1 Mayıs 2016: Brexit referandumu ve milliyetçiliğe ve savaşa karşı mücadele

Aşağıdaki konuşma, 1 Mayıs 2016’da düzenlenen Uluslararası Çevrimiçi 1 Mayıs Toplantısı’nda, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Britanya) ulusal sekreteri Chris Marsden tarafından yapıldı.

Sosyalist Eşitlik Partisi'nin 23 Haziran'da Britanya'nın Avrupa Birliği (AB) üyeliği üzerine yapılacak olan referanduma (Brexit) ilişkin aktif boykot kampanyası, işçi sınıfını milliyetçiliğe ve savaşa karşı harekete geçirmeyi amaçlamaktadır.

AB, kıtanın yeniden askerileştirilmesinde başrolü oynuyor.

O, Ukrayna'daki ABD destekli sağcı darbeye tam olarak katılmış, binlerce NATO askerinin, dünyayı 1945'ten bu yana her zamankinden daha fazla savaşa yaklaştıracak şekilde Rusya sınırı boyunca konuşlandırılmasını savunmuştur.

Brexit referandumu dile getirilir getirilmez, Britanya ordusunun 12 eski komutanı, “Britanya'nın AB'deki rolü”, Rus “saldırganlığı”na karşı mücadelede “NATO'nun bir parçası olarak yararlandığımız güvenliği güçlendirmektedir” vurgusu yapan bir mektup imzalamıştı.

Bu ay, ABD Başkanı Barack Obama, ABD ile Britanya arasındaki “özel ilişki”den, II. Dünya Savaşı'nın “savaş alanlarında birlikte kan dökerken” biçimlendi diye söz ederek, AB'de Kalma yönünde oy verilmesini istedi.

Obama, Britanya'nın bir AB üyesi olarak görevinin Irak ve Şam İslam Devleti'ni “etkisiz hale getirmek”; Yemen'den Suriye'ye ve Libya'ya kadar Ortadoğu'ya müdahale etmek ve hem Rusya'ya karşı koymak hem de “Afganistan'dan Ege'ye kadar” askeri yükümlülükleri yerine getirmek için “NATO'ya yatırım yapmaya devam etmek” olduğunu söyledi.

İşçi Partisi'nin önderi Jeremy Corbyn, bazı sahte sol gruplar ve Sendikalar Kongresi (TUC) tarafından savunulan AB'nin gerçek doğası budur.

TUC'nin önceki önderi Brendan Barber, daha bu hafta, sendikaların, “Britanya'daki her bir işçinin yararına”, AB üyeliğini desteklemek için Muhafazakar Parti hükümeti ile birleşmesi gerektiğini savunmak için, Başbakan David Cameron ile birlikte ortak bir mektup yayımladı. Söz konusu olan, vahşi toplumsal karşı-devrimi Ulusal Sağlık Sistemi'ni harap eden, grevleri yasadışı ilan eden ve milyonlarca insanı yoksulluğa sürükleyen bir hükümettir.

SEP, AB'ye, uzlaşmaz biçimde karşıdır. AB, büyük emperyalist güçlerin hem ticari hem de askeri savaşlarını sürdürmeleri ve işçi sınıfına kemer sıkma politikalarını dayatmak için kullandıkları bir araçtır.

Biz, farklı koşullar altında, Ayrılma yönünde oy kullanılmasını savunabilirdik.

Eğer Yunanistanlı kitlelerle ve AB ile IMF'nin diğer kurbanlarıyla dayanışma çağrısı yapan Avrupa çapında bir işçi sınıfı hareketi söz konusu olsaydı, AB'den ayrılma oyu kapitalizm karşıtı bir karakter edinecekti.

Ancak, Avrupa çapındaki bu saldırı, bizim bütün siyasi rakiplerimiz tarafından örnek alınan Syriza tarafından engellendi. Syriza’nın Yunanistan işçi sınıfının AB'nin dayattığı kemer sıkma politikasına karşı mücadelesine ihaneti, siyasi inisiyatifi, şimdilik, Avrupa'nın egemen sınıfına verdi.

Bu koşullar altında, bizim başlıca sorumluluğumuz, işçi sınıfının AB'ye muhalefetinin, sağcı Muhafazakar Parti'nin ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'ndeki (UKIP) yabancı düşmanlarının öncülük ettiği milliyetçi kampanyanın ardına takılmamasını sağlamaktır.

En büyük tehlike, sahte sol grupların, AB karşıtlığını milliyetçi bir yöne akıtma girişiminin hiçbir karşı çıkış olmaksızın devam etmesine izin vermek olurdu.

Brexit kampanyası, bütün bu grupların canice siyasi rolünü ve işçi sınıfı düşmanlığını vurgulamıştır.

AB'yi desteklemeyenler, bunun yerine, aynı Syriza'nın Bağımsız Yunanlılar ile koalisyon kurarken yapmış olduğu gibi, sağcı güçlerle işbirliği yapıyorlar. Barber, Cameron'un yanında dururken, eski savaş karşıtı parlamenter George Galloway UKIP'in önderi Nigel Farage'yi kucaklıyor ve “Sol-sağ, sol-sağ; ileri marş!” diyor.

