Hindistan, COVID-19 aşılarının ihracatını askıya aldı

Hindistan’ın sağcı otoriter Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümeti, COVID-19 aşılarının ihracatını en az iki ay süreyle askıya aldı. Bu karar, Afrika, Latin Amerika ve Asya’nın geri kalanındaki düşük ve orta gelirli ülkelerdeki aşılama programlarını ciddi şekilde etkileyecek ve daha bulaşıcı ve ölümcül olan yeni varyantlar da dahil olmak üzere, pandeminin daha da yayılmasına katkıda bulunacaktır.

BJP hükümeti, COVID-19 aşı ihracatının askıya aldığını ilan eden resmi bir açıklama henüz yapmadı. Bununla birlikte, Hindistan’daki ve uluslararası medya, “hükümet kaynakları”nın, son haftalarda Hindistan’da vakaların çarpıcı bir şekilde arttığı koşullar altında iç gereksinimlerin arttığına işaret ederek kararı gerekçelendirdiğini aktardı.

Chennai merkezli Hindu gazetesinin geçtiğimiz Çarşamba akşamı açıklamasını aktardığı resmi bir kaynak şunları söylüyordu: “Mevcut üretim kapasitemiz ve ulusal aşılama programlarının gereksinimleri göz önüne alındığında, tedarik programlarını zaman zaman düzeltme ihtiyacı olabilir. Tüm paydaşların programları gerektiği gibi ayarlamak için birlikte çalışması gerekir.”

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de bir devlet hastanesinden COVID-19 aşısı olduktan sonra çıkan bir adam, 22 Mart 2021 Pazartesi. (AP Photo/Manish Swarup)

Söz konusu kaynak, hükümetin kararının sonuçlarını önemsiz göstermek amacıyla, dünyanın önde gelen jenerik ilaç ihracatçısı olan Hindistan’ın dünyaya aşı sağlama taahhüdüne “bağlı” olduğunu iddia etti ve “diğer birçok ülkenin aksine” Hindistan hükümetinin aşı ihracatına resmi bir yasak koymadığını belirtti. Oysa kendisinin ve diğer yetkililerin ana hatlarıyla belirttikleri politika, adı konmamış bir yasaktır.

Yetkililere göre, ihracat artık “iç gereksinimleri göz önünde bulundurarak” aşamalı bir şekilde gerçekleşecek. Ayrıca, bekleyen tüm siparişler nihayetinde teslim edilecek olsa da, birkaç ay boyunca yeni sipariş kabul edilmeyecek.

Narendra Modi liderliğindeki BJP hükümeti, kararını ne kadar haklı ve sonucunu önemsiz göstermeye çalışıyor olursa olsun, gerçekte, aşı ihracatının askıya alınması, Hindistan’ın egemen seçkinlerinin gerici milliyetçi hesaplarıyla bağlantılıdır. Bu, aşıların üretimini ve dağıtımını kâr güdüsüne ve çeşitli rakip egemen seçkinlerin jeopolitik çıkarlarına tabi kılan ABD ve Avrupa hükümetlerinin izlediği “aşı milliyetçiliği”nin Hindistan versiyonudur.

ABD, aşıların başka ülkelerce tedarik edilmeden önce Amerikan nüfusuna tahsis edilmesi gerektiği konusunda ısrar ederek aşıları istifledi. Aşıların dağıtımı, Washington’ın, diğer ülkeleri ABD’nin çıkarlarına boyun eğmeye zorlayıp sindirmenin bir başka aracı haline geldi. Örneğin ABD, komşu Meksika’ya aşı tedarikini, Meksika hükümetinin Meksika-ABD sınırını geçmeye çalışan göçmenleri engellemek üzere şiddete başvurmasına bağlı hale getirdi.

Aynı zamanda ABD, Kanada ve AB, birkaç düşük gelirli ülkenin, aşıların gelişmekte olan ülkelerde üretilebilmesi için patentlerin kaldırılması yönündeki taleplerine şiddetle karşı çıktılar. Böylece Batılı emperyalist güçler, dünya çapında milyonlarca insanın hayatından çok ilaç devlerinin kârlarıyla ilgilendiklerini gösterdiler. Daha bulaşıcı varyantların yayılması nedeniyle pandemi şiddetlenirken, dünya nüfusunun büyük çoğunluğuna aşı sağlamanın reddedilmesinin etkisi, Modi hükümetinin ihracatı engelleme hamlesiyle şimdi daha da ağır hale geldi.

