Morenoculuk nedir?

Bu yazı o tarihte Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin yayın organı olan Fourth International’ın Haziran 1987 tarihli sayısında yer alan “Stalinizme ve Halk Cephesine Hayır! Dördüncü Enternasyonal’i İnşa Et!” başlıklı yazıdan alınmış bir pasajdır (sayfa 16-18). DEUK’un Üçüncü Plenum Belgeleri - Stalinizme ve Halk Cephesine Hayır! Dördüncü Enternasyonal’i İnşa Et! - İşçilerin Devrimci Partisi’nin (WRP) “Yeniden Örgütlenme Konferansı” Üzerine Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Açıklaması (18 Mart 1987)

Moreno, Arjantin Troçkist hareketine 1940’ta, genç yaşta katıldı ve işçi hareketi içinde, Arjantin tekstil işçileri sendikasının önderi olarak yer aldı. Dördüncü Enternasyonal’in Arjantin şubesi, Pablo ve Mandel önderliği altındaki Uluslararası Sekreterlik’in yaşadığı yozlaşmadan doğrudan etkilenmişti. Pablo ve Mandel, Arjantin şubesinden, ısrarla General Juan Peron’a yönelmesini istiyor ve şubeyi, Peroncuları “faşist” oldukları gerekçesiyle dışladığı için suçluyorlardı.

O dönem Moreno, Pablo’nun çizgisine karşı çıkıyordu, ancak bu tutumu ilkelerden çok, Posadas’la olan hizipsel farklılıklarının yarattığı zorlamadan kaynaklanıyor gibiydi. Moreno, 1953’te Uluslararası Komite’den yana tavır aldıysa da, kısa bir süre sonra Peronculuğa doğru kaymaya başladı. Bu şekilde, Morenoculuğun temel karakteristiği haline gelecek olan burjuva milliyetçiliğine uyarlanma sürecini başlatmış oldu.

Moreno ve taraftarları, 1956’da Peroncu harekete girdiler ve başlığında “General Peron’un ve Peroncu Yüksek Konsey’in disiplini altında” faaliyet gösterdiğini ilan eden bir gazete yayımlamaya başladılar. Bu gazete, Peron’un komünizm karşıtı yergilerini hiçbir eleştiri yapmadan yayımlamaya kadar işi götürdü.

Bu kabul edilemez oportünizm Peronculuğun saflarından kimi insanların kazanılmasını sağladıysa da, bu taktik, 1958’de Moreno’nun, Peron’un sürgünden verdiği talimata sadık kalarak, seçimde sağcı aday Frondizi’yi desteklemesiyle birlikte bir fiyaskoya dönüştü. Peroncu “sol” bile bu talimatı kabul etmedi ve yapılan tahminlere göre seçimde Peroncu seçmenlerin üçte biri boş oy kullandı.

Moreno’nun Arjantin’de izlemekte olduğu siyasi çizgiye Uluslararası Komite içinde karşı çıkılmamış olması, hızla Pablocularla yeniden birleşmeye yönelmiş olan Sosyalist İşçi Partisi’nin (SWP) yaşadığı siyasi yozlaşmayla doğrudan bağıntılıydı.

Moreno’nun evrimi, 1960’ların başında, Fidel Castro’nun Küba devrimiyle ilişkili olarak keskin bir dönüş sergiledi. Moreno, akıl almaz bir biçimde, Castro’yu bir goril olmakla suçladı ve Castrocuların 1958 yılında yaptıkları ilk genel grev çağrısının başarısız olmasını sevinçle karşıladı; çünkü Moreno ve taraftarları Batista’yı “Küba’nın Peron’u” olarak gören Peroncu hareketin içine gömülmüş durumdaydılar.

Ancak, Moreno 1960’ların başlarında tutumunu bir kez daha 180 derece değiştirerek, Castro’nun önderliğini, bütün Latin Amerika için bir devrim modeli olarak, eleştirel olmayan bir biçimde desteklemeye başladı ve SWP’nin Küba’yı bir “işçi devleti” olarak tanımlayan yaklaşımını benimsedi. Moreno’nun geçmişte yaptıkları ile aniden Castroculuğa kayması arasında içsel bir bağ bulunuyordu. Troçkist olduğunu iddia eden pek çok Latin Amerikalı küçük burjuva radikali gibi, Moreno da, bağımsız bir sınıf hattı oluşturmaktan ve bu hat doğrultusunda mücadele etmekten yapısal olarak acizdi. Hansen, Castro’ya karşı çıkmanın mümkün olmadığını, çünkü bunun intihar etmek anlamına geleceğini söylediğinde, kuşkusuz Moreno’nun korkularına sesleniyordu; tabii eğer bu korkuları açıkça dile getirmiyorduysa.

