ABD destekli güçler Rakka’ya girdi

ABD’nin yoğun hava saldırılarıyla desteklenen ve güçlendirilmiş ABD özel operasyon askeri birliklerinin eşlik ettiği, Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) baskın olduğu bir silahlı güç, Salı günü doğudan, Suriye’deki Rakka kentine girdi.

Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) sözde başkentine yönelik saldırı, ABD’nin Suriye’deki askeri müdahalesinde büyük bir tırmanmayı temsil ediyor. Görünüşte IŞİD’i ezmeyi ve terörle mücadele etmeyi amaçlayan Amerikan askeri tırmanışı, ABD emperyalizminin daha geniş stratejik hedefleriyle, özellikle de petrol zengini Ortadoğu’daki ABD egemenliğinin önünde bir engel olarak görülen İran’ın üstüne gitmekle ilişkilidir.

Pentagon, şu anda Suriye’de bulunan ABD askerlerinin kesin sayısını belirtmeyi reddederken, YPG ile birlikte konuşlandırılan ABD “danışmanları”nın sayısının Trump yönetiminin geçtiğimiz ay Kürt milisleri doğrudan silahlandırma kararının ardından büyük oranda arttırılmış olduğunu kabul ediyor.

YPG’ye zırhlı araçların yanı sıra binlerce saldırı tüfeği, ağır makineli tüfekler ve tanksavar silahları teslim edildi. Bir Pentagon sözcüsü, ABD ordusunun gazetesi “Stars and Stripes”a, “Suriyeli Kürtlere sağlanan donanıma yakından göz kulak olmanın” ve “IŞİD dışında farklı bir hedefe yönelmeyeceğinden emin olmanın”, Kürt milislerle konuşlandırılmış özel operasyon askerlerinin görevinin bir parçası olduğunu söyledi.

Washington’ın NATO müttefiki Türkiye, Ankara’nın bir “terör örgütü” ve onlarca yıldır silahlı çatışma içinde olduğu Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) bir kolu olarak kabul ettiği YPG’nin silahlandırılmasını şiddetle kınıyor.

AKP hükümeti, Rakka’daki Kürt saldırısının kendi çıkarlarına yönelik bir tehdit doğurduğunu hissetmesi durumunda Suriye’ye müdahale etme tehdidinde bulunuyor. Bu arada, Başbakan Binali Yıldırım, Washington’ın Ankara’ya YPG’ye verilen desteğin Rakka saldırısı tamamlanınca sona ereceği güvencesi vermiş olduğunu söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, ABD’nin YPG ile ilişkisini, Washington’ın hedeflerine hizmet eder etmez Kürtlere ihanet edeceğinin sinyalini verir şekilde, “geçici, işlemsel ve taktiksel” olarak tanımlamıştı.

Suriye’de konuşlandırılan Amerikan askerlerinin sayısı resmi olarak 500’ü geçmiş olsa da, bu sayının artık 1.000’in çok üstünde olduğuna inanılıyor. YPG ile yan yana savaşan özel operasyon birliklerine ek olarak, ABD Deniz Piyadeleri’nden bir topçu birliği kuşatılmış kenti havan topu yağmuruna tutuyor ve ABD Apache saldırı helikopterleri yakın hava desteği sağlıyor.

Bununla birlikte, YPG’nin Rakka’daki istikrarlı ilerleyişindeki başlıca etmen, ABD’nin artan sayıda sivil can kaybına mal olan yoğun bombardıman harekatıdır. Gözlem grubu Airwars, ihtiyatlı bir tahminle, ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de ilk hava saldırılarına başladığı 2014’ten bu yana 3.800’den fazla sivilin öldürüldüğünü tahmin ediyor.

ABD ve müttefik savaş uçakları Rakka’ya kent sakinlerinin evlerini terk etmesini söyleyen bildiriler atıyor. Ancak evlerini terk etmeye kalkışanlar, ABD savaş uçakları tarafından öldürülme, IŞİD militanları tarafından vurulma ya da kentin etrafına döşenen mayınlarla havaya uçma olasılığı ile karşı karşıya.

Salı günü, hem Suriye hükümeti medyasından hem de muhalefet kaynaklarından, bir ABD hava saldırısının, kentten Fırat Nehri’ni botla geçerek kaçmaya çalışan kadınlar ve çocuklar dahil en az 12 sivili öldürdüğü yönünde haberler geldi. Britanya merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre, Pazartesi gecesi Rakka’ya yönelik hava saldırılarında toplam 21 sivil öldürüldü.

Yine Salı günü, Rakka’nın doğusundaki Mashlab semtinde, savaş eliyle yerinden edilmiş sivillere ev sahipliği yapan bir okul, bilinmeyen sayıda sivil kayba yol açan ABD bombalarının hedefi oldu.

Geçtiğimiz Cumartesi günü, Rakka’daki bir konutu vuran bir ABD hava saldırısında, çoğunluğu kadın ve çocuk 43 sivil öldürülmüştü. Ayrıca kentteki al-Mawasah hastanesini vuran ABD önderliğindeki koalisyon uçaklarının, çok sayıda sivilin ölümüne yol açtığı bildirildi.

