Unifor, WSWS Otomotiv İşçileri Bülteni ve CAMI grevinin politikası

Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) Otomotiv İşçileri Bülteni, General Motors’un Ontario Ingersoll’da bulunan CAMI montaj fabrikasındaki 2.800 işçinin grevinin başından itibaren, işçi sınıfının CAMI işçilerinin arkasında en geniş seferberliği uğruna mücadele ediyor. Bülten, özellikle, otomotiv işçilerinin, Kanadalı, ABD’li ve Meksikalı işçileri küresel otomotiv devine ve GM’nin emek maliyetlerini kesme ve karlarını arttırma yönelimini destekleyen Ottawa’daki, Washington’daki ve Mexico City’deki hükümetlere karşı ortak bir mücadelede birleştirmek için uluslararası bir stratejiye gereksinim duyduğu konusunda ısrar ediyor.

WSWS Otomotiv İşçileri Bülteni, Unifor sendikasının, onun önceli Kanada Otomotiv İşçileri sendikasının, ABD’deki Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikasının ve Meksika İşçi Konfederasyonu’nun (CTM) başarısız politikalarına karşı olduğunu asla gizlememiştir. Kendi işçilerini ucuz işgücü olarak sunarak yatırım çekmek için birbirleriyle yarışan bu sendikaların ulusalcı ve kapitalizm yanlısı politikaları, işçileri ortak bir mücadelede birleştirmek şöyle dursun, yalnızca, onları bölmeye ve zayıflatmaya; işçileri, hepsini dibe çekecek bir kardeş kavgası tuzağına düşürmeye hizmet etmiştir.

WSWS bülteni, Unifor’un amigosu gibi davranmadığı için, sendika aygıtı, WSWS muhabirlerini grev hattına sokmamak, WSWS’nin makalelerini Facebook sayfalarından çıkarmak ve bültenin sayfalarından konuşan işçilere gözdağı vermek için elinden geleni yapıyor. WSWS’nin siyasi eleştirilerine yanıt veremeyen sendikanın 88. Şube yetkilileri, WSWS’ye “aldatıcı haber” yapma iftirası attı ve onun, grevi zayıflatmak için işçiler arasında bölünme tohumları ektiğini iddia etti.

Unifor yetkilileri, “dayanışma” adına, tabandaki işçilerin, sendikanın politikalarına, siciline ve hatta toplu sözleşme görüşmelerindeki tavrına ilişkin hiçbir soru ya da eleştiri gündeme getirmeksizin, sendikanın emirlerini yerine getirmesi konusunda ısrar ediyorlar.

WSWS Otomotiv İşçileri Bülteni’ne gelince, Unifor’a ve 88. Şube yetkililerine göre, o, yalnızca, gerekli olan “politika değil, dayanışma” olduğu halde işçilere kendi “sosyalist siyasi gündemi”ni taşımakla ilgileniyor.

Ne var ki, CAMI grevinin seyri (ve ABD’dekilerin ve Meksika’dakilerin yanı sıra, Kanada’daki otomotiv işçilerinin tüm deneyimi), CAMI işçilerinin siyasi bir mücadeleye girmiş olduklarını göstermektedir.

Bir tarafta mahkemeler, polis, medya ve daha sekiz yıl önce GM’yi ve onun Wall Street-Bay Street yatırımcılarını kurtarmak için vergi mükelleflerinin milyarlarını bağışlamış olan büyük sermaye politikacıları tarafından sonuna kadar desteklenen amansız bir şirket var. GM yöneticileri, Unifor’un gelecekteki ürün taahhütlerine ilişkin ricalarına verdikleri yanıtta, açıkça, “Şirket, iş şartlarına ve gereksinimlerine nasıl cevap vereceği ve bu gereksinimlerin nerede üretileceği hakkında tam takdir yetkisine sahiptir.” demişlerdi.

Başka bir ifadeyle, kapitalist mülk sahipleri, dünyanın dört bir yanında işlettikleri fabrikaların kendi özel mülkleri olduğu ve arabaları uygun gördükleri yerlerde (yani, en ucuzu emeğe erişebilecekleri ve işçilerin sırtından en yüksek karları çıkarabilecekleri neresi olursa) üretecekleri konusunda ısrar ediyorlar.

