Yunanistan genel seçimleri, çürümüş siyasi düzene karşı yaygın hoşnutsuzluğun ortasında düzenleniyor

Yunanistan’da bugün yapılacak genel seçimler, on yılı aşkın bir süredir devam eden kemer sıkma politikaları nedeniyle toplumsal konumu sarsılan işçi sınıfının kitlesel hoşnutsuzluğu karşısında siyasi partilerin krizde olduğu bir ortamda düzenleniyor.

Dört yıl önce muhafazakâr Yeni Demokrasi (ND) partisi, halkın Syriza’ya (Radikal Sol Koalisyon) duyduğu nefretten hak etmediği bir şekilde faydalandı. Syriza dört yıl boyunca önceki ND ve sosyal demokrat Pasok hükümetlerinden bile daha ağır kesintiler dayattı. Oysa Syriza kemer sıkma politikalarına son vermeyi vaat ettikten sonra iktidara gelmişti.

Bu yıl oy kullanma yaşı ilk kez 17’ye indirildi. 16 yaşında olanlar, bu yıl da dahil olmak üzere bir seçim yılında 17 yaşına girerlerse oy kullanabilecekler. Bir başka ilk olarak, yurt dışında yaşayan Yunanistan vatandaşlarının ikamet ettikleri ülkede oy kullanmalarına izin verilecek. Bunlar 9,8 milyondan fazla kişinin oy kullanma hakkına sahip olduğu anlamına geliyor.

Bu yasaları iktidardayken Syriza geçirmişti ancak bundan önemli bir fayda sağlaması pek olası değil. Uluslararası alanda sahte sol partilerin duayeni olan bu örgüt, dört yıl muhalefette kalmasına rağmen, işçilere hayatlarını daha iyi hale getireceğine ikna edecek hiçbir şey sunamamıştır.

Göstericiler Tempi tren faciası kurbanları için düzenlenen protesto gösterisinde Yunanca "Katiller" yazılı bir pankart açtı. Atina, 8 Mart 2023, Çarşamba. [AP Photo/Thanassis Stavrakis]

Aralarında çok sayıda gencin de bulunduğu seçmenlerin yüzde 13’ü kime oy vereceği konusunda kararsız; bu da halkın, işçilerin yaşam koşullarını mahvetmek için komplo kuran tüm kapitalizm yanlısı partilere olan düşmanlığını yansıtıyor. Yunanistan’daki siyasi gerçekler bu Şubat ayında trajik Tempi tren kazası ile özetlendi; milyonlarca kişi, yıllarca süren bütçe kesintileri ve özelleştirme sonucunda çoğu genç 57 kişinin önlenebilir bir şekilde can vermesini haftalarca protesto etti.

Syriza bu muhalefetten faydalanamadı. Hiç kimse devlete ait TrainOSE’yi özelleştirmeye hazır hale getirenin Syriza olduğunu unutmamıştı; buna işgücünü güvenli olmayan seviyelerde tutmak da dahildi. Ardından da işletme İtalyan demiryolu operatörü Ferrovie Dello Stato Italiane’ye yok pahasına sattı.

Seçime girerken ND’nin Syriza’ya karşı uzun süredir çift haneli olan farkı azaldı ancak hâlâ 5-7 puan civarında. Pasok ise anketlerde yüzde 10 civarında oyla üçüncü sırada yer alıyor.

Hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamaması ve bir koalisyon kurulması için girişimlerde bulunulması bekleniyor. ND ile diğer sağ partiler arasında bir anlaşma ya da Pasok ile bir ittifak olasılıklar arasında. ND’nin siyasi krizindeki ana etkenlerden biri de geçen yıl Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın (EYP), Pasok’lu Cumhurbaşkanı Nikos Androulakis’in telefonunu yasa dışı yollarla dinlediğinin ortaya çıkması idi.

Hükümet ve onun medyadaki destekçileri, uyguladıkları ekonomik tedbirlerin Yunanistan’ı istikrara kavuşturduğu ve bankalar ve şirketler için kârlı bir liman olarak yeniden yatırım yapılabilir hale getirdiği iddiasıyla kampanya yürüttü.

