Pandemi sırasında ABD’de okulların açılmasına karşı mücadele

Türkiye’deki Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi tarafından 14 Mart tarihinde düzenlenen “Pandemi kontrol altına alınana kadar okullar ve hayati olmayan işyerleri kapatılsın” başlıklı çevrimiçi toplantıya katılan Evan Blake’in konuşmasını aşağıda yayınlıyoruz.

Selamlar yoldaşlar, ben Evan Blake. Kaliforniya’da özel eğitim öğretmenliği yaptım ve Dünya Sosyalist Web Sitesi’nde eğitim üzerine yazıyorum. Türkiye’deki Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi’nin bugünkü toplantısında konuşma yapmak üzere beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim.

Bu komiteye kurmuş olmanız, hem Türkiye’deki eğitim emekçileri ve işçiler hem de uluslararası işçi sınıfı açısından oldukça önemli bir gelişme. Bizler burada, Amerika Birleşik Devletleri’nde, eğitim emekçileri, otomotiv işçileri ve Amazon işçileri arasında taban komiteleri ağları oluşturduk. İşçilerin birçoğu komitenizin kuruluşunu ilgiyle takip ediyor. Ayrıca Britanya, Almanya, Avustralya, Kanada ve Sri Lanka’da benzer komiteler kurulmuş durumda.

Birçoğu pandemi sırasında kurulan bu komiteler, şimdi tüm işçi sınıfını küresel ölçekte örgütlemek için son derece önemli bir silahtır. Pandemiyi kontrol altına almak için gereken budur. Bizler, her ülkede, bütün okulların ve hayati olmayan işyerlerinin kapatılmasını, bundan etkilenecek tüm işçilere tam ekonomik güvence sağlanmasını savunan bir programı yaygınlaştırma mücadelesi veriyoruz.

Bu gerekli program, yalnızca, her ülkede kapitalistlerin kârlarını ve ulusal çıkarlarını işçilerin toplumsal ihtiyaçlarının üzerine yerleştiren kapitalizme ve emperyalizme karşı bilinçli işçi sınıfı mücadeleleri yoluyla hayata geçirilebilir.

Perşembe günü, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) COVID-19 salgınını bir küresel pandemi ilan etmesinin birinci yıldönümüydü. Resmi sayılara göre 120 milyondan fazla insan hastalığa yakalandı ve 2,6 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Üstelik bu her iki veri de pandeminin yarattığı gerçek yıkımı olduğundan eksik ifade etmektedir.

Geçtiğimiz yılda dünya kapitalizminin acımasızlığı keskin biçimde gözler önüne serildi. ABD’de bu acımasızlık, borsanın çökmesini önlemek için pandeminin tehlikelerini kasıtlı olarak önemsiz gibi gösteren Trump yönetimi tarafından somutlaştırıldı.

Tüm siyaset kurumu, yani hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar, şirket medyasının ve sendikaların desteğiyle, “sürü bağışıklığı” politikasını hayata geçirdi. Bu politika, virüsün engelle karşılaşmadan halk içinde yayılmasına izin vermek anlamına geliyordu.

Okulların geri açılması, bu kampanyanın önemli bir bileşenidir. Her ülkede bu politikanın temel amacı, ebeveynleri kâr yaratmak üzere işe dönmeye zorlamak için okulların kreş olarak hizmet vermesini sağlamaktır.

Geçtiğimiz yaz ve sonbaharda, faşizan Trump yönetimi ve onun Cumhuriyetçi destekçileri, okulları erkenden açma yönünde amansız bir kampanyaya öncülük ettiler. Aralık ayında sızan bir e-postada, Trump’ın danışmanlarından biri, okulların geri açılmasının çocuklar üzerindeki etkisi hakkında, “hepsine virüs bulaşmasını istiyoruz” diyordu.

Eğitim emekçilerinin çoğunluğu, Biden’ın daha insani bir politika uygulayacağını ve okulları açmakta acele etmeyeceğini umarak ona oy vermişti. Ne var ki, Biden, neredeyse seçilir seçilmez, okulların geri açılmasının ülke içindeki politikalarının önemli bir bileşeni olacağını ortaya koydu. Biden’ın Ekonomi Danışmanı Brian Deese, bu kampanyanın nedenini şu sözlerle açıkça ifade ediyordu: “Ebeveynler … işlerine dönebilsinler diye okulları açmalıyız.”

Biden, 21 Ocak’ta göreve başlamasından bu yana, okulların açılması konusunda Trump’tan bile daha acımasızdır. Temel fark, Biden’ın bunu sendikaların –özellikle de önderleri Beyaz Saray ile düzenli iletişim halinde olan Amerikan Öğretmenler Sendikası (AFT) ve Ulusal Eğitim Derneği’nin (NEA)– tam desteğiyle yapıyor olmasıdır.

Chicago Öğretmen Sendikası’nın, ABD’deki bu en büyük üçüncü okul bölgesinde okulları geri açma yönündeki ölümcül bir anlaşmayı kabul ettirdiği Şubat ayının ilk günleri, kritik bir dönüm noktasıydı. Bu, Demokratların yönetimindeki diğer büyük şehirlerde okulların geri açmaya yönelik görüşmelere örnek oluşturdu. Bu şehirler arasında Philadelphia, Baltimore, Detroit, Los Angeles, San Diego, Seattle, San Francisco, Memphis, Nashville ve Portland var.

