İspanya’da sendikalar Cádiz metal işçilerinin grevine ihanet etti

Perşembe günü İspanya Sosyalist Partisi (PSOE) ve Podemos koalisyon hükümetine bağlı sendika bürokrasileri, Cádiz Metal Şirketleri Federasyonu (FEMCA) ile bir anlaşmaya vardı. Sosyal demokrat Genel İşçi Sendikası (UGT) ve Stalinist İşçi Komisyonları (CCOO) sendikaları anlaşmadan sonra grevi durdurduklarını duyurdular.

Bu, 22.000 metal işçisinin bir haftadır süren güçlü grevini satmaya yönelik bariz bir girişimdir. Grevciler işyerlerini işgal etmiş ve PSOE-Podemos hükümetinin çevik kuvvet polisinin fabrikaları geri alma girişimlerini bozguna uğratmıştı. Ancak şimdi hükümet, polis şiddetiyle elde edemediğini sendika ihanetiyle elde etmeye çalışıyor.

Grevin ana taleplerinin hiçbiri karşılanmadı. Diariode Cádiz’e göre, sendikalar, ilk olarak, “Puerto Real’deki Airbus fabrikasının kapatılması konusunda anlaştılar.” İkincisi, işçiler FEMCA’nın yüzde 0,9’luk ücret artışı teklifine karşı greve gitmişti. Enflasyon yüzde 6 olduğu için bu ücret artışı satın alma gücünde bir düşüş demek oluyor. Ancak UGT ve CCOO sendikaları, yüzde 6’dan fazla bir zamda anlaşmak şöyle dursun, FEMCA ile yüzde 2’lik bir ücret artışı konusunda anlaştılar.

İspanya’nın güneyindeki Cádiz ilinde grev yapan çelik işçileri yürüyor. (Twitter/@cntcornella)

FEMCA, UGT ve CCOO, satın alma gücünde ortaya çıkan kaybın yüzde 80’inin 2024 yılına kadar telafi edileceğine dair boş güvencelerle işçileri kandırmaya çalıştı. Onlar ayrıca, FEMCA yönetiminden ve sendikalardan temsilciler ile güya bu anlaşmayı uygulamak ve ona saygı gösterilmesini sağlamak için ortak bir komite oluşturulduğunu duyurdular.

Bu tür güvenceler, yazıldıkları kâğıtlar kadar değer taşımamaktadır. Son 10 gündür, PSOE-Podemos hükümeti grevcilere biber gazı, göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi sıkmak üzere polis ekipleri gönderiyor, hatta halkı terörize etmek için Cádiz sokaklarına zırhlı araçlar yerleştiriyor. Hükümet ve ona bağlı sendikalar, ücretleri ve istihdamı kısmak için her şeyi yapacaktır.

Grev, Podemos, CCOO ve UGT’ye karşı savunulmalıdır. Bu, grevciler arasında ve Cádiz bölgesindeki işyerlerinde, Podemos’a karşı siyasi bir mücadele içinde ve sendikalara muhalif, bağımsız taban komitelerinin inşa edilmesini gerektiriyor. Grevciler, diğer işçiler arasındaki geniş desteğe ve Avrupa işçi sınıfı içinde, kıta genelinde hükümetler tarafından yürütülen sosyal kemer sıkma ve kitlesel COVID-19 enfeksiyonu politikalarına karşı artan muhalefete başvurabilirler. Şimdiden, Sevilla ve Huelva da dahil olmak üzere İspanya’nın güneyindeki Endülüs bölgesinde Cádiz grevcilerini destekleyen protestolar gerçekleşti.

Podemos ve sendikalar, bir satış hareketine öncülük ediyorlar. Aynı zamanda Podemos’un genel sekreteri olan Başbakan Yardımcısı ve Çalışma Bakanı Yolanda Díaz, anlaşmayı işçiler için bir ilerleme olarak alkışladı. Díaz, “seferberlik ve sosyal diyalog, işçilerin haklarını kazanmasının temelidir,” dedi ve şöyle ekledi: “Bu sözleşme Cádiz Körfezi’nin geleceği açısından ileriye doğru bir adım olmalıdır.” Madrid’deki PSOE-Podemos bölgesel yönetimi temsilcisi ise, Cádiz greviyle dayanışma için Cuma günü gerçekleşecek olan bir protestoyu yasakladı.