Diğer tarafta ise, işçilerin hem iş güvencesi hem de mali güvence hakkına sahip olduğunda ısrar eden CAMI işçileri bulunuyor. Grev ve onun GM imparatorluğu genelindeki dalga etkisi, toplumun servetini üreten şeyin borsa spekülatörlerinin ve şirket CEO’larının mali dolandırıcılığı değil; işçi sınıfının kolektif emeği olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx, 150 yılı aşkın süre önce, “Her sınıf mücadelesi, siyasi bir mücadeledir.” demişti. O, bununla, işçi sınıfının, siyasi iktidarı ele geçirmek için kendisini bağımsız bir siyasi güç olarak örgütlemesi gerektiğini ifade ediyordu. İşçiler, yalnızca bu yolla, toplumun kontrolünü kapitalist sömürücülerden çekip alabilir ve kendi yazgılarının efendileri olabilirlerdi.

Unifor, CAMI mücadelesine “siyaset taşıma”nın gayri meşru olduğunu iddia ediyor. Ancak Unifor Başkanı Jerry Dias, 88. Şube Başkanı Dan Borthwick ve sendikanın fabrikadaki başkanı Mike Van Boekel sürekli siyaset yapıyor, elbette işçi sınıfının çıkarına olmayan bir siyaset.

Dias ve Unifor, 2015 seçimlerinde, işçilere Justin Trudeau’ya ve Liberallere güvenmelerini söyleyerek, “Harper Dışında Herhangi Biri” kampanyasının başını çekmişlerdi. Onlar, şimdi, Liberal bakanlara ulaşabilmeleri ile övünüp duruyorlar.

Ancak Liberal Parti, tıpkı Muhafazakarlar ve sosyal demokrat Yeni Demokrasi Partisi gibi, kapitalist bir partidir. Bu parti, özel mülkiyeti ve General Motors’un ve diğer şirket-mali sektör seçkinlerinin işçi sınıfı üzerindeki ekonomik egemenliğini savunmaktadır.

Trudeau’nun eyalet düzeyindeki en yakın siyasi müttefiki olan ve Unifor’un seçilmesine yardımcı olduğu Kathleen Wynne’nin Ontario’daki Liberal hükümeti, son dört yıldır sosyal harcamalara büyük bir saldırı gerçekleştirmiş ve öğretmenlere ücret kesintileri dayatmak için grev kırıcı yasayı kullanmıştır.

Trudeau hükümetine gelince; o, kamu altyapısının özelleştirilmesi için kapsamlı bir kampanya başlatmış; Kanada’nın dünyanın dört bir yanında ABD’nin önderlik savaşlardaki ve askeri-stratejik saldırılardaki rolünü genişletmiştir. O, 2026’ya kadar askeri harcamalarda yüzde 70’lik artış teklifini finanse etmek için acımasız kemer sıkma önlemleri planlıyor.

İşçilerin, sınıf düşmanlarının temsilcilerine siyasi olarak bağlı iken sosyal haklarını (iyi ücretli ve güvenceli işler, yüksek nitelikli sağlık hizmetleri, konut, kamusal eğitim, rahat bir emeklilik ve savaşsız bir dünya) kazanmaları nasıl mümkün olabilir?

Dias ve ortaklarına göre, işçiler sadece Trudeau’ya güvenmeli; ABD’nin faşizan başkanı Donald Trump ve onun Unifor başkanının defalarca buluştuğu Ticaret Bakanı Wilbur Ross ile birlikte çalışma peşinde koşmalılar. Dias, Pazar günkü grev toplantısındaki konuşmasında, Trudeau ile Trump’ın, Meksikalı işçileri yoksulluğa sürüklerken Kanada’daki ve ABD’deki işçilerin işlerini ve geçimlerini güvence altına alacak bir Kuzey Amerika ticaret anlaşmasını yeniden görüşmeye ikna edilebileceklerini iddia ediyordu!

