Avustralyalı Troçkist Barry Jobson 78 yaşında hayatını kaybetti

Sosyalist Eşitlik Partisi (Avustralya), üzüntü ve derin bir kayıp duygusuyla, Barry Jobson yoldaşın öldüğünü bildirir. Jobson, bir hastalık döneminin ardından 11 Aralık’ta Sidney’deki bir huzurevinde vefat etti.

Barry Jobson, 1942–2020 (Fotoğraf: WSWS Medya)

Barry yoldaş, SEP’in önceli olan Sosyalist İşçi Birliği’ne (SLL) katıldığı 1974’ten beri, işçi sınıfı içinde, özellikle de Sidney’in güneybatı mahallesi Chullora’da bulunan, uzun yıllar çalıştığı Elcar demiryolu atölyelerinde, Troçkizm programının yorulmak bilmez bir savaşçısı oldu.

Partinin önde gelen üyelerinden yoldaşı Terry Cook ile işbirliği halinde yürüttüğü faaliyetinin en önemli özelliklerinden biri, İşçi Partisi’nin, Komünist Partili Stalinistlerin ve sendika bürokrasilerinin ihanetlerine karşı demiryolu işçilerinin çıkarlarını savunmak; işçileri her zaman Troçkist hareketin programı ve ilkeleriyle eğitmeye çalışmaktı.

Enternasyonalizm uğruna mücadele, bu çalışmanın tam merkezindeydi. Elcar atölyeleri, Avustralya partisinin üyelerinin yanı sıra, ülkeyi ziyaret eden Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin diğer şubelerinin üyelerinin öğle aralarında yaptığı çok sayıda konuşmaya sahne oldu.

Elcar’daki işçilere seslenenler arasında, SEP (ABD) üyesi Fred Mazelis, aynı partiden Helen Halyard ve SEP’in (Sri Lanka) kurucularından Nanda Wickremasinghe vardı.

1992 yılında Fred Mazelis, Barry Jobson ve Elcar işçileriyle beraber. Cook, sağ altta. (Fotoğraf: WSWS Medya)

1942 yılında dünyaya gelen Barry Jobson, Sidney’in işçi sınıfı mahallelerinden Surry Hills’te büyüdü. Ailesi, 1930’ların Büyük Bunalım’ından ağır bir şekilde etkilenmişti. O dönem işsizlik yüzde 30’lara kadar yükselmişti.

Barry, siyasi hayatının ilk döneminde, artık yaşamını sürdürdüğü Sidney’in güneybatı mahallesi Villawood’da İşçi Partisi’nin aktif bir üyesiydi. ABD emperyalizminin başlattığı Vietnam Savaşı’na Avustralya’nın müdahalesine şiddetle karşıydı; ancak o aşamada İşçi Partisi’ni ileriye giden yol olarak görüyordu.

1973’te Barry, 1976 yılında eyalet başbakanı olacak olan seçkin avukat Neville Wran’ın, işçi sınıfı semti Bass Hill’den eyalet meclisi üyeliğine getirildiği sırada işçilere tanıtılmasına yardımcı oldu.

Fakat hayal kırıklığının ortaya çıkması çok sürmedi ve Barry, Wran’a yönelik sınıfsal düşmanlığını sık sık ifade etmeye başladı. İşçi Partisi’nin, işçi sınıfının siyasi olarak bastırılması ve kapitalizme tabi kılınması biçimindeki asli sınıfsal rolünü kavradıkça, bu düşmanlık bireylerin ötesine uzandı.

Barry, 1974 yılında Sosyalist İşçi Birliği’ne (SLL) katılmaya karar verdi. Bu belirleyici bir adımdı, çünkü bu karar, Aralık 1972’de federal seçimi kazanarak 23 yıllık Liberal Parti iktidarına son veren Gough Whitlam’ın İşçi Partisi hükümetini ve onun ılımlı reform programını çevreleyen yanılsamaların reddedilmesini de kapsıyordu.