Şimdi Biden, okulların çoğunu Nisan sonuna kadar açma hedefini durmadan tekrarlıyor. Bu, pandeminin mevcut durumunda atılan son derece pervasız bir adımdır. Türkiye ve dünya genelinde olduğu gibi ABD’de de, COVID-19’un daha bulaşıcı ve öldürücü varyantları her yere yayılıyor.

İlk kez Britanya’da tespit edilen B.1.1.7 varyantının, önümüzdeki haftalarda ABD’deki baskın tür haline geleceği tahmin ediliyor. Son araştırmalar; bu varyantın yabani tipten çok daha bulaşıcı ve öldürücü olduğunu, çocukların bu varyanta yakalanma ve onu yayma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu durum, okulların açılmasının ne büyük bir suç olduğunun altını çiziyor.

Birden fazla etkili aşının geliştirilmesiyle birlikte, aşı üretimini hızla arttırmak ve küresel nüfusu aşılamak artık bilimsel olarak mümkün. Eğer bu süreç işçi sınıfı tarafından koordine edilseydi ve kâr dürtüsü tamamen ortadan kaldırılsaydı, muhtemelen yıl sonuna kadar başarılabilirdi. Böylece yüz binlerce, belki de milyonlarca insanın hayatı kurtarılabilirdi.

Oysa bunun yerine, aşı milliyetçiliği hakim ve her ülke, büyük ilaç şirketlerinin kâr için ürettiği sınırlı bir aşı arzına erişim için mücadele ediyor. Çoğu ülkenin okulları ve hayati önem taşımayan işletmeleri aceleyle yeniden açması, virüsün dünya çapında yayılmasının ve mevcut aşıları daha az etkili hale getirebilecek daha da tehlikeli varyantlar yaratmak üzere mutasyona uğramasının koşullarını yaratıyor.

Biden yönetimi, aynı zamanda, Amerikan emperyalizminin dış müdahalelerini de tırmandırıyor. Obama yönetiminde yer alan savaş suçlularının birçoğu, Ortadoğu ve dünya genelinde Rusya ve Çin’e karşı aynı saldırgan eylemleri sürdürmek üzere Beyaz Saray’a dönmüş durumda.

Geçtiğimiz ay, Biden, Suriye’ye askeri saldırı düzenledi. Şirket medyasıyla beraber Biden yönetimi, pandemiden Çin’i sorumlu tutma amacıyla “Vuhan laboratuvarı” iddiasına dayanan komplo teorilerini desteklemeye devam ediyor.

Gerçekte ise, geçtiğimiz yıl boyunca apaçık hale gelen şey şudur: Amerikan egemen seçkinleri, sarsıcı boyutlarda bir toplumsal suçtan sorumludurlar. Dünya genelinde yakıp yıkan bu aynı seçkinler, ABD’de de aynısını yaptılar. Bugüne kadar 545 bin Amerikalı COVID-19’dan dolayı öldü ve ülke pandemi kaynaklı ölümlerde açık arayla ilk sırada. Amerika’daki milyarderler geçtiğimiz yıl 1,4 trilyon dolar kazanırken, milyonlarca insan mutlak yoksulluğa sürüklendi.

ABD’deki eğitim emekçilerinin ve tüm işçilerin karşı karşıya olduğu durum oldukça vahimdir. Geçtiğimiz yıl boyunca, kamusal eğitim, ülke çapında büyük bütçe kesintileri ve işten çıkarmalarla amansız bir saldırıya uğradı.

Nüfus aşılansa bile, hiçbir şey normale dönmeyecek. Pandemi, toplumu derinden değiştirmiştir. Bu, kitlelerin bilincini şekillendiren ve her yerde işçileri sola yönlendiren dünya çapında tarihsel bir trajedidir. Dünya kapitalizminin, Wall Street’in ve Amerikan emperyalizminin merkezinde, işçi sınıfı içinde muazzam bir radikalleşme meydana geliyor.

Bunun, dünya siyasi durumu üzerinde kaçınılmaz olarak derin sonuçları olacaktır. Güçlü bir işçi sınıfı hareketinin gelişmesinin nesnel temeli artık mevcuttur ve uğruna mücadele ettiğimiz şey tam da budur.

ABD’de; Ortabatı eyaletlerinde otomotiv işçileri arasında, Baltimore’da Amazon işçileri arasında ve Michigan, Chicago, Los Angeles, New York, San Diego, Tennessee, Alabama, Teksas ve Pensilvanya’da eğitim emekçileri arasında taban komiteleri kurduk ve daha birçok şehir ve eyalette yeni komiteler kurmayı planlıyoruz. Komitenizin yanındayız ve mücadelelerinizi yürekten destekliyoruz.

Ancak işçileri dünya çapında birleştirerek bu pandemiye son verebilir ve toplumu sosyal eşitlik ve bilimsel planlamaya dayalı yeni, sosyalist temeller üzerinde yeniden inşa edebiliriz. Pandemi, her şeyden önce, dünyanın dört bir yanındaki işçileri birleştirme gereğini göstermiştir ve yalnızca Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ile Dünya Sosyalist Web Sitesi bunu gerçekleştirmek için mücadele etmektedir. Bu toplantıyı dinleyen herkesi, hem Türkiye genelinde bu tür komiteler inşa etmeye hem de hareketimize ve sosyalizm mücadelesine katılmaya davet ediyorum.

Teşekkürler.

Loading