Bu yılın başlarında Yunanistan Merkez Bankası Başkanı Yannis Stournaras, kredi derecelendirme kuruluşlarının on yılı aşkın bir süredir çöp tahvil olarak görülen Yunan tahvillerini birkaç ay içinde yatırım yapılabilir kredi notuna yükselteceklerinden “emin” olduğunu söyledi.

Ancak bunun gerçekleşmesi için yeni hükümetin acımasız kemer sıkma politikalarına devam etmesi gerekecek. Stournaras, “Yunanistan makroekonomik dengesizlikleri düzeltmeyi ve fiyat ve ücret rekabetçiliğini iyileştirmeyi başardı ancak yapısal rekabet gücü diğer Avro Bölgesi üyelerine kıyasla düşük kalmaya devam ediyor,” dedi ve yeni hükümetin “sürdürülebilir bir mali çabaya ihtiyaç duyacağını” söyledi.

Yunanistan’ı bir yatırımcı cennetine dönüştürmek, zaten kan kaybeden bir işçi sınıfına daha fazla saldırmayı gerektirir. Enflasyon geçen yıl yüzde 12’nin üzerine çıktı; OECD verilerine göre ortalama yıllık ücretler halen 2009’daki zirvesinin yaklaşık yüzde 25 altında. Syriza hükümeti tarafından ücretler acımasızca bastırıldı ve görevde olduğu süre boyunca asgari ücret aylık 586 avrodan sadece 650 avroya yükseldi. Gençlere çok düşük ücretler ödenmesine rağmen birçoğu hâlâ iş bulamıyor ve genç işsizlik oranı yüzde 25’e yaklaşmış durumda.

Avrupa genelinde kemer sıkma politikaları için bir deneme tahtası olarak kullanılan Yunanistan’daki siyasi partiler, iktidar partilerinin ortağı olarak hareket eden sendika bürokrasisinin ihaneti sayesinde işçilerin yaşam standartlarında tarihi bir düşüş gerçekleştirdi.

Yunanistan Başbakanı ve Yeni Demokrasi lideri Kiryakos Miçotakis, sağda ve ana muhalefet partisi Syriza'nın lideri Aleksis Çipras, 10 Mayıs 2023 Çarşamba günü Yunanistan'ın başkenti Atina'da kamu yayıncısı ERT binasında düzenlenen bir tartışma öncesinde gülerken. Yunanistan'ın siyasi parti liderleri, ülkenin 21 Mayıs'taki seçimleri öncesinde televizyonda yayınlanan bir tartışmaya katılıyor. [AP Photo/Thanassis Stavrakis]

Mali sermayenin sözcüsü Financial Times (FT), bu sınıf savaşı gündeminin hızlandırılmasında ısrar ediyor. Gazetenin bu haftaki başyazısında Yunanistan’ın “blok içinde en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olduğu ve merkez bankası başkanının bu yıl yatırım yapılabilir kredi notunu yeniden kazanmasını beklediği” ve “Bir sonraki hükümetin zorlukla kazanılan bu ilerlemeyi devam ettirmesinin hayati önem taşıdığı” belirtiliyor. “Ekonomik canlanmanın temelleri, birbirini izleyen hükümetlerin vergi artışları, kamu sektörü ücret kontrolleri ve emekli maaşlarında yapılan değişiklikler de dahil olmak üzere kemer sıkma önlemlerini yürürlüğe koymasıyla atılmıştır.”

“Yüksek hayat pahalılığının ... yıllarca süren kemer sıkma politikalarının ardından Yunanlıların çektiği acıları daha da artırdığını; yoksulluk ya da sosyal dışlanma riski altındaki insanların oranının AB’deki en yüksek oranlardan biri olduğunu” belirten FT’nin reçetesi budur.

Reuters’in işçi sınıfından bir Atina sakini ile yaptığı röportajda bu ağır yoksulluğun bir örneği verildi. 40 yaşında bir telefon şirketi çalışanı olan Niki Klaoudatou, haber ajansına ayda sadece 850 avro kazandığını, bunun da “2004 yılında 20 yaşında bir süpermarket işçisiyken kazandığıyla” aynı olduğunu söyledi.

