#Trotsky2020: Lev Troçki’nin mirasına yönelik Morenocu bir iftira

Troçkist Fraksiyon – Dördüncü Enternasyonal (FT-CI), Izquierda Diário web sitesinde “#Trotsky2020” başlığı altında Lev Troçki suikastının 80. yıldönümü üzerine özel bir dizi hazırladı.

FT’nin sözde anması, 1917 Rus Devrimi’nin eş lideri ve Dördüncü Enternasyonal’in kurucusu olan Troçki’nin siyasi mirasına ilişkin nesnel bir sunum olmak şöyle dursun, Troçki’nin tüm siyasi yaşamı boyunca uğruna mücadele ettiği devrimci ilkelere yönelik bir saldırıdır.

Lev Troçki

Bu siyasi gruplaşmanın kendine seçtiği isme karşın, FT, Troçkist bir örgüt değildir. FT, artık hayatta olmayan Arjantinli revizyonist lider Nahuel Moreno’nun siyasi mirasçısıdır. Moreno, Dördüncü Enternasyonal’i tasfiye etmeye uğraşan, Arjantin ve Latin Amerika işçi sınıfına tarihi ihanetlerden sorumlu olan Pablocu eğilimin bir temsilcisiydi.

FT’li Morenocular, sınıf mücadelesinin uluslararası ölçekte canlanmasına umutsuzca tepki veriyorlar. İşçi sınıfının geniş kesimlerinin kapitalist sisteme ve onun ulus devletine karşı ayağa kalkıyor olduğu gerçeği, Morenocuların yöneldiği, gözden düşmüş ulusalcı sendikaların ve üst orta sınıfın sahte sol partilerinin altını oyuyor.

Onların çabaları, egemen sınıf için, küresel işçi sınıfını Dördüncü Enternasyonal’in gerçek programından ve tarihinden başka yöne çevirme arayışında önemli ve gerici bir rol oynamaktadır. Bu program ve tarih, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nde (DEUK) cisimleşmektedir.

Izquierda Diario’nun Troçki suikastının 80. yıldönümüne ilişkin kötü niyetli anmasının ana unsuru, ustaca hazırlanmış ama içi boş olan bir saat yirmi dakikalık bir videodur. Söz konusu videoda Avrupa, Latin Amerika ve ABD’deki örgütlerinin temsilcileri, “[Troçki’nin] siyasi ve stratejik detaylandırmalarının farklı yönlerini tarihsel ve güncel olarak” sunuyorlar. Videonun son 40 dakikası, grubun Arjantin’deki önderi Emilio Albamonte ile bir röportaja ayrılmış.

Sunulan “farklı yönler”, Troçki’nin 1920’ler ve 1930’lara ait yazılarından, tarihsel bağlamlarından koparılmış taktik formülasyonlara ağır basan bir odaklanmadan ibarettir. Videoda, Troçki’nin “Faşizmin yükselişiyle mücadele etmek için işçi hareketinin büyük örgütleri arasında birleşik cephe kurulması siyasetinden... Troçkist militanların Sosyal Demokrasinin Fransız şubesine girmesine kadar,” siyasi mücadelesine ilişkin bir değerlendirme sunma iddiasında bulunuluyor.

FT’nin 1930’lardaki birleşik cephe talebine ve entrizm taktiğine başvurması, bugünkü oportünist siyasi manevralarını Troçki’nin yürüttüğü mücadeleyle ilişkiliymiş gibi gösterme girişiminden başka bir şey değildir.

Birleşik cephe taktiğinin tahrif edilmesi

FT’nin Almanya grubu temsilcisi olan ilk konuşmacı, Troçki’nin, Hitler’in yükselişi karşısında Komünist Parti ile Sosyal Demokrat Parti’nin birleşik cephe kurması talebi üzerine konuştu. İtalya’dan katılan bir sonraki konuşmacı, Troçki’nin “sekterlik” ile mücadele etmek amacıyla İtalya’da da bir birleşik cephe önermiş olduğunu ekledi.

