ABD ve NATO, Rusya’ya karşı savaş yönelimini artırıyor

ABD ve NATO, Rusya sınırlarına askeri yığınak yapmayı sürdürürken, temsilcileri Rusya karşıtı histerik söylemler ve savaş tehditleri savurmaya devam ediyor. Atlantik ötesi ittifakın sekreteri Jens Stoltenberg, Salı günü yaptığı açıklamada, Moskova’nın Ukrayna sınırına asker ve teçhizat yığdığını, batısındaki komşusunu işgal etmeye hazırlık olarak sosyal medyada Ukrayna karşıtı kampanyasını on kat artırdığını iddia ederek, böyle bir adım atması halinde Rusya’nın “ağır bir bedel” ödeyeceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Çarşamba günü bu sözleri tekrarlayarak “ağır sonuçlar” hakkında uyarıda bulundu. Hem Stoltenberg hem de Blinken, “Ukrayna’nın egemenliğine” desteklerini yineledi.

19 Kasım 2021’de çekilen bu fotoğrafta, ABD’nin Ukrayna Büyükelçiliği Kara Kuvvetleri Ataşesi Albay Brandon Presley, Ukrayna’nın savaş halindeki Donetsk bölgesindeki Müşterek Kuvvetler operasyon bölgesine yapılan bir ziyaret sırasında haritaya bakıyor. (AP aracılığıyla Ukrayna Müşterek Kuvvetler Basın Servisi) [AP Photo/Ukrainian Joint Forces Operation Press Service]

Moskova ise kendi topraklarına asker sevk etme konusunda her türlü hakka sahip olduğunu vurguluyor. Rusya’nın batısında Ukrayna’yı istila etmeye hazırlanan güçlerin mevzilendiğine dair herhangi bir kanıt sunulmuş değil. Blinken, Putin’in bir “sınır ihlali”ne devam edip etmeyeceğine karar verip vermediğinin belirsiz olduğunu kabul ederken, Kremlin’in “kısa sürede bunu yapma kapasitesini devreye soktuğunu” iddia etti.

Gerçekte, Kiev hükümetiyle ittifak halinde çalışan NATO, Rusya’ya karşı sayısız provokasyona imza atıyor: Karadeniz’de deniz tatbikatları düzenliyor, Rus hava sahasının kilometrelerce yakınında bombardıman uçuşları yapıyor, Rusya’nın tüm batı sınırı boyunca büyük askeri eğitim operasyonları düzenliyor ve Baltık ülkelerine asker sevk ediyor.

Haziran ayında, bir Birleşik Krallık savaş gemisi kışkırtıcı bir şekilde Rusya’nın hak iddia ettiği Karadeniz sularına girdi. Yalnızca geçen ay içinde ABD o bölgeye üç savaş gemisi gönderdi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, geçtiğimiz hafta, “ABD stratejik bombardıman uçaklarının Rusya sınırları yakınındaki faaliyetlerinde önemli bir artışa tanık olduklarını” söyledi. “Batı ve doğu yönlerinden aynı anda Rusya'ya karşı nükleer silahların nasıl kullanılacağının” pratiğini yaptıklarını da sözlerine ekledi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Salı günü, Polonya Ulusal Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak ile telefonda “NATO’nun Doğu Kanadı boyunca caydırıcılığı artırmanın yolları” hakkında görüştü. ABD ve AB, Belarus-Polonya sınırında “hibrit savaşa” girdiği iddiasıyla Rusya’ya yönelik suçlamaları da tırmandırıyor. Washington, Alman-Rus doğalgaz boru hattı Kuzey Akım 2’ye yeni yaptırımlar getirdi. Britanya’da yayımlanan Guardian, mevcut krizin, Kremlin için büyük ekonomik ve jeopolitik öneme sahip boru hattı projesinin tamamen sona ermesiyle sonuçlanabileceğini yazdı.

Geçtiğimiz Cuma günü, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, bu hafta Moskova’nın Ukrayna’nın en zengin oligarkıyla işbirliği içinde Kiev hükümetini devirme planı yaptığını ortaya çıkardığını duyurdu. Kremlin iddiaları reddetti. Batılı yetkililer, Blinken’in sözleriyle, Kremlin’in “Ukrayna’yı içeriden istikrarsızlaştırmaya” çalıştığı yönündeki asılsız suçlamaları da yinelediler. Her iki çevre de Rusya’nın sözde “Ukrayna’yı 2014’teki önceki istilası”na sürekli gönderme yapıyor. Bu, Washington ve Brüksel tarafından finanse edilen bir darbeyle Kiev’de aşırı sağcı, Rusya karşıtı bir hükümetin kurulmasını izleyen olayların bilinçli bir şekilde çarpıtılmasıdır.

