Pandeminin yok edilmesi için mücadele edin! Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’e katılın!

Okul yılı başlarken, Sosyalist Eşitlik Grubu’nun (SEG) gençlik hareketi olan Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE), tüm gençleri işçi sınıfına yönelmeye ve koronavirüs pandemisinin ortadan kaldırılıp yok edilmesi için mücadele etmeye çağırır.

Eylül 2020’de Michigan Üniversitesi’nde Asistanlar Örgütü’nün grevi sırasında grevde olan asistanlar [WSWS Medya]

Pandeminin bir buçuk yılı aşkın bir süre önce başlamasından bu yana, resmi rakamlara göre dünya çapında 4,6 milyon insan hayatını kaybetti. Türkiye’de resmi olarak bu sayı 60.000’i geçerken, aynı dönemde meydana gelen fazladan ölümlerin 180.000’i aştığı tahmin ediliyor.

Siyasetçilerin ve medyanın durumu önemsiz gibi göstermesine rağmen pandemi şiddetle devam ediyor. Son derece bulaşıcı Delta varyantıyla beraber, Türkiye’de günde 20 binlerde seyreden yeni vakalar Nisan’daki zirveden sonraki en yüksek seviyelerindeler. Her gün hayatını kaybeden insan sayısı 250 ile 300 arasında değişiyor.

Hastaneler ve yoğun bakım üniteleri yeniden kritik durumdaki hastalarla doluyor. En trajik olanı ise, gençler ve çocuklar da onlar arasında. Milyonlarca aşısız çocuk, kalabalık sınıflara doldurulmuş durumda. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in açıklamasına göre, okulların sadece ilk haftasında yaklaşık 200 sınıf pozitif vakalar ya da temaslı çocuklar nedeniyle kapandı. Üniversitelerin açılış tarihlerinin birbiri ardına ertelenmesi, bu koşullarda okulların güvenli bir şekilde açılmasının mümkün olmadığının bir itirafıdır.

Üniversiteleri yüz yüze eğitime açmış olan ABD’de şimdiden birçok salgının görülmesi ciddi bir uyarıdır. Öğrencilerin yüzde 98’inin, fakülte çalışanlarının yüzde 92’sinin aşılı olduğu Duke Üniversitesi’nde, 4 Eylül’den önceki hafta 349 öğrenci ve 15 çalışanın testi pozitif çıktı ve üniversite kapalı mekânda yemek yenmesini sonlandırdı. Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nde ve Michigan Üniversitesi’nde de benzer salgınlar oldu, her öğrenci yurdundan vaka çıktığı bildirildi.

Türkiye’de de milyonlarca üniversite öğrencisi, okulların yanı sıra pandeminin üreme merkezleri haline gelebilecek olan kalabalık yurtlarda ya da yüksek ev kiraları nedeniyle kalabalık evlerde kalıyor. Ayrıca birçok öğrenci, eğitim burslarının yetersizliği ya da yokluğu nedeniyle çalışmak zorunda kalıyor ve bu da uzaktan eğitimi bile takip edememelerine yol açıyor. Geçtiğimiz yılki uzaktan eğitim deneyimi, tüm öğrencilerin herkesin erişebileceği nitelikli bir uzaktan eğitim talebini yükseltmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Pandemi, Türkiye’de ve dünya çapında bütün bir genç nesil açısından siyasi bir dönüm noktasıdır. Milyonlarca insanın bilincinde pandemi öncesi ile sonrası arasına bir ayrım çizgisi çekerek hayatımızın her yönünü derinden değiştirmiştir.

Bir bütün olarak işçi sınıfı için olduğu gibi gençler için de bu deneyimden ders çıkarmak kritik önemdedir: Bu felaket nasıl meydana geldi? Sorumlu kim? Ne yapmalı?

Egemen sınıf, pandeminin başından beri hayatları kurtarmak için gereken ve uygulanabilir önlemleri —dünya çapında koordine edilen kapanmalar, seyahat kısıtlamaları, yaygın test ve temaslı takibi, enfekte kişilerin izolasyonu— kapitalist sınıfın servetine dokunduğu için reddetti.

Buna karşılık zenginler pandemiden devasa çıkar sağladılar. Kurtarma ve teşvik paketleriyle de birlikte oligarşinin kârları ve servet muazzam seviyelere yükseldi.

Türkiye’de egemen sınıfın “sürü bağışıklığı”ndan neredeyse ayırt edilemeyen “azaltma” stratejisine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti önderlik ediyor. Ekonomik faaliyet üzerindeki her türlü kısıtlamanın kaldırılmasını ve işçilerin kâr yaratmak üzere tehlikeli koşullarda çalıştırılmasını hedefleyen bu strateji, burjuva muhalefetin tam desteğine sahip. Tüm siyaset kurumu, bu doğrultuda, virüsün çocuklar, öğretmenler ve bir bütün olarak nüfus içinde yayılmasının merkezleri haline gelecek olan okulların geri açılmasını savunuyor. Bakan Özer, bunun egemen sınıf açısından önemini şu sözlerle ifade etti: “Okulların açık kalması milli güvenlik meselesidir.”

Aynı politika, ister Brezilya’daki Bolsonaro gibi apaçık faşistlerin isterse de sözde “sol” Sosyal Demokrat hükümetlerin yönetiminde olsun, dünya çapında hemen hemen her ülkede uygulanıyor. Egemen sınıfın rakip hizipleri, nasıl ilerleneceği hakkında taktiksel farklılıklara sahip olsalar bile, aynı nihai hedefi paylaşıyorlar: kapitalist oligarşinin servetinin korunması.

