Perspektif

Çocukları tehlikeli okullara göndermeyin!

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki okulların tamamen yeniden açılması yönündeki çaba derhal durdurulmalıdır. Koronavirüsün Delta varyantına ilişkin tüm bilimsel veriler, bu politikanın tam anlamıyla bir felaket olacağını kanıtlıyor. Bu, toplumun en savunmasız kesimi olan çocuklar arasındaki korkunç vaka sayılarını ve hastaneye yatışları körükleyecek, ülke genelinde toplum içi bulaşmayı daha da yaygınlaştıracak ve her yaştan insan arasında sayısız ölüme neden olacaktır.

Resmi tartışma, yeniden açılan okullarda maskelemenin gerekip gerekmediğine odaklandı. Florida, Teksas ve Cumhuriyetçilerin liderliğindeki diğer eyaletler, okullar için herhangi bir maske zorunluluğunu yasaklayan ve buna uymayan bölgelerin fonlarını kesen yasalar çıkarıyor.

Çocuklar 10 Ağustos 2021’de okulun ilk günü için Florida, Riviera Beach’teki Washington İlköğretim Okulu’na geliyorlar. (AP Photo/Wilfredo Lee)

Ancak öğrenciler maske taksın ya da takmasın, son derece bulaşıcı Delta varyantı ülke genelinde on binlerce sınıfa kolayca yayılacaktır. Geçen yaz, tahminen 36.000 ABD okulunda, büyük çoğunluğu geçtiğimiz yıl içinde yenilenmemiş olan eski havalandırma sistemleri vardı. Okullar uzun zamandır sadece COVID-19 için değil, bir dizi bulaşıcı hastalık için de bulaşma zincirinin en önemli halkaları arasında tanımlanmaktadır.

Şu anda, ülkenin yaklaşık 13.800 okul bölgesinin neredeyse tümünün önümüzdeki haftalarda yüz yüze eğitim için tamamen yeniden açılması planlanıyor ve çoğunluğu uzaktan eğitimi yalnızca en yüksek risk altındaki çocuklara sunuyor ya da hiç sunmuyor. Bu, kabaca 40 milyon aşılanmamış çocuğun, yaşıtlarıyla birlikte 25, 30, 40 veya daha fazlasının aynı havayı soluduğu ve hava yoluyla bulaşan koronavirüse maruz kaldığı sınıflara tıkılacağı anlamına geliyor.

Bir toplumun çocuklarını korumaktan daha büyük bir sorumluluğu yoktur ancak kapitalist sistem altında çocukların yaşamları ve sağlıkları her yerde feda edilmektedir. ABD’de çocuklarını büyük bir riske atmaya zorlanan milyonlarca ebeveynin şimdi üzerine bir endişe bulutu çökmekte.

Çocukların karşı karşıya olduğu tehlikeler göz ardı edilemez. Geçen hafta, ABD’de çoğu okul yeniden açılmadan önce, çocuklarda enfeksiyonlar ve hastaneye yatışlar çarpıcı bir şekilde arttı ve pandeminin başlangıcından bu yana en yüksek noktasına ulaştı. Amerikan Pediatri Akademisi, geçen hafta 93.824 çocuğun resmi olarak COVID-19 testinin pozitif olduğunu bildirdi. Geçen haftaya göre yüzde 27 artışla her gün virüslü çocukların ortalama 225’i hastaneye kaldırılıyor. Toplamda 813.000 Amerikalının, geçen hafta resmi olarak COVID-19 testi pozitif çıktı ve şu anda her gün yaklaşık 10.000 kişi hastaneye kaldırılıyor. Eylül ayı başına kadar günde 30.000’den fazla kişinin hastaneye kaldırılacağı tahmin ediliyor.

Birleşik Krallık Ulusal İstatistik Ofisi’nden (ONS) alınan son veriler, 2–11 yaş arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 10’unun ve 12–16 yaş arasındaki çocukların yüzde 13’ünün, COVID-19’a yakalandıktan beş hafta sonra, birden fazla organ sistemini etkileyen zayıflatıcı semptomlar da dahil olmak üzere, en az bir kalıcı semptom gösterdiğini tespit etti. Dünya ölçeğinde, milyonlarca çocuk hayatlarının geri kalanında bu semptomlardan mustarip olabilir.