Medya ve sendikalar, sendika delegelerinin ve işçilerin kitlesel olarak satış sözleşmesi lehine oy kullandığını iddia ediyor. Diario de Cádiz, “endüstride normale dönüşü” bildirerek, sözleşmenin “işyerlerindeki sendika delegeleri ve işçi meclisleri tarafından onaylandığını” yazdı. Diario de Cádiz, UGT’nin bölge sekreteri Antonio Montoro’nun şunları söylediğini aktardı: “Oylama ezici çoğunlukla onaylandı. Grevin sona ermesi oy çokluğu ile kabul edildi.”

Montoro’nun bir satış için “ezici” bir destek olduğu iddiası, sosyal medyada hızla yayılan ve oylamaya sendika bürokrasisi tarafından hile karıştırıldığı veya oylamaların aslında hiç yapılmadığını gösteren haberlerle doğrudan çelişiyor.

Yaygın olarak alıntılanan bir tweet, PINE elektronik firmasındaki sendika sabotajını kınıyor. Tweet, “Sendikalar insanları oy kullanıp ardından çalışmaya zorladı ve sonra oy toplamlarına hile karıştırdılar. Puerto Real’deki şirkette oylama raporunu tahrif ettiler. Komite, sözleşmenin kabul edildiğini onayladı ancak gerçekte işçilerin çoğunluğu sözleşmeye karşı oy kullanmıştı. İşte oylama raporu” diyor ve 29 lehte, 178 aleyhte ve 5 çekimser oyu gösteren bir belge paylaşıyordu.

Cádiz fabrikalarında çalışanların yüzde 75’ini oluşturan geçici taşeron işçilerinin, teknik olarak şirket tarafından istihdam edilmedikleri veya sendikalar tarafından temsil edilmedikleri için oy kullanmalarına izin verilmediği bildirildi. Bir tweet şöyle belirtiyor: “Birçok geçici [taşeron] işçi oy kullanamadı, toplu sözleşme onları etkilemesine rağmen fikirleri tamamen bir kenara atıldı. Oysa mücadelenin ön saflarında yer almışlardı.”

Cádiz’deki CCOO genel merkezinde protestoda bulunan metal işçilerinin sosyal medyada videoları dolaşıyor.

Azınlıkta olan anarşist Genel İşçi Konfederasyonu (CGT) sendikası, UGT-CCOO anlaşmasına karşı çıkan ancak aciz bir halde grevi sadece bir gün daha sürdürmekten başka bir şey önermeyen bir bildiri yayımladı. Bildiride anlaşma konusunda şunlar ifade ediliyor: “İşçilerden gizli atılan bu adımla, Cádiz metal sektöründe 19 Kasım’dan bu yana devam eden süresiz grevin iptal edilmesi planlanıyor. CGT bu nedenle 25 ve 26 Kasım’da greve devam etmeyi öneriyor, çünkü Cádiz’de tehlikede olan çok şey var.”

Podemos ile müttefik Pablocu Anticapitalistas partisinden Cádiz Belediye Başkanı José María (“Kichi”) Gonzalez, sinik bir şekilde satış anlaşmasını desteklemeyi reddetti ancak yine de bunun uygulanmasını talep etti.