Moreno, yüzünü Castroculuğa döndükten sonra da, hâlâ Peronculuktan kopmuş değildi. O, bunun yerine, Castroculuk ile Peronculuğu birleştirmeye girişti. Moreno’nun partisi bu dönemde “Peronismo Obrera Revolucionario” [“Devrimci İşçi Peronculuğu”] adını taşıyordu ve gazetesi başlığında “Juan Peron’un disiplini altında” faaliyet gösterdiğini ilan etmeyi sürdürürken, Peron ve Castro’nun resimlerine de yan yana yer veriyordu.

Moreno, Castro tarafından kurulan, kısa ömürlü OLAS hareketine tamamen bağlı olduğunu ilan etti ve Castrocuları “kıta ölçeğinde iç savaşın karşı çıkılamaz önderliği” olarak tanımladı. Aslında bu, Moreno için karşı çıkılamayacak bir durumdu. Moreno, aynı zamanda, bu politikasını “Demokratik görevleri yerine getirebilecek tek sınıfın işçi sınıfı olduğu dogması yanlıştır,” deyip, Troçki’nin sürekli devrim teorisinden açıkça vazgeçerek haklı çıkartmaya çalıştı. 1960’lar boyunca almış olduğu bu farklı tutumlar, Morenoculuğun kendisini, Marksizmle ilişkisi içi boş cümleleri haykırmaktan öteye gitmeyen, tipik bir küçük burjuva eğilimi olarak tanımladığını kanıtlıyor.

Moreno, 1964 yılında Peroncu harekete doğrudan entrizm (girişçilik) yapmayı bıraktı ve kuzey Arjantin’deki Mario Santucho’nun önderliğini yaptığı Yerli-Amerikan Devrimci Halk Cephesi adını taşıyan bir grupla birleşerek, Partido Revolucionario de Los Trabajadores’i (İşçilerin Devrimci Partisi, PRT) kurdu.

Çok geçmeden PRT bölündü ve çoğunluk Santucho’yu izleyerek, onun gerillacılığı yüceltişini kendi mantıki sonuçlarına taşıdı. PRT’den ayrılanlar bir dizi büyük çaplı silahlı saldırı ve adam kaçırma eylemi yapacak olan ERP’yi (Halkın Devrimci Ordusu) kurdular. Moreno, bu maceracılığa karşı çıkarken, kendisinin Peroncu işçi bürokrasisine yönelik kronik uyarlanmacılığını, Leninist öğretiye bağlılığın savunusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

Arjantin’de Santucho ve Moreno arasında yaşanan bu bölünme, 1969’dan itibaren, Birleşik Sekreterlik’te yaşanan siyasi çekişmenin merkezinde yer aldı. Sosyalist İşçi Partisi, daha önce izlemiş olduğu Castrocu çizgi ile Troçkist kadroların Santucho tarzı maceracılığın içinde tasfiye olmasına giden yolu hazırlamış olmasına karşın, partinin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki acil ihtiyaçları ile bağlantılı olan nedenlerden dolayı –bu ülkede, gerillacılıkla ilişkili olmak, Vietnam savaşına karşı protesto gösterilerinin yapıldığı sıralarda emperyalist Demokratik Parti’nin liberal kanadı ile kurulmuş olan bağları tehlikeye atmak olurdu– Moreno’dan yana tavır aldı.

Moreno’nun, ERP’ye, Troçkizm uğruna ilkeli bir mücadele yürütmeyi önüne koymaktan uzak olan karşı çıkışı, Peronculuğun ve burjuva devletinin önünde büsbütün secde etmeye dönüştü ve bu, Moreno’nun hareketini, Arjantin işçi sınıfına karşı yapılan tarihsel bir ihanetin içine itti. Merkezciliğin ölümcül rolünü anlamak isteyen her sınıf bilinçli işçi için, Moreno’nun politikalarını incelemek bir zorunluluktur.

Loading