Barry Jobson, diğer demiryolu işçileriyle birlikte işleri savunma kampanyası yürütüyor (Fotoğraf: WSWS Medya)

Barry’nin çocukluğu sırasında var olan ve kendi kuşağından birçoğunun da yaşadığı yoksulluk, okuma ve yazma becerileri dahil olmak üzere ilk eğitimini derinden etkilemişti.

Bununla birlikte, Barry, kendisini bir devrimci olarak eğitebilmek için Marksist hareketin eserlerini inceleyip özümsemenin ve 20. Yüzyılın 1917 Rus Devrimi’yle başlayan stratejik tarihsel derslerini kavramanın can alıcı önemini anlamıştı. Bu yüzden, ilk örgün eğitimindeki eksiklerinin üstesinden gelmeye ve bu becerilerini geliştirmeye karar vererek akşam okuluna gitmeye başladı.

Sonraki yıllarda, önemli ekonomik gelişmeleri takip ederek ve ne anlama geldiklerini kavramaya çalışarak, ekonomi politiğe yoğun bir ilgi gösterdi. Marksist felsefeyi ve diyalektik maddeci yöntemi hayati önemde görürdü. Lenin’in Maddecilik ve Deneyimsel Eleştiri’si [Materyalizm ve Ampiryokritisizm] ve Troçki’nin Marksizmi Savunurken’i, okuduğu eserler arasındaydı.

Troçki’nin diyalektik yöntemi net ve özlü bir şekilde açıklamasından dolayı, Marksizmi Savunurken özellikle favorisiydi. Barry’yi zaman zaman işyerindeki genç işçilere ve çıraklara bu meseleleri açıklarken görebilirdiniz.

1980’ler, Avustralya ve uluslararası işçi sınıfı için can alıcı stratejik deneyimlerle doluydu.

1980’lerin başından itibaren, özellikle 1930’lardan beri meydana gelen en derin durgunluğa karşılık artan işçi sınıfı militanlığının sonucunda, Fraser’in Liberal hükümeti neredeyse parçalanmıştı. Söz konusu hükümet, ilkin, Kasım 1975’te Whitlam’ı deviren vali-general darbesiyle kurulmuştu.

Artık eski sendika şefi Bob Hawke’nin önderlik ettiği İşçi Partisi, Mart 1983’teki ezici bir seçim zaferiyle iktidara geldi.

Ne var ki, küresel kapitalist sistemin derinleşen krizi ve ABD’deki Reagan yönetimi ile Britanya’daki Thatcher hükümetinin öncülüğünde, işçi sınıfına karşı başlayan saldırı, Whitlam döneminin sınırlı reformlarına bile geri dönüş mümkün olmadığı anlamına geliyordu. O günler eskide kalmıştı.

Tam aksine, Fiyat ve Gelirler Anlaşması, Hawke hükümetinin temel politikasını oluşturdu. İşçi Partisi’ni, sendika bürokrasisini ve büyük işveren gruplarını içeren bu üçlü ittifak anlaşması, kâr akışını arttırmak için Avustralya kapitalizmini büyük çapta “yeniden yapılandırma”nın parçası olarak, ücretleri ve çalışma koşullarını geriletmek ve işleri ortadan kaldırmak üzere yapılmıştı.

Başlangıçta, Barry Jobson ile Terry Cook’un verdiği mücadele, bir nebze akıntıya karşıydı. Fakat olaylar, Fiyat ve Gelirler Anlaşması’nın, sendikal aygıtın öncülüğünde işçi sınıfına cepheden bir saldırı olduğunu hızla gösterecekti.

ARU seçim kampanyasının haberi (Fotoğraf: WSWS Medya)

Troçkistlerin muhalefetinin ne ölçüde destek kazanmaya başladığı, Barry’nin 1984’te Avustralya Demiryolları Sendikası’nın (ARU) genel başkanlık seçimlerinde, sağcı yönetim tarafından desteklenen Pat Dunne’ye karşı aday olmasıyla ortaya çıktı.

