti Foodpanda gibi uluslararası zincirler de kapandı. Güneydoğu Asya araç çağırma şirketi Grab, teslimat hizmetlerini durdurdu.

Frontier Myanmar’ın haberine göre, ticari faaliyetlerin CDM hareketi tarafından giderek daha fazla felç edildiği ülkenin en büyük şehri Yangon’da, Sule, Hledan ve Myaynigone bölgelerinin sokaklarını büyük kalabalıklar doldurdu. İnsanlar, “Ofise gitme, bırak!” benzeri sloganlar attılar.

İşkollarındaki yüz binlerce kişinin seferber edilmesi ve grevlerin geniş kapsamı nedeniyle, en büyük ikinci şehir olan Mandalay’da hayat durma noktasına geldi. Myitkina, Hpaan, Pyinmana, Dawei ve Bhamo gibi küçük kasabalarda da benzer şekilde büyük gösteriler düzenlendi.

Sağlık emekçileri, kuruluşundan bu yana CDM’nin önemli bir kesimini oluşturuyor ve Myanmar’daki devlet hastanelerinin yaklaşık üçte biri artık çalışmıyor. Salı günü itibarıyla, Yangon şehrinin en iyi donanımlı tıbbi tesisi olan Yangon Genel Hastanesi’nin Acil Servisi tamamen terk edildi. Hareketin safına geçen doktorlar ve hemşireler, devlet hastanelerinin yerine, ülke çapında ücretsiz tıp klinikleri kurdular.

Gün boyunca polisin tepkisi büyük kalabalıklar karşısında nispeten sessiz olsa da, bazı durumlarda toplananları dağıtmak için şiddet kullandı. Düzgün nizamda dizilen bir zırhlı polis alayı, Shwedagon Pagoda yakınlarında protestoları dağıtma girişiminde bulundu. Protestocular geri çekilirken, yakındaki yolcular yardımlarına koştu ve arabalarıyla abluka oluşturarak polisin ilerlemesini engelledi.

Başkent Naypyidaw’daki kitlesel mitinglere yönelik baskı özellikle şiddetliydi. Sosyal medyada yer alan videolarda, güvenlik güçlerinin göstericilerin başkente yürümesini engellemek amacıyla komşu Zabuthiri ve Pyinmana kasabalarında tazyikli su kullandığı ve protestocuları yere yatırdığı görülüyor. Hafta sonu merkezi hükümet binalarına yürüyüş çağrıları yapılması sonrasında Naypyidaw’a ana giriş noktaları askerler tarafından sıkı bir şekilde korunuyordu.

Görgü tanıkları, olay hakkında Irrawaddy’ye konuştu. Olay yerinden kaçan bir muhabir, askerlerin ve polisin gazetecilerin kameralarını ele geçirmeye ve onları gözaltına almaya çalıştığını söyledi. Protestoya katılan bir mühendislik öğrencisi şunları söylüyordu: “Bizi dağıtmaya çalışırken üç kez ateş ettiler. İki arkadaşım dövülerek götürüldü. Ben kaçmayı başardım... Gençleri hedef aldılar.”

Saldırılar devam ederken, yüzlerce protestocu uzun süre yakındaki evlerde ve manastırlarda saklanmak zorunda kaldı. Gösteriler başladığından bu yana Naypyidaw mitingleriyle bağlantılı toplam 193 genç protestocu gözaltına alınarak başkentin dışındaki bir askeri yerleşkeye konuldu.

Pazartesi günkü protestolar, şiddet saçan cuntanın uğursuz tehditlerine rağmen devam etti. Pazar günü geç saatlerde hükümet, devlet televizyon kanalı MRTV’de şu uyarıda bulundu: “Protestocuların 22 Şubat günü isyan ve anarşi kalabalığına yönelik kışkırtmalarını artırdıkları tespit edildi. Protestocular şimdi halkı, özellikle de duygusal gençleri, can kayıpları yaşayabilecekleri bir çatışma yoluna teşvik ediyorlar.”

Dışişleri Bakanlığı, Pazartesi günü öncesinde yaptığı açıklamada, “yasa dışı gösterilere, huzursuzluk ve şiddete neden olan kışkırtmalara rağmen, ilgili makamlar, rahatsızlıkları gidermek için asgari güç kullanarak azami tedbir uyguluyor” iddiasında bulundu.

Darbe karşıtı hareket geçtiğimiz üç hafta içinde büyürken, ordu, protestoların “azılı eski suçlu” kışkırtıcıların işi olduğunu savunuyor ve protestocuları güvenlik güçlerine saldırmakla suçluyor. Bakanlıklar ve resmi yayınlar, Myanmar nüfusunun çoğunluğunun, geçen Kasım ayındaki seçimlerde ezici bir zafer elde eden Aung San Suu Kyi hükümetini ve Ulusal Demokrasi Birliği’ni (NLD) deviren darbeyi desteklediğini iddia ediyor.

Pazartesi günü birçok protestocu, askeri bir saldırı sonucunda yaralanma veya ölme olasılığını öngörerek, kan gruplarını ve acil durum irtibat numaralarını kollarına yazdı.

Genel grev sonrasında, askeri rejim, hareketi durdurmak için amansız baskı önlemlerini genişletti. Siyasi Tutuklulara Yardım Derneği, bugüne kadar en az 684 kişinin gözaltına alındığını, 600’e yakın kişinin ise hâlâ gözaltında olduğunu açıkladı.

Bu arada, açıkça işçilerin grevi örgütlemesini engelleme amacıyla, internette Pazar gecesi yaygın hizmet kesintileri ve aksamalar yaşandı. NetBlocks, normal internet kullanım seviyelerinde yüzde 13 düşüş bildirdi.

Ordu ayrıca basın kuruluşları için baskıcı yeni yönergeler yayınlayarak basın özgürlüğünü ve protestolarla ilgili bilgilerin açıklanmasını daha da kısıtladı. Yayınlar artık askeri “rejim”den veya “cunta”dan söz ettikleri takdirde yayın lisanslarını kaybedecekler.

Darbe lideri General Min Aung Hlaing Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “basının basın etiğine uygun olarak düzenlenmesi” için önlemler alınması gerektiğini söylerken, Enformasyon Bakanlığı bu hafta Myanmar Basın Konseyi’ne yeni direktifler göndererek gazetecilere “kamuoyunda infiale neden olmaktan” kaçınmaları çağrısında bulundu.

25 Şubat 2021

Loading