Gonzalez, Andalucía Información’a şunları söyledi: “Anlaşmayı teşvik desteklemeyeceğim, çünkü bu bana uymaz, sadece ve sadece işçilere uyar. Açıkçası bu benim anlaşmam değil, ben geçici [taşeron] işçilerin durumu için daha iyi, daha adil ve daha gerekli, geçici çalışmayı bitiren ve her gün işe her şeyini verenler için satın alma gücü kaybı olmayan bir başka anlaşmayı tercih ederdim. Ama bu anlaşmaya varıldı ve bu yüzden sadece onu kabul etmekle kalmayacağım, uygulamaya konmasını da ilk talep eden ben olacağım…”

Sendikaların ve Podemos’un ihaneti, onların işçi sınıfına olan düşmanlığını teşhir etmekte ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK), “sol popülist” Podemos partisine 2014’te kurulmasından bu yana gösterdiği ilkeli muhalefetinin doğruluğunu kanıtlamaktadır. Podemos, akademi camiasına, devlet mekanizmasına ve sendika bürokrasisine dayanan, işçilere karşı olan varlıklı orta sınıfın bir partisidir. Onun Yunan müttefiki Syriza (“Radikal Sol Koalisyon”), 2015-2019 yılları arasında iktidardayken milyarlarca avroluk sosyal kesinti uyguladı ve sığınmacılar için toplama kampları kurdu.

Podemos, 2019’dan beri hükümette ve pandemi sırasında Avrupa Birliği’nin (AB) kitlesel enfeksiyon politikalarını dayatıyor. Bu dönemde Avrupa genelinde 1,3 milyondan fazla insan öldü ve İspanya Ulusal İstatistik Enstitüsü’ne göre 100.000’den fazla İspanyol COVID-19’dan hayatını kaybetti. Üstüne üstlük AB, banka ve şirket kurtarmalarında trilyonlarca avro dağıtarak, Avrupalı milyarderlerin servetini yaklaşık 1 trilyon avro artırdı.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Podemos üyesi Çalışma Bakanı Yolanda Díaz, Podemos göreve başladığından beri kapitalist devletin sendikalara yaptığı ödemeleri neredeyse iki katına çıkardı. 2 Kasım’da, 2022 bütçesinde sendikalara 17 milyon avro sübvansiyon sözü verdi.

Podemos gibi sahte sol partiler, işçi sınıfına karşı mali aristokrasiye silah olarak hizmet ediyor. Onlar, İspanya’da, Portekiz’deki kamu sektöründe ve DEUK tarafından desteklenen taban komitelerinin oluşturulduğu Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Deere, Dana ve Volvo gibi sanayi firmalarında patlak veren grev dalgasından dehşete kapılıyorlar. İspanya’da ve uluslararası ölçekte işçi sınıfı içinde yeni mücadele örgütlerinin ve yeni bir devrimci önderliğin inşa edilmesi gerekiyor.

PSOE-Podemos hükümeti, genel grev ve işçi sınıfı içinde devrimci mücadelelerin patlaması tehlikesiyle mücadele ettiğini biliyor. El Confidencial Digital, Çarşamba günü, bir grup PSOE bölge başkanı tarafından PSOE üyesi Başbakan Pedro Sánchez’e gönderilen bir mektuptan alıntılar yayımladı. Bölge başkanları, İspanya’daki “toplumsal gerilim” seviyelerinden “tedirgin olduklarını” beyan ederek, Sánchez’e “bir şeyler yapın” çağrısında bulunuyorlardı.

Mektupta, Cádiz grevinin tüm İspanya’ya yayılabileceğine dikkat çekilerek, “Bir kıvılcım sokakları ateşe verebilir ve eli kulağındaki bir toplumsal patlamaya dönüşebilir” diye belirtiliyor. Mektup, otomotiv işçileri, tarım işçileri, balıkçılar, polis ve güvenlik çalışanları arasında grev tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.

Sendikaların Cádiz’deki sabotaj girişimi, İspanya ve dünya genelindeki işçilere, neyin hazırlanmakta olduğu konusunda bir uyarıdır. İşçi sınıfının kuvvetli bir taaruzu su yüzüne çıkmaktadır. Kritik görev, kemer sıkmaya karşı ve koronavirüsü ortadan kaldırma politikası uğruna mücadele edecek Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nı (TK-Uİİ) inşa etmek ve işçilere Podemos gibi sahte sol partilere karşı siyasi önderlik sağlamak için İspanya’da ve dünyanın her yerinde DEUK’un şubelerini kurmaktır.

Loading