FT, insanları, kendi faaliyetinin temelini oluşturan ilkesiz ve bürokratik seçim ve sendika ittifaklarının Troçki tarafından geliştirilen politikalarla onaylandığına inandırmak istiyor. Troçki’nin, işçi sınıfını faşizm tehdidine karşı birleştirmenin ve aynı zamanda Sosyal Demokrat Parti’nin hain rolünü onun saflarında örgütlenmiş işçi kitleleri önünde teşhir edip bu işçileri devrimci bir politikaya kazandırmanın bir aracı olarak birleşik cephe uğruna verdiği mücadele, Morenocuların bugünkü pratiğine taban tabana zıttır.

Nitekim Albamonte, Kasım 2019’da “Şilili gençlerin ve işçilerin büyük isyanı” sırasında, FT’nin Şili’deki Devrimci İşçi Partisi’nin (PTR), “Komünist Parti önderliğindeki CUT (İşçilerin Birleşik Merkezi) sendikası ile bir birleşik cephe” kurmayı başardığını belirtiyor. Ardından Komünist Parti’nin on binlerce üyesi varken bunun imkânsız olacağını kabul ediyor.

Şili’deki isyan, 2019 [Kaynak: Flickr kullanıcısı Rafael Edwards]

Bu itiraf, bu “birleşik cephe”nin, işçi sınıfının kitle örgütlerini mücadele içinde birleştirmek veya KP önderliğini teşhir etmekle hiçbir ilgisi olmadığını göstermektedir. Aksine bu, sadece, Şili işçi sınıfını devrimci mücadeleden uzaklaştırmak amacıyla Stalinistler ile Morenocular arasında kurulmuş çürük bir ittifaktı.

Stalinistler, işçi sınıfı içinde hâlâ dikkate değer bir tabana sahiplerken, FT’nin öncellerinin sunduğu hizmete gerek duymuyorlardı. Ancak şimdi itibarlarını kesin olarak yitirdikleri ve dahası, işçi sınıfının yükselen hareketinden dehşete kapıldıkları için, Morenocuların, kendi ihanetlerine “sol” örtü sağlamasını hoş karşılıyorlar.

Troçki’nin devrimci perspektifini çarpıtma biçimindeki aynı yöntem, FT’nin Fransa şubesi Sürekli Devrim (RP) tarafından kendi gerici politikalarını meşrulaştırmak için kullanılıyor. RP sözcüsü Daniela Cobet, Troçki’nin 1936’da Fransa’ya yönelik faaliyetlerini, grubunun “çok zayıf” karakterinin üstesinden gelmek için, “kenarda kalmak” yerine “işçi kitlelerine bir yol bulma” “saplantısı” tarafından yönlendirilen çaresiz bir girişim olarak tarif ediyor. Troçki, “devrimci bir partinin stratejik ihtiyacını daha iyi somutlaştırmaya çalışan, bir dizi en cüretkâr ve değişik taktikler” önermiş.

Peki, Troçki’nin genç Fransız Troçkist hareketini 1930’ların kitlesel işçi sınıfı mücadelelerine yöneltme mücadelesinin RP’nin günümüzdeki operasyonlarıyla ne ilgisi var? RP, sahte sol Yeni Anti-Kapitalist Parti’ye (NPA) entegre olmuştur. Bu, Stalinist sendikalara ve Fransız emperyalizminin Libya’dan Mali’ye kadar asker müdahalelerini savunmaya yönelmiş bir üst orta sınıf partisidir. İşçi sınıfına açıkça düşman olan NPA, Sarı Yeleklilere ırkçı ve faşist bir hareket diye iftira atarak Macron hükümetinin onlara yönelik saldırılarıyla birlik olmuştur.

Fakat Morenocular, Cobet’in sözleriyle “görece marjinal bir rol” oynayan bu gerici partinin, günümüzde Troçki’nin mücadelesinin sürekliliği ve gelişmesi yönünde bir araç olduğunda ısrar ediyorlar.

“Farklı gelenekleri” birleşitren bir araç olarak NPA

Cobet şunları söylüyor: “[NPA’yı] Troçki’nin taktiksel cüretini canlandıran devrimci aşırı solun yeniden örgütlenmesi için bir araç haline getirmek, Fransa’da farklı geleneklerden gelen militanlardan oluşan güçlü bir devrimci parti inşa etmek… suikasta uğramasından 80 yıl sonra bu büyük Rus devrimcisine gösterilebilecek en büyük saygı budur.”

