Çin’de işçi sınıfının siyasi bağımsızlığı uğruna mücadele

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Avustralya) ulusal sekreteri James Cogan’ın Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi tarafından 3 Mayıs’ta düzenlenen Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısında yaptığı konuşmanın metni.

ABD’nin “Asya’ya dönüş”ü ya da daha doğru ifadeyle ABD, Avustralya ve Japon emperyalizmlerinin Çin’e karşı savaş hazırlığı, insanlığın geleceğini tehdit etmektedir.

Bu ülkelerin her birinin silahlı güçleri, Çin anakarasına karşı bombardıman, füze, bilgisayar ağı ve “karşı-uzay” saldırılarından oluşan bir “körleştirici savaş”ı ve aynı zamanda onun ekonomisini felce uğratıp halkını açlıktan öldürmeye yönelik bir deniz kuşatmasını öngören “Hava-Deniz Savaşı konsepti”ni yerine getirmek için donatılıyor, konuşlandırılıyor ve eğitiliyor.

[Düşünülen] saldırı, askeri tesisleri, komuta merkezlerini, uyduları, iletişim sistemlerini ve enerji hatları şebekesini imha etmeyi ve bu süreçte Çin kentlerini yıkıp çok sayıda sivili katletmeyi amaçlayacak.

Burada söz konusu olan pervasızlık, ABD strateji ve asker çevrelerinde yayımlanan çeşitli savaş çalışmalarına yansıyor. 1 Nisan günü ABD Ulusal Savunma Üniversitesi tarafından yayımlanan son çalışmalardan biri şunu ileri sürüyor: “Çin ana kıtasına konvensiyonel saldırılar her ne kadar bilerek arttırılacak olsalar da, kaçınılmaz şekilde nükleer tırmanmaya yol açmayacaktır.”

Başka sözcüklerle ifade edersek, gelinen noktada Japon ve Avustralyalı müttefikleri tarafından desteklenen Amerikan egemen seçkinleri, kendi amaçlarına ulaşmak için nükleer savaş riskine hazırlıklılar. Washington, Çin’i ve geniş emek kaynaklarını ABD bankalarının, yatırım kuruluşlarının ve şirketlerinin sınırsız egemenliğine tabi kılma yöneliminde durmayacaktır.

Savaş tehlikesi karşısında, Çin işçi sınıfı, yazgısını Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetiminin eline teslim edemez. ÇKP, Çin burjuvazisinin siyasi temsilcisidir. ÇKP, emperyalizme karşı işçi sınıfı temelli her türlü mücadeleye yapısal olarak düşmandır; çünkü bu, onun maddi çıkarlarını ve egemenliğini doğrudan tehdit edecektir.

ÇKP, 1949 yılında, Mao Zedong’un önderliği altında iktidarı aldı ve Sovyetler Birliği’ndeki bürokratik Stalinist rejimi model alan bir devlet kurdu. ÇKP, sömürgeciliğin kalıntılarını ortadan kaldıracağını ve Çinli kitleleri geri kalmışlıktan kurtaracağını iddia etmişti.

Buna karşılık, Maoculuğun Stalinist “tek ülkede sosyalizm” teorisi üzerine kurulu ulusalcı politikaları, yalnızca 23 yıl içinde, Mao’nun ABD emperyalizmine tekliflerine ve ardından kapitalizmin restorasyonuna yol açtı. ÇKP, Deng Xiaoping’in ve ardıllarının yönetiminde, Çin’i ABD egemenliğindeki dünya düzenine dahil etmek için Washington ile işbirliği yaptı.

Bugün Çin, dünya kapitalizminin başlıca ucuz emek platformu ve hem ulusötesi şirketler hem de büyük ölçüde Komünist Parti hiyerarşisinden çıkmış olan yeni Çin burjuvazisi için büyük kar kaynağıdır.

ÇKP bağlantılı Çinli kapitalistler, devasa bir servet biriktirmiş durumdalar. 1,35 milyarlık nüfus içinde, 450 dolayında milyarder, kişisel serveti 200 milyon doların üstünde 60.000 birey ve 2,5 milyon dolar milyoneri bulunuyor.

