İsrail, ABD desteğiyle Filistinlilere yönelik saldırıları tırmandırıyor

Hafta sonu, güvenlik güçleri işgal altındaki Batı Şeria’daki Nekbe Günü protestolarını bastırırken, İsrail’in Gazze bombardımanında herhangi bir kesinti olmadı.

İsrail ordusu Gazze’de Hamas’a ve diğer örgütlere saldırdı, üst düzey Hamas kadrosuna suikastlar düzenledi ve Gazze’deki savunmasız halkı şiddetli hava saldırılarıyla terörize etti. Hedefler arasında, Hamas’ın siyasi ve askeri kanatlarına liderlik eden, Gazze’deki en üst düzey yetkilisi Yehya Sinvar’ın evi de vardı. Bu, Hamas yetkililerinin evlerine düzenlenen üçüncü saldırıydı. Hamas ve İslami Cihad, 20 üyelerinin öldürüldüğünü doğruladı. İsrail ordusu, Hamas’a karşı suikastlar dahil olmak üzere yeni saldırılar düzenlemek için onay istedi.

Gazze Şehri’nde Cumartesi gecesi gerçekleştirilen tek bir bombardımanda 12’si kadın ve sekizi çocuk olmak üzere en az 42 kişi öldü, 50 kişi de yaralandı. Bu, geçtiğimiz Pazartesi’den bu yana en ölümcül saldırıydı. Kurtarma ekipleri enkazın altından kurbanları çıkardıkça sayıların artması muhtemel. Başka bir hava saldırısı, Gazze Şehri’ndeki El Şati sığınmacı kampındaki bir evi vurdu ve çoğu çocuk olmak üzere geniş bir ailenin en az 10 ferdini öldürdü. Cumartesi gecesi en az sekiz kişi hayatını kaybederken, aralarında iki doktorun da bulunduğu çoğu sivil 45 kişi yaralandı.

İsrail’in Gazze Şehri’ne gece boyunca düzenlediği hava saldırılarında öldürülen 17 Filistinli için namaz kılınıyor, 16 Mayıs 2021. (AP Photo/Sanad Latifa)

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in geçtiğimiz Pazartesi günü Gazze’ye yönelik bombardımanı başlatmasından bu yana 58’i çocuk en az 192 Filistinlinin öldürüldüğünü, yaklaşık 1.200 kişinin de yaralandığını açıkladı. Yaklaşık 220 ev yıkıldı veya hasar gördü, 20.000 kişi evsiz kaldı.

Katliamın tek taraflı olduğunu gösterecek şekilde, İsrail, Gazze’den 3.000 roket fırlatıldığını, ikisi çocuk ve biri asker olmak üzere 10 kişinin öldüğünü bildirdi. Fırlatılan roketlerin çoğu ya Gazze’ye düşmüş ya da İsrail’in ileri teknolojiye dayanan –ABD’nin 1,5 milyar dolarlık desteğiyle finanse edilmiş– Demir Kubbe hava savunma sistemi tarafından durdurulmuştu.

İsrail ordusu, Cumartesi öğleden sonra, binadakilere tahliye için bir saatten az süre tanıdıktan sonra Gazze’de Al Jazeera, Associated Press (AP) ve diğer medya kuruluşlarının ofislerinin bulunduğu kuleyi vurarak çökertti. Geçtiğimiz hafta içinde medya kuruluşlarının bulunduğu diğer iki binanın bombalanmasının ardından gelen bu saldırılar, İsrail’in suçlarının haber yapılmasını engellemeyi amaçlıyor.

İsrail, binanın Hamas tarafından kullanıldığını iddia etse de buna herhangi bir kanıt sunamadı. AP başkanı Gary Pruitt, binayı 15 yıldır kullanmasına rağmen AP’nin binanın Hamas tarafından kullanıldığına dair herhangi bir belirti görmediğini söyledi. Başbakan Binyamin Netanyahu, hava saldırısını “terör örgütleri”ne yönelik başarılı bir saldırı olarak alkışladı.

İsrail’in Gazze’nin elektrik santraline mazot tedarikini günler önce durdurması ve Gazze’ye giden elektrik hatlarını vurmasıyla, neredeyse muhtaç durumda olan Filistinliler artık bir de elektrik sıkıntısı ile başa çıkmak zorundalar.

İsrail ordusu, Büyük Felaket olarak da bilinen Nekbe Günü’nde Batı Şeria’nın dört bir yanında düzenlenen gösterilere şiddetli bir baskı uyguladı. Nekbe, genellikle, Britanya’nın 1948’de Filistin’den resmi olarak ayrıldığı ve İsrail Devleti’nin kurulduğu 15 Mayıs civarında anılır. Bu olayı, ilk Arap-İsrail savaşının başlaması, Filistin toplumunun mahvedilmesi ve halkının büyük çoğunluğunun kalıcı olarak yerinden edilmesi takip etti. 750.000 ila 900.000 Filistinli, savaştan kaçtıktan veya evlerini terk etmek zorunda kaldıktan sonra sığınmacı haline geldi veya ülke içinde yerinden edilmiş oldu. Bu, Yahudilerin azınlık olduğu Filistin’de Yahudi halkı için bir yurt kurmak üzere gerekli bir etnik temizlikti.

