Aftersun: Çokça övülen düşük bütçeli bir film

Charlotte Wells’in 2000’li yılların başında geçen dram filmi Aftersun’da, bir baba ve kızı Türkiye’de bir tatil köyünde tatil yapmaktadır. Calum (Paul Mescal) 31 yaşına yeni basmıştır, aslen İskoç’tur ancak şu anda Londra’da yaşamaktadır. 11 yaşındaki Sophie (Frankie Corio) ise annesiyle birlikte Edinburgh’da yaşamaktadır.

Mescal en iyi erkek oyuncu dalında Akademi Ödülü’ne aday gösterildi.

Frankie Corio ve Paul Mescal Aftersun’da

Filmde tatilin bazı bölümlerini videoya çektiklerini görürüz. Hafta boyunca her gün çeşitli sıradan şeylerle geçer: yüzmek, yemek yemek, atari salonunda oyunlar oynamak, dans etmek, karaoke, turistik aktiviteler.

İkili ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışsa da işler hiçbir zaman yolunda gitmez. İlk sahnelerden birinde Calum resepsiyonu arayarak iki yataklı bir oda ayırttığı halde odada sadece bir yatak olduğundan şikâyet eder. Baştan sona umutsuz ve yarı yenik görünür. Gizemli yaraları, kırık bir bileği (sonunda alçıya alınır), açıklayamadığı ağrılı bir omzu vardır.

Görünüşe göre Calum’un para sorunları vardır ancak bunu kızından saklamaya çalışır. Su altı maskesini kaybettiğinde, bu durum onu açıkça kızdırır. Bir başka sefer, “eğer öğrenmek istiyorsan” diyerek ona şan dersi aldırmayı teklif eder ancak kızı “Şunu yapmayı kes. Paran olmadığı halde ödeme yapmayı teklif ediyorsun,” der.

Calum’u bir otelin korkuluklarında tehlikeli bir şekilde dururken, geceleyin dalgalara doğru yürürken görürüz. Bir sahnede otel odasında yalnızken hıçkıra hıçkıra ağlar.

Sophie çok fazla içen, dedikodu yapan ve seksten bahseden bir grup genci dolaylı olarak izler. Sonunda, Calum’la birkaç saatliğine birbirlerini kaybettikleri bir akşam, kendi yaşında bir çocuğu öper.

Baba ve kız kendi ülkelerinde değildir ama özellikle Calum kendini her yerde yabancı hisseder. Sophie’nin İskoçya’ya geri dönüp dönmeyeceği sorusuna şu yanıtı verir: “Hayır... Benim için her şey geçmişte kaldı, hepsi bu. Büyüdüğünüz yerden ayrıldıktan sonra bir daha oraya ait olmadığınız hissine kapılıyorsunuz. Pek öyle değil. Ama Edinburgh hiçbir zaman... Kendimi hiçbir zaman gerçekten oraya ait hissetmedim.”

Aftersun

Calum, belli bir dereceye kadar uygunsuz, keyifsiz ve enerjisi tükenmiştir. Kişisel gelişim kitapları, meditasyon ve Tai Chi üzerine kitapları vardır. Sophie filmde iki kez babasına “11 yaşındayken şu anda ne yapıyor olacağını düşünüyordun?” diye sorar. Bu soru onu açıkça rahatsız eder ve üzer. İkinci seferinde cevap vermeyi reddeder ve sinirlenerek kamerayı kapattırır. Yerel bir dalış eğitmeni Calum’a yakında kendisinin bir bebeği olacağını söylediğinde, Calum sadece şu cevabı verebilir: “Tebrikler! Birkaç yıl önce tüm bunları en az 40 yaşında yapacağımı düşünüyordum ama ... Dürüst olmak gerekirse kendimi 40 yaşında göremiyorum. Otuzuma kadar gelebildiğime şaşırdım.”

Hayat Calum için bir tür hayal kırıklığı olmuştur. Sophie’nin hoşlandığını söylediği Claire adında bir kadınla ilişkisi yürümemiştir. Claire eski bir erkek arkadaşıyla “yeniden bir araya gelmiş”tir. “Yani bu kafeyi açmayacağın anlamına mı geliyor?” diye soran Sophie’yi Calum şöyle yanıtlar: “Hayır.” Belirsiz bir planı vardır ama onun da işe yaramayacağından şüphelenirizz. “Keith’le yeni bir işim var.” “Neymiş o?” “Hâlâ tam olarak çözmeye çalışıyoruz. Ama iş için Londra dışında bir ev kiralamayı düşünüyoruz.”