FT, “farklı geleneklerden gelen militanlardan oluşan” bir ulusal oportünist partinin kurulmasının, Dördüncü Enternasyonal’i inşa etmek için Stalinizme ve merkezciliğe karşı amansızca mücadele veren ve ısrarla “Gezegenimizde, bu kadroların dışında, adına gerçekten layık tek bir devrimci akım bile bulunmamaktadır” diyen Lev Troçki’ye nasıl bir saygı ifadesi olacağını açıklama girişiminde bulunmuyor.

Morenocuların, Troçki’nin mirasının “tecrit sorunu”na bir çözüm getiren “cüretkâr taktikler” toplamı olduğu konusundaki ısrarı, Troçki’ye değil ama onun kurduğu uluslararası devrimci partiyi yok etmeye çalışmış olanlara yönelik bir saygı ifadesidir. Michel Pablo’nun Dördüncü Enternasyonal’i tasfiye etme çabaları sırasındaki sloganı, “kendisini ifade ettiği her yerde ve kendi deneyimi üzerinden daha yüksek düzeylere ulaşmasına yardımcı olmak için, olduğu haliyle kitle hareketi içindeki yerimizi bulma” şeklindeydi.

FT, Troçki’nin mirasını yalnızca Pabloculuğun ihanetleriyle değil; aynı zamanda ölümünden sonraki on yıllarda üniversitelerde geliştirilmiş olan orta sınıf teorileriyle eşitlemeye çalışıyor. Troçki, videoda, postmodernist anti-Marksizmin babası gibi resmediliyor.

FT’nin feminist kolu Ekmek ve Güller adına konuşan Andrea D’atri, Troçki’nin “en radikal maddi dönüşümlerin bile baskıyı tek başına çözemeyeceği” fikrini savunduğunu ileri sürüyor. En son Kadınlar Günü’nde düzenlenen ve orta sınıfın yön verdiği büyük gösterilerin, Troçki tarafından kapitalizme karşı mücadelenin öncüsü olarak görüleceğini iddia ediyor.

Brezilya’daki Devrimci İşçi Hareketi (MRT) adına konuşan ve aynı ana temayı sürdüren Marcello Pablito, “kendisini ırksal meseleleri sınıfsal tespitler içinde eritmekle sınırlamayan devrimci ve sosyalist bir stratejinin güncelliğini” savunuyor.

Pablito, “devrimci stratejinin ilk gerçeği”nin, “kendi hayatlarımız, kendi kimliğimiz ve kendi kültürümüz uğruna mücadeleden yola çıkan [siyahların] mücadelesi ile ten rengimiz ne olursa olsun tüm sınıfımızın tarihsel görevi” arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktan ibaret olduğunu belirtiyor.

FT’ye göre, ırk sorunundan yola çıkan bu stratejinin potansiyeli, Amerika Birleşik Devletleri’nde George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle ortaya çıkan ve “Afrika dışındaki en büyük siyah ülke” olan Brezilya’da protestolara yol açan “siyah öfke” ile gösterilmişti.

FT, polis şiddetine karşı düzenlenen çok ırklı protestoları ırksal politikayı teşvik etmek için kullanıyor.

Morenocuların belirtmediği şey, Amerika Birleşik Devletleri’nde ırkçılığa ve polis şiddetine karşı “öfke”nin, sadece Brezilya’ya değil ama Avrupa’ya ve dünya geneline yayılan çok ırklı karakterdeki protestolarla dışa vurulduğu; bunların sadece ırkçılığa değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliğe, kitlesel yoksullaşmaya ve dünyadaki kapitalist egemen sınıfların COVID-19 pandemisi karşısında izledikleri öldürücü politikalara karşı öfkeyi ifade ettiğidir.

Morenocular, Troçki’nin çalışmaları ile küçük burjuvazinin çıkarlarına dayalı anti-Marksist ve işçi sınıfı karşıtı kimlik politikalarını desteklemeleri arasında bir ilişki uydurmalarına olanak verecek tek bir alıntı, hatta üstünkörü bir cümle bulamadılar.

