Tetikçilere ceza veren Suudi Arabistan, Kaşıkçı cinayetini düzenleyenleri koruyor

Suudi Arabistan, Pazartesi günü, beşi kişiyi geçtiğimiz yıl gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı öldürmekten idama mahkum etti. Diğer üç kişi, toplam 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme kararları, Riyad’da düzenlenen bir basın toplantısında Suudi Arabistan savcısı tarafından duyuruldu. Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda dehşet verici bir şekilde parçalanmasıyla ilişkili olan üst düzey iki hükümet yetkilisi ise aklandı. Onlardan biri, Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın yardımcısı.

Mahkeme kamuoyuna kapalıydı. Katılmasına izin verilen yabancı yetkililere, duruşmanın ayrıntılarını açıklamamaları söylenmişti ve idama mahkum edilen beş kişinin isimleri gizli kaldı.

Bu hükümlerin asıl amacı, Veliaht Prens’e ve onun danışmanlarına kalkan olmaktır. Resmi anlatıya göre, cinayet önceden planlanmamış; alt kademeden olan bu adamlara Kaşıkçı’yı Suudi Arabistan’a canlı getirme talimatı verilmişti. Fakat ajanlar serserilik etmiş ve “olay yerinde” son dakikada verilen bir kararla onu öldürmüştü.

Washington Post için çalışan muhalif bir gazeteci olan ve 2017’den beri Virginia’da yaşayan Cemal Kaşıkçı, Suudi konsolosluğuna, Türk nişanlısıyla evlenmek için gerekli boşanma belgelerini almak üzere gitmişti. Belirlenen saatte oraya varan Kaşıkçı, aralarında Suudi istihbaratından, ordudan ve kraliyet ailesini seçkin koruma ekibinden insanların olduğu 15 kişilik bir Suudi suikast timiyle karşılaşmış ve öldürülmüştü.

Washington Post’un yayıncısı Fred Ryan, verilen cezalar hakkında şunları söyledi: “Şeffaflıktan tamamen yoksun olunması ve Suudi hükümetinin bağımsız soruşturmacılarla işbirliği yapmayı reddetmesi, bunun sadece düzmece bir yargılama olduğu hissi uyandırıyor. Nihayetinde sorumlu olanlar, Suudi hükümetinin en üst kademesindekiler, Cemal Kaşıkçı’nın hunharca öldürülmesinin sorumluluğundan kaçmaya devam ediyor.”

Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, yaptığı açıklamada, “Cemal Kaşıkçı cinayeti hakkında Suudi Arabistan'da yürütülen davada ilgili mahkeme tarafından bugün açıklanan karar, gerek ülkemizin gerek uluslararası toplumun bu cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılmasına ve adaletin tecellisine yönelik beklentilerini karşılamaktan uzaktır,” dedi.

Birlemiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nde özel raportör olan Agnès Callamard, kanıtları yok eden Suudi yetkililerin cinayetten suçlu olduğunu belirtti. Callamard, Twitter’da şunları yazdı: “Kiralık katiller suçlular ve ölüme mahkum edildiler. Planlayıcılar ise ne ceza alıyor ne de soruşturmadan ve yargılamadan etkileniyor. Bu, Adalet’in antitezidir.”

Trump yönetiminden resmi bir açıklama gelmezken, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ismi açıklanmayan bir yetkili, Washington Post’a, hükümler “bu korkunç suçu işleyenleri sorumlu tutma yönünde önemli bir adım. Suudi Arabistan’ı adil ve şeffaf bir yargılama süreci için teşvik ettik ve bunu yapmaya devam edeceğiz,” dedi ve şunları ekledi: “Reuters’a göre, son haftalarda İran’da 1.500 kişinin öldürüldüğü gerçeğini unutmayalım. Konuyu değiştirmiyorum ama dünya genelinde birçok vahşet var.”

Kongre’deki Demokratlar da, Kaşıkçı cinayetinden monarşiyi sorumlu tutmaktan kaçındılar. Trump’a yönelik görevi kötüye kullanma soruşturması oylamasından yeni çıkan, Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Adam Schiff, “Bunun bir serseri operasyonu ya da ani karar olduğu iddiası, kanıtlar ve sağduyu ile çelişiyor,” dedi.

Aklanan iki Suudi yetkilinin, cinayet operasyonuna doğrudan karıştığı iyi biliniyor. Önceden bin Salman’ın en etkili danışmanı olan Suud el Kahtani, kendisinin cinayetten hemen önce ve sonra bin Salman’la 11 kez mesajlaştığını tespit eden CIA tarafından Kaşıkçı cinayetinin elebaşı olarak saptanmıştı. Suudi savcı, el Kahtani’nin soruşturulduğunu ancak “aleyhine kanıt olmamasından dolayı suçlanmadığını” söyledi.

Aklanan diğer üst düzey yetkili, Ahmed el Asiri, istihbaratın eski başkanıydı.

Asiri, önce, Kaşıkçı’nın zorla Suudi Arabistan’a getirilmesi emrini vermekle suçlanmıştı; fakat Pazartesi günü savcı Asiri’nin suçunun “kanıtlanmadığını” söyledi.

Kaşıkçı’dan arta kalanlara hiçbir zaman ulaşılamazken, onun kaybolmasını soruşturup konsolosluğu gözden geçiren Türk yetkililer, Kaşıkçı’nın cinayete kurban gittiğinin ve kimyasal madde uzmanlarıyla olay yerine müdahale edilmiş olduğunun kanıtlarını bulmuşlardı.

Türkiye’nin konsolosluktaki gizli dinleme cihazları, Suudi adli tıp uzmanının şu sözlerini kaydetmişti: “Kadavraları keserken genelde müzik açarım. Bazen elimde kahve ve sigara olur. Hayatımda ilk kez parçaları yerde kesmek zorunda kaldım. Bir kasap bile kesmek isteyince hayvanı bunun için asar.”

CIA’in, suikast emrini Muhammed bin Salman’ın verdiğine ilişkin Kasım 2018’deki bir bulgusuna rağmen, Beyaz Saray bulguyu önemsemedi. Başkan Trump, o dönem yaptığı açıklamada şunları söylemişti: “Veliaht Prens bu trajik olayı pekala önceden biliyor olabilir. Olabilir de, olmayabilir de. Her halükarda, bizim ilişkimiz Suudi Arabistan Krallığı’yla.”

Kaşıkçı cinayetinden beri Suudi krallığına yapılan doğrudan yabancı yatırımlar yavaşladığı için, monarşinin davayı tamamlaması yönündeki baskılar artmıştı. Veliaht Prens Muhammed bin Salman, Suudi ekonomisini yenileme ve petrole daha az bağımlı hale getirme yönünde bir plan üzerinde çalışıyor. Aynı anda, Ortadoğu’da Riyad’ın Washington ve Pentagon ile tam işbirliğinin yeniden kurulması, ABD emperyalizminin başlıca önceliği konumunda.

Loading