Bugün, Filistinliler ve dünya genelinde onların soyundan gelenlerin sayısı 13 milyon civarında. Beş milyon Filistinli işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze’de; 1,5 milyonu İsrail’de yaşıyor. 6,5 milyon Filistinli de Lübnan, Ürdün ve Suriye’de sığınmacı ya da dünyanın her yerine dağılmış durumda. Filistin’de hiç yaşamamış Yahudiler, Dönüş Yasası uyarınca İsrail yurttaşlığı talep etme hakkına sahipken, birçok durumda hâla mülklerinin tapularını elinde bulundurmalarına rağmen Filistinlilerin anayurtlarına dönme hakları reddediliyor.

Bununla birlikte, Filistinlilerin yerlerinden edilip mallarını ve mülklerine el konulması çok sayıda savaş ve baskı yoluyla sürdürülürken, İsrail/Filistin’deki sayıları yakında Yahudilerin sayısını geçecek. Bu kadar çok Filistinliyi sokaklara döken, Tel Aviv’in artık işgal altındaki Doğu Kudüs’te ve İsrail’de yaşayan Filistinlileri etnik temizliğe tabi tutacağının anlaşılmasıdır. Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah ve Silwan mahallelerinde yaşayan aileler, Yahudi yerleşimlerine yer açmak üzere mahkemelerin verdiği tahliye kararlarıyla karşı karşıyalar. İsrail’deki aşırı milliyetçi ve faşizan partiler yıllardır “nüfus transferi” çağrısında bulunuyor ve aşırı sağ güçler, 1948’de zorla tahliyelere maruz kalan ve şimdi olağanüstü hal ve sokağa çıkma yasaklarına tabi tutulan Lod gibi karma nüfuslu kasabalara taşınıyor.

İsrail ordusu, Batı Şeria’daki öfkeli protestoculara plastik mermiler, ses bombaları ve göz yaşartıcı gazla saldırarak dokuz kişiyi öldürdü. Askerler, silahsız oldukları ortaya çıkan iki protestocuyu daha terör saldırısı düzenlemeye çalıştıkları iddiasıyla öldürdüler. Bu, Batı Şeria’nın Nisan 2002’de orduyla istila edilmesinden beri en kanlı gün oldu. Geçtiğimiz haftanın başından beri Batı Şeria’da öldürülenlerin sayısı 14’e çıktı. Ordu, Batı Şeria’ya ek birlikler göndererek normal sayıyı neredeyse iki katına çıkardı. Bunlara, İsrail içindeki Filistin protestolarını bastırmak üzere gönderilen Sınır Polisi’nin yerini alacak düzenli birlikler ve yedekler dahildi.

Hafta başında “Gazze yanacak” diyen İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Batı Şeria’da gerginlik ve çatışmanın “tırmandığını gördüğünü” ve İsrail’in “her senaryoya hazır” olduğunu açıkladı. Gantz, Filistinlilerin İsrail’in egemenliğine sessizce ve direniş göstermeden boyun eğmemeleri halinde onları şu sözlerle tehdit etti: “Koronavirüs yılından sonra Filistin ekonomisine ve toplumuna yardım etmek için atılan adımları iptal etmek zorunda kalacağız.”

İsrail, Hamas’ın ateşkese varma ve Mısır’ın çatışmayı sona erdirmek üzere bir anlaşmaya aracılık etme çabalarını geri çevirdi. ABD Başkanı Joe Biden, sadece, İsrail ve Filistin işlerinden sorumlu dışişleri bakan yardımcısı Hady Amr’ı bir ateşkes üzerinde çalışması için İsrail’e gönderdi. Biden’ın koşulsuz desteğiyle rahatlamış olan Netanyahu, Cumartesi akşamı, Gazze’ye yapılan saldırıda bir azalma olmayacağını ilan etti. İsrail’in “hâlâ bu operasyonun ortasında olduğunu, henüz bitmediğini ve bu operasyonun gerektiği sürece devam edeceğini” söyledi.

Hamas’ı İsrail’in suikast listesi olduğu konusunda uyaran Netanyahu şunları söylüyordu: “Karanın üstünde veya altında saklanamazsınız. Hiç kimse bundan muaf değil.” Netanyahu, ABD başkanına “açık ve kesin desteği” için teşekkür etti.

Netanyahu, İsrail kasaba ve şehirlerinde son zamanlarda aşırı sağcı Yahudi üstünlükçü müttefiklerine mensup yasa dışı grupların kışkırttığı isyanları kınadı. Polisin görmezden geldiği provokasyonlar sonucu karışık nüfuslu kent ve kasabalar savaş alanı haline geldi. Çoğunluğu Filistinli ondan fazla kişi öldü, yaklaşık 1.000 kişi gözaltına alındı. Netanyahu bu konuda şunları ilan etti: “Yahudi devleti, yurttaşlarımıza yönelik katliamlara müsamaha göstermeyecektir. Yahudi yurttaşlarımızın linç edilmesine veya katil Arap çetelerinden korkarak yaşamasına izin vermeyeceğiz. Sinagogların ve mülklerin yakılmasına müsamaha göstermeyeceğiz. Bunları kim kışkırtırsa çok ağır bir bedel ödeyecek.”

Loading