“Bundan sonra sendikacılara rahat yüzü yok”

Türkiye’de grev dalgası büyürken sendika bürokratları işçileri terörizmle suçluyor

Geçtiğimiz hafta Türkiye genelinde birçok sanayi ilinde farklı sektörlerden binlerce işçi, dünya genelinde yükselen hareketin bir parçası olarak, artan hayat pahalılığı karşısında giderek büyüyen grev dalgasına katıldı. İşçiler giderek daha açık bir şekilde sadece şirketlerle değil ama sendikal aygıtlarla ve devlet güçleriyle karşı karşıya geliyor.

Bu yeni grev dalgasındaki başlıca tetikleyici, 2024 yılının ilk maaşlarındaki artışların beklentilerin, hatta resmi enflasyon oranının çok altında olmasıydı.

Grevdeki Erciyas Çelik Boru işçileri. (X/Twitter: @BirlesikMetal)

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre sadece 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre enflasyon yüzde 6,70 olarak gerçekleşti; yıllık resmi enflasyon ise yüzde 65. Bağımsız bir kuruluş olan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise 2024 Ocak enflasyonunun yüzde 9,38, yıllık enflasyonun ise yüzde 129 olduğunu açıkladı. Reel ücretlerinde kayıplar yaşayan işçiler çoğu durumda sendikal aygıtları karşısına alarak mücadeleye yöneliyor.

Konya’da bulunan Seydişehir Eti Alüminyum fabrikasında şirketin ücret artışı teklifinin enflasyonun altında kaldığını belirten işçiler 7 Şubat’ta kitlesel bir yürüyüş düzenlediler. Üretimi yavaşlatan işçiler ayrıca fabrika önünde protestolarına devam ediyor.

Mücadele, Öz Çelik-İş sendikasına rağmen sürdürülüyor. Evrensel gazetesine konuşan bir işçi “Sanılmasın ki bu eylemimizi sendika başlattı. Biz yüzde 56’ya karşı çıkınca korktu bunlar. Sendikayı da değiştiririz diye korktular. Mecburen burada yanımızda duruyorlar” dedi.

Ücretlerine ek zam yapılmasını talep eden kamu işçilerinin eylemleri de devlet baskısı ve sendikacılar tarafından hedef gösterilmelerine rağmen devam ediyor.

Savunma sanayisinde çalışan T. Harb-İş Sendikası’na üye işçilerle Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi AŞ’nin (Türasaş) birçok ildeki fabrikasında çalışan Demiryol-İş Sendikası’na üye işçiler geçtiğimiz ay boyunca protestolarda bulundu ancak talepleri karşılık görmedi.

İçlerinden T. Harb-İş Sendikası’nın Eskişehir ve İstanbul şube üye olan işçiler Ankara’da kitlesel miting düzenleme çağrısı yaptılar. Cumartesi günü otobüslerle yola çıkan işçilerin şehre girişleri kolluk kuvvetleri tarafından engellendi. İşçilerin bir kısmı durduruldukları yerde, şehre girebilenler ise Ulus Meydanı’nda açıklama yaptılar. “İşçiler burada, Harb-İş nerede”, “Sarı sendika istemiyoruz” sloganları atıldı.

T. Harb-İş Genel Başkanı Alaattin Soydan ise yaptığı açıklamada, sendikal aygıtın işçi karşıtı karakterini ortaya koyacak şekilde işçilere saldırdı. İşçileri terörist olmakla suçlayan Soydan “Yerel seçim öncesi ülkede kaos yaratılmak isteniyor… Bu ortamda şube başkanları işçiyi sokağa indirerek ne yapmak istemektir? Hangi karanlık odakların talimatı?” diye konuştu.

T.Harb-İş İstanbul şube üyesi bir işçi Evrensel gazetesine verdiği demeçte şöyle dedi: “Bizim başkanımız bizi terörist ilan etti… Sesimizi yükselteceğiz, hakkımızı alacağız, bu sendikacılara da gün yüzü göstermeyeceğiz, göndereceğiz o koltuklardan! Bundan sonra sendikacılara rahat yüzü yok.”