Yoksul ülkelere aşı sağlamak için BM destekli bir girişim olan COVAX programını yürüten Gavi Aşı İttifakı, “Hindistan hükümeti yeni bir COVID-19 enfeksiyonu dalgasıyla mücadele ederken” düşük gelirli ülkelere Hint aşısı tedarikinin ertelendiğini söyledi. Gavi, Hindistan Serum Enstitüsü’nden (SII) 28 milyon doz Covishield aşısı almış olsa da, Mart ayında 40 milyon, Nisan ayında ise 50 milyon ek doz sağlanıp sağlanamayacağının belirsiz olduğunu belirtti. SII, orijinali olan İngiliz-İsveçli üretici AstraZeneca’nın lisansıyla, Covishield adıyla Oxford-AstraZeneca aşısını üretiyor.

UNICEF tarafından Reuters’e gönderilen bir e-postada şunlar belirtiliyordu: “Anlıyoruz ki, COVAX Girişimi’ne katılan düşük gelirli ekonomilere COVID-19 aşılarının teslimi, büyük olasılıkla gecikmelerle karşılaşacak. Hindistan Serum Enstitüsü (SII) tarafından üretilen ve Mart-Nisan aylarında gönderilmesi beklenen COVID-19 aşılarından ek dozlar için ihracat lisanslarının sağlanmasında bir aksaklık yaşandı.”

Modi hükümetinin kararı Britanya’daki aşı programını da etkiledi, çünkü AstraZeneca’nın lisans anlaşması Hindistan’ın Britanya’ya doz tedarik etmesini de gerektiriyordu. Geçen hafta, Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS), hastanelere, SII’den beklediği aşı siparişlerinin yaklaşık yarısının “dört hafta gecikmesi” nedeniyle yaklaşan aşı sıkıntısı konusunda yazılı bir uyarı gönderdi.

SII İcra Kurulu Başkanı (CEO) Adar Poonawalla’ya göre, beş milyon doz AstraZeneca aşısı bu ayın başlarında SII tarafından Birleşik Krallık’a teslim edildi. Ancak gelecekteki tedarikler de Modi hükümetinin kararından etkilenecek. Poonawalla, Britanya’daki Daily Telegraph gazetesine verdiği demeçte şunları söyledi: “Bu tamamen Hindistan’a bağlı ve SII ile hiçbir ilgisi yok. Hindistan hükümetinin Birleşik Krallık’a daha fazla doz gönderilmesine izin verilmesiyle ilgili.”

Hindistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, ülke Ocak ayından bu yana 60 milyon dozdan fazla COVID-19 aşısı ihraç etti. Ancak bunların küçük bir kısmı, sadece sekiz milyonu, Hindistan hükümetinden hibeydi. Dozların büyük kısmı, yani yaklaşık 34,17 milyonu ise ticari siparişlerin bir parçasıydı ve diğer 17,86 milyonu uluslararası Gavi Aşı İttifakı tarafından temin edilmişti.

Hindu gazetesine konuşan bir Hindistan hükümeti kaynağı, ülkenin aşıyı hâlihazırda dünya çapında 75 ülkeye ihraç ettiğini kaydetti: “Şimdiye kadar başka hiçbir ülke dünyaya Hindistan kadar doz sağlamadı.”

Modi hükümetinin iddiaları ne olursa olsun, izlediği politikalar pandeminin dünya ve Hindistan nüfusunun hayatına etkisine ilişkin insani kaygılardan kaynaklanmıyor. Aksine, Yeni Delhi, aşıları düşük ve orta gelirli ülkelere tedarik ederek, rakiplerine karşı, özellikle de kendi COVID-19 aşılarını ihraç eden Çin’e karşı jeostratejik etkisini artırmaya çalışıyor.

