Sri Lanka hükümeti gözaltıları ve polis devleti önlemlerini genişletiyor

Sri Lanka Devlet Başkanı Ranil Wickremesinghe hükümeti, işçiler ve hükümet karşıtı protestocular arasında artan muhalefet karşısında baskıcı adımlarını yoğunlaştırıyor.

Polis Kolombo’daki Parlamento Yolu’nda seferber edildi, 6 Mayıs 2022

* Devlet başkanı, Çarşamba günü gece yarısı yayımladığı bir tebliğle, elektrik tedariki, petrol ürünleri tedariki ve dağıtımı ile sağlık sektörünü temel hizmetler olarak belirleyen baskıcı Temel Kamu Hizmetleri Yasası’nı (ESPA) genişletti.

Bu sert yasaya göre, bu sektörlerde işe gitmeyen herhangi bir çalışan “sulh hakimi önünde yapılacak yargılama sonrasında mahkumiyetle” karşı karşıya kalacak ve iki ile beş yıl arasında “ağır hapis cezasına” ve/veya 2.000 ila 5.000 rupi (5-13 ABD doları) arasında para cezasına çarptırılacaktır.

Hüküm giyenlerin “taşınır ve taşınmaz mallarına” devlet tarafından el konulabilir ve adı “meslek veya iş için tutulan herhangi bir kayıttan çıkarılabilir.” Ayrıca, herhangi bir kişinin “fiziksel bir eylemle veya herhangi bir söz veya yazı ile” başka bir kişiyi işe gitmemeye “teşvik etmesi, kışkırtması veya cesaretlendirmesi” de suç oldu.

Bu baskıcı önlemler yürürlükteyken sağlık, elektrik ve petrol sektörlerindeki sendikaların oluşturduğu Sendika Koordinasyon Merkezi, hükümetin protestoculara yönelik baskılarına karşı 9 Ağustos’ta bir günlük protesto düzenleyeceklerini duyurdu. Sendikalar bu kararı, dayanılmaz fiyat artışları ve akut kıtlıklar ile Wickremesinghe’nin anti-demokratik eylemleri nedeniyle işçiler arasında artan öfkeyi saptırmak için aldı.

* Çarşamba akşamı polis, Seylan Öğretmenler Sendikası (CTU) Genel Sekreteri Joseph Stalin’i sendikanın merkez ofisinde gözaltına aldı. Polis, gözaltının 28 Mayıs’ta polis merkezi yakınlarında protesto yürüyüşü yapılmasını yasaklayan mahkeme kararının ihlal edilmesinden kaynaklandığını iddia etti. Fort Sulh Hakimi Thilina Gamage Perşembe günü sendika liderinin 12 Ağustos’a kadar tutuklu kalmasına karar verdi.

Polis ayrıca Seylan Banka Çalışanları Sendikası’nın Bank of Ceylon şubesi sekreteri Dhananjaya Siriwardana ve eski şube başkanı Palitha Atampala’yı da gözaltına aldı. Söz konusu kişiler 13 Temmuz’da Başkanlık konutuna zorla girmekle suçlanıyordu. Her iki sendika lideri de dün kefaletle serbest bırakıldı.

* Polis Perşembe günü Galle Face Green’in bir köşesini işgal etmeye devam eden hükümet karşıtı protestoculara Cuma günü saat 17:00’dan önce bölgeyi boşaltmaları için ültimatom verdi. Perşembe günü protestoculara okunan polis bildirisinde, alanı yasa dışı olarak işgal ettikleri ve terk etmemeleri halinde yasal işlemle karşı karşıya kalacakları belirtildi.

Protestocular düzenledikleri basın toplantısında bölgeyi boşaltmayacaklarını ve polisin bölgeyi zorla boşaltmasını engellemek için mahkemeye başvurduklarını açıkladılar.

22 Temmuz günü yüzlerce ağır silahlı polis ve askeri birlik, Devlet Başkanlığı Sekreterliği ve çevresini işgal eden protestocuları zorla tahliye etmek için sabahın erken saatlerinde bir saldırı düzenlemişti. Çok sayıda kişi yaralanmış ve dokuz kişi gözaltına alınmıştı.

Geçen hafta protestocular Wickremesinghe istifa edene kadar Galle Face Green’i terk etmeyi reddetti. Şu anda Galle Face Green’de hükümet tarafından belirlenen bir “protesto alanı”na hapsedilmiş durumdalar.

Bu baskıcı önlemler, iki polis ekibinin geçtiğimiz hafta Cuma günü sahte sol Öncü Sosyalist Parti’nin (FSP) Kolombo’daki ofisine yaptığı baskının ardından geldi. Polis, Üniversitelerarası Öğrenci Federasyonu Başkanı Wasntha Mudalige’yi aradıklarını iddia ederek FSP üyelerinin itirazlarını görmezden geldi.

Basında yer alan haberlere göre 100’den fazla protesto eylemcisi polis ve askeri birlikler tarafından gözaltına alınmış durumda.

Göçmenlik Dairesi görevlileri 3 Ağustos’ta Britanyalı sosyal medya aktivisti Kayleigh Frazer’ın evine baskın düzenleyerek pasaportuna el koydu. Polis, Frazer’ı Facebook sayfasında hükümet karşıtı protestoları desteklemekle suçladı. Ancak medya tarafından sorulan bir soru üzerine yetkililer “vize koşullarını ihlal edip etmediğinin henüz belirlenmediğini” açıkladılar.

Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) olarak, sendika liderleri, FSP ve protesto organizatörleri ile köklü siyasi farklılıklara sahip olmakla birlikte, tüm bu gözaltıları ve polis baskısını kesin bir dille kınıyoruz.