Türkiye’de geçtiğimiz hafta gerçekleşen diğer bazı grev ve eylemler ise şunlardı:

  • Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik’te işçiler toplu iş sözleşmesinde belirtilen ücret artışının uygulanmamasına karşı vardiya giriş çıkışlarında slogan atarak ve yemekhanede eylemlerini sürdürerek mücadele ediyor.
  • Kocaeli’de bulunan ve savunma sanayisi için üretim yapan 61 işçinin çalıştığı Mersen fabrikasında Birleşik Metal-İş sendikasına üye olan işçilerden dördünün işten çıkarılmasına karşı üretim durduruldu.
  • Yalova’da bulunan Cemre Tersanesi’nde işçiler düşük ücret zammını protesto etti. Tersanede eylem yapan işçiler tersane patronlarının kendi aralarında anlaşarak düşük zam yaptıklarını belirtti ve işçilerin de birlik olması gerektiğini vurguladı.
  • İstanbul Tuzla tersaneler bölgesinde çeşitli firmalarda çalışan işçiler de düşük zamlara karşı iş bırakarak yürüyüş düzenledi. 
  • Adana’da SASA Polyester fabrikasının inşaatında çalışan taşeron işçiler yapılan zamları düşük bularak iş bıraktılar. Ana firmada yapılan zam oranının kendilerine de uygulanmasından ısrar eden işçilerden 67’sinin işten çıkarıldığı bildirildi.
  • Metal işkolunda Ankara’da Mitaş, İzmir’de ise MİCHA firmalarında çalışan yüzlerce işçi toplu sözleşmelerdeki zammın uygulanmadığı ve maaşlarının eksik yattığını belirterek iş bıraktı.
  • Erciyas Çelik Boru Sanayi işletmesinin Düzce ve Mersin’deki fabrikalarında işçiler 31 Ocak’tan, Bursa’daki Şahinkul Makine işçileri 21 Aralık’tan bu yana grevde.
  • Şanlıurfa’da daha iyi ücret ve sosyal haklar talebiyle şirket yanlısı sendikadan istifa eden ve bağımsız Birtek-Sen’e üye olan Özak Tekstil işçileri de eylemlerini sürdürüyor. 27 Kasım’dan bu yana devlet baskısına karşın iş bırakma ve protesto eylemlerine devam eden işçiler, son olarak şirketin İstanbul’daki genel merkezi ve üretim yaptığı çeşitli uluslararası tekstil markalarının mağazaları önünde protestolar düzenledi. İstanbul’da şirketin ve bağlı bulunduğu holdingin merkezi önündeki eylemler sonucunda iki kaymakamlık Özak Tekstil işçilerine “özel” 7 günlük eylem yasağı getirdi. Bunun üzerine açıklama yapmak isteyen işçiler, eylem yasağı kararı olduğu söylenerek gözaltına alındı.  

Bunların yanı sıra, güneydoğudaki Gaziantep’te de geçtiğimiz hafta ücret artışlarının düşüklüğü nedeniyle yeni bir fiili grev dalgası gelişti. İlk olarak 5 Şubat’ta Ender Alüminyum ve iplik üretimi yapan Key Mensucat fabrikalarında başlayan iş bırakma eylemine daha sonra Milat Halı, Selçuk İplik, Yasin Kaplan Halı, Burteks, Bulut Tekstil ve Zafer Tekstil gibi tekstil ve dokuma fabrikaları dahil oldu. Grevlerin bir kısmı ek ücret artışlarıyla, bir kısmı ise herhangi bir artış olmadan sona erdi.

Gaziantep, son yıllarda özellikle tekstil sanayisinin başını çektiği sanayi merkezi olarak ortaya çıkmış durumda. Şehirde geçtiğimiz yılın Ağustos ayında da fiili bir grev dalgası yaşanmıştı. Emek yoğun bir sanayi olan ve patronlar tarafından ücretlerin başlıca rekabet unsuru görüldüğü tekstil sektöründe emsal oluşturmasını engellemek için işçilerin kısmi de olsa kazanımlara yol açacak mücadelelerini bastırmak egemen sınıf için kritik önemde görülüyor.

Küresel ölçekte gelişen bir hareketin parçası olan Türkiye’de büyüyen bu grev dalgası, Ukrayna’da Rusya’ya karşı devam eden NATO savaşı ve İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımın ortasında patlayıcı bir karakter kazanıyor.

İşçiler, mücadelelerini ileriye taşımak için kendi bağımsız taban komitelerini inşa ederek onları bir sınıf mücadelesi programı temelinde ulusal ve uluslararası ölçekte birleştirmeliler. Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı, dünyanın dört bir yanında mücadeleye giren işçilere bunun için gerekli aracı sağlıyor.

Loading