Batı medyası, halkı Washington tarafından kışkırtılan olası bir toplu katliama hazırlama çabasıyla, Moskova’nın sözde şeytani amaçlarına ilişkin haberlerle dolup taşıyor. Rusya’ya karşı savaşın meşrulaştırılmasına zemin hazırlanıyor.

Bu arada, yıkıcı bir COVID-19 dalgasının ortasında bulunan Ukrayna’nın Devlet Başkanı Zelenskiy, ülkesinin NATO’ya kabul edilmesini ve ittifakın Moskova’ya karşı ekonomik yaptırımları da içerecek bir “caydırıcılık paketi”nin parçası olarak hükümetiyle askeri işbirliğini derhal hızlandırmasını talep etmeye devam ediyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu hafta, NATO’nun Ukrayna topraklarında taarruz kuvvetleri konuşlandırmasının aşılmaması gereken bir “kırmızı çizgi” olduğunu belirtti ve Ukrayna’nın NATO’ya kabul edilmesini de engelleyecek bir anlaşmaya varılmasını önerdi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Perşembe günü bu görüşü yineledi ve NATO-Ukrayna ilişkisinin derinleşmesinin “Avrupa’daki askeri-politik durumun istikrarsızlaşmasına” neden olacağı uyarısında bulundu.

NATO şefi Stoltenberg, bu hafta Letonya’da yaptığı konuşmada, buna yanıt olarak şunları söyledi: “Ukrayna’nın NATO’ya ne zaman katılmaya hazır olduğuna yalnızca Ukrayna ve 30 NATO müttefiki karar verir. Rusya’nın veto hakkı yok, Rusya’nın söz hakkı yok, Rusya’nın komşularını kontrol etmeye çalıştığı bir etki alanı oluşturmaya hakkı yok.”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Perşembe günü Stockholm’de, Blinken’in Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askerlerini çekmesini talep ettiği görüşmesinin ardından, tam da bu sorun üzerine etkisiz bir çağrıda bulundu. Lavrov, Ukrayna konusunda NATO ile “herhangi bir çatışma” istemediklerini ancak “meşru güvenlik çıkarlarını sağlamanın yollarını seçme hakkına” sahip olduklarını vurguladı.

Lavrov sözlerini şöyle sürdürdü: “AGİT de dahil olmak üzere, NATO-Rusya Konseyi’nde ilan edilen bölünmezlik ve güvenlik ilkesinin, kimsenin güvenliğini başkalarının güvenliği pahasına güçlendirme hakkına sahip olmadığını söylediğini unutmayalım. NATO’nun Doğu’ya daha da ilerlemesi, bizim güvenliğimizin temel çıkarlarını kesinlikle etkileyecektir.”

Lavrov ayrıca şunları ekledi: “NATO bu konuyu veya Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in öne sürdüğü güvenceleri veya fikirleri tartışmayı yine de reddederse, elbette güvenliğimizin, egemenliğimizin ve toprak bütünlüğümüzün kimseye bağlı olmamasını sağlamak için önlemler alacağız.”

Lavrov ve Blinken, Perşembe günü, yakında ülkelerinin liderleri arasında bir zirve toplantısı olacağını belirttiler.

ABD emperyalizminin pervasız provokasyonları, esasen derin bir iç krizden kaynaklanıyor. Amerikan kapitalizmi, dünya egemenliğini güvence altına almak için askeri şiddete bel bağlamak zorundadır. Amerikan kapitalizminin hâlihazırda ayakta kalması, büyük miktarda para basılmasıyla ve artık değerin yaratabilmeleri için insanları ölümcül bir virüs karşısında çalışmaya zorlayarak canlı tutulan aşırı şişirilmiş bir borsaya dayanmaktadır. Rus egemen sınıfının dünya kaynaklarının ve pazarlarının 17 milyon kilometre kareden fazlası üzerindeki kontrolünü, iştahlarının önündeki kabul edilemez bir sınır olarak görmektedir. Servetleri ve iktidarları tamamen küresel kapitalist sisteme bağlı olan Kremlin sakinlerinin ve Rus oligarkların ise buna bir cevabı bulunmuyor.

Loading