Barry, ülke genelinde, Dunne’nin 6.648 oyuna karşılık 4.600 oy elde etti. Fakat tanındığı Yeni Güney Galler’de (NSW) Barry yoldaş, Dunne’nin iki katı oy almıştı.

Seçim sonucu üzerine verdiği röportajda Barry, şunları söylemişti: “Demiryollarında işçiler artan iş kayıplarından endişe duyuyor ve önderlik arıyorlar. İşleri savunmak ve demiryollarının özelleştirilmesiyle mücadele etmek için sosyalist politikalar ileri sürdüğümüz kampanyamıza yanıt verdiklerine inanıyorum.

“Bu, hem sağcıların hem de ‘solcular’ın, sendikalara siyaset sokamayacağımız, sosyalist politikalar uğruna kampanya yürütemeyeceğimiz iddiasına rağmen oldu. Kampanyamız, bu hayati meseleleri gündeme getirebileceğinizi ve demiryollarında sosyalist bir programa destek kazanabileceğinizi kanıtlamaktadır.”

SLL, işçi sınıfını İşçi Partisi’nden koparma mücadelesinde, İşçi Partisi’nin “sol” kanadının sağcı Hawke-Keating önderliğini ihraç etmesi ve sosyalist politikalar uygulayacak bir işçi hükümeti için mücadele başlatması taktiğini ileri sürüyordu.

Haziran 1987’de Elcar işyeri komitesi, bu politikayı hayata geçirecek bir İşçi Partisi konferansı çağrısı yapan bir kararı kabul etti. Giderek daha geniş işçi sınıfı kesimleri, İşçi Partisi hükümetiyle çatışma içine giriyordu. 1989’da Elcar’da düzenlenen kitlesel bir mitingde, Fiyat ve Gelirler Anlaşması reddedildi ve işyeri komitesine yönelik çağrıda, “çalışma koşullarına, yaşam standartlarına ve işçi sınıfının temel haklarına yönelik bu tarihi saldırıya karşı sendikal hareketin genelinde mevcut olan muhalefeti seferber etmek için elinden geleni yapması” istendi.

Troçkistlerin hem Elcar’da hem de sektörün diğer kesimlerinde ileri sürdüğü politikalara yönelik destek, işçi sınıfının İşçi Partisi hükümetine karşı gelişmekte olan başkaldırısının sonucuydu.

Ancak küresel siyaset, keskin bir dönüş yapmak üzereydi. 1989’da Doğu Avrupa’daki Stalinist rejimlerin dağıtılması ve ardından 1991’de Stalinist bürokrasinin Sovyetler Birliği’ni tasfiye etmesi, işçi sınıfı içinde bir kafa karışıklığı ve moral bozukluğu dalgasına yol açtı.

İşçilerin geniş kesimleri açısından, muhafazakâr ya da sağcı siyasi görüşe sahip olanlar için bile, Sovyetler Birliği’nin varlığı, kendi toplumsal konumlarını savunmada bir tür kale duvarını temsil ediyordu. Onların gözünde Sovyetler Birliği, egemen sınıflara, işçileri yağmalaması çok ileri giderse bunun büyük sonuçları olacağına dair sürekli bir hatırlatıcı işlevi görüyordu. Fakat artık SSCB tasfiye edilmiş ve ciddi bir siyasi direniş olmadan kapitalizm restore edilmişti.

Egemen sınıflar, sosyalizmin sonunu, Marksizmin ölümünü, hatta “tarihin sonu”nu alkışlamak ve sözde “serbest piyasa”nın sosyoekonomik düzenin en yüksek ve mümkün olan tek biçimi olduğunu ilan etmek için bu olayı memnuniyetle değerlendirdiler.

İşçi sınıfı içinde sonuçta oluşan yönelimsizlik, egemen sınıfların dünya çapında işçi sınıfına yönelik saldırıyı derinleştirmelerine olanak verdi.