Lancet’te yayımlanan yakın tarihli bir araştırma, COVID-19’dan hastaneye kaldırılan kişilerin “ciddi” bilişsel performans eksiklikleri gösterdiğini buldu. Solunum cihazına bağlanan hastalar, kabaca yedi zekâ seviyesi (IQ) puanı kaybederken, solunum cihazına bağlanmayanlar kabaca dört puan kaybetti. Hastaneye kaldırılmayan ancak solunum güçlüğü yaşayanların önemli bir bölümü, kurşun zehirlenmesinin etkilerine kabaca eşdeğer olan bir ila iki IQ puanı kaybetti.

Bu koşullar altında, öğretmen sendikalarının tepkisi suçtan başka bir şey değildir. Pazar günü, Amerikan Öğretmenler Federasyonu (AFT) Başkanı Randi Weingarten, “Bir numaralı öncelik, çocukların okullara geri dönmesini sağlamaktır,” dedi.

Ne kadar aşağılık bir açıklama! Hayır, en yüksek öncelik çocukları korumak ve pandemiyi tamamen kontrol altına almak olmalıdır.

Weingarten, AFT üyesi olan ve aidat ödeyen 1,7 milyon eğitim emekçisini temsil etmiyor. Aksine, şirketler Amerika’sını temsil ediyor. Weingarten, Ulusal Eğitim Derneği’nin (NEA) Başkanı Becky Pringle ve gelirleri ve hisse senedi portföyleri onları toplumun yüzde ikilik dilimine yerleştiren yüzlerce diğer sendika bürokratı ile birlikte, devlet aygıtının içine yerleşmiştir ve kitlesel acılara ve ölüme yol açan politikalardan dolayı suçludur.

Öğretmen sendikaları, Biden yönetiminin okulları tamamen yeniden açma yönündeki baskısını kolaylaştıran başlıca ajanlardır. On milyonlarca Amerikalı, Biden’ın “bilimi takip edeceğini” açıklamasından sonra ona oy verdi ancak Biden kışın pandeminin zirvesinde okulların yeniden açılmasını dayatınca bunun bir sahtekârlık olduğu hemen ortaya çıktı. 1.830 Amerikalının COVID-19’dan öldüğü bir gün olan 16 Şubat’ta Biden, CNN Town Hall programında bir ikinci sınıf öğrencisine şöyle yalan söyledi: “Çocuklar çok sık … COVID kapmaz. Bunun olması nadir bir şey.” Ve ekliyordu: “Bir şeye maruz kalmanız ve onu anne veya babaya bulaştırmanız olası değil.”

6 Eylül’de federal işsizlik yardımlarının kesilmesiyle aynı zamana denk gelen okulların yeniden açılması için yoğunlaşan kampanyanın arkasında, şirket kârlarını artırmak üzere ebeveynleri güvenli olmayan işyerlerine geri gönderme zorunluluğu yatıyor. Biden’ın ekonomi başdanışmanı Brian Deese’in geçen ay belirttiği gibi, devam eden “işgücü kıtlığı”nın arkasındaki temel faktörlerden biri, “özellikle okul çağındaki çocukların ebeveynleri için çocuk bakımı ve okul” eksikliğidir.

Kapitalist politikacıların, amaçlarının çocukların eğitimine yardımcı olmak olduğu yönündeki tüm iddiaları ikiyüzlülükle doludur. Çocukları tehlikeli koşullara gönderen bu aynı yozlaşmış Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, onlarca yıllık bütçe kesintilerine, öğretmenlere yönelik saldırılara ve kamu eğitim fonlarının kâr amaçlı sözleşmeli okullara akıtılmasına nezaret ettiler.

