Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi, pandemi sırasında okulların açılmasına karşı toplantı düzenledi

Türkiye’deki Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi, geçtiğimiz Pazar günü “Pandemi kontrol altına alınana kadar okullar ve hayati olmayan işyerleri kapatılsın!” başlıklı bir çevrimiçi toplantı düzenledi. ABD’den, Birleşik Krallık’tan ve Almanya’dan konuşmacıların da katıldığı toplantı şuradan izlenebilir.

Toplantıda, dünyanın dört bir yanındaki diğer taban komitelerinin toplantılarında olduğu gibi, kapitalist hükümetlerin pandemi karşısında izlediği öldürücü politikaya karşı işçi sınıfı için bilimsel bir analiz ve uluslararası bir program ileri sürüldü.

14 Mart’taki etkinliğin afişi

Sosyalist Eşitlik Grubu’nda ve Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi’nde yer alan, Dünya Sosyalist Web Sitesi yazarı Ulaş Ateşçi, açılış konuşmasında, toplantının uluslararası karakterinin altını çizerek, pandemi sonrasında ABD, Birleşik Krallık, Almanya, Sri Lanka, Avustralya, Kanada ve Türkiye’de kurulan bu komitelere, Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) öncülük ettiğini açıkladı.

Bu komiteler, günün en acil ve yaşamsal talebini dile getiriyorlardı: “Pandemi kontrol altına alınana kadar okullar ve hayati olmayan işyerleri kapatılsın! Uzaktan eğitime geçilsin. Bu önlemlerden etkilenen tüm işçilere ve küçük işyeri sahiplerine tam gelir desteği sağlansın. Dünya çapında bir aşı seferberliği ile birlikte yaygın test, temas takibi, karantina gibi diğer sosyal mesafe önlemleri uygulansın.”

Tek bilimsel ve geçerli çözüm bu olmasına rağmen, toplumun ihtiyaçlarına değil ama özel mülkiyet ve kâra dayanan küresel kapitalist sistem bu çözümün önünde bir engel oluşturuyordu: “Bu yüzden, pandemiyle ve kapitalizmle mücadele birbirinden ayrılamaz ve bu mücadele doğası gereği küresel olmak zorundadır.”

Konuşmacı ayrıca Türkiye’deki öğretmenlerin, öğrencilerin ve ebeveynlerin pandemi sırasında okulların açılmasına karşı komitelerine hangi temelde kurduklarını açıkladı.

Türkiye’de okullarda vakaların giderek artması, Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi’nin geçtiğimiz ay “Pandemi kontrol altına alınmadan okulların açılmasına hayır!” başlıklı açıklamasında yaptığı uyarıların doğruluğunu kanıtlıyordu. Türkiye’de ve dünya genelinde okulların yüz yüze eğitime açılmasının başlıca amacı şuydu: ebeveynlerini şirketler için kâr yaratmak üzere işe gönderebilmek adına çocukları evlerinden çıkarmak.

Ateşçi, konuşmasını, işçi sınıfının çıkarlarını ve yaşamlarını savunmak için, taban komitelerinin kapitalizm yanlısı sendikalardan ve tüm düzen partilerinden bağımsız olarak örgütlenmesinin küresel bir zorunluluk olarak ortaya çıktığını belirterek noktaladı.

ABD’deki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin üyesi olan ve Dünya Sosyalist Web Sitesi’nde eğitim alanında yazılar yazan Evan Blake de konuşmacılar arasındaydı. ABD’de eğitim emekçileri arasında taban komitelerinin örgütlenmesinde önde gelen bir rol oynayan Blake, konuşmasına, dünya çapında ortaya çıkan komitelerin bir parçası olarak bu komitenin kurulmuş olmasının, hem Türkiye’deki eğitim emekçileri ve işçiler hem de uluslararası işçi sınıfı açısından oldukça önemli bir gelişme olduğunu vurgulayarak başladı.