Buna karşılık, 400 milyon dolayında insan, özellikle köylüler, yoksulluk içinde yaşıyor; yüz milyonlarca sanayi işçisi ve “göçmen” işçi düşük ücretlere ve ağır koşullara katlanıyor. Küresel fiyat düşüşü ve deflasyon kötüleşirken, ekonomik büyüme, kitlesel işsizlik tehlikesine yol açacak şekilde büyük bir hızla düştü.

ÇKP, bu durumdan, hala “Çin tarzı sosyalizm” olarak bahsediyor.

Pekin, Washington’ın tehditlerine yanıt olarak, uçak gemilerinin, nükleer silahlı denizaltıların ve Güney Çin Denizi’ndeki yapay adalar üzerindeki havaalanlarının ABD savaş kışkırtıcılarının gözünü korkutacağı boş umuduyla, Çin ordusunu güçlendirmeye milyarlarca dolar akıtıyor. Pekin, bu arada, Rusya ile her zamankinden yakın bağlar kuruyor ve ABD’nin Avrupalı rakiplerine daha yakın ilişki çağrısı yapıyor.

Çin pazarına kimin egemen olacağı konusunda büyük emperyalist güçler arasındaki gerilimler artıyor ki bu, Britanya, Almanya, Fransa ve İtalya’nın Washington’a kafa tutup Asya Altyapı Yatırım Bankası’na katılmasına yansıdı. ABD ve Japonya, buna, geçtiğimiz hafta, askeri ittifaklarını genişleterek ve Çin karşıtı saldırgan duruşlarını pekiştirerek yanıt verdi.

Askeri çatışma tehlikesi artar ve içteki sınıf çelişkisi büyürken, ÇKP, Çinli işçileri savaşı önleme ve toplumsal ve siyasal haklarını elde etme mücadelesindeki tek müttefiklerinden -ABD, Japon, Asya ve dünya işçilerinden- kopartmak için, milliyetçiliği, Amerikan karşıtı duyguları ve Japon karşıtı şovenizmi teşvik ediyor.

Çin işçi sınıfının, Çinli kitleler tarafından 1911’den 1949’a kadar verilmiş çok önemli devrimci mücadeleler ve Çin işçi sınıfının 1989’da ÇKP yönetimine karşı Tiananmen Meydanı katliamıyla sonuçlanan acı deneyimleri dahil, 20. yüzyılın büyük stratejik derslerini özümsemesi gerekiyor.

Çin’deki görev, işçi sınıfının Çin burjuvazisinin bütün kesimlerinden siyasi bağımsızlığını sağlamaktır. Bu kesimlere, bir tür liberal demokrasi kurması için ÇKP’ye baskı yapılabileceğini ve emperyalizm ile bir uzlaşmanın barışı güvence altına alabileceğini iddia eden küçük-burjuva demokratları da dahildir.

Haziran 1989’da, işçi sınıfının öğrenci önderliğine ve onların protesto perspektifine tabi kılınması, ÇKP’nin kitle hareketini Pekin’de ve tüm ülkede kana boğmasını mümkün kılmıştı.

İşçi sınıfının, aynı zamanda, Tibet’te, Sincan’da ve Çin’in başka yerlerinde ulusal kendi kaderini tayin hakkının ve ayrılıkçılığın gerici savunucularına da kararlılıkla karşı durması gerekiyor. Onlar, ülkeyi kaosa ve iç savaşa sürükleyerek müdahaleye gerekçe sağlamayı amaçlayan “insan hakları emperyalizmi”nin siyasi ajanları işlevini görmektedirler.

Çin’deki işçi sınıfı için ileriye giden yol, onun, dünya sosyalist devrimi perspektifi üzerine kurulu uluslararası bir savaş karşıtı hareketi inşa etmek için dünyanın dört bir yanındaki işçilere katılmasında yatmaktadır. Savaş, yalnızca, kapitalizmin uluslararası işçi sınıfı tarafından yıkılmasıyla önlenebilir.

Bu perspektifin çok önemli parçası, Troçkist hareketin tarihinin, ilkelerinin ve programının ileri Çinli işçilere ve gençlere ulaştırılması ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Çin şubesinin kurulmasıdır.