ABD’nin öncülük ettiği, Hindistan, Japonya ve Avustralya’yı da içeren “güvenlik diyaloğu” adlı Dörtlü’nün son liderlik zirvesinde, ABD ve Japonya’nın mali desteğiyle Hindistan’da COVID-19 aşısı üretilmesi önerisi görüşüldü. Planda, Dörtlü’nün ikiyüzlü bir şekilde Çin’in “aşı diplomasisi” olarak tanımladığı şeye karşı koymak amacıyla, bu aşıların Avustralya’nın yardımıyla dünyadaki yoksul ülkelere gönderilmesi çağrısı yapılıyordu.

Modi hükümetinin COVID-19 aşılarının ihracatını askıya alması, aynı zamanda, pandeminin Hindistan genelinde yeniden canlanmasına, yani hükümetin feci politikalarının yıkıcı sonucuna verilen umutsuz bir tepkidir.

Ülke Pazartesi günü 68.020 yeni COVID-19 vakası kaydetti. Bu, Ekim ayından bu yana en yüksek sayıdır. Toplam koronavirüs vaka sayısı şu anda 12 milyonu geçti ve ölü sayısı, oldukça düşük rapor edilen resmi rakamlara göre bile, 161.800’ün üzerinde.

COVID-19’un bu şekilde yeniden canlanması, büyük olasılıkla, virüsün daha bulaşıcı olan ve aşıların daha az etkili olmasına neden olabilecek yeni varyantlarının ortaya çıkmasından kaynaklanıyor. Geçen hafta yetkililer, virüsün bir “çifte mutantını”, yani iki varyantı birleştiren bir mutantı tespit ettiklerini bildirdiler.

Tüm Hindistan Tıp Bilimleri Enstitüsü’nün eski üst düzey yetkililerinden M.C. Mishra, Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle’ye verdiği demeçte şöyle diyordu: “Bu çifte mutant, COVID vakalarındaki yükselişin arkasındaki önemli bir neden olabilir ancak durumun böyle olup olmadığını belirlemek için test sonuçlarını beklememiz gerekiyor.”

Hükümetin pandemiye yanıtı, en başından beri, şirket kârlarını işçilerin ve yoksulların hayatlarının önüne koymaya odaklandı.

2020’nin başında birkaç kritik ay boyunca pandemiyi kontrol altına almak üzere önemli bir önlem almayı reddeden hükümet, aniden tam tersini yaptı ve Mart ayı sonunda ulusal bir kapanma uyguladı.

Ne var ki, kapanmanın kötü hazırlanmış olması nedeniyle, Modi’nin kapanma önlemleri ilan edilen amaçlarına ulaşamadı. Hükümet, kitlesel test ve temas takibi yapmadığı gibi bir sosyal destek de sağlamamış, harap olmuş durumdaki sağlık sistemini iyileştirmek üzere kayda değer bir kaynak aktarmamıştı.

Nisan ayı sonlarından itibaren hükümet, virüsün yayılmasına karşın işyerlerinin tehlikeli koşullarda faaliyet göstermesini sağlamak için koronavirüsle ilgili kısıtlamaları sistematik olarak kaldırarak ekonomiyi yeniden açmaya çalıştı.

Modi hükümetinin aşı ihracatını askıya alma kararı, virüsün hızla yayılmasına rağmen daha fazla anlamlı kapanma uygulanmaması konusundaki ısrarıyla bağlantılıdır. Hükümet, pandeminin tek çözümü olarak aşılamayı teşvik ederek, ne pahasına olursa olsun ekonomiyi açık tutma yolundaki baskısını artırıyor.

Hükümetin Hindistan’daki salgını durdurmak istediği kabul edilse bile, aşı ihracatını askıya alan gerici milliyetçi kararı kendi kendini engelliyor. Pandemi, küresel bir çözüm gerektiren küresel bir krizdir. COVID-19, ulusal sınır tanımaz ve uluslararası alanda yayılırken her ülke için tehdit oluşturmaya devam eder.

Dünya ülkelerinin çoğunda çok sayıda insanın aşılanamamış olması, virüsün daha geniş ölçüde yayılması için gerekli koşulları yaratıyor. Bu da Hindistan hükümetinin şu anda pandemiyi kendi ulusal sınırları içinde kontrol altına almak adına güvendiği aşılar karşısında virüse mutasyona uğrama ve muhtemelen dirençli hale gelme şansı veriyor.

30 Mart 2021

Loading