Venezuela ordusu darbe girişiminin bastırıldığını iddia ediyor

Venezuela’nın üst düzey ordu komutanları, Pazar günü, silahlı kuvvetlerin, sağcı muhalefet ve yabancı hükümetler ile bağlantılı “teröristler” ve “paralı askerler” tarafından girişilen sonuçsuz bir darbeyi ezmiş olduğunu iddia ettiler.

Sözü edilen darbe girişimine, görünüşe göre, Valencia kentindeki 41. Zırhlı Tugay’ın stratejik Paramacay askeri üssünü ele geçirmeye çalışan 20 dolayında silahlı kişi dahil olmuş.

İddia edilen darbe, yeni toplanan kurucu meclisin, iktidarın uzun süredir destekçisi olan ve Pazar günü düzenlenen seçimlerin meşruiyetine açıkça meydan okuyan başsavcı Luisa Ortega’nın görevden alınması yönünde oy kullanmasından bir gün sonra gerçekleşti.

Ortega, daha önce, sağcı muhalefet tarafından örgütlenmiş hükümet karşı gösteriler sırasındaki baskı uygulamalarından dolayı güvenlik güçleri üyelerine karşı kovuşturma başlatmıştı. Dört aydır devam eden protestolar 100 kişinin ölümüne, yaklaşık 2.000 kişinin yaralanmasına ve 500’den fazla insanın gözaltına alınmasına yol açtı. Aşırı sağcı unsurlar giderek artan şiddet yöntemlerine başvurdukları için, öldürülenlerin önemli bir kısmı güvenlik güçlerindendi.

Kurucu meclisin Ortega’nın görevden alınması yönünde oy vermesinin ardından, silahlı ulusal muhafız üyeleri, onun Caracas şehir merkezindeki ofisini kuşattı ve binaya girme girişimini engelledi.

Ortega, görevden alınmasının asıl nedeninin, Brezilya inşaat devi Odenbrecht ile yasadışı bağlara sahip oldukları için, Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun iktidardaki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) üyelerine dava açması olduğu suçlamasında bulundu. Şirket, Venezuela’daki sözleşmeleri garantiye almak için 98 milyon dolar değerinde rüşvet verdiğini itiraf etmiş; Ortega da, geçtiğimiz ay, bu entrikalarla bağlantılı olarak eski bir bakanın eşine ve annesine dava açmıştı.

Kurucu meclisin Ortega’nın görevden alınmasını oyladığı aynı oturumda, PSUV önderliğinin güçlü bir üyesi ve eski bir subay olan Diosdado Cabello, meclisin iki yıl görev yapacağını duyurdu. Maduro’nun önceli Hugo Chavez’in bir referandum yoluyla toplanmaya çağırdığı kurucu meclisin ömrü yalnızca dört ay sürmüştü.

Valencia’daki iddia edilen darbe girişiminin önderinin, 2014’te hükümete karşı açıklamalar yapmasının ardından ihraç edilen eski bir ulusal muhafız yüzbaşısı olan Juan Carlos Caguaripano olduğu belirtildi. Caguaripano, ardından, Maduro’yu suçlayan CNN’in İspanyolca ağında ortaya çıkmış ve söylendiğine göre ABD’ye sürgüne gitmiş.

Pazar günü, bazıları otomatik silahlı, kamuflajlı bir düzine kadar adamla birlikte bir YouTube videosunda görülen Caguaripano, “Bu, bir hükümet darbesi değildir. Bu, anayasal düzeni yeniden kurmaya yönelik sivil ve askeri bir eylemdir. Dahası, bu, ülkeyi topyekün çöküşten kurtarmaktır.” diyordu.

Askeri eyleme ilişkin çelişkili açıklamalar, girişimin hükümete bağlı güçler tarafından bastırılmadan önce zırhlı tugay içindeki unsurlar tarafından desteklendiği iddialarını içeriyordu. Hükümet ise silahlı gurubun askerler tarafından hızla bastırıldığını iddia etti.

Savunma Bakanı Vladimir Padrino López tarafından yayınlanan resmi açıklamaya göre, yakalanan silahlı kişiler, yabancı hükümetler ile birlikte hareket eden “Venezuela aşırı sağı”ndan unsurlardan adam toplamış olduklarını itiraf etmişler.

Göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullanan güvenlik güçleri tarafından püskürtülmeden önce askeri üs yakınındaki kalkışmayı desteklemek için sokaklara çıkan az sayıda sivile ilişkin haberler de söz konusuydu.

Bununla birlikte, yerel medya, Valencia’daki başka kişilerin, tüm olayın artan toplumsal öfkeyi başka yöne çevirmek için hükümet tarafından “tezgahlandığı” görüşünü ifade eden sözlerini aktardı.

Benzer tepkiler, Haziran ayının sonunda, eski bir komiser ve yarı zamanlı film oyuncusu bir helikopteri ele geçirip Venezuela yüksek mahkemesi binasına el bombaları attığında da dile getirilmişti.

Olay ne olursa olsun, Maduro hükümeti, ilk kez 1999’da seçilmiş ve önceki yıllarda başarısız bir darbeye önderlik etmiş eski bir paraşütçü albay olan Chavez’den bu yana başlıca destekçisi olan ordu içindeki huzursuzluk tehlikesine karşı son derece duyarlıdır. Muvazzaf ve emekli subaylar, bakanlar kurulunun kabaca üçte birini ve ülkedeki valilerin yaklaşık yarısını oluşturuyor.

Son gelişmeler, haberlere göre Beyaz Saray Trump kabinesi üyelerinin bir diktatör olarak damgaladığı Maduro hükümetine karşı daha kapsamlı yaptırımlar uygulamayı değerlendirirken yaşandı. ABD yönetimi, Maduro’ya karşı kişisel yaptırımlar uygulamış ve onu böyle bir muameleye uğrayan beşinci devlet başkanı yapmıştı. Diğer dört kişi, Irak’taki Saddam Hüseyin, Libya’daki Muammer Kaddafi (her ikisi de öldürüldü), Suriye’deki Beşar Esad ve Kuzey Kore’deki Kim Jong Un (her ikisi de savaşın ve rejim değişikliğinin hedefi).

Daha kapsayıcı ekonomik yaptırımlar teklif edilmiş olsa da, Trump’ın Beyaz Saray’ındaki kriz ve çalkantı, bu önlemleri ertelemiş durumda. Kısa süre önce emekli olmuş bir deniz piyadesi generali ve ABD ordusunun Latin Amerika’daki operasyonlarını yöneten ABD Güney Komutanlığı’nın eski komutanı olan Beyaz Saray özel kalemi John Kelly, söylendiğine göre, şahsen ABD saldırganlığının tırmanışını Venezuele’ya karşı yönlendirmek istiyor.

Diğer konu, ABD emperyalizminin elindeki başlıca ekonomik kaldıraç olan Venezuela petrolüne karşı yaptırımlar uygulamanın, iki ucu keskin bir bıçak olacak olması. Geçtiğimiz yıl, ABD, Amerikan rafinelerini beslemek için 10 milyar dolar değerinde Venezuela ham petrolü ithal etti. Bu ithalatın kesilmesi, büyük olasılıkla, Venezuela devletine ait petrol şirketi PDVSA’yı borçlarını ödeyememeye itecek ve ülkenin zaten dibe vuran ekonomisini daha da kötüleştirecek; aynı zamanda da, bizzat ABD içinde daha yüksek benzin fiyatları anlamına gelecektir.

ABD’nin ekonomik yaptırımlar uygulaması, Venezuela işçi sınıfının yaşam standartlarının daha da kötüleşmesi anlamına gelecek. Petrol gelirlerinden yoksun kalınması, gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaçların daha az ithal edilmesine yol açacak. Venezuelaların yüzde 75’inin 2016’daki yaygın gıda yetersizliği nedeniyle ortalama 9 kilo kaybettiği; ülkedeki bebek ve anne ölüm oranlarının aynı yıl içinde sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 65 arttığı bildirilmişti.

Geçtiğimiz yıl, ülkenin para birimi bolivar borsada yüzde 94 değer kaybetti. Bu sırada, Maduro hükümetinin ordu ile birlikte başlıca destek tabanını oluşturan ve boliburjuvazi denilen kapitalist tabaka, döviz spekülasyonu ve manipülasyon üzerinden zenginleşirken, Venezuela işçilerinin gerçek ücretleri çarpıcı biçimde düştü.

Loading