Uluslararası Sosyalist Birlik’in Rusya’ya karşı ABD/NATO savaş yönelimini desteklemesinin arkasında ne yatıyor? – II. Bölüm

I. Bölüm

***

“Rus emperyalizmi” tezinin iflas etmiş kökenleri

Bu durum özellikle ISL’nin Rusya’yı emperyalist bir ülke olarak nitelendirmesi ve emperyalizm kavramını tarihsel bağlamından tamamen koparması açısından geçerlidir. Marksizm açısından emperyalizm, 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve günümüze kadar uzanan, mali sermayenin egemenliğinin damgasını vurduğu, kapitalizmin gelişiminin en yüksek aşamasının çağıdır. İster savaşta ister barışta olsun, büyük kapitalist güçler, küresel üretici güçlerin büyümesi ile ulusal devlet sınırlarının kısıtlamaları arasındaki çelişkiyi dünyaya hakim olma dürtüsü üzerinden çözmeye çalışmaları anlamında, emperyalist politikalar izlemektedir.

Rusya’nın bu uluslararası mücadeledeki konumu, esas olarak meta (sermaye değil) ihracatına dayanan ikincil bir ekonominin konumudur. Emperyalist NATO güçleri, Ukrayna’daki vekil savaşını, dünyanın en büyük petrol, doğalgaz ve stratejik maden rezervlerini barındıran uçsuz bucaksız Rusya topraklarının kontrolünü ele geçirmek amacıyla finanse etmektedir. Dahası, ABD önderliğindeki bu emperyalist harekât, Çin’e karşı yürütülen daha geniş kapsamlı savaş hazırlıklarının bir parçasıdır. Rusya ise sömürmek üzere sömürge değil, emperyalist müdahaleye karşı jeostratejik güvenceler elde etme arayışıyla yurt dışına askeri müdahalede bulunmaktadır.

ISL özellikle Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasından nasıl yeni bir emperyalist güç olarak çıktığını açıklayamamaktadır. Bu görüş, tarihsel olarak, SSCB’de kapitalizmin restorasyonunun Rusya’nın yeniden bir yarı-sömürge ülkeye dönüşmesini gerektireceğini açıklayan Troçkizm geleneğinin hiçbir şekilde bir devamı değildir. ISL’nin pozisyonu, aslında, Dördüncü Enternasyonal’den 1939-40 yıllarında kopan Max Shachtman ve James Burnham liderliğindeki küçük burjuva muhalefetin pozisyonlarının geliştirilmiş halidir.

Shachtmancı muhalefetin temeli, Troçki’nin Sovyetler Birliği’ni yozlaşmış bir işçi devleti ve bürokrasisini de toplumsal bir sınıf değil bir kast olarak tanımlamasının reddedilmesiydi. Shachtmancılığın, C.L.R James’in (Johnson-Forrest eğilimi) temsil ettiği gibi varyantları, Sovyetler Birliği’nin emperyalist eğilimleri olan yeni bir “devlet kapitalizmi” biçimini temsil ettiğini öne sürüyordu. James, Dördüncü Enternasyonal’in perspektiflerinden tam ve açık bir kopuşla şöyle haykırıyordu: “Öğretiye bağlı Troçkizm, Stalinist Rusya ile Amerikan emperyalizmi arasında bir emperyalist savaş için hiçbir nesnel gereklilik bulamaz. Troçkizm, dünyadaki çatışmanın iki güç arasında dünya hakimiyeti uğruna bir mücadele olduğunu kabul edemeyen tek siyasi eğilimdir.” [State Capitalism and World Revolution, 1950]

ISL’nin günümüz Rusya’sını emperyalist bir güç olarak nitelendirmesi, Sovyetler Birliği’nin yozlaşmış bir işçi devleti değil de bir emperyalist kapitalist devlete doğru yarım kalmış bir gelişme olduğu varsayımını kendi içinde barındırmaktadır. Bu durumda SSCB’nin dağıtılması sadece bu sürecin tamamlanmasını temsil eder. Ekim Devrimi’nin tarihsel önemi, uluslararası sosyalist devrimin başlangıcı yerine, Rus ulusal kapitalizminin gelişimi sürecinde sadece bir kestirme yola indirgenir.

ISL, Ukrayna ulusal devletini gerici bir şekilde savunurken, iflas etmiş tarih anlayışının sonuçlarını da ortaya koymaktadır. Zelenskiy’nin silahlı kuvvetleriyle işbirliğini savunan Vernik, Ukrayna rejiminin desteklenmesi gerektiğini, çünkü onun sözde Rus “totalitarizmine” karşı sadece “sıradan bir burjuva demokrasisi” olduğunu iddia ediyor. ISL, daha önce değinilen 21 Ocak tarihli bildirisinde, “Rus emperyalizminin eski SSCB toprakları üzerinde tam ve eksiksiz bir kontrol kurmasının önündeki engel Ukrayna olmuştur,” demektedir.

Bu iddialardan, Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasının –ki ISL’nin gerici siyasi bakış açısına göre bu, ilerici bir tarihsel olaydır– iki farklı ürün ortaya çıkardığı sonucuna varılabilir: Bir yanda “emperyalist Rusya”; öte yanda ise “demokratik Ukrayna.” Bu perspektifin mantıksal sonucu, “Rus emperyalizmini” ortadan kaldırmak ve başka “sıradan burjuva demokrasileri” yaratmak için Rusya’nın daha fazla bölünmesi ve belinin bükülmesinin gerekli olduğudur.

“Rus emperyalizmi” ve “demokratik Ukrayna” gibi yanlış kavramlar Marksistler tarafından reddedilmelidir. Rusya ve Ukrayna devletleri, Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasının gerici ürünleri olarak temelde ortak özelliklere sahiptir. Her ikisine de iflas etmiş kapitalist oligarşiler egemendir. Stalinist bürokrasinin torunları ve Sovyet devletinin çalınmış mülklerinin mirasçıları olan bu oligarşiler, özünde emperyalizmden bağımsız çıkarlarını savunmaktan acizdirler.

ISL’nin Ukrayna burjuva devletine ve NATO’ya olan çürümüş yönelimi sadece platonik değildir. ISL’nin Ukrayna’daki destekçileri, emperyalist ajanlarla müzakere masalarına oturmakta, aşırı sağcı politikacılara taahhütlerde bulunmakta ve faşist paramiliter güçler arasında kendi tabanlarını oluşturmaktadır.

Devam edecek…