Devrim arşivlerinden

Avrupa’da tedirginlik

WSWS, Lev Troçki’nin Şubat-Mart 1917 yazılarının yeni çevirilerini yayınlıyor. Bu makalelerin çoğu, İngilizce’de ilk kez yayınlanmaktadır.

Bu makale, 15 Mart 1917’de, New York’taki Rusça gazete Novy mir’de (Yeni Dünya); Rusya’da ise Troçki’nin 1923 tarihli Voina i Revoliutsiia (Savaş ve Devrim) adlı eserinde (Cilt 2, syf. 419-421) yayınlandı. Burada, İngilizce’ye ilk kez çevriliyor. (Çevirmen: Fred Williams; Telif: WSWS)

Avrupa tedirgin. Doğudaki Rusya’dan can sıkıcı bir bahar rüzgarı esiyor ve Petrograd ile Moskova işçilerinin devrimci çığlıklarını beraberinde getiriyor.

İki yıl önce, Hohenzollern ve Habsburg hanedanları, Rusya’da devrimci bir harekete ilişkin haberleri memnuniyetle karşılardı. Ama şimdi, bu tür haberler onların kalplerini yalnızca kaygılı önsezilerle dolduruyor. Çünkü Almanya’da huzursuzluk, Avusturya’da terör var. Alman denizaltıları “Müttefik” mühimmatlarını batırmakta oldukça başarılılar ama Alman anneler için fazladan bir parça ekmek ya da bir bardak süt ele geçirmekten acizler. Petrograd ile Moskova’daki aç kadınların gösterileri, yarın Berlin’deki ve Leipzig’deki anneler arasında bir karşılık uyandırabilir.

Muhafazakar lider Kont Westarp, kısa süre önce, Dresden’de, “Kazanmalı ve tazminat almalıyız” diyor ve ekliyordu: “aksi halde, savaştan sonra, her bir Alman askerinin devlete savaştan önce ödediğinden beş kat fazla vergi ödemesi gerekecek.”

Fransa Maliye Bakanı Ribot da, Westarp ile aynı görüşte: (Almanya’yı) fethetmeli ve (Almanya’dan) tazminat almalıyız: aksi halde egemenler, sonuçlar hesaplanmaya başlandığında halkın karşısında zor durumda kalacaklar. Ama bugün, zafer, savaşın ilk gününde olduğu kadar uzakta. Bu süre içinde nüfusu artmamış olan Fransa, şimdiden bir buçuk milyon ölü vermiş durumda. Ayrıca, nice insan bacaksız, kolsuz, çıldırmış ve yatalak [durumda]… Bir sorumluluk duygusuna yabancı olan ama korku hissini çok iyi bilen “yurtsever” lafebelerinin ve siyasi şarlatanların ruhlarına dehşet hakim oluyor. Fransa parlamentosu bir çıkış yolu arıyor. Ne yapılacak? O, yerine aynı nitelikte ama daha az itibarlı bir başkasını geçirmek için, mutsuz cumhuriyetin tüm mali ve siyasi alçaklarının baş koruyucusu olan Başbakan Briand’ı başından atmayı tasarlıyor.

İngiltere de kaygılı. Lyod George, patronu Asquith’e bir bıçak saplamak söz konusu olduğunda büyük kurnazlık sergilemişti. Bu yüzden, aylaklar ve ahmaklar, Lloyd George’un mümkün olan en kısa sürede Almanları ezeceğini umuyordu ama Britanya emperyalizminin haydutlarının başı haline gelmiş olan bu papazlıktan atılma bağnazın mucizeler gerçekleştirmekten aciz olduğu ortaya çıktı. İngiltere halkı, Almanya halkı gibi, savaşın bir çıkmaza girdiğine her zamankinden daha çok ikna olmuş durumda. Savaş karşıtlarının ajitasyonları giderek daha fazla karşılık buluyor. Hapishaneler sosyalistlerle dolup taşıyor. İrlandalılar, hükümetten, özerk yönetim kurmayı her zamankinden daha ısrarcı bir şekilde talep ediyorlar ve hükümet, buna, İrlandalı devrimcilerin tutuklanmasıyla karşılık veriliyor.

Savaşa bir ordudan daha fazla iştah kazandırmış olan İtalyan hükümeti, tüm diğerlerinden daha sağlam bir zeminde olmadığını hissediyor. Bir yandan, Avusturya-Almanya denizaltıları onların yakıcı şekilde ihtiyaç duyduğu kömür sevkiyatlarını engelliyor. Diğer yandan ise, cesur İtalyan sosyalistleri savaş karşıtı ajitasyonlarını sürekli artan başarıyla yürütüyorlar. Macar diktatörü Tisza’nın hızla yaklaşan emekliliği, bu yüzden, İtalya Başbakanı Boselli’yi neşelendirmeye yetmiyor: bu, ona sadece kendi ölüm saatini hatırlatıyor.

Savaşan Avrupa’nın parlamentolarında ve hükümet çevrelerinde huzursuzluk var. Bakanlık krizleri her yerde [tehdit edici bir şekilde] havada asılı ve “ulusal” savaşın hırpani liderlerinin düşüşü bir nedenle erteleniyorsa, bu yalnızca, mevcut koşullar altında iktidarın yükünü kendi üzerine almaya hazır nispeten daha fazla “otoriter” parlamento görevlisinin ya da maceracının varlığından dolayıdır.

Bu arada savaş makinesi her iki tarafta da durmadan işliyor. Bütün hükümetler barış istiyor ve hepsi bundan korkuyor; çünkü barış görüşmelerinin başladığı gün, bir bilanço çıkarma günü olacaktır. Zafer umudundan yoksun egemenler, savaşı, ona daha da yıkıcı bir nitelik kazandırarak sürdürüyorlar. Hal böyle iken, yalnızca üçüncü bir gücün müdahalesinin Avrupa halklarının karşılıklı katliamına son verebileceği, tarafsız ülkelerdeki burjuva kamuoyu için bile açık hale geliyor. Bu üçüncü güç, yalnızca devrimci proletarya olabilir.

Onun kaçınılmaz ortaya çıkışıyla karşılaştıklarında, hükümetlerin, parlamentoların ve partilerin politikasındaki ana güç korkudur. Hem bakanlık krizleri hem de parlamento partilerinin ayak diremesi, son tahlilde, onların aldatmış oldukları kitlelerden duydukları korkudan kaynaklanmaktadır.

Bu koşullar altında, Petersbug ile Moskova’daki grevler ve huzursuzluk, Rusya sınırlarını aşan bir siyasi önem taşımaktadır. Bu, sonun başlangıcıdır. Rus proletaryasının Avrupa hükümetlerinin en değersizine karşı attığı her kararlı adım, diğer bütün ülkelerdeki işçiler için güçlü bir uyandırıcı işlevi görecektir. Yurtsever atmosfer ve askeri disiplin kabuğu, savaşın 31 ayı boyunca son derece incelmiştir. Şiddetli bir sarsıntı bu kabuğu toz haline gelecektir. Egemenler bunu biliyor. Bu yüzden Avrupa’da böylesi bir tedirginlik söz konusu…

Novy mir, 15 Mart 1917

Loading