Sophie’nin bir öğleden sonra ruh haliyle ilgili belirttiği şey, ruhsal durumunu tarif ederken yüzünde gördüğümüz gibi, Calum’un daimi durumu gibi görünür: “Kendimi biraz çökmüş hissediyorum. ... Siz hiç harika bir gün geçirdikten sonra eve geldiğinizde kendinizi yorgun, çökmüş ve kemikleriniz çalışmıyormuş gibi hissetmez misiniz? Yorgunsunuz ve her şey yorgundur. Sanki batıyormuşsunuz gibi.”

Bir karaoke gecesinde Calum, Sophie ile şarkı söylemeyi reddeder. Sophie, R.E.M.’in “Losing My Religion” şarkısını, “Köşedeki benim / İlgi odağı benim / Dinimi kaybediyorum,” sözleriyle, ahenksiz bir şekilde söyler ve yorumu hayal kırıklığını, hatta biraz acıyı çağrıştırır.

Calum birkaç kez kendisinin ve Sophie’nin moralini yükseltmeye çalışır. “İyi vakit geçirmek için buradayız,” diye hatırlatır. Başka bir sabah, biraz zorlukla ayağa kalkar, “Hadi bir şeyler yapalım, ha? Bugünü hareketlendirelim.” Arada bir eğlenmeye başlarlar. Tatil köyündeki hiç kimsenin kaygısız olduğu söylenemez. Eğlence çoğu zaman zorlama gibi görünür. Otel misafirleri, gençler, kendi hataları olmaksızın, oldukça bayağıdır; olaylar, çevre, her şey bayağıdır.

Paul Mescal Aftersun’da

İstisna olarak gösterilen yer, yerel bir halı tüccarının dükkânıdır. Küçük, penceresiz mekân karanlık ve sessizdir; yerleri ve duvarları güzel kilimler ve halılar kaplamaktadır. Calum Sophie’ye şunları söyler: “Adam bana bu halıların her birinin farklı bir hikâye anlattığını söylüyordu. Sembolizm, motifler, farklı şeyleri temsil ediyorlar.” Tüccar onlara çay getirir. Calum’un istediği halı pahalıdır. Daha sonra, Sophie yokken onu satın almak için geri döner. Dükkânın odalarından birinde tek başına uzanır ve halının üzerinde keyif yapar. Burada otantik, muhteşem, rahatlatıcı, sanatsal bir şey vardır. Oteldeki ve tatil köyündeki diğer her şeyin aksine, Calum’un hayatındaki diğer her şeyin aksine.

Filmin sonu, Sophie’nin bilinmeyen nedenlerle babasını bir daha görmeyeceğini sezdirir. Calum’un intihar eğilimleri ya da düşünceleri ortaya çıkmıştır. Kendi çocuğu olan bir yetişkin olarak Sophie, yirmi yıl önceki tatilin videosunu biraz endişeyle izlemektedir.

Aftersun küçük, ihtiyatlı, samimi, biraz nazlı, zaman zaman da biraz benmerkezci ve içe dönük bir film. Büyük bir dramın eksikliği konusundaki biraz bilinçli ısrar zaman zaman sıkıcı olabiliyor. Bu dar yaklaşım, ne yazık ki, Wells’in eserinin eleştirmenler nezdindeki büyük başarısını da açıklayabilir.

Ancak Aftersun, dürüst bir resim sunduğu için, Wells tam olarak farkında olsun ya da olmasın, daha kapsamlı şeyler de ortaya atıyor. Film Thatcher ve Blair sonrası dönemde Britanya toplumunun durumuna dair ipuçları veriyor. Toplumsal bir rahatsızlığa; yoksullaşmamış ya da ekonomik olarak yıkıma uğramamış olanlar için bile ciddi bir travma geçirmiş, yönünü şaşırmış, dengesi bozulmuş bir geleneksel topluma işaret ediyor. Genel bir keyifsizlik, depresyon, tedirginlik ve amaç kaybına akla getiriyor. Bu haliyle film elbette sınırlı ancak etkileyici özellikleri ve çıkarımları olan bir tasvir ortaya koyuyor.

9 Mart 2023

Loading