Virüsü yok edin!

IYSSE, öğrencileri ve gençleri virüsü yok edecek bir politika uğruna mücadele etmeye çağırır. Bu politika, koronavirüsün yayılmasını durdurmak ve hayatları kurtarmak için yaşamsal olmayan üretimin derhal durdurulmasını, okulların kapatılmasını ve bunlardan etkilenecek olan herkese gerekli maddi yardımların yapılmasını zorunlu olarak içerir.

Aşılama tek başına pandemiyi durduracak bir strateji değildir. 12 yaşın altındaki tüm çocuklar da dahil olmak üzere milyonlarca insanın hâlâ aşılanmamış olması bir tarafa, bilim, aşılanmış kişilerin bile virüsü yayabildiğini gösteriyor. Aşılanmış kişiler arasında hastalık ve hatta ölümlerin olduğuna dair endişe verici haberler var.

Günde yaklaşık 600.000 yeni vaka ve 10.000 ölümle devam eden küresel yayılma, virüsün sürekli olarak Delta varyantı gibi daha bulaşıcı ve aşılara dirençli varyantlara evrimleşmesi anlamına geliyor.

Egemen sınıfın temsilcilerinin iddialarının aksine, “virüsle yaşamak” zorunlu değildir. Bilim insanları, dünya ölçeğinde koordineli bir müdahalenin virüsü birkaç ay içinde yok edip ortadan kaldırabileceğini ifade ediyor. Gerçekten de, pandemiyi sona erdirmenin tek akılcı ve bilimsel yolu budur.

İşçi sınıfına yönelin, sosyalizm uğruna mücadele edin!

Virüsü ortadan kaldırmak için kapsamlı, küresel bir kampanyanın geliştirilmesi, öğrencilerin yönelmesi gereken devrimci toplumsal güç olan uluslararası işçi sınıfının müdahalesini gerektirmektedir.

SARS-CoV-2 virüsü doğal biyolojik süreçlerden ortaya çıkarken, kontrolsüz bir şekilde yayılmasının neden olduğu toplumsal felaket, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve dünyanın rakip ulus devletlere bölünmesine dayanan bir sistemin akıldışılığını göstermektedir.

En geniş anlamıyla, pandemi bir semptomdur; hastalık, tüm toplumu kâr güdüsüne tabi kılan ve pandemiye akılcı bir yanıt vermekten yapısal olarak aciz olan kapitalizmdir.

Bu durum, insanlığın karşı karşıya olduğu tüm diğer krizler için de geçerlidir: faşizmin yükselişi, devasa düzeylerdeki eşitsizlik, dünya savaşına doğru gidiş ve yine toplumun mali sermayenin çıkarlarına tabi kılınmasının bir ürünü olan iklim değişikliği. Bu yüzden, bugün gençliği ilgilendiren meseleler, işçi sınıfının karşı karşıya olduğu daha kapsamlı meselelerden ayrılamaz.

İşçi sınıfı içinde gerçekten sosyalist bir hareketin geliştirilmesi, burjuva toplumunun var olan tüm siyasi kurumlarından bir kopuşu gerektirmektedir. Buna, burjuva muhalefet partileri ve onları destekleyen sahte sol örgütler de dahildir.

Pandemi deneyimi aynı zamanda kimlik politikasının gerici karakterini gözler önüne sermektedir. Toplumdaki temel bölünme çizgisinin milliyet, toplumsal cinsiyet ya da cinsel yönelim olduğu iddiası, Türkiye’de ve dünya genelinde tüm işçileri yıkıma uğratan bir pandemi eliyle çürütülmüştür.

Benzer şekilde sendikalar da işçi sınıfı mücadelesinin araçları değildir. Pandemi boyunca sendikalar, işçileri işe dönmeye zorlamada ve egemen sınıfın ölümcül politikalarına yönelik bağımsız muhalefetin bastırılmasında kritik bir rol oynadılar. Şimdi de eğitim sendikaları, okullardaki koşulların güvenli olmadığını itiraf etmelerine rağmen, çocuklar ve öğretmenler arasında çok sayıda vaka ve ölüme yol açacak olan okulların yüz yüze eğitime açılmasını destekliyorlar.

İşçi sınıfı muhalefetinin gelişmesi, dünya genelinde işçilerin kolektif gücünü seferber etmek üzere bir taban komiteleri ağının inşa edilmesini gerektirmektedir. Dünya Troçkist hareketi, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi, bu amaçla, Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nın kurulması sürecini başlattı.

Üniversiteler açılmaya hazırlanırken öğrencilerin ve gençlerin karşı karşıya olduğu temel mesele budur. Pandemi, kapitalist sınıf ile nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz çatışmayı gözler önüne sermiştir. Devasa bir mücadele hem kaçınılmaz hem de gereklidir ancak işçi sınıfının galip gelmesi için devrimci sosyalist bir önderliğin inşası şarttır.

Sosyalist Eşitlik Grubu’nun öğrenci ve gençlik hareketi olan IYSSE, gençler arasında bu önderliği inşa etme mücadelesi veriyor. İnsan toplumunun ilerici gelişimi için var olan tek geçerli yol budur. Bu perspektifle aynı fikirde olan bütün gençleri, öğrencileri ve işçileri gerekli sonuçları çıkarmaya ve IYSSE’ye katılmaya davet ediyoruz.

Loading