Blake, bu komitelerin tüm işçi sınıfını küresel ölçekte örgütlemek ve bütün okulların ve hayati olmayan işyerlerinin kapatılmasını, bundan etkilenecek tüm işçilere tam ekonomik güvence sağlanmasını savunan bir programı yaygınlaştırmak için son derece önemli bir silah olduğunu açıkladı.

Ancak bu gerekli program, yalnızca, “her ülkede kapitalistlerin kârlarını ve ulusal çıkarlarını işçilerin toplumsal ihtiyaçlarının üzerine yerleştiren kapitalizme ve emperyalizme karşı bilinçli işçi sınıfı mücadeleleri yoluyla hayata geçirilebilir.”

Trump ve Biden yönetiminin pandemi politikası arasındaki sürekliliği vurgulayan Blake, Biden’ın ekonomi danışmanı Brian Deese’in okulları açma kampanyasının nedeni hakkında açıkça şunları ifade ettiğini aktardı: “Ebeveynler … işlerine dönebilsinler diye okulları açmalıyız.”

Konuşmacı, eğitim sendikalarının bu kampanyada oynadığı gerici rolü açıkladı. Özellikle Chicago Öğretmen Sendikası, geçtiğimiz ay ABD’deki en büyük üçüncü okul bölgesinde okulları geri açma yönündeki ölümcül bir anlaşmayı kabul ettirerek diğer şehirlere de örnek oluşturmuştu.

Blake, bu “dünya çapındaki tarihsel trajedi” sonrasında kitlelerin bilincinde meydana gelen değişikliğe dikkat çekti: “Dünya kapitalizminin, Wall Street’in ve Amerikan emperyalizminin merkezinde, işçi sınıfı içinde muazzam bir radikalleşme meydana geliyor.”

Blake, konuşmasını şu vurguyla noktaladı: “Pandemi, her şeyden önce, dünyanın dört bir yanındaki işçileri birleştirme gereğini göstermiştir ve yalnızca Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ile Dünya Sosyalist Web Sitesi bunu gerçekleştirmek için mücadele etmektedir.”

Bir sonraki konuşmacı, özel eğitim öğretmeni ve Dünya Sosyalist Web Sitesi yazarı Tania Kent’ti. Kent, Birleşik Krallık’taki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin üyesi ve Eğitim Emekçileri İş Güvenliği Taban Komitesi’nin başkanlığını yapıyor.

Kent, Birleşik Krallık’ta son süreçte okulların geri açılmasını ve medya, siyaset kurumu ile sendikaların okulların sözde “güvenli” olduğu yönünde yürüttüğü ortak kampanyayı anlattı. Oysa “Hastalık taşımada ana merkezler haline gelen okullar, Britanya’da Eylül-Ocak dönemindeki yaklaşık 80 bin ölümün en önemli nedeni oldular.”

Başbakan Boris Johnson, geçtiğimiz Şubat ayında şu iki şeyi açıkça ortaya koymuştu: 1) “Daha fazla ölüm” olacak. 2) Johnson ve hükümetin politikasını belirleyen egemen sınıf, yeni bir kapanmayı onaylamayacak.

Konuşmacı, “Dünya genelinde hükümetler tarafından izlenen ‘sürü bağışıklığı’ politikası ilk kez Birleşik Krallık’ta açıkça itiraf edildiğinin” altını çizdi. Egemen sınıfın bu politikayı izleyebilmesi, İşçi Partisi ve sendika bürokrasisinin oynadığı canice rolden kaynaklanıyordu.

Kent, eğitim emekçilerinin ve işçilerin pandeminin başından bu yana okulların açılmasına karşı verdiği mücadeleleri ve deneyimleri özetleyerek şu olguyu hatırlattı: “Geçtiğimiz yıl 23 Mart’ta okullar kapanmaya zorlandığında, bu, öğretmenlerin ve çocuklarını okula göndermeyi reddeden işçilerin kitlesel başkaldırısından kaynaklanmıştı.”