Rakka saldırısı, ABD Savunma Bakanı James Mattis’in medyaya, Pentagon’un IŞİD karşıtı harekatında “imha taktikleri”ni benimsediğini söylemesinden sadece bir hafta sonra gerçekleşiyor. IŞİD karşıtı harekat, yaklaşık 300.000 nüfuslu Suriye kentine ve önceden 1,6 milyonluk bir nüfusa sahip olan 380 kilometre doğudaki Irak’ın Musul kentine karşı paralel kuşatmalara odaklanmış durumda. Eski bir deniz piyadesi generali olan Mattis, ABD önderliğinde devam eden saldırılara ilişkin, “Sivil kayıplar bu tür bir durumda hayatın bir gerçeğidir” demişti. Bu açıklamalar, şimdi inkar edilemeyecek şekilde açık olduğu üzere, ABD komutanlarına kitlesel kıyım gerçekleştirme yönünde bir yeşil ışığı temsil ediyordu.

Medya haberlerinin ve Pentagon ile YPG’den gelen açıklamaların tamamı, Rakka’nın kuzeyden, doğudan ve batıdan kuşatıldığına işaret ediyor. Bununla birlikte, hem Rusya hem İran medyasındaki haberler, ABD’nin ve vekil güçlerinin, IŞİD savaşçıları için güney yönünde kasten bir kaçış rotası bıraktığını öne sürüyor. Bu, onlara, İslamcı milislerin Suriye silahlı kuvvetlerine karşı bir saldırıya giriştiği Fırat’ın yaklaşık 130 kilometre aşağısındaki Deyrizor kentine kaçma imkanı sağlayacak. Deyrizor’u çevreleyen vilayet, neredeyse tamamen, Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimini devirmeyi amaçlayan altı yıllık ABD destekli savaşta vekil güç işlevi gören İslamcı milislerce kontrol ediliyor. Ayrıca, IŞİD ile hükümet güçleri arasında, Rakka’nın 170 kilometre güneyindeki antik Palmira kenti etrafında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

ABD, tam da hükümet güçlerinin Deyrizor ile Palmira’da IŞİD ile savaştığı sırada, daha güneyde, Suriye’nin Irak ile Ürdün sınırı yakınındaki El Tanf bölgesinde, hükümet yanlısı güçlere karşı bir hava saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda, Pentagon’un bir tankın, ağır silahların, uçaksavar silahlarının, araçların ve 60’dan fazla askerin bulunduğunu iddia ettiği bir konvoy vuruldu. ABD bombardımanında kaç kişinin öldüğü ve yaralandığı net değildi. ABD ordusu, orada, Suriye topraklarında, sözde IŞİD ile savaşmaları için “asileri” eğittiği yasadışı bir üs kurmuş durumda. ABD ordusu, geçtiğimiz ay, aynı bölgede hükümet yanlısı milis güçlerine yönelik benzer bir saldırı düzenlemişti.

Gerçekte Pentagon, bu güçleri, Washington’ın Şam’a karşı 2011’den beri organize ettiği ve El Kaide bağlantılı İslamcı milislerin vekil güçler işlevi gördüğü rejim değişikliği operasyonun parçası olarak eğitiyor.

Deyrizor’daki, Palmira’daki ve El Tanf’taki eşzamanlı çatışmalar, Washington’ın, hükümet güçlerine saldırdığı sürece IŞİD ile fiili bir askeri ittifak içinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

ABD’nin Suriye’deki askeri hedeflerine yön veren şey, ABD’nin bölgedeki müdahalelerinin ve CIA’in Libya’daki ve Suriye’deki İslamcı milislere desteğinin ürünü olan IŞİD’i ezmek değil; Suriye yönetimini devirmek ve onun başlıca bölgesel müttefiki olan İran’ın askeri olarak üstüne gitme kararlılığıdır.

Bölgedeki ABD politikasının ikiyüzlülüğü, Suudi Arabistan’ın ve müttefiklerinin Katar’a karşı savaş ilanından aşağı kalmayan bir abluka uyguladığı Basra Körfezi’nde sürmekte olan kriz eliyle vurgulanmaktadır. Katar’a yönelik hamlenin altında Katar yönetiminin “Radikal İdeoloji”yi finanse ettiği kaygısı yatıyormuş gibi göstermek için Twitter hesabını kullanan ABD Başkanı Donald Trump, Salı günü, Riyad’a destek sinyali verdi.

Bu apaçık bir saçmalıktır. El Kaide ve IŞİD gibi örgütlerin başlıca ideolojik kaynağı, bizzat Suudi rejimidir. Hem Suudi Arabistan hem de Katar, Suriye’yi yakıp yıkan İslamcı milislere milyarlarca dolar yardım sağlamıştır.

Aynı zamanda, Katar, 8.000’i aşkın ABD askerinin ve bölgedeki ABD hava saldırılarının çoğunun başlatıldığı başlıca Amerikan hava üssünün yanı sıra, ABD Merkez Komutanlığı’nın ileri harekat karargahına ev sahipliği yapmaktadır.

Trump’ın Beyaz Saray’ının Katar karşıtı kampanyaya destek gösterisine yön veren şey, Katar yönetiminin İran’a karşı kesin bir biçimde işbirliği içine giremediği savaş hazırlıklarının merkezi önemidir.

Söz konusu olaylar, ABD’nin Irak ile Suriye’deki müdahalelerinin, hızla, yalnızca İran’ı değil ama muhtemelen nükleer silahlı Rusya’yı da içine çekecek bölge genelinde bir savaşa doğru patlama tehdidini gözler önüne sermektedir.

Loading