Elcar’da, bu yönelim bozukluğu, Jobson ile Cook’un çalışmalarını dayandırdıkları daha sınıf bilinçli işçiler arasında bir geri çekilmeye neden oldu. Aynı zamanda yönelimsizlik, Stalinistlerin ve İşçi Partisi bürokrasisinin elini kuvvetlendirdi ve saldırılarını yoğunlaştırdılar. Sonunda, Troçkistler, işyeri komitesinde kazandıkları lider konumlarını kaybettiler.

Barry Jobson, NSW eyalet meclisi dışında demiryolu işçilerine seslenirken (Fotoğraf: WSWS Medya)

Yeni Güney Galler’de, eyaletin Liberal yönetimi, sendika bürokrasisinin aktif işbirliğiyle, işçilere işten çıkarılma tazminatı vererek ve onları başka yerlere naklederek Elcar’ı kapattırdı.

Barry, o dönem işçi sınıfının hiç de azımsanmayacak bir kesimini ezip geçen moral bozukluğu dalgasından etkilenen işçilerden biriydi ve bir süre siyasi faaliyeti bıraktı.

Ne var ki, Sovyetler Birliği’nin tasfiye edilmesi, sosyalizmin sonu demek değildi. Tam aksine, Stalinizmin ve işçi bürokrasinin bütün kesimlerinin tamamen gerici ulusalcı programlarının doruk noktasıydı. Barry, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi sayesinde netlik kazanması sonucunda, Troçkizm programının savaşçısı olarak vazifesine kaldığı yerden devam etti.

1998’de Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin açılmasıyla beraber, Barry’nin siyasi faaliyeti yeni bir yöne girdi ve site için yazmaya başladı. Demiryollarındaki işten çıkarmalar, ücretlerin düşürülmesi ve iş güvenliği meseleleri gibi işçi sınıfının karşı karşıya olduğu önemli konular üzerine makaleler yazıyor, İşçi Partisi ve sendika bürokrasilerinin hain rolü teşhir ediyordu.

Sidney’in kuzeyindeki Newcastle bölgesine taşınan Barry, ömrünü sanayide geçirmiş işçilerin yakasına çok daha fazla yapışan hastalığa yakalanmadan önceki yıllarında, SEP’in faaliyetinin geliştirilmesinde aktif olarak yer aldı.

Barry, özellikle, Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’in (IYSSE) Newcastle Üniversitesi’nde bir şubesini kurma mücadelesinin aktif katılımcısıydı.

Barry Jobson ile Terry Cook (Fotoğraf: WSWS Medya)

Artık altmış yaşını devirmiş olan Barry, Terry Cook ile beraber, kampüste düzenli faaliyet yürüttü; WSWS yazılarının ve SEP yayınlarının dağıtımına katıldı; gençlere günün kritik siyasi meselelerini ve Troçkizmin programını inatla ve sabırla açıkladı; kendilerini karşı karşıya oldukları mücadelelere hazırlamak için Marksist hareketin eserlerini okuyup incelemeleri gerektiğini ısrarla vurguladı.

Karmaşık siyasi ve tarihsel bilgileri kavrayışı o kadar etkileyiciydi ki, öğrenciler birçok kez ona hangi fakültede ders verdiğini sormuşlardı.

Barry Jobson, işçi sınıfı içinde Troçkizm programı uğruna mücadelenin tarihinde ölümsüz bir sayfa yazdı. Kendisi aramızdan ayrıldı ancak mirası yaşıyor.

Barry’nin yaşamı, her şeyden önce, şimdi Troçkist harekete gelmekte olan gençler ve öğrenciler için, sanayinin kritik sektörlerindeki işçileri kazanmanın can alıcı önemini, onları Marksist olarak eğitme gerekliliğini ve bu Marksist işçilerin, şimdi gelişmekte olan devrimci mücadelelerin gidişatını yönlendirmede oynayabileceği ve oynayacağı belirleyici rolü vurgulamaktadır.

Loading