Onlar kapitalizm yanlısı oluşumlar oldukları için, rolleri, işçi sınıfını Muhafazakar sağa ve UKIP'e teslim etmektir.

Bizim asıl sorumluluğumuz, işçi sınıfının siyasi bağımsızlığını oluşturmak ve sınıf bayraklarının karıştırılmasını ne pahasına olursa olsun engellemektir.

Biz, Stalinist Britanya Komünist Partisi'nin, Demiryolları Denizyolları ve Taşımacılık (RMT) sendikasının, Sosyalist İşçi Partisi'nin ve Counterfire'ın [Karşı Ateş], Galloway'den farklı oldukları ve gerçekten alternatif bir Sol Ayrılma seçeneği sundukları iddiasını reddediyoruz.

Sol Ayrılma [Left Leave] web sitesinde, bize, “Özellikle soldan çoğu kişi, bunun ırkçılığın ve Nigel Farage ile Ukip'in varlığının egemen olduğu rezil bir kampanya olacağı öngörüsünde bulunmuştu... istenildiği gibi olmadı.” diyorlar.

Bu açık bir yalandır.

Farage'ye kin kusması için her türlü fırsat sunulmakla kalınmamakta; aynı zamanda, UKIP'in göçmen karşıtı mesajı Ayrılma yanlısı kampanyanın Muhafazakar Partili önderleri tarafından güçlendirilmektedir. Onların yaptığı neredeyse her açıklama göçün dizginlenmesini talep etmektedir.

Dahası, sahte sol, her ikisi de göç kontrolünü savunan ve propagandaları işgücünün AB içinde serbest dolaşımına muhalefet üzerinde yoğunlaşan Komünist Parti ve RMT sendikası ile işbirliği yapmıştır.

Siyasi gericiliğe kapı açılıyor. Sol Ayrılma'nın önde gelen simaları arasında yer alan yazar John King, “UKIP çok iyi yaptı; çünkü AB hakkındaki gerçekleri anlatıyor… Bunların içinde en önemlisi, insanların kimlik duygusudur… İnsanın kültürünü korumak istemesi utanılacak bir şey değil.” diye yazıyor.

Kendi adına, Sol Ayrılma'ya henüz katılmamış olan Sosyalist Parti'nin başlıca yakınması, Corbyn'in “UKIP'in işçi sınıfı seçmenlerinin önemli kesimleri”ne ulaşmış olması gerektiğidir.

Sol Ayrılma'nın kullandığı sosyalist ifadeler ucuz bir kılıftır. Onlar, AB'nin bir büyük şirketler kulübü, işçi sınıfı karşıtı, anti-demokratik, sosyalizm karşıtı, emperyalist vb. olduğunu söylüyorlar.

Peki ya emperyalist devletlerin en kana bulanmışı olan Britanya? Bu konuda tek sözcük yok!

Bize, yalnızca, Britanya'nın bağımsızlığına ve parlamenter demokratik geleneklerine geri dönmesinin, beraberinde, olabilecek en iyi şeyi, bir sonraki seçimlerde bir İşçi Partisi hükümetini getireceği söyleniyor.

Biz, referandum kampanyasının hemen başında, Ayrılma yanlısı oy kullanmanın sahte sol savunucularının benimsediği duruşun Almanya Komünist Partisi'nin (KPD) daha önceki bir dönemdeki tavrını yansıttığı uyarısında bulunmuştuk. KPD, 1931 yılında, sözde ulusal bir “halk devrimi”ni vaat ettiği için Alman Sosyal Demokratlarının iktidardan indirilmesi çağrısında bulunan Nazi referandumunu desteklemişti. O referandum, faşizmin, küresel savaşın zeminini hazırlayan zaferi ile sonuçlanmıştı.

Sol Ayrılma kampanyasının etkisi, karşı çıkılmaması durumunda daha az tehlikeli olmayacaktır.

Avrupa parçalanıyor ve Britanya dahil onu oluşturan devletlerin çoğu, çatlıyor. Ama her yerde, bu dağılmadan yararlananlar milliyetçi güçler. Fransa’daki Milliyetçi Cephe'den Marine Le Pen'in kendisini “Bayan Frexit” [Fransa'nın AB'den çıkması] ilan etmesi boşuna değil.

Biz, kemer sıkmaya, militarizme ve savaşa karşı bir duruş benimsiyor ve Britanya ve Avrupa işçi sınıfı için ileriye giden bir yol gösteriyoruz.

Aktif bir boykot, işçilere ve gençlere, referandumda hem Kalma hem de Ayrılma yanlıları tarafından püskürtülen tehlikeli milliyetçilik zehrine karşı bağımsız sosyalist ve enternasyonalist bir politika sağlamaktadır.

Biz, AB'nin yıkılışını görmek istiyoruz ama kıtanın milliyetçi parçalanması yoluyla değil. Bizler, işçi sınıfının bütün ulusal sınırlar ötesinde, egemen sınıfa ve onun hükümetlerine karşı ortak bir mücadele içinde birliğinden yanayız.

Şiarımız: AB'ye ve Britanya milliyetçiliğine hayır—Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri İçin! Hedefimiz, tüm Avrupa'da Dördüncü Enternasyonal'in Uluslararası Komitesi'nin şubelerini inşa etmektir.

Size bugünkü çağrım, bu görevde bize katılmanızdır.