Haberde şu ifadelere yer veriliyor: “Atina’nın banliyösü Alimos’ta küçük bir daireyi iki çocuğu ve annesiyle paylaşan Klaoudatou’nun ev kredisi bir yıl öncesine göre 100 avro artarak ayda 450 avroya yükselmiş. Aylık yaklaşık 850 avro emekli maaşı alan annesiyle masrafları paylaşıyor. Ancak aile yine de iki yakasını bir araya getiremiyor.”

Yüksek akaryakıt fiyatlarının yanı sıra, artan gıda fiyatları ve gıda ürünlerine uygulanan yüzde 13’lük katma değer vergisi ile süt ve ekmek gibi temel ürünlere uygulanan satış vergisi de dahil olmak üzere bir dizi azalan oranlı vergi işçilerin gelirlerini eritiyor. Seçimlerdeki tutumuyla ilgili olarak anne, “Büyük partilerden memnun olmadığımı göstermek için küçük bir partiye oy vereceğim,” dedi.

Egemen sınıfın hiçbir partisi işçi sınıfı için herhangi bir alternatif sunmuyor. Syriza, aylık asgari ücretin sadece 880 avroya çıkarılmasından ve kamu sektörü çalışanlarının ücretlerinin yüzde 10 artırılmasından başka bir şey önermiyor; bu da son on yıldaki kayıpları telafi etmenin yakınından bile geçmiyor. 500 avroya kadar yıllık emekli ikramiyesini geri getirme ve tüm emekli maaşlarını yüzde 7,5 oranında artırma önerileri de benzer şekilde acınasıdır ve her halükarda uluslararası yatırımcılar istediği anda çöpe atılacaktır.

Bu ayın başlarında ana parti liderleri arasında yapılan bir tartışmada Syriza lideri Aleksis Çipras, partinin harcama önerilerinde gösterilen itidali vurgulayarak “ülkenin mali kapasitesinin tamamen farkında” olduğunu vurguladı. Çipras, kendisinin herhangi bir hükümet koalisyonuna katılmaya açık olduğunu, “kimseyi peşinen dışlamak” istemediğini açıkladı. Syriza 2015 yılında küçük ortağı olan yabancı düşmanı Bağımsız Yunanlılar ile birlikte hükümet kurmuştu.

Ortaya çıkacak çürümüş koalisyon ne olursa olsun, işçi sınıfına karşı saldırıyı sürdürecektir. Bu, Yunanistan’ın şu anda Rusya’ya karşı savaş yürüten NATO ittifakına devam eden bağlılığının bir parçası olacaktır. Atina, geçen yıl 7,44 milyar avro ile NATO’nun GSYİH açısından en yüksek askeri harcamasını yapan ülkeydi. Bu rakam GSYİH’nin yüzde 3,54’üne denk gelmektedir. Bu oran Amerika Birleşik Devletleri’nin yüzde 3,46’lık oranından bile daha yüksektir.

Parti liderlerinin tartışmasında Çipras, partisinin “Yunanistan’ın imzaladığı savunma sözleşmelerini tabii ki koruyacağını ancak Yunan savunma sanayisine de projeler getirmek için mücadele edeceğini” söyledi. Çipras, “14-15 milyar avroluk bir programın Yunan savunma sanayisine tek bir avro bile getirmemiş olması kabul edilemez,” diye yakınıyordu.

Çipras’ın büyük bir heyecanla katkıda bulunduğu tartışma, Türkiye’nin sözde eli kulağındaki istilası etrafında şekillenmişti. ERT sunucusunun Türk komandolarının bir Yunan adacığına çıkarma yapması halinde hükümet olarak ne yapacağı sorusuna Syriza’nın eski maliye bakanı ve MeRA25’in (Avrupa Gerçekçi İtaatsizlik Cephesi) şimdiki lideri Yanis Varufakis, “Ulusal alanımızın savunulması hepimizin yükümlülüğüdür” şeklinde yanıt verdi.

Loading