Hangi aklı başında işçi, çıkarlarını savunması için, ABD tarihindeki en nefret edilen başkan olan Trump’a güvenir ki? Trump, Meksika’dakiler bir yana, Amerikalı ve Kanadalı işçileri korumak şöyle dursun, göçmen işçilere karşı kapsamlı bir cadı avı ve sınır dışı etme kampanyası başlatmış ve Kuzey Kore’yi “yok etme” tehditleriyle dünyayı nükleer savaşın eşiğine getirmiştir. Onun “Önce Amerika” politikası, Meksika’ya, Çin’e ve Kanada dahil başka ülkelere karşı ticaret savaşı önlemlerinden; Meksikalı işçileri sömürmeye son vermeye asla niyeti olmayan GM gibi şirketler için vergi kesintilerinden ve düzenlemelerden ibarettir.

Kapitalizm altında “adil ticaret” gibi bir şey söz konusu değildir. Bu sistem, adalete değil, uluslararası işçi sınıfının kar uğruna sömürülmesine dayanmaktadır. NAFTA’nın yeniden görüşülmesi, işçilerin koşullarını iyileştirmeyi değil; anlaşmanın parçası olan kapitalist ulus devletlerin rekabet avantajlarını arttırarak büyük şirketlerin karlarını desteklemeyi amaçlamaktadır.

Unifor’un ve UAW’nin ulusalcı ve kapitalizm yanlısı politikası, işçileri yalnızca “kendi” kapitalist sömürücülerinin gereksinimlerine bağlar. Sendikalar, geçtiğimiz kırk yıldır, grevleri neredeyse bırakmış, otomotiv patronları ile “ortaklıkları” ile övünmüş ve otomotiv işçilerinin kuşaklar boyu güçlükle elde ettiği kazanımları teslim etmişlerdir.

Dias ve Van Boekel, Unifor’un, şirketin haftada altı işgününü, 10 yıllık bir “yetişme dönemi” ücretini ve Van Boekel’in bir hapishaneyi andırdığını itiraf ettiği CAMI’deki koşulları dayatmasına yardım etmesinin ardından, GM’nin ek yatırım sözü vermiyor olmasına şaşırıyor. Oysa sendikaların Kanada’da veya ABD’de verdiği tavizlerin hiçbiri, işleri “kurtarmış” değildir. Bunlar, yalnızca, işçiler arasında, kimin en düşük ücretler ve en kötü koşullar altında çalışacağını görmeye yönelik rekabet için yeni, daha düşük bir ölçüt yaratmıştır.

İşleri ve yaşam standartlarını savunma mücadelesi, politika, ama doğru politika gerektirir! Sosyalizm, Unifor’un iddia ettiği gibi, doğrudan mücadele ile hiçbir ilişkisi olmayan ütopik bir düşünce değildir. Tersine, sosyalizmin gerekliliği, tam da, sendika yöneticilerinin çıkar sağladığı eskimiş ekonomik ve toplumsal düzenin toplumun ihtiyaçlarını karşılayamamasından ve insanlığın ilerlemesinin önündeki başlıca engel haline gelmesinden kaynaklanır.

İşçi kuşaklarının kolektif emeği ile yaratılmış olan büyük sanayi kuruluşları ve modern teknoloji, yalnızca kendi kişisel zenginleşmeleri ile ilgilenen mali spekülatörlerin ve şirket yöneticilerinin ellerine bırakılamaz. Uluslararası işçi sınıfı, zamanını doldurmuş ulusal sınırlar eliyle bölünmemeli ve ticaret savaşı önlemleri ve yıkıcı bir dünya savaşı üzerinden karşı karşıya gelmemelidir.

Onların sloganı, Marx’ın söylediği gibi, “Dünya işçileri, birleşin! Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok!” olmalıdır.

WSWS Otomotiv İşçileri Bülteni, CAMI işçilerini, taleplerini açıkça ifade etmek ve mücadeleyi Kuzey Amerika otomotiv sanayisi geneline genişletmek için grev komiteleri seçme yoluyla, mücadelenin önderliğini kendi ellerine almaya çağırır. Bu, işçi sınıfı için yeni bir sosyalist siyasi strateji ile birleştirilmelidir: otomotiv tekellerini işçi sınıfının ortak mülkiyeti ve demokratik denetimi altındaki kamu işletmelerine dönüştürecek bir işçi hükümeti uğruna mücadele. Sosyalist Eşitlik Partisi, bu mücadeleye önderlik ediyor ve işçileri, WSWS Otomotiv İşçileri Bülteni ile bağlantı kurmaya çağırıyor.

Loading