Perspektif

Zelenskiy Almanya’nın militarist geleneklerine başvuruyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Perşembe günü video bağlantısı aracılığıyla Bundestag’a (Alman Federal Meclisi) hitap etti. Konuşmasında, Alman tarihinin en kötü geleneklerine seslendi.

Alman parlamentosu Bundestag üyeleri, Berlin’deki Reichstag Binası’nda parlamentoya video yoluyla bir konuşma yapan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’yi ayakta alkışlıyor, 17 Mart 2022 Perşembe. (AP Photo/MarkusSchreiber)

Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne karşı 27 milyon cana mal olan yok etme savaşından seksen yıl sonra Zelenskiy, Almanya’yı, Hitler’in Wehrmacht (ordu) terörünün hatıralarının hâlâ son derece canlı olduğu Rusya’ya karşı yeterince saldırgan davranmamakla suçladı.

Zelenskiy, milletvekillerine “güç” ve “liderlik”ten yoksun olduklarını söyledi. Almanya’nın Kuzey Akım 2 Baltık Denizi boru hattına uzun süre bağlı kalarak, Rusya’ya karşı önleyici yaptırımları reddederek ve Ukrayna’yı NATO’ya kabul etmeyi geri çevirerek Ukrayna’yı yalnız bırakmaya ve Rusya’ya teslim etmeye yardımcı olduğunu öne sürdü.

Dinleyenleri bir duvarın, “Avrupa’nın ortasında, özgürlük ile esaret arasındaki bir duvarın” arkasına saklanmakla suçlayan Zelenskiy, Soğuk Savaş anti-komünizmine atıfta bulundu. Berlin Duvarı’nın önünde “Yıkın bu duvarı!” diye bağıran ABD Başkanı Ronald Reagan’dan alıntı yaptı. Şansölye Olaf Scholz’a meydan okuyarak, “Bu duvarı yıkın. Almanya’ya hak ettiği liderliği verin,” dedi.

Zelenskiy, Rusya’ya tam bir ticaret ambargosu uygulanmasını ve NATO’nun –bir üçüncü dünya savaşı riski anlamına gelse bile– savaşa daha doğrudan katılmasını talep etti.

Zelenskiy önceki gün ABD Kongresi’ne yönelik video konuşmasında, Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge kurulmasını talep etmişti. Bu talebini Bundestag’ta da tekrarlayan Zelenskiy, Almanya, Ukrayna semalarını güvenli hale getirmeye ve Rus hava saldırılarını önlemeye yardımcı olmalı, dedi.

Askeri uzmanlar, uçuşa yasak bölge oluşturulmasının NATO’nun resmi olarak savaşa girmesi demek olacağı konusunda hemfikir. Eski Bundeswehr Genel Müfettişi ve NATO Askeri Komitesi Başkanı Harald Kujat, bu talebi sorumsuzluk olarak nitelendirdi.

Kujat “Uçuşa yasak bölgeler için BM’nin yetki vermeyeceği gerçeğinin yanı sıra, bir uçuşa ilanı yasak bölge Rusya’ya savaş ilanıyla eşdeğer olacaktır,” dedi ve şunları ekledi: “NATO savaş uçaklarının düşürülmemesi için öncelikle Rusya’nın hava savunma sistemlerinin yok edilmesi gerekir. Bu başarılı olsa bile, bunu hava savaşları takip edecektir. NATO ile Rusya savaşa girmiş ve nükleer savaşın eşiğinde olacaktır.”

Bununla birlikte, söz konusu talep ABD ve Avrupa’da destek kazanıyor.

Zelenskiy, Bundestag’da, bu talebi haklı göstermek için Nazi terörünün kurbanlarına başvurmaktan çekinmedi. “80 yıl önce işgal sırasında kendilerini kurtarmayı başaran, İkinci Dünya Savaşı’ndan sağ kurtulan yaşlı Ukraynalılar adına size sesleniyorum. Babi Yar’dan kurtulanlar adına sesleniyorum,” dedi.

29-30 Eylül 1941’de Wehrmacht, Babi Yar vadisinde 36 saat içinde Kievli erkek, kadın ve çocuk 34.000 Yahudi’yi vurarak öldürmüştü. Kurbanlar, kendileri öldürülmeden önce öldürülmüş olanların cesetlerinin üzerine yüzüstü yatmaya zorlandılar. Toplu katliam, Doğu’daki Alman yerleşimciler için “Lebensraum” (“yaşam alanı”’) yaratma stratejisinin bir parçasıydı. Bu, Nazilerin milyonlarca Yahudi, komünist ve Kızıl Ordu askerini sistematik olarak katletmesinin başlangıcıydı.

Zelenskiy, Alman hükümetinden derhal ateşkes sağlanması amacıyla çalışmasını istemek için insanlığa karşı işlenen bu suçları hatırlamış olsaydı, bu anlaşılabilir olurdu. O, bunun yerine onlardan yangına körükle gitmelerini ve “liderlik” etmelerini istedi.

Bundestag Zelenskiy’e ayakta alkışlayarak teşekkür etti. Sol Parti’den, içinde çok sayıda neo-Nazi’nin bulunduğu aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif’e (AfD) kadar tüm milletvekilleri ayağa kalktı. “Bin yıllık şanlı” Alman tarihinde Hitler’in ve Nazilerin yerini “kuş pisliği” olarak niteleyen AfD lideri Alexander Gauland da alkışlayanlar arasındaydı.