SEP, Wickremesinghe rejiminin, muazzam zorluklar ve acılar yaratan ağır kemer sıkma önlemlerine yönelik tüm muhalefete karşı çok daha geniş bir baskı hazırlığı içinde olduğu konusunda emekçileri uyarmaktadır. İşçileri ve kır emekçilerini, tüm suçlamaların derhal düşürülmesini ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep etmeye çağırıyoruz.

Galle Face Green’de 3 Ağustos’ta düzenlenen bir protestoda polis baskısına ve mevcut olağanüstü hale son verilmesi ve Ranil Wickremesinghe ile hükümetinin istifası talep edildi. Sendika ve Kitle Örgütü (TUMO) tarafından dün düzenlenen bir başka protestoda ise Joseph Stalin, diğer sendika liderleri ve hükümet karşıtı protestocuların derhal serbest bırakılması çağrısında bulunuldu.

Bununla birlikte, sendikalar, dayanılmaz yaşam koşullarına karşı işçiler arasında gelişen grev hareketini kasıtlı olarak sınırlandırarak bu polis devleti önlemlerine kapı açmanın siyasi sorumluluğunu taşımaktadır. Onlar bunu yaparak, egemen sınıfa karşı saldırısını hazırlaması için hayati bir zaman kazandırdılar.

Milyonlarca işçi, 13 Temmuz’da kitlesel protestoların ortasında ülkeden kaçan Devlet Başkanı Gotabhaya Rajapakse’ye karşı 28 Nisan, 6 Mayıs ve ardından 10 ve 11 Mayıs tarihlerinde düzenlenen grevlere katıldı. TUMO ve Sendika Koordinasyon Merkezi grevlerin kapsamını ve süresini sınırlamak için ellerinden geleni yapmakla kalmadı, hareketi parlamenter manevraların çıkmazına sokmaya çalıştı.

Onların “geçici hükümet” talebi, muhalefet partileri Samagi Jana Balavegaya (SJB) ve Janatha Vimukthi Peramuna’nınki (JVP) ile tamamen uyumluydu. Ancak parlamentodaki partilerin hiçbirinin Rajapakse ve şimdi de Wickremesinghe hükümetinin kapitalizmin derin ekonomik krizinin bedelini emekçilere ödetmeye yönelik işçi sınıfı karşıtı gündemiyle temel bir anlaşmazlığı yoktur.

Wickremesinghe Çarşamba günü parlamentoya yaptığı açıklamada, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından dikte edilen sert kemer sıkma önlemlerini uygulama konusundaki kararlılığını yineledi. Bir yandan olağanüstü hal ilan edip bir yandan da polis operasyonları başlatırken, alaycı bir tavırla hükümetin belirlediği yerlerde “barışçıl protestolara” izin vereceğini ve protestocuların şikâyetlerini kendisine iletmeleri için bir “telefon hattı” açacağını ilan etti.

Bu, polis devleti baskısına kılıf uydurulmasından başka bir şey değildir. Wickremesinghe rejimi tüm muhalefete karşı geniş çaplı bir baskı başlatmadıysa, bunun tek nedeni egemen sınıfın, işçilerin ve kır yoksullarının muhalefetinin patlak vermesinden son derece tedirgin olmasıdır. Wickremesinghe nabız yokluyor, daha militan protestocuları “faşist” olarak suçluyor ve onları gözaltına alırken çok daha şiddetli polis devleti önlemlerine hazırlanıyor.

“Muhalefet partileri” de dahil olmak üzere tüm siyaset kurumu, IMF’nin demokratik olarak uygulanması mümkün olmayan kemer sıkma programını desteklemektedir. İşçiler bundan gerekli sonucu çıkarmalılar: demokratik ve sosyal haklar için mücadele, bütünüyle, sosyalist ve enternasyonalist bir program temelinde kapitalizmi ortadan kaldırma mücadelesine bağlıdır.

SEP şunları talep ediyor:

  • Hükümete karşı mücadele ederken gözaltına alınan herkes serbest bırakılsın!
  • Temel Kamu Hizmetleri Yasası kaldırılsın!
  • Olağanüstü Hal yönetmelikleri kaldırılsın!

Bu talepler uğruna mücadele etmek için, işçileri ve kır emekçilerini, her işyerinde, plantasyonda, banliyöde, kasabada ve köyde, tüm kapitalist partilerden ve onların sendikal ve sahte sol temsilcilerinden tamamen bağımsız kendi eylem komitelerini kurmaya çağırıyoruz. SEP, bu eylem komiteleri temelinde, işçilerin ve yoksulların hakları için mücadele edecek bir “İşçilerin ve Kırsal Kitlelerin Demokratik ve Sosyalist Kongresi” için kampanya yürütüyor.

Egemen sınıf, mülkiyetini ve kârını korumak için emekçilerden fedakârlık talep etmektedir. SEP, tüm temel ürünlerin üretimi ve dağıtımı üzerinde işçilerin demokratik denetimi, bankaların, büyük şirketlerin ve plantasyonların demokratik kamu denetimi altında ulusallaştırılması, milyarderlerin ve şirketlerin devasa servetlerine el konulması ve tüm dış borçların reddedilmesi dahil olmak üzere, kitlelerin acil ihtiyaçlarını karşılayacak önlemler talep etmektedir.

Eylem komitelerini birleşerek bu gerekli önlemler için mücadeleye başlamaya ve aynı zamanda Wickremesinghe hükümetinin demokratik haklara yönelik artan saldırılarına karşı çıkmaya çağırıyoruz. İşçi sınıfı, demokratik ve sosyalist bir program temelinde, kırsal kitleleri kendi safına çekebilir ve uluslararası sosyalizm mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak sosyalist politikalar uygulayacak bir işçi-köylü hükümetinin temelini atabilir.

Loading