Troçki’nin devrimci stratejisi, uluslararası işçi sınıfının dünya kapitalist üretimiyle ilişkisi tarafından belirlenen nesnel birliğine dayanmaktadır. Kapitalizmin küreselleşmesiyle birlikte, uluslararası işçi sınıfının birleşmesi, bugün her zamankinden daha fazladır. Onu ırksal, cinsel veya ulusal eksenlerde bölme girişimleri yalnızca egemen sınıfın gerici amaçlarına hizmet etmektedir.

FT’nin “ırksal meseleleri sınıfsal tespitler içinde eritme”ye yönelik saldırıları, üst orta sınıfın burjuva devletle giderek artan oranda bütünleşen kesimlerinin ruh haline denk düşmektedir. Bu ruh hali, ABD’deki Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) ve Brezilya’daki Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSOL) gibi sahte sol örgütlerde ifadesini bulmaktadır ki FT’nin bu ülkelerdeki grupları bu örgütlere yönelmiş durumdadır.

FT’nin “anma”sının Troçki’nin siyasi mirasına yönelik büyük bir tahrifat ve iftiradan ibaret olduğu açıktır. Ancak bunu, özellikle kirli bir tarihsel tahrifat yapan bir yön daha var.

Morenocular, Hitler’in 1933’te Almanya’da iktidara gelmesine izin veren Üçüncü Enternasyonal’in ihaneti ile Troçki’nin 1940’ta Stalin’in emriyle öldürülmesi arasındaki tarihsel aralığa ayrılan bir sunumda, Troçki’nin bu ihanetten çıkardığı sonucu kasıtlı olarak atladılar: Bu dönem boyunca, işçi sınıfı içindeki devrimci önderlik krizini çözmek amacıyla Dördüncü Enternasyonal’i kurmak için verdiği amansız mücadele.

Bu dünya partisinin 1938’de kurulması, sonraki tarihi ve içindeki mücadeleler, Morenocular ve onların “anmaları” için yabancı bir şeydir.

Morenocuların ABD’deki grubu Left Voice tarafından yapılan sunumun, genç bir kadının Manhattan sokaklarında dolaşıp Troçki’nin “Amerika Komünist Olursa” başlıklı denemesini yüksek sesle alıntılar okumasından oluşması dikkat çekicidir. Sunumu yapan kişi, bu çalışmanın, Troçki’nin “sosyalist bir geleceğin olasılıkları üzerinden düşünme konusundaki muazzam yaratıcılığını” gösterdiği sonucuna varıyordu.

Troçki’yi bir tür ütopik sosyaliste dönüştürme yönündeki bu saçma girişim, ancak onun bu parlak denemesini Stalinizmin suçlarının Amerikan ve uluslararası işçi sınıfının bilincinde yarattığı yıkıcı etkiye ve anti-komünizme karşı mücadelesinden soyutlayarak herhangi bir inandırıcılığa sahip hale getirilebilir.

Left Voice’un sunumu, aynı zamanda, Troçki’nin öldürülmesinden önceki yıllarda Dördüncü Enternasyonal’in en büyük şubesi olan ve Amerikan işçi sınıfı içinde dikkate değer bir etki kazanan Amerikan Troçkist hareketi ile yoğun işbirliğinden tamamen bağımsızdı ve bundan tek kelime dahi bahsedilmedi.

Morenoculuk ve onun Dördüncü Enternasyonal’e düşmanlığı

Bütün bu tarihsel tahrifat çalışmasının temel amacı, Dördüncü Enternasyonal’in hiçbir zaman var olmadığını ve Troçki’nin zihninde onunla birlikte gömülen bir vizyondan ibaret olduğunu iddia etmektir. FT önderi Emilio Albamonte’nin sözleriyle: “Öncelikle size Troçkist hareketin başsız bırakıldığını söylemeliyim. Deutscher [sonradan Troçki’nin biyografisini yazan Isaac Deutscher, Dördüncü Enternasyonal’in kurulmasına uzlaşmaz biçimde karşı çıkmıştı], onu kocaman yelkeni olan küçük bir tekne olarak tarif etmişti. O yelken Stalinist kazmanın altında yok oldu.”