Tania Kent, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Bütün ülkelerdeki bu ortak deneyimlerden işçiler dünya genelinde aynı sonuca varmalılar: Yeni bir siyasi önderliğin inşası bir ölüm kalım meselesidir.”

Son konuşmacı, toplantıya Almanya’dan katılan, Dünya Sosyalist Web Sitesi yazarı Gregor Link’ti. Sosyalist Eşitlik Partisi’nin ve Güvenli Eğitim İçin Eylem Komiteleri Ağı’nın üyesi olan Link, “Pandemiye nihayet son vermek için uluslararası işçi sınıfının bağımsız müdahalesinin kesinlikle zorunlu olduğunu” belirterek konuşmasına başladı.

Bir yıl önce, Almanya, pandemiyle nasıl başa çıkılacağı konusunda uluslararası düzeyde bir rol model olarak övülmüş olsa da “bu zamanlar eskide kaldı.” Sadece Aralık-Ocak döneminde, Avrupa’da her gün 4 bin kişi COVID-19’dan dolayı hayatını kaybederken, aynı dönemde Almanya’da 40 bin kişi öldü.

Bilim insanları, yaygın test kapasitelerinin bulunmadığı koşullarda alışveriş merkezlerinin, okulların ve kreşlerin kapalı kalması gerektiği konusunda görüş birliği içindeyken, “açıkça sağcılardan sahte solcu olanlara kadar tüm meclis partileri, Alman ve Avrupa burjuvazisi adına, ‘kârlar hayatlardan önce gelir’” biçimindeki ölüm saçan bir gündemi dayatıyordu.

Link, WISAG işçilerinin Frankfurt’ta işten çıkarmalara karşı mücadelesine dikkat çekti. Ana akım medya ve büyük sendikalar bu işçileri kaderlerine terk edip görmezden gelirken, Sosyalist Eşitlik Partisi onların mücadelesini genişletmeye çalışıyor ve WSWS’nin konuyla ilgili haberleri giderek daha geniş bir kitleye ulaşıyordu.

Link, işçilerin Türkiye’deki taban komitesinden gelen dayanışma mesajını coşkuyla karşıladıklarını aktardı: “Bu mesaj işçiler arasında büyük bir yankı uyandırdı ve yaygın biçimde dağıtıldı.”

Link, okulların geri açılmasına karşı gençler arasında var olan büyük muhalefeti anlattı ve Şubat ayında Bavyera’da işçi sınıfı gençliğinin yaptığı okul boykotlarının yanı sıra Bremen’deki öğrencilerin mücadelelerine dikkat çekti. “Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler, öğrencilerin bu mücadelelerini öğretmenlerin, ebeveynlerin muhalefetiyle ve genel olarak uluslararası işçi sınıfının mücadeleleriyle birleştirmeye çalışıyor.”

Gregor Link, bu toplantının, eğitim emekçilerinin, öğrencilerin, ebeveynlerin ve genel olarak işçilerin dünya çapında aynı siyasi görevlerle karşı karşıya olduğunu gösterdiğini vurgulayarak konuşmasını şöyle noktaladı: “Bizler, ebeveynleri, öğretmenleri ve öğrencileri, can çekişmekte olan kapitalizmin dehşetlerine karşı tüm ulusal sınırların ötesinde harekete geçirmeyi hedefliyoruz.”

Türkiye’deki Güvenli Eğitim İçin Taban Komitesi’nin ilk çevrimiçi açık toplantısı şunu açıkça ortaya koymuştur: egemen sınıfın pandemi karşısında izlediği ölümcül politikaya karşı eğitim emekçileri dahil olmak üzere işçi sınıfı ve gençlik için ileriye giden tek yol, işçi sınıfının dünya çapında hayatları kurtarmak için kapitalizme karşı bağımsız siyasi seferberliğinden geçmektedir.

Loading