Ocak-Mart 2020’nin kritik aylarında epidemiyoloji uzmanlarının savunduğu gerekli önlemler alınmış olsaydı, pandemi tamamen kontrol altına alınmış olurdu. Ancak her iki parti üyesi, konu hakkında bilgili politikacılar ve şirket medyası tehlikeleri küçümsedi ve virüsün yayılmasına izin verdi. Mart 2020’de Wall Street’in kurtarılmasının ardından, Trump yönetimi, Demokratların yönetimindeki tüm eyaletlerin desteğiyle, hayati olmayan işyerlerini ve ardından okulları hemen yeniden açmaya başladı ki bu, Biden döneminde devam eden bir süreçtir. Sonuç olarak, 18 ay sonra, resmi olarak 634.000’den fazla Amerikalı COVID-19’dan öldü ve gerçek rakamın bir milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.

Bilim insanları tarafından Ocak 2020’de COVID-19’u ortadan kaldırmak için öne sürülen aynı önlemler —katı kapanmalar, seyahat kısıtlamaları, yaygın testler, temas takibi, enfekte hastaların karantinası ve toplu aşılama— hastalığın bulaşmasını azaltmanın ve hayat kurtarmanın tek yolu olmaya devam ediyor. Ancak bu önlemler kapitalist seçkinler için gündem dışıdır. Cuma günü Beyaz Saray Basın Sekreteri Jen Psaki, “ekonomimizi veya okullarımızı kapatmayacağız… Geri dönmüyoruz. Saati geri almayacağız,” dedi.

Pandeminin her aşamasında, politikayı belirleyen çıkarlar Wall Street’in çıkarları oldu. Bu sona ermeli! İşçi sınıfı, müdahale etmeli ve kârları değil hayatları kurtaran bir politikayı kabul ettirmelidir.

Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP), tüm eğitim emekçilerini ve ebeveynleri, kapitalizm yanlısı sendikalardan ve siyasi partilerden bağımsız olarak, okulların yeniden açılması için yürütülen kampanyaya karşı ve bu yönelimi durdurmak üzere taban komiteleri oluşturmaya çağırıyor.

Bu cinayet politikasını durdurma mücadelesi tüm işçilerin çıkarınadır. Her fabrikada ve işyerinde, okulların yeniden açılmasına karşı muhalefeti, pandemiyi durdurmak için daha geniş bir politikayla birleştiren taban komiteleri kurulmalıdır. Bu, hayat kurtarmak için gereken önlemlerden etkilenen tüm işçiler için, zenginlerin servetinin kamulaştırılması yoluyla karşılanacak tam gelir talebini de içermelidir.

SEP, yapılanların büyük tehlikesini anlayıp dile getiren ve halkın eğitilmesine yardımcı olan bilim insanlarına ve epidemiyoloji uzmanlarına özellikle sesleniyor. İşçi sınıfının gerekli önlemleri uygulamaya yönelik bir hareketinin geliştirilmesi, işçilerin neler olup bittiği ve ne yapılması gerektiği konusunda bilgilendirilmelerini gerektirmektedir.

ABD’de işçi sınıfı içinde bir hareketin gelişmesi, dünya genelindeki işçilerin mücadelesiyle bağlantılı olmalıdır. Okulları ve küresel ekonomiyi yeniden açmak için aynı çılgın dürtü Brezilya, Almanya, Avustralya ve her kıtada ortaya çıkıyor. Geçen hafta, Kanada, Ontario’daki Sağlık Baş Tıbbi Sorumlusu Dr. Kieran Moore, “Okullarımız için COVID-19’u normalleştirmemiz gerekiyor,” dedi. İşçiler her yerde aynı sorunlarla karşılaşmaktadır ve pandemi ancak küresel ölçekte kontrol altına alınabilir.

Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK), 1 Mayıs’ta, işçileri kolektif güçlerini sergilemek, pandeminin gidişatını değiştirmek ve gereksiz acı ve ölümlere son vermek amacıyla ortak bir saldırıda örgütlemek için Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ) girişimini başlattı. Pandemi kontrol altına alınana kadar okulların ve hayati olmayan işyerlerinin kapatılması çağrısı, ABD genelinde ve tüm dünyada her okulda, fabrikada, işyerinde ve mahallede halka yayılmalıdır. Küresel düzeyde koordine edilen bir grev hareketinde birleşmek üzere, her ülkede genel grev için hazırlıklar yapılmalıdır.

Bu perspektifle hemfikir olan herkes, bugün bir taban komitesi oluşturmak üzere bizimle iletişime geçmelidir.

Loading