Albamonte, Troçki’nin Stalinist katillerinin temel amacıyla örtüşen bu pervasız değerlendirmeyi yaptıktan sonra, Troçki’nin sözde taktiklerini, burjuvazinin sahte sol partilerinin, sendikaların ve bizzat kapitalist devlet aygıtının içinde nüfuz ve mevki peşinde koşmanın kullanışlı bir aracı olarak yüceltmeye geri dönebilirdi.

Troçki suikastının yıldönümünde, Morenocular neden bizzat Troçki’nin en büyük tarihsel başarım diye tanımladığı şeyi, yani Dördüncü Enternasyonal’i kurarak Marksizmin sürekliliğini ve uluslararası işçi sınıfı içinde devrimci bir önderlik inşa etme mücadelesini güvence altına almasını gizleyip inkâr etmek zorunda kalıyorlar?

Birincisi, kendi tarihlerini açıklamaktan aciz oldukları için ve ikincisi, Dördüncü Enternasyonal tarihinin ve onun içinde yürütülen mücadelelerin, sayısız heterojen revizyonist eğilimle kurdukları oportünist ittifaklara engel olmasına izin verme niyetinde olmadıkları için.

Nahuel Moreno

FT’nin ana örgütü olan Arjantin’deki Sosyalist İşçi Partisi’nin (PTS) kökleri, Nahuel Moreno’nun 1987’de ölmesinin ardından Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS) parçalanmasına dayanmaktadır.

Moreno, 1963’te Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nden koptu ve Dördüncü Enternasyonal’i Stalinist, Sosyal Demokrat ve burjuva milliyetçi hareketler içinde tasfiye etmeye çalışan Pablocu revizyonist eğilimle birleşti. Daha sonra aşırı bir ulusal oportünizm politikası izledi ve partisini Castroculuğa ve Peronculuğa, ayrıca Arjantin'in Sosyal Demokratları ve Stalinistlerine uyarladı. Isabel Peron’un sağcı Peroncu hükümetini destekleyen Moreno’nun partisi, Arjantin işçi sınıfının 1976 askeri darbesi öncesinde siyasi olarak silahsızlandırılmasında kritik bir rol oynadı.

Moreno tarafından kurulan eğilim ile “süreklilik” iddiasında olan PTS, bugün, çeşitli bileşenlerini sol popülizme ve Peronculuğun Kirchnerci kanadına uyarlamaya dayalı bir programa tabi kılan Solun ve İşçilerin Cephesi’nin (FIT) etrafında oluşturulan oportünist bir seçim ittifakı politikası izliyor.

2017’de, Morenocuların FIT içindeki ana müttefiklerinden biri olan Partido Obrero’nun (İşçi Partisi, PO) önderi Jorge Altamira, PTS’yi doğru bir şekilde “kundaktaki Podemos” olarak nitelemişti. Altamira, şimdi İspanya’da COVID-19 pandemisinin ortasında işçi sınıfına karşı kemer sıkma programı uygulayan ve yıkıcı bir işe geri dönme kampanyası yürüten PSOE önderliğindeki burjuva hükümetin ana ortağı olan “sol” partiden söz ediyordu. Bu isabetli niteleme, PO’nun parlamenter mevkiler peşinde PTS ile oportünist ittifakını sürdürmesini engellemedi.

FT’nin Troçki suikastının 80. yıldönümünü üzerine yaptığı sözde anma bir saçmalıktan ibarettir ve özünde, Troçki’nin tüm devrimci tarihsel mirasına karşı ikinci bir suikast girişimidir.

Ama başarılı olamayacaklar. Bu miras, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nde cisimleşmekte ve revizyonizme karşı uzun süredir verdiği mücadele sayesinde savunulup geliştirilmektedir. DEUK, bu muazzam tarihi işçi sınıfının gelişen uluslararası mücadelelerine taşımak ve bu yolla işçi sınıfını zafere ve dünya kapitalizmini ortadan kaldırmaya yönlendirebilecek bir önderlik inşa etmek için yorulmak bilmez bir mücadele veriyor.

Loading