Almanya’nın egemen seçkinleri açısından Ukrayna savaşı, uzun süredir hazırlandıkları silahlanma ve büyük güç planlarını gerçekleştirme yolunda memnuniyet verici bir fırsat olarak görülüyor. Şubat 2014’te, o zamanlar dışişleri bakanı olan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, mevcut savaşın tohumlarını eken sağcı darbeye doğrudan dahil oldu. Steinmeier, başka kişilerin yanı sıra aşırı sağcı Svoboda partisinin lideri Oleh Tyahnybok ile Kiev’de bir araya geldi. Aynı ay, Alman hükümeti “askeri kısıtlamanın sona erdiğini” ve dünya siyasetinde bir kez daha Almanya’nın ekonomik ağırlığıyla orantılı bir rol oynama niyetini açıkladı.

Militarizme bu dönüşe, Alman tarihinin yeniden yazımı eşlik etti. Der Spiegel, “Suçluluk Meselesi Günümüzde Tarihçileri Bölüyor” başlıklı makalesini yayımladı. Yazıda Humboldt Üniversitesi’nden tarihçi Jörg Baberowski, Hitler’in “kötü biri olmadığını” iddia etti ve Nazizmi Bolşevizme karşı anlaşılabilir bir tepki olarak tanımlayan Nazi savunucusu Ernst Nolte’yi savundu.

Sosyalist Eşitlik Partisi (Sozialistische Gleichheitspartei, SGP) ve onun gençlik örgütü IYSSE o sırada, “Alman militarizminin canlanması, Nazi döneminin suçlarını önemsiz gibi gösteren yeni bir tarih yorumuna ihtiyaç duyuyor,” diye yazmıştı. SGP ve IYSSE, Baberowski’nin bu ve benzeri açıklamalarını eleştirdikleri ve Alman militarizmi ve faşizminin geri dönüşüne karşı çıktıkları için üniversite yönetimi, medya ve tüm düzen partileri tarafından şiddetli bir saldırıya uğradılar ve Anayasayı Koruma Bürosu tarafından “anayasa karşıtı” örgütler listesine alındılar.

Zelenskiy şimdi Almanya’yı militarist geleneklerine dönmeye ve “öncü bir rol” oynamaya çağırıyorsa, bu bir yanlış anlamanın sonucu değildir. İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in Wehrmacht’ı ile işbirliği yapan ve onun toplu katliamlarına katılan Stepan Bandera gibi Ukraynalı milliyetçiler, Ukrayna’da büyük saygı görüyor. Anıtlarla ve anma törenleri ile açıkça onurlandırılıyorlar.

Zelenskiy’in konuşması sırasında Federal Meclis’in halka açık sıralarında oturan Ukrayna Büyükelçisi Andriy Melnik, bundan bir gün önce aşırı sağcılardan oluşan ve üniformasında Nazi sembolleri taşıyan Azak Taburu’nu alenen savunmuştu. Melnyk, Twitter’da şunları yazdı: “Şu anda RUS imha savaşının ortasında, lütfen Azak Taburu’nu şeytanlaştırmayı ve propagandanın ekmeğine yağ sürmeyi bırakın. Bu cesur savaşçılar, kuşatılmış Mariupol şehri başta olmak üzere anavatanlarını savunuyorlar. Onları rahat bırakın.”

Melnik’in tepkisi, Die Zeit’teki bir makaleye yönelikti. Makale, aşırı sağcı birlikleri, çatışma bittiğinde bir zamanlar “demokratik olarak seçilmiş bir devlet başkanına yeniden boyun eğmesi pek olası olmayan, savaş tecrübesi olan, bazukaları ve saldırı tüfekleriyle askeri olarak eğitilmiş neo-Naziler” olarak tarif ediyordu.

Kiev hükümetinin faşist grupları desteklemesi, Rusya’nın gerici askeri saldırısını haklı çıkarmaz. Ancak bu durum, savaşın demokrasi ve özgürlükle ilgili olduğu yalanını açığa vuruyor ve savaşın ve Ukrayna halkının çektiği acıların başlıca sorumluluğunun NATO güçlerinde olduğunu gösteriyor.

1991’de Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasından bu yana, NATO güçleri Rusya’yı jeostratejik bir rakip olarak ortadan kaldırma ve geniş hammadde ve topraklarına erişim sağlama amacını güttüler. Konumlarını savunmak için Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de uluslararası hukuku ihlal ederek savaşlar yürütürken NATO’yu doğuya doğru daha da genişlettiler.

Ekonomik ve kültürel olarak Rusya’ya yakın olan Ukrayna’da kasten sağcı milliyetçileri ve neo-Nazileri desteklediler. Destekleyip teşvik ettikleri 2014’teki sağcı darbeden bu yana Ukrayna’yı sistematik olarak silahlandırdılar, milyarlarca dolar değerinde silah sevk ettiler ve ordusunu eğittiler.

Mevcut çatışma, Rusya ile NATO arasında, Ukrayna halkının onaylamadığı ve NATO tarafından finanse edilen bir vekâlet savaşıdır. ABD’nin yeni kabul ettiği bütçede Ukrayna’ya 14 milyar dolar ayrıldı. Bu, Ukrayna’nın askeri bütçesinin iki katıdır. Savaşın başlangıcından bu yana bunun 550 milyon doları harcandı ve ABD Başkanı Biden şimdiden 800 milyon dolar için daha izin verdi. Diğer NATO üyeleri de Ukrayna’ya askeri yardım ve silah akıtıyor.

Savaşın kontrolden çıkıp bir üçüncü dünya savaşına yol açması tehlikesi günden güne büyüyor. Bu, ancak tüm ülkelerin işçilerini kapitalizme karşı mücadelede birleştiren bir işçi sınıfı saldırısıyla durdurulabilir.

Loading